bugün

-kızıl saçlı olsun

-beyaz tenli olsun

-yeşil gözlü olsun

-beşiktaşlı olsun

-1-0 olsun bizim olsun.
Bursadan gol haberi bile geldi sen gelmedin sevgili.
birbirimizi kandirmayalim, neysen o olarak kal, goster.
Çok yaşa! En son ne zaman hapşurduysan...
çok şanslısın, artık doydum kızlara aldatmıcam kimseyle, tek senle olucam.
gene geç kaldın?
bu düzenin içine girmeyeceksin, kendini popüler kültüre esir etmeyeceksin ve en önemlisi ingilizce öğrenmeden ı love you demeyeceksin.
Bana çikolatasız gelme.
artık gel.
Kendine iyi bak olur mu, malûm kıtlık var -en azından bende.-
merhaba kızım masal. en değerli varlığımsın. bekliyorum seni.
Ah guzelim nasil bir sey le evlendiginin farkinda degilsin kac git uzaklas.
Bedenlerimizin ötesinde görüşme randevusu ver bana...
sen ol istiyorum.
kıskancım ben ya baştan söyleyeyim sonra küfretme.
bir lafını ikiletmem ama yamuğunu yada bi hainlik sezersem siktiri basarım.
Dört yıl kadar gelmesen bile olur...
haberin olsun. oku bunu dedigimdir.

sevgilimle aynı evde yaşamaya başlamamızın dördüncü ayıydı. bunu eski buzdolabının kapağındaki pideci mıknatıslarına sıkıştırdığımız dört elektrik faturasından hatırlıyorum. o mıknatısların arasında bir sabah şu notu buldum:

”onunla gidiyorum. sana hayatta başarılar dilerim.”

hiç abartmıyorum, hemen orada, fayansların üzerine uzanıverdim. birkaç saniye ”o”dediğinin kim olduğunu anlayamadım. sonra hayatta başarıyı çok önemseyen, kestirme yolları gözleyip arkadan dolaşan ve sevdiği arkadaşlarına mobilya kataloğu getirecek kadar düşünceli insanların neslinin hızla tükendiğini fark ettim.

başarılar diliyordu kaçan sevgilim bana. mutluluklar yerine başarılar diliyordu. başarıyla mutluluğun bir arada bulunmasının imkânsız olduğunu bilecek kadar bilge kişininkine benzer bir tercih değildi, benim mutlu olmamı istemediği için de değil; sevgilimin çapsız kalbi aldatıp kaçarken mutluluklar dilemenin abesle iştigal olduğunu hissedebilmişti. allah razı olsun dedim içimden.
hehehe yoksun ki la sen. kandırma beni, yemezler.
Beni sevme önce güneşi sev, yağmuru sev hatta yağmuru çok çok sev . Sonrası gelir zaten .
basimi etmek icin gelme bi zahmet.
sen yokken bir gelecek var, olduğun zaman bir dün olmayacak...
geleceksen gel, gelmiyosan ben gidiyom haci
Ben bu aralar kimsenın hayatına dahıl olmak istemıyorum lütfen bi sure uzak ol.
"bir şehir ol.
mesela, ankara gibi...
de ki; sokaklarım denize çıkana kadar seveceğim seni..."