bugün

Ben seni bir siyasetçi eşi olarak görüpde eleştirmiyorum ama allah aşkına şu iki türban takmaktan vazgeç,itici kadın.
Merhaba, biraz ciddiyetten uzak başladım konuşmaya ama idare edin. Cehaletime yahut gençliğime de verebilirsiniz.

Sahi genç demişken, hiç genç oldunuz mu emine hanım?

Yoksa elli yaşınızda mı doğdunuz?

Siz diyorum, sevmediğim insanlarla sizli bizli konuşmayı severim.

Ne diyorduk sahi?

Hiç bir vitrin camında gördüğünüz paltoyu üşüyerek izlediniz mi?

Yahut bir ekmeği bölüştünüz mü sıcak bir fincan çay ile?

Yürüdünüz mü kadıköyden rıhtıma doğru, yahut karaköyden eminönüne?,

Bir çorbacıda sabahın köründe çorba içmeyi denediniz mi?

Ya da bir avuç çekirdek ile moda da gezmeyi?

Süt mısır alırken hiç kazanın içindekileri kesip ' büyüğünü verse bare' diye geçirdiniz mi içinizden?

Hiç oyun oynadınız mı emine hanım?

Ne bileyim kulaklarınız delindiğinde altın küpe mi geçirildi, yoksa ip mi taktı anneanneniz?

Sahi emine hanım hiç sokakta birilerine denk gelince gülümsüyorlar mı size?

Istırıp yalamadan ama.

Içten, sevecen, minnetten ve zaruretten uzak...

Rüya görüyor musunuz mesela?

Hani korkunçlu, ne bileyim ölen insanlar düşüyor mu aklınıza?

Yahut yetim kalan bebeler...

Evlatsız kalan anneler...

Kan ter içinde uyanıp, birilerinin elini yakanızda hissettiğiniz oluyor mu?

Ölüme inanıyor musunuz?

En çok bunu merak ediyorum.

Etinizin böcekler tarafından kemirilidiği grçeği ürkütüyor mu sizi? Yahut sonrasında ki azap...

Sahi inanıyor musunuz?

Kusuruma bakmayın ne olur.
Ben henüz küçüğüm, usulum henüz toy!
Sorularım eksik!

Sahi siz? Kimsiniz?

Koca memleket satılınca doymayacak bir ejderha iştahınız var, biliyorum ama siz kimisiniz?

Insanlar ölünce bir türlü sanimiyetinize inanamadığım göz yaşlarınız var ...

Ama siz, siz kimisiniz?

Aç gözlülüğünüzden akşam evine boynu bükük giren babalar, her gün aynı oyuncağı "unutulduğunu düşünüp" hatırlatan bebelerimiz varken siz kimsiniz?