bugün

ilk kez 1937 yılında bir Türk doktoru olan Hulusi Behçet tarafından tanımlanmıştır. Tıp Dünyasında bir Türk doktoru tarafından tanımlanan nadir hastalıklardan birisidir.
Behçet hastalığının en tipik özelliği, ağızda tekrarlayan aft adı verilen yaralar olmasıdır.

hastalığın genel belirtileri şunlardır;
1-ağız içinde tekrarlayarak çıkan aftlar
2-genital bölge yaraları
3-deri de çıkan lezyonlar
4-göz ün arka ve ön kısmında çıkan üveitler
5-eklem ağrıları ve eklemlerde şişlikler.

kesin bir tedavisi olmayıp halen çalışmalar devam etmektedir.hastalığın ileri safhalarında göz tutulumlu hastalarda kalıcı körlük sıklıkla olmasada vardır.

Behcet hastalığı daha çok 20-30 yaşlarda ve erkeklerde görülür. Türkler, Araplar, Yahudiler, Ermeniler ve Japonlarda daha sık görülür. Behçet hastalığının en karakteristik özelliklerinden birisi ataklar halinde seyretmesidir. Yaşla birlikte hastalığın aktivitesi azalır. Behçet hastalığının nedeni bilinmemektedir. Tedavi hastalığın etkilediği organa göre değişir. Tedavi kesinlikle doktor kontrolünde yapılmalıdır. Genetik biliminde sağlanacak gelişmeler Behçet hastalığının tedavisinde yeni ufuklara yol açacaktır. Behçet hastalığının en tipik özelliğinin ağızda tekrarlayan yaralar olduğu unutulmamalı ve bu yakınmaları olan hastaların mutlaka Behçet hastalığı yönünden araştırılması gereklidir

Aslında bu bir hastalık değil sendrom dur. anlaşılabilir olması açısından hastalık diye tanımlanmıştır.
hulusi behçet tarafından tanımlanan hastalık.
(bkz: hasan yazici)
ismi türkçe olan tek hastalıktır. behçet sendromu olarak da geçer.
Bu hastalık 1937 yılında Dr. Hulusi Behçet tarafından üçlü beulgular kompleksi olarak (ağızda aft, cinsel bölgede yaralar, gözde iridosiklit) tanımlanmıştır. Ancak daha sonraki bulgular hastalığın vücudun bir çok yerinde belirti ve değişikliklere neden olabileceğini göstermiştir. Erkeklerde daha sık görülür.

Hastalığın nedeni bugüne kadar tam olarak belirlenememiştir, virüs kaynaklı olduğu yönündeki düşünceler yerini oto-immün hastalık düşüncesine terketmektedir.

Ağızdaki belirtiler: dudaklarda, dilde, yanakta, damakta veya ağız arka duvarında tek veya çok sayıda yaralar (aftlar) şeklinde görülür. Bu yaralar, genellikle bir mercimekten bezelye büyüklüğüne kadar (nadiren daha büyük), kenarları kırmızı bir hale ile çevrili, sınırları belirgin, yuvarlak veya oval, zemini kirli tereyağı görünümünde ve ağrılı aftlardır.

Cinsel bölgedeki belirtiler: erkeklerde peniste ve testisleri çevreleyen deride, kadınlarda vajina ve vajina ağzında (dudaklarda), her iki cinste idrar kanalı ucunda (üretra) ve makatta aft şeklinde yüzeyel veya daha derin yaralar gözlenebilir.

Gözdeki belirtiler genelde ağrı ve ışıktan rahatsız olma şeklinde başlar. Erken dönemde konjonktivit (~göz kapağının iç yüzeyinde enfeksiyon) gelişebilir. Behçette en sık gözlenen göz rahatsızlığı tek veya çift taraflı hipopiyonlu iritis tir (bunu doktorunuz saptayacak). Bazı hastalarda kanlı (hemorojik) koriyo-retinitis saptanabilir.

Ağız ve genital bölgedeki yaralarla birlikte hastada ateş ve bölgesel lenf büyümesi gözlenebilir. Gözdeki belirtiler daha ileriki dönemlerde meydana gelir ve körlükle sonuçlanabilir.

Behçet; ataklarla kriz şeklinde seyreden bir hastalıktır. Göz ve sinir tutulumlarında durum son derece ciddidir. Kendiliğinden iyileşme son derece nadirdir.
Behçet Hastalığı hangi sorunlara yol açar?

Körlük: Tedavisi ihmal edilen kimselerde bir kaç sene içinde üveit ve retina damarlarındaki iltihapla birlikte körlük meydana gelir.

Nörolojik Sorunlar: Beyin ve meninkslerdeki lezyonlar sonucu ilerleyici felçler, kişilik değişiklikleri, menenjit ve demans gelişebilir.

Vasküler Hastalıklar: Damar iltihapları, anevrizmalar ve ölümcül anevrizma yırtıkları meydana gelebilir. Akciğerde vasküler tutulum olduğunda öksürükle birlikte kan gelebilir.
ilk olarak, bir türk dermatolog olan, prof.dr.hulusi behcet tarafından tanımlanan, oral aft, genital ülser ve üveit ile karakterize bir multisistem hastalıktır.
türklerin yoğurtla birlikte dünya literatürüne kazandırdığı bir hastalık. Cümle düşük oldu yoğurt bir hastalık değil tabii, ama bir yoğurdu kabul ettirmişiz elin sünnetsizine bir de yoğurdu. Yoğurt yiyince geçiyor diyorlar, çift kaşarlı etkisi yapıyormuş böylece, söyleyenlerin yalancısıyım.
hla b 27 ile ilgili olan bir hastalıktır. alevlenme dönemleri ile seyreder.
(bkz: parçala behçet)

tanım: çok dehşetli bir hastalık.
her boyuttaki arteri ve veni tutabilen bir hastalıktır, en tehlikeli vaskülit olduğu rahatlıkla söylenebilir.

HLA B5 birlikteliği sıktır.

behçet hastalarında %70 oranında pozitif çıkan paterji testi de -üstteki entry'lerde yazılmış olan tanı kriterlerinin yanısıra- tanıda önemlidir.

tedavide ilk tercih kolşisin'dir.
oo bizim bulduğumuz olay bak bu. bi de yoğurdu bulduk türkler olarak. şimdi hiç bi skim üretemeyen bir millet olarak (sanayiden biliyorum) ne bulduk sorusuna verecek fazladan bi tek döner yanıtımız kalıyor sanırım.
behçet hastalığı ağızda ve cinsel bölgede ağrılı ülserler (yaralar), göz problemleri ve deri bulgularıyla seyreden bir hastalıktır. Hastalık nadir görülmekle birlikte Türkiye'de daha nadirdir. Hastalık 1924 yılında bu hastalığı tanımlayan Türk dermatolog Hulisi Behçet'in adıyla Behçet hastalığı olarak adlandırılmıştır.
tek olmazsa olmaz tanı kriteri ağız ve genital bölgede tekrarlayan aftlar olan hastalık.
20 li ve 30 lu yaşlar arasında görülür. daha .ok diz ve ayak bilek ekleminde görülen şişlik ve ağrı ile belirti verir. hastalığın geç farkedilmesi ve iyi tedavi edilmemesi körlüğe sebep olabilir.
hastaligin bulgulari cok eskiden hipokrat tarafindan tanimlanmis olabilir fakat kesin bir sey yok. ilk modern calisma hulisi behcet tarafindan gerceklestirilmistir.*
en büyük belirtisi ağız içinde sık sık tekrarlanan yaralardır. kardeşinizin ağzında ayda bir 15 günde bir bazen daha sık, süresi 7 10 günü bulan yaralar çıktığı için her gittiğim cildiye doktorunun ilk şüphelendikleri hastalık olmaktadır.
milattan önce beşinci yüzyılda (bkz: hipokrat), 1931 yılında ise yunan hekim adamantiades bu hastalık hakkında bişeyler gevelediler ancak bir türlü tatmin edici bir sonuca ulaşamadılar. 1937 yılında (bkz: hulusi behçet) ağız içi tekrarlayan aftları olanlarda genital ülserler ve gözlerde üveit gördü. ve bunu behçet hastalığı olarak duyurdu. gerçi bugün görüyoruz ki bu hastalık vücutta damarlar, eklemler ve derinin bir çok yerini etkiliyor ancak hastalık bir kez behçet adını almıştı. yunanlılar hala bu hastalığa adamantiades hastalığı der. ancak dr.house bile behçet hastalığı diyor düşünün. ayrıca bu hastalık dünyada en çok türklerde, ikinci sırada da japonlarda görülüyor.
bir türk doktor tarafından literatüre kazandırılması babında adını alan hastalık. dr house tarafından bir teşhis çabası esnasında "it may be behşet's disease" benzeri bir replikte gayet aksanlı bir şekilde telaffuz edilmişliği vakidir.
house md s02e05'de bihşets şeklinde adı geçen hastalık.
s02e08 de de adı geçen hastalık.
nedeni bilinmemekle birlikte, kesin tedavisi de bilinmemektedir. kısaca, damar yolu iltihaplanması olarak tanımlanabilir.
Hulusi Behçet tarafından teşhis edilen, ağızda, bacak aralarında ve gözde ortaya çıkabilen, nedeni ve tedavisi henüz bulunamayan bir damar iltihabı hastalığıdır.
ben de bir behçet hastası olarak gördüğüm bütün behçetlerle seks yapmak isterim.
House dizisinde 5-10 bölümde bir sadece adı gecer. House gayet güzel telaffuz ettiği için alt yazısız bile anlasilir behçet dedigi.
Bir hasta gözde üveit, yılda 3'ten fazla tekrar eden aft, cinsel organ mukozasında ortası beyaz etrafı kırmızı yara, vücudunda bir araya toplanmış sivilceler, ara ara kırmızı damar çizgisi ve eklem ağrıları ile geliyorsa muhakkak behçet hastalığı ile ilgili testlerin yapılması gerekir. Tedavisinde de gut hastalığında kullanılan kolşisin gibi ilaçlarla otoimmün sistem baskılanmaya çalışılır. Yalnız kolşisin karaciğere toksik etki sebebiyle büyük zararlar verebilir, semptomlar çok ağır değilse kortizol, kolşisin gibi ilaçlar çok tercih edilmemelidir.
Ağzımda bir aft çıkması sonucu kesin behçet oldum diyerek panik olduğum hastalık. Allah kimselere yaşatmasın. Hele ki körlük. Sağlığınıza dikkat edin, henüz sadece bir aft olduğu için doktora başvurmadım diğer faktörlerden olabilir.