bugün

8 nisan 1968 istanbul doğumlu profesör. ayrıntılı cv için
http://www.itb.yildiz.edu.tr/dosyalar/BGencer_CV.pdf

islam'da modernleşme kitabı ile ciddi bir açığı dolduran bedri hocayı özgün duruş gazetesine verdiği iki hafta süren mülakatla tanıdım. hoca kitabı çerçevesinde enteresan tespitler yapıyor. bir süredir ismet özel'in dile getirdiği türklük konusuna da değinen hoca türk islamını fıkha dayalı islam olarak değerlendiriyor. üstüne batının türk islamı[yani fıkha dayalı islam yerine ] medeniyete dayalı islamı ön plana çıkardığını söylüyor.

konuşmasındaki enteresan tespitlerden biri de cumhuriyet türkiyesinin ilk yıllarında islamı gündelik hayattan bütünüyle çıkarmasının islamın özünün bozulmamasını sağladığı gerçeği. [tam anlatamadım siz o iki sayıyı bulun okuyun. ]
bu gün gece, saat 20.00 'de, mehtap tv'de yayınlanan,'ufuk ötesi' programında, yemeğin yerde yenilmesini sünnet bakımından savunan ileri zekalı zat. hatta sini'de bile değil, tamamen yerde yenilmesini savunuyor. allah kur'an'da kaç kere "hala aklınızı
kullanmayacakmısınız?" diye soruyor. halbuki zat'ın aklı, kur'an'da değil, hadislerde. kendisi üstelik prof. eminim temiz bir insan;fakat şeytan'ın kurbanı, şeytan ne diyor: "kötülükle kandıramazsam, iyilikle kandırırım." ya insan bir düşünür, acaba niye o zamanlar yerde yemek yeniyordu. yaşar nuri öztürk bir kitabında yazıyordu, askerde, tuvaletler taşlarla dolup tıkanıyormuş, sebebi de
tuvalete giden askerlerden bazıları boklarını, küçük taşlarla temizleyip deliğe atıyorlarmış, 1400 sene önceki gibi, üstelik tuvaletlerin muslukları gürül gürül akarken. adam prof. ya, ben artık ne diyeyim.

not: zaman zaman bu tür kanallara girip, kendi kendime " bakayım yine neler atıyorlar" diye merak edip izliyorum. çok neşeli oluyor.
bedri gencer türkiye'de kanal zaplarken iki dakkalığına ''bakayım yine neler atıyorlar'' diye kulak verip işkembeden atılacak en son adamlardan biridir. şerif mardin'in düşünce adamlığını tazim ettiği, saygı duyduğu -ki saygı duymak için önce insan olmak, sonrasında islam'da modernleşme kitabına biraz göz gezdirmek kafidir zannediyorum- böyle birine ''nasıl prof. olmuş yeaa'' diye yayvanağız sümkürürmeden önce biraz müşarinileyhi tanımaya çalışmak insanlık namına, fikir(eğer tefkir değil de fikirse) namusu adına haktır.

kendisinin yazdığı islam'da modernleşme adlı muazzam eser(cismen ve kıymeten) cumhuriyet türkiye'sinde bugüne kadar yazılmış en nadide, en ciddiye alınması gereken telif düşünce eserlerindendir. okumayı tavsiye etsem bilirim ki sekizyüz küsur kallavi bir kitabı roman okur gibi okunmaz, zordur. ama en azından şerif mardin hoca'nın önsözde bedri hoca'yı nasıl anlattığına bakın. eğer şerif mardin'i de ''nasıl prof. olmuş yeaa'' diye salya akıtırken yaftalamayacaksanız. gerçi şerif mardin'i t.ü.b.a'ya almayan zihniyetin hakim olduğu bir algı dünyasına sahip olan ham kemalist sivilceli dersane üstü üniversite gençliği için bu çok külfet gerektiren bir şey olmayacaktır.
türkiye'de bulunan ender ilmî şahsiyetlerdendir bedri hoca. üstelik mütevazıdır da. kimi profesörler, ''ben 4 dilde master yaptım, şurada şurada okudum, bunu ettim'' derken, bedri hocadan böyle şeyler duymazsınız. zira o kendini laf-ı güzafla övmez. icraatıyla över. ziya paşa'nın ''ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz'' mısralarında hayat bulan felsefe, bedri gencer'de vücuda gelmiştir.

kendisini övmek için söylemiyorum, bir realiteyi ifade ediyorum. neden şahsında ''ilmin kıymet-i harbiyesi'' özelinde konuşuyoruz? anlatayım:

türkiye'de sosyal bilimci denince akla gelen ilk zat olan üstad şerif mardin'i hayretler içerisinde bırakan bir eseri yazdığı içün. hem keyfiyet hem kemiyet nazarında bu kitabı ölçebileceğimiz akademik bir skala günümüzde icat edilmemiştir!

18 yaşında yazın hayatına girmesine rağmen, ''ilme saygı'' düsturunca, ilk kapsamlı eserini 40 yaşında verdiği için. günümüzde insanlarda bu ilme saygıyı göremiyoruz, anlı şanlı profesörler dahil. ilme saygı nedir? ilmin hakkını vermektir. yarım yamalak konuşmak değil, tüm çerçevesiyle bilinen/bilinmeyen bilgileri tam anlamı ile izah etmektir esas olan. bu konuda kendisine ''tahaddî''de bulunacak birisini tanımıyorum.

son olarak şunu eklemekte bir beis görmüyorum: bu adam tabuları yıkan bir insan. sosyolog, mütefekkir, fakih, ideolog, felsefeci... türkiye'nin geleneksel kanadından kana kana su içercesine istifade etmiş, aynı şekilde modern bir tedrisattan da geçmiş. fatih'te büyüklerin rahle-i tedrisinden geçip icazet alacak şuura ulaşmak bir başka, elinde kendisini uluslararası kariyer sahibi yapacak bir cv'ye sahip olması daha da başka!

kendisi türkiye'nin sayılı cihanşümul akademisyenlerinden. gerçekten kendisi gibi hocalara alışkın değil bu ülke, kendisi avrupa'da doğsa, sosyolojide giddens ne ise, şuan kendisi de o pozisyonda olurdu; lakin türk ve müslüman. üstelik islamcı...

allah muvaffak etsin!
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bedri Gencer, 28 Şubat'ın bitmediğini belirtirken, artık 'Kadın eli sıkmayan mürteci bürokrat' haberlerinin çıkmamasını örnek gösterdi.
"Artık "Kadın eli sıkmayan mürteci bürokrat" haberleri kalmadı, çünkü sekülerleşen(muhafazakâr) Müslümanlarda namahremle tokalaşma gibi farz/haram,sünnet/bidat kaygısı, dolayısıyla yeni 28 Şubat darbelerine gerek kalmadı" ifadelerini kullandı.

Dinin ancak toplumsal düzenin şeriat kurallarına dayalı hale gelmesiyle gerçekten yaşanabileceğini savunan Gencer ayrıca "Her türlü hayat tarzını içine alacak medinesiz medeniyet ve haramları itinayla mübahlaştıran ibahî Abant Konsili müftüleriyle sekülerleştik, 28 Şubat'ı ebedîleştirdik" dedi.