bugün

var olan bir gerçek. bana mı denk geldi sadece bilmiyorum ama ne kadar bankacı gördüysem hepsinin afedersiniz ama götleri bir kalkık efendime söyleyim küçük dağları ben yarattım havalarında olduğunu gördüm. bankacı olmak sanki çok ulaşılamaz müthiş bir meslek anasını satayım. ne var kardeşim sen yılların bankacısısıysan ben de yıllardır banka müşteriyim ne olmuş yani?

normal hayatta o kadar havalı olmalarına karşın iş yerlreinde verdiğin bütün emirleri ipe ipe yapıyorlar o ayrı.
bankacıların cevabı şu olur sanırım.
sen de o şartlarda çalışsan senin de götün kalkar.
(bkz: kedi uzanamadığı ciğere mundar dermiş)
şahsımın anlamakta zorluk çektiği konulardan biridir vesselam. bankada çalışan her görevli; hiyerarşi tamamen saf dışıdır burada, neden kendisini bankanın sahibi yahut varisi gibi görür hafsalam almıyor. kredi isterin, pinti bekirlik yapar, paranı çekersin belli bir miktarını verir velhasıl hem malınlan malamat olursun hem babalarının malıymış gibi muamele görürsün.
bu sebeptendir ki en nefret ettiğim meslek gurubunun başından gelir.
tek tesellim cehennemde ranza arkadaşımın bir bankacı olabilme ihtimali.
kimin ne parası var bilen bankacıya, çevre esnafının bir gün işim düşer düşüncesiyle verdiği gaz neticesinde oluşan durumdur.

"iyi geçinelim neme lazım yarın öbürgün kredi falan çekmek gerekir ibne zorluk çıkartmasın" iç sesidir bu.
bankanın müdürü sanar kendini i*netor.
oraya gelen müşterilerin, ben buranın müşterisiyim ne istersem yapacaksınız edalarıyla konuşup herhangi bir işlem gerçekleştirilirken emir verir tarzda konuşmalarına bir tepkisidir bu bankacıların.

not:bankacı değilim.
bir sonraki aşama için (bkz: hostes)
oraya gelen müşterilerin, ben buranın müşterisiyim ne istersem yapacaksınız edalarıyla konuşup herhangi bir işlem gerçekleştirilirken emir verir tarzda konuşmalarına bir tepkisidir bu bankacıların.

not:bankacıyım.
lan benimle beraber elli kuruşa çay içiyorsun işte. ne bu iş adamı, iş kadını ayakları?
-olum siz de parayla oynuyosunuz ha..
-geçen gün 2 trilyon para saydım olum canlı canlı, her gün böyle deste deste para gelip geçiyo elimizden a.k.
-eee ay sonu ne kadar alıyon?
-800 tl
-vay fakir!
şeklinde havası alınabilir.
800 tl maaşın var diye göt edecek bankacı bulmak zordur-yenidir çömezdir işbankasında çalışıyodur olabilir- ama arkasında adam gibi müdür olunca artistlik yapıp bankanın sahibi gibi davranan müşteriye size işlem yapmıyorum şubemden çıkar mısınız diyen müdür çoktur. yaşanmıştır.
bir bankacı olarak bir kısmına katılıyorum. evet kendimizi bir şey sanıyoruz , mesela ben kendimi yorgun, sömürülmüş, bir türlü bitmeyen hedef baskıları ve müşteri aşağılamaları karşısında ezilmiş hissediyorum. aslında çok şey sanıyoruz kendimizi dünyanın hiçbiryerinde görülmemiş uzun mesailer ve karşılığında az ücretle çalıştırılan, doğan görünümlü şahinleriz biz. sana selam verenlerin aslında ne için verdiklerini asla bilemezsin. sana herhangi bir insan gibi davranılmayacağını günün birinde illa ki olmayacak bir iş için kapının çalınacağını bilirsin. bundandır belki duvar örmeler içine kapanmalar , savunma içgüdüsü, korunma dürtüsü. sana bir gün işim düşer gözüyle bakan ve asla bir insan olduğunu düşünmeyen insanların dötü kalkık suçlamasıyla öylece kalırsın ortada. ne söylesem değişmeyecek diye düşünür duvarına bir tuğla daha eklersin.
anlamadığım en boktan gişe görevlisinde bile sosyal hayatta kimseyle muhatap olmaz. biz doktorları havalı sanırdık bunlar daha beter taş çatlasa aylık eline geçen para 800-900 liradır ama baksan genel müdür tavırları vardır. bu işe giriyorken böyle bir eğitimden mi geçiyorlar bilmiyorum.
bankacıların bir çoğu sanılanın aksine mutsuz ve stressli insanlardır.Bütün gün değişik kültür seviyesindeki müşterilere hizmet vermek,şirket kar politikaları dahilinde satış yapmak,sorunu olan müşterilerin sorununu çözmek vb gibi görevleri vardır.bütün bunları yaparken her zaman soğukkanlı,nazik olmalı;olası müşteri şikayetlerini bertaraf etmelidirler.Maaşları sanılanın aksine yüksek değildir.yaşamak için zamanları kısıtlıdır.profesyonel anlamda kendilerini geliştiremeyecek kadar çok angarya ile uğraşırlar.
Bu şartların dışa yansıması "kendini bir şey sanma" olarak nitelendiriliyorsa,bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayı alışkanlık haline getiren "sığ beyinler" için yapılabilecek fazla bir şey de yoktur.
kullanıldıklarının farkında olmadıklarından doğan bir ne oldum ben sendromudur.
Geri dönmeyen her kredinin hesabının kredi komitesinden sorulduğunu ve yeri geldiğinde (evet) o çalışanların cebinden çıktığını gözardı edenlerin hava atıyorlar sonucunu çıkarabildiği durumlarda karşılaşılan yanlış anlamadır. aldıkları maaş ile gururlarını ya da insanlıklarını kıyaslamanın adil olmadığı görüşündeyim. Parası olan, insan olmasa da hava atsın hakkıdır diyorsanız yorum yapamam. Sosyal hayatta kimseye güvenmemeleri kendilerine usulsüz şartlarda olmayacak taleplerle geri dönüş olabildiğinden, sakız aldığı bakkalın bile kredi için sürekli sorular sorup sıkıştırmasından ya da gişede görevliyse sıra almadan aradan işlem yapma talepleriyle sıkça karşılaştığı için sürekli bu konuda uyarıldıklarından olabilir mi acaba? ne dersiniz?

edit: evet ben bir bankacıyım ve bu eziyeti yaşamayanların , birazcık dahi empati yapmayanların kendini birşey sanıyor suçlamasıyla karşılaşıyorum.
aralarında müşteriye saygılı gayet sıcak olanlarıda vardır. bunun bankacılıkla alakası yoktur insanlıkla, karakterle mukayese edilmelidir!!
bankacılık insanları soyup soğana çevirmekle eş anlamlıdır. bankacılarda bunun kulu ve elçisidir.
insanına göre değişen bir olaydır. işim gereği bir çok bankayı gezerim. bazıları çok cana yakındır, hiçbir şekilde yukarıdan bakmaz sana,seni bir kardeşi gibi görür güleryüzlüdür. bazısı sadece işini yapar muhabbete girmez, üstün görmez. bazısıda sizi yerin dibine geçirmek için yer arar hatanızı kollar. hele bir de stajyerseniz vay halinize, sallamaz sizi, duymaz, görmez sonra müdürünüze bahsedersiniz bu olaydan gidersiniz aynı yere artık o da sadece işini yapanlardandır. başlıkta söz konusu olan kişileri ben daha çok vergi dairelerinde görmüşümdür.
(bkz: özel sektör devlet karşılaştırması)
kendilerine ezelden beri gıcık kapmama ve her bankaya gittğimde sırf gıcıklığına kavga etmeme sebep olan özelliklerinden biridir. (bkz: kıl tüccarı)
komiktir. bugün bir şube müdürünün aldığı parayı duysanız gülersiniz. altında çalışan elemanları hiç söylemiyorum...
tamamen çalıştıkları ortam gereği döpiyes giymelerinden kaynaklanmaktadır. yoksa girdikleri üniversite puanı, o üniversiteyi bitirme zorluğu, yaptıkları işin zorluğu, önem seviyesi ve aldıkları maaş ortadadır.
hele bankacı kadınlar da o ne güven öyle ya, sanki dünyanın en güzel kadınları onlar.
Dışı seni yakar, içi de beni.