bugün

güneşli havada şemsiyeyi elinize verir. yağmurlu havada elinizden alır. bankanın bankacılığın kısa tanımı budur piyasada. telafazu hoştur ama gerisi boştur.
para satan kurulus. resmi olanina banka, olmayanina tefeci denir. ikisi de ayni isi gorur.
takım elbiseli, kravatlı, prezentabıl tefeci. mafya.
hatunlara benzeterim ben bunu.

ikisi de soyulur, ikisi de umut verir, ikisi de borçlu çıkarır, ikisi de hayatı mahveder.
vatandaşa para vermek için türlü taklalar atan sonra da geri almak için amına koyan bir kuruluş tipi.
parayı kiralayıp para üzerinden para kazanan kurum. özellikle son dönem altın hesabı denilen hesaplar tamamen vatandaşın yastık altına göz dikmekten başka bir şey değil.
Belgeli tefeci.
asıl işlevi ve tanımı: halktan topladığı mevduatı reel sektörü fonlayarak hem ülke ekonomisinin gelişimine katkıda bulunmak hem de reel sektörü büyüterek üretimi desteklemek olan kuruluşlardır. yanlız bugün gelinen noktada bankalar amaçdan saparak tamamen ve sadece çok evet çook para kazanacağı kalemlere yatırım yapmaya başlamasıyla ülke ekonomilerinin sırtında daha çok kambur oluşturmaya başlamışlardır. şöyle ki bankaların tüketicilere yada sanayicilere kredi vermesi banka açısından risk doğurur dolayısıyla bankalar da en az risk maliyeti ile para kazanma yoluna gitmişlerdir örneğin devlet iç borçlanma senetleri alarak hem tahsil riskini ortadan kaldırırlar hem de mevduata verdiği oranla hazine kağıdından elde ettiği getiri arasındaki geniş makastan yararlanarak çok büyük karlar elde ederler (özellikle Türkiye gibi borçlanma ihtiyacı çok fazla olan ülkelerde) ve risk gerçekten sıfırdır. en kaba örnekle bono getirisi yıllık % 30 dersek (ki bu bizim ülkemizde çok yüksek seviyelere de çıkmıştır) banka mevduat sahibine yıllık % 15 faiz getirisi verirse arada ki % 15 gibi çok yüksek bir makasdan yararlanarak ciddi bir kar getirisi elde eder. ayrıca bu krediyi tüketiciye verdiği takdirde oluşacak risk prim maliyeti % 5 olursa karı daha da artar. işte istikrarsız ülkelerde bankalar bu yola başvurarak asıl kuruluş amacı olan reel sektörü fonlama görevini yapmamış olur ve güzel güzel para kazanır, ülke ekonomisinin gelişimi zorlaşır. yada sanayici yıllık % 30 dan daha yüksek bir oranla kredi almak durumunda kalacağı için bu yola başvurmaz ve yatırımlarını erteler yada vazgeçer.yazık olur.

işte axa gibi fortis gibi hsbc gibi yada finansbank gibi bankalar gelişmekte olan ülkeler de banka satın alarak batı ülkelerin de elde edemedikleri karı tatlı tatlı kazanmak için, bokunu çıkarırcasına büyürler.

bu çok büyük finans kuruluşları şu anda silah üretimini acaip derece de fonlamaya başladılar. şimdi bu reel sektörü fonlamak amacını güder, yanlızca ahlaki yanı eksik kalır, işte kapitalizm kendi kurduğu boğucu kıskaç ile ahlak'ı hiçe saymıştır. hem silah sektörünü destekler hem de insanların korkularının üstüne giderek onlara bir de hayat sigortası satar. yanlız çok doğladır ki gidipte filistin de hayat sigortası yada kasko yapmayacağı için silahların acımasızlığını ve bazen de savaşın kötülüğünü ifşa ederek, sigortalama işlemini en çok batıda ki insanların korkularından yararlanarak orda yapar. bugün dünyanın sayılı büyük sigorta kuruluşlarından olan axa(unutmamak gerekir, batı da sigorta şirketlerinin bankaları vardır, türkiye de tersi mevcuttur) silah sektörünü de en çok destekleyen finans kuruluşları arasında başa oynar, fortis gibi. neyse konuyu fazla dağıtıp yaymayayım.

ülkemiz de bankalar çok art niyetli davranarak BDDK gibi bir kurumun oluşmasının alt yapısını hazırlamışlardır. demirbank örneğini bilen bilir. sepetinin %70-80 lik kısmını hazine kağıtlarından oluşturan banka, ülkede oluşan krizle borçlanma oranlarının günlük 1000 seviyelerine fırlayacağını hesap edememiş, farkına vardığında çok geç olmuş ama yalvarmaları fayda etmemiş ve diğer bankalarında el birliğiyle batırılarak(halbu ki merkez bankası batmaktan kurtarıcı kararlar verebilirdi) neredeyse sadece şubelerinde ki demirbaşlarının fiyatlarına 300 milyon dolar gibi komik bir rakama alacaklarıyla birlikte hsbc'ye peşkeş çekilmiştir. kapitalizm demirbank'a akbabalığın da kuralları olduğunu göstermiştir, acımamış, batırmıştır.

yine herneyse, bugün banka olmanın amacını yerine getiren kuruluşlar eski finans kurumları yeni katılım bankalarıdır. tek kaynakları mevduat ve tek girebildikleri yer reel sektörü fonlamak olması hasebi ile amacına uygun çalışmaktadırlar.

tabiki egemen sistem: kapitalizm ve onun en büyük piyonları burda ki karı görünce dişini göstermiş ve hsbc, finansbank gibi bankalar islamic banking yapmaya karar vermişlerdir, yakında dünyanın bir çok yerinde faaliyete geçireceklerdir.

ve tüm bunların ve daha fazlasının etkisiyle ve sonucuyla banka demek insanların gözünde modern tefe'ci demek olmuştur. doğrudur, yazıktır, acıdır, acıtır.
bankacılık eğitimlerinde derler ki;

"bankacılık bir güven müessesesidir"

e takdir size kalmış!
Faizle para alıp veren, kredi, iskonto, kambiyo işlemleri yapan, kasalarında para, değerli belge, eşya saklayan ve daha başka ekonomik etkinliklerde bulunan kuruluş.
kapitalist ekonominin bel kemiği.

bel kemiği ayrı mı yazılıyordu ya!
yanlışsa biri beni gammazlasın.
postmodern dünyadaki zengin ailelerin oluşumundaki temel düşüncenin gerçekleştirilmiş halidir bankalar. eskiden başkasının parasını bir başkasına kiralayarak para kazanma tekniğinin geliştirilerek günümüzde dünyanın insanlığın merkezi olmuş oluşumun projesidir. paraların sanalda hareketliliklerini yapmamızı sağlayan mercidir.
her gün reklamlarda gelin sizi yolalım diyerek devlet desteğiyle tefecilik yapan, insanların banka hesaplarındaki parayı hesap işletim ücreti adı altında çalarak hırsızlık yapan soygunculardır. bir de bunlara tüketici yasalarından falan bahsedince kendi yasalarından bahsederler sanki ayrı devletmişler gibi.
cem yılmaz, memet ali alabora gibilerini astronomik rakamlarla reklamlarına çıkarıp halkı parasını toplayan, akabinde o halkı söğüşleyen, buna da hukuki kılıf bulabilen şey. sistem de mecbur ettiği için de götümüzü kurtaramıyoruz bu kan emicilerinden.

ha o astronomik rakamlarla reklama çıkanlar sonrasında sağda solda konforlu solculuk oynuyorlar, takipçileri de "vayy anamm ne solcu lan bunlar" falan diyor. dimyat, seyfo, gülün lan!
modern tefeci.