bugün

(bkz: beşiktaşlılar kahvesi)
küçük istanbul olarak tabir edilen ilçemiz.istanbul'a feribotla ulaşımın 1.45 dk. olduğu,alışverişe hatta kalburüstü diye tabir ettiğimiz insanların cuma namazı için bile istanbul'a gittiği,sosyal yaşantının birçok balıkesir ilçesine göre çok daha hareketli ve tatminkar yaşandığı,orda yaşayan halkın genelde yazlarını erdek'te yazlıklarında geçirdiği,eğlencenin haftanın 7 günü tam gaz yaşanabildiği,yaşanılası şirin ilçe.
bandırması meşhur ilçe.
Bandırmalılar Balıkesir'e bağlı bir ilçede olduklarını asla kabul etmez. (plaka 10,5) Yolun ortasından yürüdükleri efsanesi ilk gelenlerin bile hemen duyacağı klasiklerdendir. Ayrıca Trakya'da olmamasına rağmen bea kelimemsisi dillerine yapışıktır. Bandırma klasik Bandırmalısıyla güzeldir,hoştur,neşelidir. Herkese tavsiye edilir.
(bkz: bandırma! bandırma!) (bkz: bandırıcez! bandırıcez!) *

edit: arkadaş amma olumsuz oy aldı bu entry. siz bandırmalılar amma alıngansınız. bandırma bir takımla maç yaparken, bandırma bandırma diye tezahürat yapar bandırma taraftarı. karşı takımdan fırlamanın biri de akıl etmiştir nasıl ettiyse milleti bandırcez diye tezahürat ettirmeye yöneltir. hani bandırma deyince aklıma bu gelir benim ilk. her zaman ciddi entry girecek değiliz ya.
ilginç bir şekilde bir haftadir rüzgarın esmediği güzel şehir. bilenler bilir bandırma'da rüzgar hiç bir zaman hiç bir mevsim eksik olmaz. bir şeyler oluyor ama anlayamadık.
çiğ böreği ile meşhur ilçe. sadece günü birlik gidilesi , çiğ börek yenilesi , tapılası yer.
4,5 yılımı geçirdiğim şehir.. uzun süre sonra tekrar gidince o uçak sesleri tüylerinizi diken diken eder.. (bkz: anılar)
resmi olmayan sonuçlara göre;
açılan 269 sandıkta, aldığı 23416 (%33,98) oy ile chp adayı sedat pekel'in belediye başkanı seçildiği ilçe.
AKÇAPINAR
BEREKETLi
BEYKÖY
BEZiRCi
ÇAKILKÖY
ÇALIŞKANLAR
ÇARIKKÖY
ÇEPNi
ÇiNGE
DEDEOBA
DOĞA
DOĞANPINAR
DOĞRUCA
DUTLiMAN
EMRE
ERGiLi
ERiKLi
ESKiZiRAATLi
GÖLYAKA
HIDIRKÖY
KARAÇALILIK
KiRAZLI
KUŞCENNETi
KÜLEFLi
MAHBUBELER
MiSAKÇA
ORHANiYE
ÖMERLi
ŞiRiNÇAVUŞ
YENiCE
YENiSIĞIRCA
YENiYENiCE
YENiZiRAATLi
YEŞiLÇOMLU

adlı köylere sahip bir balıkesir ilçesi.
marmara'nın incisi liman kentidir. kenti çepeçevre saran zeytin ağaçlarıyla ege iklimini anımsatır. yayaların kaldırımda birikip de topluca karşıdan karşıya geçmelerine, burger king ya da mc donalds olmamasına şaşırdığım bayırlı inişli çıkışlı güzide memlekettir.
Balıkçılar ve çarşı esnafı diye iki kesimin yaşadığı, akıl almaz gece hayatının olduğu, kızların çok güzel ve sexsi olduğu, üniversite öğrenciliğimin geçtiği, içip, sevişip, eğlenmekten başka çarenin olmadığı, balıkesire bağlı küçücük ama içi dolu fıçıcık bir kasabamızdır.
sabah sabah uçak seslerinin kafa s.ktiği şehir. yine de severiz.
küçük istanbul derler yerlileri...
arkadaşım o nasıl gece hayatıdır. 3 günde kumarcası , esrarcısı , alkoliği , üç kağıtçısı , hovardası , kaşarı , pavyonu , sivil polisi hepsini gördük. hele gençleri var ki akıllara zarar hepsi artis hepsi külhanbeyi bir birlerinin arkalarına güveniyorlar boktan bir yer tavsiye etmem...
sıkıcı, beton yığını, kalabalık bir balıkesir ilçesidir. büyüdüğü varsayılıp kendisi için 'bandırma il olsun, balıkesir göt olsun' şeklinde sloganları her yere yapıştıran bir halkı vardır.
gençleri artist, sadece havayı düşünen tipte olup, büyük görünebilmek için en şahşahlı şekilde giyinip takıştırmaktadırlar. eğlence mekanları değirmen, cadde, maşınga gibi kafelerdir. onlarda da aklı sıra tarz insanlar dolaşmaktadır.
kısacası, hiç gidip görülesi bir yer olmamakla beraber, sıkkın bi kentin tekidir.
Bandırma'nın içinde bulunduğu bölgede yapılan kazı ve araştırmalardan, bu alanda M.Ö. 6.bin yılının ortalarına uzanan Neolitik ve 5.bin yılının sonlarına uzanan Kalkolitik yerleşmelerin olduğu tespit edilmiştir.

M.Ö. 4.binde bölgede Yortan kültürünü ve M.Ö. 3.binde ilk Tunç çağı ile birlikte bölgede Troia kültürü ile paralellik taşıyan yerleşmelerin varlığı görülmektedir. M.Ö.2.bin başlarında yörede bilinmeyen nedenlerle yerleşmelerin azaldığını görüyoruz. Daha sonra Demir Çağı (M.Ö. 1200 -52S] ile birlikte Bandırma bölgesinin belirgin bir şekilde yeniden önem kazandığını, Antik Ege'den ve Balkanlar'dan Anadolu'ya göçlerin olduğunu ve yörenin yeni kültürlerle tanıştığını anlıyoruz.

M.Ö. 2. binin sonlarında; bölgenin Osmanlı egemenliğine girinceye kadar ki dönem içerisinde bölgede büyük bir kültür mozaiğinin yaşandığını, Frigler'in, Lidyalılar'ın, Mysialılar'ın, Traklar'ın, Persler'in, Makedonlar'ın Roma ve Bizanslılar'ın etkili oldukları anlaşılmaktadır.

M.Ö. 550-334 yıllarında Persler'in egemenliğinde kalan bölge Daskylieon'da bulunan Pers (Akhaemenid) Satrap'lığı (Genel Valilik) nedeniyle çok önem kazanmıştır.
Büyük iskenderin M.Ö. 334 yılında Persler'i yenmesiyle bölge Makedonyalıların eline geçmiş, sonraki yularda Türkler'in eline geçinceye kadar Roma ve Bizans yönetiminde kalmıştır.
Bandırma'nın kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte Kapıdağ Yarımadası'ndaki Kyzikos Antik Şehri ile aynı zamanda kurulmuş olabileceği sanılmaktadır. Eski Bandırma bugünkü şehir merkezinden 2 km kadar kuzeyde bulunan ve günümüzde Livatya ve Ağıldere olarak bilinen yörede kurulmuştur. O dönemde bir balıkçı köyü olan ve Kyzikos tarafından da kullanılan Bandırma'ya limanından dolayı "Güvenilir Liman" anlamına gelen PANORMOS adı verilmiştir. Panormos Çanakkale'den izmir'e kadar uzanan ve 20 kadar antik kenti içine alan Mysia sınırları içerisinde bulunuyordu.
Bandırma'ya Türkler'in girişi ise Anadolu'da ilk Türk Devletini kuran Kutalmışoğlu Süleyman Beyin 1076 yılında Kyzikos'la birlikte Aydıncık ve Bandırma'yı fethetmesiyle gerçekleşmiştir. 1106 yılında Selçuklu Sultanı 1. Kılıçarslan'ın vefatı sonrası bölge tekrar Bizans egemenliğine geçmiştir. 1115 yılında Bölgeye hücum eden Türkler Bursa ve Apollonia'yı alarak Kyzikos ve Panormos üzerine yürümüşler, ancak Haçlılar'ın ardı arkası kesilme-yen akınları karşısında geri çekilmişler bölge Bizans egemenliğinde kalmıştır.
12. yüzyılın sonlarında Selçuklu Uç Beyleri egemenliklerini ilan etmişler, bölgeyi idare eden Karesi Bey daha sonraları Marmara ve Çanakkale sahillerini, Karabiga ile birlikte bazı şehirleri eline geçirmiştir.
Türkler'in bölgedeki hâkimiyetinden çekinen Bizanslılar Anadolu'da Türk Beylerinin ilerleyişini durdurmak için ispanya'dan Katalan 1ar adıyla büinen paralı askerler getirerek Kyzikos'a yerleştirmişlerdir.

Kyzikos'un 6 mil ötesinde bir su kenarında eşleri ve çocuklarıyla birlikte karargah kuran Karesi Beyliğine bağlı Türkler Katalanlar'ın ani hücumuna uğramış ve 5 bin'e yakın kayıp vermişlerdir. Katalanlar bölgeyi yakıp yıkmışlar 10 yaşın üzerinde bütün erkekleri öldürmüşlerdir. Bundan sonra Bizanslılar'ın egemenliğine giren bölge 1336 yılında Orhan Gazi zamanında Osmanlılar'ın eline geçmiştir. Bu yıllarda küçük bir balıkçı köyü olan Bandırma'nında içinde bulunduğu bölgenin sorumluluğu Orhan Gazi tarafından Süleyman Paşaya verilmiştir.

Evliya Çelebi Seyahatname-sinde de, Bandırmayı şöyle anlatır; Anadolu eyaletinde. Bursa Sancağına bağlı olup, yüzelli akçelik kazadır. Bir hakimi de gümrük eminidir. Yeniçeri serdarı, sipahi kethüda yeri, muhte-sibi, bacdarı, ankibi, ayan ve eşrafı vardır. Marmara denizinde büyük bir ticaret iskelesidir. On iki mahallesi olup, on yedi de mihrabı vardır.Binaları alçaklı yüksekli, kiremit örtülü evler olup,Denizinin kıyılarında kurulmuştur. iskele başın­daki gümrüğü yetmiş yük akçe kiraya verilir. Çocuk mektebi, derviş tekkeleri ve hamamları vardır. Çarşısında bütün sanatkarlar varsa da bedesteni yoktur. Hazret-i Süleyman 'in Hatunu Belkıs, kah burada kah Edincik'de otururdu."
Bir süre Aydıncık ve Hüdavendigar'a bağlı olan Bandırma 16. Yüzyılın 2. yarısında Galata Kazası Kapıdağ Nahiyesine bağlanmıştır.
Bandırma'nın o yıllardaki gelişmesinde Padişahın Dergah-ı Ali çavuşlarından Haydar Çavuş' un Bandırma'ya yerleşmesi önemli bir etken olmuştur. Bazı kaynaklarda Bandırma'ya sürgün olarak gönderildiği belirtilen Haydar Çavuş, sahilde kendi adını taşıyan bir cami, medrese, hamam, beş ev, on dükkan yaptırmıştır. Bu eserleri vakıf olarak Bandırma'ya bırakan Haydar Çavuş'un bundan sonraki yaşamı konusunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Bandırma, 1830 yılında Kapıdağ bucağına bağlanmış, Tanzimata kadar voyvodalıkla idare edilen Bandırma Tanzimatın üanmdan sonra gerçekleştirilen idari yapılanmanın ardından Erdek ilçesine bağlı bir bucak olmuştur.
1874 yılında büyük bir yangın geçiren Bandırma'nın tamamına yakını bu yangında harap olmuştur. Yangın sonrası Bandırma kısa zamanda yeniden onarılmış, Haydar çavuş camii de on bir yılda kagir olarak yeniden yapılmıştır.
1876- 1878 Osmanlı-Rus savası sonunda, Kırım ve Romanya'dan göç eden Tatarlar'ın Bandırma'ya yerleştirilmesi şehirde bir canlanmaya ve nüfusunun artmasına neden olmuştur. Bu gelişmeler sonrası Bandırma, 1878 yılında Karesi Sancağı'na (Balıkesir) bağlı bir ilçe merkezi haline getirilmiştir. 1879 yılı salnamesinde Belediyenin yeni seçilmekte olduğu belirtilmektedir.

1889 yılı salnamesinde ise, Bandırma ile ilgili şunları öğreniyoruz.
"Kaza Merkezi Marmara Denizi sahilindedir. 18 mahalle, 9031 nüfusludur. Kaza 5 cami-i şerif, 4 mescit, 5 kilise, 4 manastır, 3 hamam, 10 han, 15 fırın, 6 tabakhane, 14 yel değirmeni, 2 kiremit ocağı, 3 kireç ocağı, 3 eczane, 2 kıraathane, 60 kahvehane, 550 dükkan 200 mağaza, 2850 hane, 17 sübyan mektebi, 1 mektep-i iptidai ve rüştiye, 2 gaz deposu, 1 baruthane, 1 un fabrikası, 1 askeri debboy, büyük vapur iskelesi, gene orada Belediye Dairesi, bir Telgrafhane ve Hükümet Konağı vardır.
Bandırma iskelesi, ticaretgah bir mahal olup Karesi sancağının ithalat-ihracat başlıca merkezidir. Dersaadet'den (istanbul) buraya hemen her gün vapurlar gelir, gider. Fakat haftada üç postası vardır. Karesi Sancağı'nda üretilen madenler buradan doğruca Avrupa'ya gönderilir." ifadeleri yer almaktadır. Birinci Dünya Savaşı şırasında Bandırma, Çanakkale Boğazının kapatılması ile bölgesel olarak büyük bir önem kazanmıştır. Askeri ve ekonomik alandaki bu stratejik konum, ilçede î her şeyin canlanmasını sağlamıştır.

Milli Mücadelede Bandırma
Mondros Ateşkes anlaşmasının imzalan­masından sonra, coğrafi konumu nedeniyle Bandırma 'nın da işgal edileceği tahmin ediliyordu. Bu nedenle, Rum ve Ermeniler'in olası taşkınlıklarından korunmak ve işgale hazırlıklı bulunmak amacıyla Bandırma'da Cemiyet-i islamiye adıyla bir örgüt oluşturulmuştur. Bu örgüt, işgale karşı halkın örgütlenmesi konusunda çok başarılı olamamıştır. Özellikle Rum ve Ermeniler'in tavırları buna engel olmuştur. Cemiyet-i islamiye örgütü daha sonra Kuvay-ı Milliye Teşkilatı'na katılmıştır. 02 Temmuz 1920 tarihinde Yunanlılar tarafından işgal edilen Bandırma 2 yıl 2 ay 15 gün işgal allında kalmıştır. Bandırma'da çok uzun yıllar Türkler'le bir arada, kardeşçe yaşayan Ermeniler ve Rumlar özellikle işgal yıllarının son zamanlarında Türkler'e büyük baskılar, işkenceler ve çılgınlıklar yapmışlardır.
Büyük kurtarıcı Mustafa KEMAL ATATÜRK 'ün önderliğinde birer birer işgalden kurtarılan Anadolu toprakları özgürlüğün doyumsuz tadını yaşıyorlardı.

Bandırma'da daha fazla kalamayacaklarını anlayan ve Anadolu'dan gelen Türk Ordusunun zafer haberleriyle telaşa kapılan Yunanlılar, önceden Mamun bahçeleri diye bilinen bölgede topladıkları erkekleri ve çocukları 16 Eylül günü eski Haydarçavuş Camiine kapatmışlardır.
Camiye koydukları bombalarla masum insanları acımasızca katletmeyi planlayan işgalciler, şehri yakarak Erdek'te bekleyen gemilerle kaçmak üzere yola çıkmışlardır. Düşmanı kovalayan ordumuz bugün Ayyıldıztepe Mahallesinin bulunduğu bölgede düşmanla savaşa başlamıştır. Burada yaşanan şiddetli çarpışmalarda, Kocaeli Grubu Kumandanlığı'na bağlı 61. Alay Komutanı Yarbay Vecihi Bey ve Binbaşı Süleyman Bey başta olmak üzere toplam 80 askerimiz şehit olmuştur. Vatanımızın her karış toprağı gibi Bandırma'da şehit kanlarıyla sulanarak 17 Eylül 1922 tarihinde işgalden kurtarılmış, düşman yenilmiş ve zafer kazanılmıştır.

Bu zafer, Kurtuluş Savaşımızda düşmanla yaşanan son silahlı çarpışmalar sonucu elde edildiği için ayrı bir önem taşımaktadır. Hasan Tahsin'in ilk kurşunuyla başlayan Milli Mücadele Bandırma Ayyıldıztepe'de yaşanan çarpışmalarda düşmana sıkılan SON KURŞUNLA, zaferle sonuçlanmıştır.
Karesi Sancağına bağlı olan Bandırma yeni değişiklikle 29 Ekim 1923 tarihinde Balıkesir Vilayetine bağlı ilçe haline getirilmiştir.

kaynak:http://www.bandirmanet.com
dünyanın en güzel ilçesi.
çocukluğumun en güzel anları burada geçti. o kadar seviyorum ki kendimi bandırmalı hissediyorum.*
2003 yılında taşındığım 5 yıl boyunca kalıp üniversiteyi gidince ayrıldığım ve arada uğradığım sürekli gelişen sanayisi olan bir ilçe. gençleri artist olmaya meraklılardır. genellikle sürüler halinde dolaşırlar bunun haricinde yaşanabilecek bir yerdir.
uğur mumcu caddesinin adının mehmetçik caddesi olarak değiştirildiği balıkesir ilçesi. bir bandırmalı olarak bu zihniyeti kınıyorum.
rüzgarıyla beni korkutan, akla zarar derecede kuvvetli rüzgar esen ilçe.
olağanüstü başarılı bir park ve bahçeler müdürüne sahip ilçe...
nüfusunun bazı illerden fazla olmasına rağmen hala ilçedir.*
rüzgarıyla ünlü, her köşe başında ufak bir bar bulabileceğiniz, insanlarının %90'ının ayyaş olduğu, gidenin mutlaka geri döndüğü, şirin, sıcak memleketim. özen börek evi'nde kahvaltı etmeden, öztaylan'da dondurmalı supangle yemeden, meşhur iskender'de iskender yemeden, dalgakıranda çekirdek çitlemeden, demir abi'de ve mehmet amca'da tost yemeden burdan gitmiş olan, bandırma'ya geldim demesin efendim.
mayıs ayı ile birlikte beş senemi geçireceğim şehirin nadide ilçesi.

(bkz: altıncı senemi geçireceğim şehir)
bandırma öyle şirin mirin bir yer değildir, aksine küçücük ve sıkıcı bir yerdir.gezilecek görülecek hiçbir yeri yoktur.çarşısına çıkıp biraz turlayıp,biraz da deniz kenarında gezdikten sonra bandırma biter,diğer günler sıkılarak geçer.hiçbir zaman beldediyesi'nin doğru düzgün çalıştığı görülmemiştir.sokakları her daim pis ve tozludur,çöp tenekelerinde çöpler birikip sokaklara kadar taşmıştır.yolları ise her zaman kazılı ve her yeri çamurdur.