bugün

ulan her sabah böyle moral bozucu bi başlığa niye yazıyonuz.bunalıma sokuyosunuz insanı.
dün babamla bu konuyu konusmustuk, kendisi babasını 17 yasında kaybetmiş. Baba dedim, çok üzüldünmü ? Çok korktum dedi. Büyüdüm dedi, hem özledim, hem üzüldüm, hem de ben şimdi napicam dedim dedi. Sanırım böyle bir şey.
bugün üzerinden tam 6 ay geçti. sevinsem mi üzülsem mi bilemedim.

öldüğünden beri hayatım daha rahat geçiyor, sorun çıkaran insan artık yok ne de olsa.

kötü bir baba, kötü bir eş, kötü bir insandı.

ama birden bire gitmesi, biraz koyuyor işte.
Bu sene tam 19 yıl oluyor ve ben babama dair her zaman güzel şeyler hatırladığım için dünyanın en şanslı insanıyım.
Babama dair özlemlerim yok .babama dair cok güzel anılarım var benim.
Babamı her zaman kollarına uzanmış birlikte tv izlerken hatırlamak benim için dünyalara bedel bir hatıra.
Yokluğunun tek kötü yani (çok nadir bahsederim babamdan) ondan bahsederken daha ilk kelimelerde bogazimin dugumlenip, yüreğimin sızlamasıdır.
Hic bir zaman tamamlanmayacak tek yanım,eksikliğim o benim..
Bu sene tam 28 yil oluyor.

Babama dair pek birşey hatırlamıyorum. Hatırladıklarım da flu zaten.

Yani sonuçta insan babasız da büyüyormuş.

Ama anne öyle değil işte, anne hem anne hem baba olabiliyor.
14 sene oldu babamı kaybedeli kaza yaptıklarını söyleyip beni hastaneye götürdüklerinde annemde babamda ameliyattaydı
önce annemi kaybettiklerini söylediler acıkcası o kadar dar-u peran olmadım babam hayattaydı nede olsa bırakmamıstı "aslan parcası"nı biraz agladım zırladım babamın ayılmaya calısmasını bekliyodum
birden doktorlar hemsireler telasla odaya girip cıkmaya basladılar biri gidiyo biri geliyodu aldılar babamı baska odaya götürduler bende arkasından tabi
sonra dediler "basin sagolsun"
o an dünya basıma yıkıldı iste "aslan parcası" hastaneyi birbirine kattı cıglıklarıyla baba ölür mü hic o dag gibi adam ölemez kime bırakıpta gitcekti beni
ben terleyip hasta olmayayım diye yanında atlet tisört bile tasıyan adam bıraktı gitti beni
nur icinde yat babam.
çok üzen ve çok kötü bir olaydır. ailenin reisinin ilk ve son aile önderinin liderinin vefatı, aile ve hayat ekonomisinin büyük şekilde sarsılışı ve başkalarının eline bakmaya iten korkunç ve acı bir durumdur.
2 yıl önce bir arkadaşımın babası ölmüştü. onun her anında yanındaydım ve belki onun anlatamadıkları vardı. kendimi onun yerine koyup şunları yazmıştım:

Bir zamandı hatırlamıyorum. Ölmek kokusu sardı büstünün kulaklarım. Meridyenlerin farklı olduğu bir başka yerden. Evin yolunu tuttu yine yollarım. Tuttukça diyorum.. Boşlukta yürüme hissi..Upuzun yola atılan ilk adım. Evin içi geceden kalma bir çay acısı. Yokluk çeken simitçi bakışlarıyla karşılandım. ilk defa bu kadar ellerim boş yüreğim dolu girdim içeri. Bu kalabalıkta neyin nesi? Sahi günlerden de neydi. Anımsamıyorum. Gözlerim arıyor birilerini, bir şeyleri sürekli dalıyorum kalabalığa. Sanki bütün gözler üzerinde, bana bir yük kalmış gibi ağır ağır sürüyerek gidiyorum salonun ortasına. O an simsiyah ve sonra.. Cahil kalsaydım da öğrenmeseydim bazı gerçekleri. Bazı gerçekler çok acı. Boş kaldı mutlu yanım.

Düşüncelerim anılardan başka bir yere gitmiyor. Bir de toprak kokusu. Saat kaçtı acaba? Ağlamazdı benim babam. Bir kere ağladı çocukça. Çocukluğunu hatırlatan babasının ölüm haberini alınca. Kızmazdı artık bana da ağlıyorum diye. Babası ölünce çocuk olurdu arkasında bırakılanlar. Selasını bile duyamadığım, sesini koklayamayacağım kadar uzaktaydım. Bilinmezlik içinde karambole bir hayat yaşayınca her şeyden uzakta kalıyoruz tabii. Zamana inanmayı da bıraktım. Belki yazmayı da bırakırım. Sigaraya başladığım yerde daha fazla ne konuşulur ki zaten?

Ne kadar çaresizlik eder bu durum? En zor zamanlarım sandığım o anlarda yanımda olan adam şimdi de en zor zamanımda yanımda. Bende yanında. Konuşmuyoruz bu defa. Gereksiz suçlamalar yüklüyorum kendime. Yük treninin başındayım şimdi. O "adam" gibi bir yükün altında. Yıkılmaktan korkan. Özlediğim her şeyin sırtımı bıçakladığı bir yere doğru gidiyoruz. Yalvarırım yardım etsin birisi. Nereden başlanır bir ucundan mezar kazmanın? Yerin rahat mı diye son kez indirirken seni tuttuğum yerden. Ben uyurken hep kontrol ederdin ya baba.Elimle tuttuğum bir parmağını öpmek, sarılmak geldi yine içimden. Kocaman ellerinle yüzümü saklayıp soğuklardan korunmak istiyorum yine.Ellerini ısıtma sırası bende. Tanrı sırayı bana verdi. Adımı fısıldadığın ezanda son vedayı ben ediyorum sana baba. Bunun için sıraya ben girmedim. Seni severek ve özleyerek çıkıyor son kez adın yanımda. Özür dilerim. Birazdan yüzüne toprak gelmesin diye tahtayla üstünü kapatacağım. Çamurlu yüzümü silerdin, ben üstüne toprak atacağım sanırım. Kimselerden zarar gelmesin diye koruduğun oğlun bıraktı seni toprağın altına. Can suyunu da dökeceğim ruhunu yaşatmak için dualar ederim ardından. Saat kaçtı, ben firar, sen yok.
bir arkadaşımın başına gelen kötü ve üzücü durumdur. şimdi babamın değerini daha iyi anlıyorum.
hiç bir zaman aramız iyi olmadı. ben onu, o ben, sürekli suçlar haldeyiz. öldüğünde çok pişman olacağımı biliyorum şuan içimden haklı olduğumu düşüyorum sürekli.
Bir tarafınızın, hep eksik kalması demektir.

Bana sorarsanız, kötü bir babaya sahip olmak, hiç olmamasından çok daha iyidir.
Hele bir de erkek çocuksanız ve babanızı kaybettiyseniz, sorumluluklar ve eksiklikler sizi bambaşka bir insan yapıyor.

Belki çocukluğunuzu belki gençliğinizi tam anlamıyla yaşayamıyorsunuz. En zoru da o eksiklik hayatınızın her anına yansıyor. insanın her yaşta babaya ihtiyacı vardır, ister 60 ister 10 yaşında olsun, çünkü; baba, bir figürdür hiçbirşey yapmasa bile varlığı ve hissettirdiği maneviyat ile yeri dolmaz, anlatılamaz bir güven kaynağıdır.

Ve babasız büyüyen çocukların, kötü bir baba olma ihtimali yok.

Aslında bu konuda anlatılacak o kadar şey varki, bazıları kelimelerle bile anlatılamaz.

Evet.. birgün her baba ölecek ama çocukları küçükken ölmesin, o güzel çocuklar eksik büyümesin..
Kişinin aşırı bağımlı değilse bir süre sonra güçlenerek çıktığı durum.
3 arkadaşımın başına geldi. Zor dönemlerden geçtiler. Güçlendiler güçlenmeye devam ediyorlar.
Zor durumlarda kaldığınızda en yakın arkadaşınızın vereceği teselliyi kendinize söyleyin diye bir söz okumuştum. Başıma gelmedi bu kadar üzücü bir şey. Ama hayatta beklenmedik üzücü olaylar var. Aynı şekilde beklenmedik güzel olaylarla karşılaşmak da mümkün. Hayat büyük sürprizlere gebe.
çokta zikimde olamayacak durumdur.

ister ölsün ister gebersin

zaten benim kalbimde 2006 yılında ölmüştü sadece resmi kayıtlara geçer...
Allah korusun denilen, akla getirilmemeye çalışılandır.
önemli olmayandır.
Bir gece rüyamda babam gözlerimin önünde ölmüştü.Ağladım rüyamda nefes alamadım ciğerim yandı ağladım.Benim babam ölemez.Şimdi ne olacak ne yapacağım babam olmadan.Rüyamda kafayı yemiş bir haldeydim.Annemi düşündüm kendimi düşündüm hayatımızda oluşacak boşluğu saniyeler içinde binlerce düşünce ve acı geçti içimden.Sonra uyandım.Kendime gelemedim sevindim rüyaymış diye.Bu sefer ki rüyaydı evet ama bir gün gerçek olacak ve o zaman ben ne yapacağım.Hala yanıtını bulamadım.
babam kanser ben ise neyse konu babaydı dimi siktir edelim bu konuyu nolur!
Babam ölünce tamamen bir birey olacağımı düşünüyorum ben. Ne zaman başım sıkışsa bir şey olsa babam el atıyor ve hopp çözüyorum. Ama ya o olmazsa?

O zaman benim tek başıma kalmam kendi kararlarımı almam demektir. Babası ölmeyen bir birey hala yetişkin olamamıştır benim gözümde. istisnalar hariç.
2 hafta oldu, geçmiyor acısı, uyku tutmuyor hala geceleri, yastığa ağlamadan koyamıyorum hala başımı. nasıl alışacağım yokluğuna, nasıl kalkacağım bıraktığın o enkazın altından. ablam, kız kardeşim perişan, annem daha tek kelime etmedi gittin gideli. herkes "sen tek erkeğisin, sen güçlü kalacaksın" diyor ama kalamıyorum. kocaman bir parçayı alıp gittin benden, nasıl alışılabilir insan bıraktığın o boşluğa, ne zaman sorsam kendime, yanımdakilere alamıyorum düzgün bir cevap. daha 25 yaşında gasilhanelerde bedenini temizleyecekmişim, toprağa verecekmişim hayatımdaki en önemli parçalardan birini. bana hep "çoluğa çocuğa karıştığını gördüğüm zaman yapbozu tamamlayacaksın" derdin, artık asla tamamlanamayacak o, elimde artık kaybetmekten deli gibi korktuğum diğer parçaları kaldı, sımsıkı sarıldığım...

2 hafta oldu ama 20 yıl dahi olsa anılarını her daim yaşatacağıma söz verdim babam. her cumartesi gelenek haline getirdiğin o balık sofralarını kurmaya bu sefer ben devam edicem. kadehin de hep masadaki yerinde her daim olacak. yaptığımız o fenerbahçe-beşiktaş kavgaları hep kalacak hatırımda, gerçi aziz yıldırımın gidişini bile göremeden ayrıldın yanımdan. çiçeklerin, bahçen asla sararmayacak evdeki ve yazlıktaki, sabah pencere kenarına bıraktığın ekmek kırıntılarıyla ben doyuracağım güvercinleri. gözün arkada kalmasın, gerek annemi, gerek ablamı, gerek kız kardeşimin arkasında ben duracağım. söz veriyorum babam, ışıklar içinde uyu...
görsel
yaşamın sonlu olduğu gerçeği ciğere işler.
insanın içinin yanması.

kimsenin tahmin edemeyeceği bir şey. yaşamayan bilemez malesef. öldüğü yerde onu yatarken görmek ama uyandıramamak, tabutun içinde, omuzlar üstünde taşındığını görmek, bembeyaz kefenin içinden vücut hatlarını seçmek ama nefes almadığını fark etmek, üzerine kürek kürek toprak atıldığını görmek. artık rüyalarda onun ellerinden öpmeyi beklemek.

allah kimsenin başına vermesin ama, insanı (özellikle de erkek çocuklarını) çok olgunlaştırır. omuzlarına kaldıramayacağı sorumluluklar yükler daha küçük yaşında. ama en güzeli de hayata alıştırır artık o insanı. çoğu insanın dert diye bunalıma girdiği şeyleri o dikkate bile almaz başına geldiğinde.

çünkü canı yanabileceği en üste seviyede yanmıştır bir kere.
Tam bir şok haliydi benim için. Kalabalık toplanmıştı. ilk gün hiçbir şey anlamadım. Sanki kimse ölmemiş gibiydi. insanlar gelip bir şeyler söylüyordu anlamıyordum. Bu şok hali ikinci günün sabahında babanın selasını duymamla yerini ağır bir hüzne bıraktı. Babamın kalp krizi geçirdiği banyoya girdim. Eşyaları halâ ordaydı. Ama babam odasında yoktu. Evde bir sürü insan varken ağlanmıyorda. Geçtim banyoya yavaş yavaş babamla geçirdiğim güzel anıları düşünerek ağladım. En çokta acaba babama kötü bir şey dedim mi onu kırdım mı diye düşündüm. Çünkü bunları düzeltme şansım artık olmayacaktı. Babası sağ olanlar size tavsiyem onunla güzel anılar biriktirin. Mümkün olduğunca kırmayın. Sonra iş işten geçince ah vah dersiniz ama bir çareniz olmaz...
cahil cahil konuşma doktor!
insanın hiç babası ölür mü?
https://youtu.be/PtjmzDhJ1E4
insan bir günlüğüne bile olsa tanıştığı ve kaynaştığı birini bile kaybetse hüzünlenir.hele bu birinci derece yakınlık veya et tırnak gibi bağlı olanları kaybetmenin hüznü kat be kat daha fazladır.kan bağınızın olduğu her bir birey sizin için farklı önem ve yer teşkil eder.

Sözü edilen babaysa ailede ana direğin,ulu bir çınarın devrilmesi gibidir.o sırtını yasladığınız güvendiğiniz dağdır adeta.kadınlar içinse kahramandır,hayata geldiklerinde tanıştıkları ilk erkektir.aynı zamanda onu şımartan,her türlü nazını çeken,toz kondurtmayan.böyle bir durumda düşünün o kızın babası ölünce ki feryadını,üzüntüsünü ve kabullenmeyişini.

Babalar erkek çocuklarına yani hemcinsi olduğu için birazdaha katı ve serttirler.oysaki iç dünyaları öyle değildir.o şekil davranıp,hareket etmeleri erkek çocuklarının terbiyesi,şekillenmesi vede hayatta kendileri gibi dimdik kalmalarının sağlanması için o tutumun doğru davranış
oduğu inancı içindedirler.

Babaları ve değerlerini anlamak için iki yol vardır.birincisi baba olmak ikincisi kaybetmek.onun için her nasıl ve ne olursa olsun babalarınıza saygısızlık etmeyin ve onu anlamaya çalışın.

Bana gelince gençken gerçekten çok dik başlı ve asiydim.nereye kadar ta ki askere gidene kadar.evet kabul etmeliyim askerliğin bana büyük etkisi oldu.askerden gelince yaptığım ilk şeylerden biride ondan özür ve af dilemek oldu.oda sağolsun rabbim ona sağlıklı bir ömür versin başımızdan eksik etmesin kabul etti.

Son olarak yaşıyan tüm babalara allahtan hayırlı bir ömür ve evlatlar nasip etsin.ölenlerede rabbim rahmetiyle muamele etsin.