bugün

Henüz 5 yaşında kocaman çerçeveli gözlükler takmak ve üstüne bir gözünüz daha fazla çalışsın diye akşamları diğerini kapatarak durmak zorunda olduğunuz ve alınan her yeni gözlüğü belki bir daha almazlar diye çaktırmadan kırdığınız günlerde bir gece ansızın kapıda gözünde bir tarafı pamukla kapatılmış gözlükle belirdikten sonra sizi kucağına alıp 'benim de gözlerim bozuldu' dediği ve çok uzun seneler sonra O'nun gözlüklerinin numarasız camdan sırf siz bir daha ağlamayasınız diye özel olarak yapıldığını öğrendiğiniz andır.
ben hastayken babamın yemyeşil gözlerinin endişeyle bakması. iyileşene kadar yanımdan ayrılmaması, iştahım yoksa en sevdiğim şeyleri alıp adeta 40 takla atarak benim keyfimi yerine getirmeye çalışması.
tartışıp bir süreliğine konuşmadığımızda gözlerimi kaçırdığım her an üzülmesi.
çok istediğim bir şeyi yaptığında benden bile çok sevinmesi.
(#353084) entrymi okurken yarıda ağlamaya başlayıp bıraktığı an.*
ismin*i ona has bir tonlama ile telaffuz ettiği anlar. *
araba kazası yaptığımda, olay yerine gelip "baba arabada baya hasar var sanırım" lafıma arabaya çok önem verdiği halde; "yemişim arabasını, sana birşey oldu diye çok korktum" dediği an. * * * *
yaklaşık 16 yıl önce babamın fazla mesai yağtığı bir gecede, eve yorgun argın döndükten sonra kapıyı açıp " baba yanında kuruyemiş var mı? " demen üzerine, eve girmeden aynen geri dönüp saatin 12 olmasına aldırmadan yorgun argın açık kuruyemişçi aradığı ve bulup getirdiği an babamın beni sevdiği anladığım andı.
bi kere sizi izlerken gözlerinin doldugunu görün, o an yeter zaten, bi ömür güvenirsiniz sevgisine..
+ 18 sene hiç ayrılmadığım memleketim bursa'dan, üniversiteye başladığım sene izmir'e giderken, beni terminale götüren babamın çocuk gibi ağladığı an..

+ mezuniyet törenimde diplomamı alırken yine yaşlanmış 2 büyük yeşil gözü gördüğüm an..

+ geçen ay türkiye'ye döndüğümde, by pass ameliyatı olduğunu ıslak gözlerle bana anlatırken, "bana niye haber vermiyosunuz lann" şeklinde böğüren bana tüm sakinliğiyle "sınavların vardı be oğlum" dediği an..

(ağladığına 3 kez sahit oldum..)
sizin basarılarınızdan sonra gozlerinde olusan parıltı...
(bkz: babaların değişmeyen bakışları)*
bana her baktığında.
her zaman "tombik mühendisim" ile baslayip, "seni seviyorum" ile biten telefon konusmalari, kazanilan bir sinavda, alinan bir basarida birilerinin sizden daha cok bagirip cagirmasi, galatasarayli olmasina ragmen kizinin hatrina besiktas maclarina gitmesi hatta tezahurat yapmasi, alinan önemli kararlarda bu kararlarin ardinda asil karari alan kisiden daha fazla durmasi, her zaman icin onun minik bebegi olarak kalmaniz ve ilk kucagina verildiginiz zaman ki hislerini her hangi bir zaman, hem de en uygunsuz durumda tekrar yasamasi ve gözlerinin dolmasi, yaz ya da kis hic farketmeden üstünüzün örtük olup olmadigini kontrol etmek icin odaniza girmesi, yasiniz ve kilonuz kac olursa olsun sirtina cikip "digidik" yapmaniza izin vermesi, sarildiginiz zaman kocaman gövdesinde ki kücücük kalbinin nasil pirpir ettigini hissettiniz anlar....
izin vermeyeceği bir konuda izin istediğimde hadi defol git defol demesi ne olursa olsun yapacağımıda bilir
-yaşının 60 a yaklaşmış olmasına ve kızının da artık üniversite öğrencisi oluşuna aldırmayıp, sırf kızı şımarıklık yapmak istiyor diye yolda sekerek yürüdüğünde,
-ters bir laf edip çocuğunun üzüldüğünü gördüğünde tamam yaaa diyip açıklama yaptığı her seferde,
-gittiği her yerden meraklanmasın diye aradığında,
-sırlarını, içinde kalanları anlattığında,
-utanmadan sıkılmadan seni çok seviyorum dediğinde,
-hatırlanan ilk günden beri hiç vazgeçmediği sulu sulu öpmesinde,
-yapılan her iş için sen bunu başarırsın, ben sana inanıyorum demesinde
ve daha sayılamayacak birçok şeyle dolu o anlarda farkedilir babanın sevgisi...
yaptığınız bir hata yüzünden size kızdığı için küstüğünüz babanızın oynadığınız bir maçı izlemeye gelerek tribünde size deli gibi tezhurat yaptığı an anlarsınız...
ameliyat olduktan sonra ayılırken dudaklarımı pamukla ıslatırken gördüğüm an...
s*ktir git evden dediği an.
şomarı yüzüne yapıştırdığı an.
(#355209)
sayıca fazla anlardır. örnek vermek gerekirse , ımmm şey , yani sanırım o kadar da fazla olmayan anlardır. *
nasıl yapar eder bilmem ama en içinden çıkılmaz durumda, hiç kimseye söyleyemediğiniz ve sadece sizin çözmeniz gereken bir problemle kafanızı kurcalar, boğuşur dururken, hiç beklemediğiniz bir anda söylediği sadece bir iki söz sizi kendinize getirir, güçlü kılar. işte o an'dır. babanızı öpmek gelir içinizden ama...bir ama'sı olur işte hep! o öyle güzeldir zaten...
oncelikle;
(#209740)

-ilkokulda bahcede mac yapan cocuklarin ayagindan firlayan top burnunuzu dagittinda, topu alip paramparca etmesi, yuzunde unutamayacaginiz bir korku ifadesiyle sizi hastaneye yetistirmesi.
-gozunun onunde size araba carptiktan sonra gozlerinde delirmek uzereymis gibi duran ifadeye ragmen sizi sogukkanlilikla kucaklamasi, bir yandan annenizi sakinlestirmesi, olayin bitiminden birkac saat sonra her sey normalken hungur hungur aglamasi.

ve artik 20 yasiniza geldiginizde, sevgisini sadece boyle anlarda belli etmekten pisman, cok istediginiz bir seyi size hediye ettigi icin biraz cekingen boynuna sarildiginizda, gozyaslarini gormemeniniz icin banyoya kosmasi...
bılgısayar eve yenı gelmıstır. gıdıp bır oyun alınır hemen. ama oyun calısmıyor. meshur bı lacka-laubalı bılgısayarcı vardır. babaya sıkayet edılır, akabınde deliren bir baba ve 19 yasında bır bılgısayarcı adamın agzına sıcılır sıvanır.
halbukı ben hatalıyımdır. oyunu yuklemeyı becerememısımdır. benı elımden tutup goturmesı ve adama bagırırken gozlerınden cıkan alev "bu adam benım ıcın öldürür" ızlenımı kazır kafama. netekim iyi olanlar cok durmuyor buralarda.
dunyanın kendi ekseni etrafında degilde babam ve benim etrafımda dondugu an...
size baktığı her an, o sevgi dolu, ne olursa seni seviyorum, senin yanındayım, seninle gurur duyuyorum bakışları.