bugün

erol evgin'in 2003 tarihli ibadetim adlı albümünde yeralan güzel bir şarkı.

sözleri;

ilk gülüşte, ilk emekleyişte
ilk sözcükte, ilk yürüyüşte
ilk oyuncakta, okulun ilk gününde
Omuzumda elin, yanımda sen vardın

Kim derdi ki zaman akıp gidecek
O küçük çocuk böylesi büyüyecek
Baba - oğul olmanın tadını çıkararak
Bir sahneyi paylaşıp şarkılar söyleyecek

Birgün kader ayırsa da
Hayat bizi savursa da
Kalbim hep senle olur
Sonsuza dek baba - oğul

Her derdimde, her sevincimde
Her kavgamda, her sevdamda
Her kazandığımda, her yenildiğimde
Omuzumda elin, yanımda sen vardın

Derdim seni, bana benzetmek değil
Bu hayatı, sana öğretmek değil
Ama değil mi ki babayım, öğütler vereceğim
Kırk yaşına gelsende seni merak edeceğim
baba- oğul - kutsal ruh üçlemesinin ilk ikisi..
baba ve oğul güzel bir bahar günü, arkası kesilmeyen kuş cıvıltıları ve hafif bir rüzgar eşliğinde parkta oturuyorlar..
baba 70-75, oğul ise 30-35 yaşlarında..
baba dikkatli ve sessizce etrafı seyrederken oğlu ise gazete okuyor..
parktaki ağaçların arasında uçan bir kuş, baba gözleriyle onu takip ederken usulca gelip yandaki çalılıklara konuyor ve ardından babanın ağzından sessizliği bozarcasına şu sözler dökülüyor;

b(baba): bu nedir?
o(oğul): o bir serçe.

baba memnun olmuştur, oğlunun cevabını da kafasıyla onaylar ve gülümser. baba, çok geçmeden bir soru daha sorar oğluna;

b: bu nedir?
o: daha yeni söyledim baba; bu bir serçe! (sert bir tavırla)

serçe, bu cevaptan sonra olduğu yerden uçar ve ağaçların arasına girer, baba ise gözleriyle onu aramaktadır. ilk başta onu kaybettiği için üzülen baba kısa bir süre sonra serçenin tekrar yere konduğunu görür ve yüzündeki kocaman tebessümle oğluna sorar;

b: bu nedir?
o: bu bir serçe baba!! bu-bir-ser-çe !!! (bağırarak)

baba, gözleriyle yerde bir şeyler yeme telaşında olan serçeyi takip etmeye devam eder ve çok kısa bir süre sonra tekrar sorar;

b: bu nedir?
o: bunu neden yapıyorsun baba!? sana kaç kere söyledim!? o bir serçe baba!? anlamıyor musun!? (sesini aşırı yükseltip bağırarak)

baba üzülmüştür.. ağzını bile açmaz, yerinden zorlukla kalkar, arkasını döner ve ağır adımlarla ilerleyerek gözden kaybolur.. oğlu ise üzülmüş ve pişman olmuştur.

baba, çok geçmeden geri döner ve kalktığı yere oturur. elinde eski bir defter vardır. defteri açar ve sayfaları çevirir, aradığı sayfayı bulduğunda ise oğlunun elini alıp avucunu açar ve o eski defteri oğlunun avucuna bırakırken parmağıyla bir yeri işaret edip oğluna şöyle der;

b: seslice oku.

bu sözün ardından babasının işaretlediği kısmı okumaya başlayan oğlunun ağzından şu cümleler dökülür;

o: bugün, birkaç gün önce 3 yaşına yeni girmiş küçük oğlumla beraber parkta oturuyorduk. bir serçe tam önümüzdeydi, oğlum bana tam 21 kez "bu nedir?" diye sordu ve ben ona her sorduğunda "o bir serçe" dedim. ona her seferinde bana bu soruyu sorduktan sonra sarıldım. tekrar tekrar.. sıkılmadan.. sevgi ve şefkatle.. benim masum, küçük yavruma..
erkeğin çocuk sahibi olanına baba denir. anne babanın erkek çocuğuna hitap şeklidir.

son zamanlarda oğlum ne zaman uykuya dalsa gidip yanağına öpücük konduruyordum ufacık sessizce... sonra kulağına oğlum seni çok seviyorum diye fısıldıyordum.

hafta sonu tv karşısında sırt üstü yatarken uyuyakalmışım. birinin dokunuşunu hissettim 3 kez. oğlumdu. 3 farklı seferde yanağıma uzanmış öpücük kondurmuştu küçük adam. sonra da kulağıma fısıldadı. babacıım seni seviyorum...*
mutluluğun resmidir belkide.
eğer baba eşiniz, oğul evladınız ise.

görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
2000 ler.
görsel

Eski istanbul'da bir baba-çocuk fotoğrafı.