bugün

küçücük, çok küçücüktüm, bir ahbab sofrasında babam kafası gayet güzelken sessizce arkadaşlarımla oynayan beni çağırdı yanına, -genelde sevgi gösterisinde bulunurdu ve yine öyle yapacağını düşünerek sallana sallana yanına gittim. bir sandalye çekip masaya oturmamı istedi -genelde kucağına alır severdi hayret- ben de dediğini yaptım... soğuk su için kullandıkları bir rakı bardağına beşte biri kadar rakıyla üzerine su ekledi ve önüme koydu...

"hadi bakalım, iç..."

çocukluğumda rakının kokusu çok hoş gelirdi bana her zaman, bir de sigaranın... akşamları babamın işten geldiğini takımına sinmiş uzun samsun kokusundan anlardım, koşup sarıldığımda ciğerlerim kumaşa sinmiş sigara kokusuyla dolardı... geceleri geç geldiğinde ise rakı... babamın teklifi çok cazip gelmişti ilkin, anneme doğru izin vermez diye korkudan bakamadan heyecanla bir yudum aldım, gırtlağımdan ciğerlerime büyük bir yangın hissettim ve ağzımdaki zehir tadından kurtulabildiğim kadar kurtulabilmek için olanca tiksintiyle yere tükürdüm ve bardağı iğretiyle masaya bıraktım... babam ve amcalar gülmeye başladılar... babam cesaret verir gibi sırtımı sıvazlayıp;

"bu bardak bitecek, hadi bakalım.." dedi.

"içmem..."

"iç dedim... erkek adam olacaksın... hadi..."

"içmem..." dedim ve başımı yere eğip kalkmaya yeltendim, ama dur daha nereye gidiyorum, babam benim tırsıp kaçtığımı gördüğü anda olan gücüyle omzumdan kavrayıp beni olduğum yere oturttu ve sinirden kudurduğu zamanlardaki bakışını takınıp delici gözlerini bana dikti...

"içeceksin... yarın eşşek kadar olunca da içeceksin... ama ne idüğü belirsiz, ipsiz sapsız, beş para etmez adamlardan öğrenmeyeceksin içmeyi, benim masamda öğreneceksin, benim! benim masamda oynayacaksın ilk kahvehane oyununu, ilk sigaranı benden isteyeceksin, ama ileri de benden habersiz boklar yersen, benim yüzümü yere bakıtacak bir işini görürsem evlatlıktan reddederim seni... hadiii! dik tepene!"

alkolün etkisinde olan babam bu "büyük adam söylevi" ni daha 7-8 yaşlarındaki bana anlatırken masaya sessizlik ve ciddiyet hakimdi, yan odada oturan hanım teyzeler açık kapıdan içeriyi gözler olmuştu ve ben, gözlerim ıslanmış halde ağlamamak için kendimi çok zor tutuyordum, babam beni severdi, ama şimdi bana niye kızıyordu? çok incinmiş hissettim kendimi, nefesim tıkanmıştı, bardağı elime verir vermez bir an önce bu ezici durumdan kurtulmak için bir dikişte bitirmiştim rakıyı, sonrasında bir çırpıda masadan sıyrılıp tuvalete koşup kusmuştum...

babamla ilk karşılıklı rakı muhabbetim böyle oldu... babamın istediği gibi büyüdüm, onun oturduğu her masada bana da bir yer vardı ve hepsinde bulunmaya çalıştım, fakat o günden sonra rakıya bir türlü alışamadım; bira veya votkayla eşlik ettim. ilk kahvehane de oyunumu babamla ortaokulda oynadım, fakat hiç bir zaman kahvehane alışkanlığım olmadı, kafeleri kahvehane ortamına tercih ettim. lisede, ilk sigaraya başladığımda babama söyledim ve eve benim içtiğim sigaradan kartonla almaya başladı... eve gelmediğim geceler oldu, her çıkışımda "baba ben şu kişiyle dışarı çıkıyorum" dedim, "harçlığın var mı?" dedi... lisede aktif siyaset yaptım, bir mayıs yürüyüşlerinde çalıştığı devlet dairesinin önünden geçerken camdan kıvançla izledi beni... okulda sahte fiş basmaktan disipline gittim, okula uğramaya bile tenezzül etmedi; "ne yap ne et hallet bu işi" dedi sadece... üniversite tercihi yaparken seçtiğim bölüme ailede herkes karşı çıkmışken o benim arkamda durdu... üniversiteye geldiğimde ilk iki yıl sınıfta kaldım, okulu uzattım; "ben sana güveniyorum, başarabilirsin" dedi sadece... şu an üçüncü sınıfı bitiriyorum... özel hayatıma, sevgililerime, takıldığım kızlara hiç bir zaman karışmadı, çoğuyla tanıştırmama rağmen hiç bir zaman soru sormadı...

küçücük, çok küçücüktüm... o zaman babamın durduk yere bana zorla içki içirip azarlamasını anlayamamış, sarhoşluğuna vermiştim... ama şimdi anlıyorum, ben daha testiyi kırmadan önce dövmüştü beni nasrettin hoca gibi; sonra da testinin akibetine hiç karışmadı, bana üniversiteye geldiğimden beri her sohbetimizde "artık bir -birey- oldun, sana saygım sonsuz, hadi bakalım, göreyim seni" diyor ve hala demekte...

en önemlisi, şimdiye kadar onun yüzünü yere bakıtacak hiç bir şey yapmadım, adına laf getirmedim... babam ben daha küçücük yaşta iken o davranışı sergilediğinde, üzerimde bırakabileceği etkisi hakkında o an bir fikri var mıydı bilmiyorum; ama işe yaradı...

şu an babam alkollü iken beyin travması geçirdiği için içki kullanmıyor, ama yine de arada anneme çaktırmadan kaçamak yapar, iki lafın belini kırarız, iki kadeh rakıyla...
erkan oğur'dan kerpiç kerpiç üstüne kurdum binayı türküsünü yüksek sesle dinlerken; baba içeri gelir ve sen hiç bana bu türküleri açma burada dinle ne güzel. deyip odadan çıkar iki dakika sonra elinde tüm rakı masası şeyleri elinde odaya gelir ve sesini aç biraz der.

+ off baba çok acı bu, hiç mi su koymadın ya
- oğlum Mezesiz içilmez rakı, al bakalım şu tavuğu

(bkz: başka türlü bir şey)
bu akşam yaptığım bi aktivitedir. çalışan insanlar olduğumuz için babam ve abimle aynı gün evde olduğumuz nadir günlerden birinde kaybedenin rakı mangal yapacağı bir batak partisinin sonucunda kadehlerin birbirine tokuşturulması ile son bulan bir eylemdir.
babayı bilmem. ama dedeyle ve amcayla rakı sofrasına oturup dertleşmenin, şarkı söylemenin tadı paha biçilemez. tabi ilk defa içtiğimde keşke 14 değilde 18-19 falan olsaydım.
yapılması sakıncalı olandır bazen. zaten yanımdaki babam diyerek zil zurna sarhoş olma sebebidir.
babayla az görüşülüyorsa, görüşüldüğü zaman ateş alınıp gidiliyorsa, ve önünüzde 4 aylık uzun bir yolculuk varsa içilmesi farzdır bu rakının. sessiz yudumlar, konuşamamalar meze olur padişah sofranıza. babayla rakı içmek bir başkadır. babasıyla ava giden yavru aslanın çömezliği ve etrafına bastığı hava gelir yapışır yakanıza. sonrasında bir türlü vücut bulmayan, söylenemeyen 'hayırlı yolculuklar oğlum, oralarda kendine dikkat et'ler.
isteyipte yapamayacağım eylem. yeşilaycı babanın sigara alkol kullanan evlatları
trakya sınırları içerisinde yapılması makbul * özlenen eylemdir. babanın rakı sofrası sohbetleri, sevilen tsm eserleri fon müziğinde dertten tasadan kurtulma sebebi, insana "oh be iyi ki varım, iyi ki yanımdasınız" nidaları attırandır.
uzun bir ayrılıktan sonra kadehlerin tokuşturulmasıyla başlanan güzel sohbete yine kadehlerin tokuşturulmasıyla son verilen paha biçilemez eylem.
önemli bir durum veya kayda değer bir konu olması ile babanın isteği üzerine gerçekleşir.
- ben bira içeçem.
+ seni oturttuk şuraya bana hava yapma.
- iyi rakı olsun buzu uzatırmısın?
+ kendi buzunu kendin koy.
- o başladık hemen sakin ol biraz... yoksa!!
+ ??
- baba ne adamsın ha.
+ eşşek olumm bırak çeneyi biraz.
- tamam baba.
en basitinden, çocuğu en küçük bir şekilde umrunda olmayan babadır. çocuğun ne dünyası, ne ahireti en küçük bir şekilde umrunda değildir. baba demeye bin şahit ister.
eğer benim gibi trakyalı iseniz gayet normal bir durumdur.
Babanın her nedense övündüğü bir konu olur bu eş dost arasında birlikte rakı içme mevzusu.Oysa çocuğun kendi arkadaşlarıyla içmesi beklenmektedir...Durum şudur;
Orada burada bela çıkaran çocuğu kontrol etme amaçlı olarak yapılır bu iş.Etraftan sorana da -Biz arkadaş gibiyiz ondan birlikte içiyoruz mesajı verir baba.
en sevdiğimdir bayıldığımdır. çakır keyif olup gözgöze şarkı söylemek de ayrı keyiftir. sonra ben sarhoş olunca "ohoo sen de iki dubleyle sarhoş oluyosun ama.." tarzında dalga geçmesi ve "vay be ben senin yaşındayken babamla konuşmaya çekinirdim.. anca bu yaşta birlikte rakı içebiliyoruz. şimdiki nesil babayla karşılıklı içki içiyo" demesi kaçınılmazdır. babayla rakı içmek daha rahattır. sızıp kalınca annenin seni yatıracağını bilmek güzeldir. kısacası yapılmalıdır. tatlıdır.
(bkz: pahabiçilemez)
bunun yanlış olduğunu düşünen insanlar anlamıycaklardır.
çünkü onların kafasında içen insanlar hep sapıtır, kusar ya da sağa sola salça olur.
rakının sertlini baba ayarlar. sohbeti baba açar. hızı baba belirler.bunlar kurallardır.
bunu yaşama fırsatına erişemedim,erişebilme imkanım da yok.Ama benim çocuğum, (eğer olursa) babasıyla oturup karşılıklı rakısını içecek.
allah izin verirse yapmak istediğim eylem.
evimde yapmayı en çok özlediğim şeylerden biriydi üç gün öncesine kadar.
dilin kemiği yok neticede fazla kaçırıldığında evden kovulmanıza sebep olabilecek bir eylemdir.
- cak baba.
+ cok icme lan sapitiyon sonra.
- ne zaman sapittigimi gordun amk?
+ ...
- ben yatayim artik, kokusu kafa yaptı heralde.
En son baba 2. Dubleyi içerken 70 liğin dibine gelindiği için babanın bir daha yapmayacağıdır.
- baba sen içme bokunu çıkarıyorsun.
+ şimdi siktim belanı. eşşoğlueşşek.