bugün

aşk iki kişiyle oynanır,
iyi olan kaybeder.
birlikte çekilen fotoğraflarda önce ona bakmak.
yerini zamanla sevgiye bırakmasından korkulan şey. heyecan aşaması.

insanın karşısındakini deli gibi arzuladığını anlaması için korkular vesaire ile çevrelenmiş bir daireye ihtiyacı yok. sevgilisinin dolgun dudaklarını ve pembe eteğinin içindeki baştan çıkartıcılıklarını görmek her şeye yetiyor.

gerçekten.

tabi beyaz, incecik bir benetton hırkamsısının altından "avuçlarına al beni" diye bağıran yerlerinden bahsetmiyorum.

ya da simsiyah, parıldayan güzel saçlarından,
ya da gözlerinden.
çok feci bir durumdur. *
lafı, uzun uzun döndürüp döndürüp aynı b.ka sarmaktansa, tek bir şeyle ifade edilebilecek olgu..

a$k = hayat dışı metabolizma*
(bkz: hiç)
çaresizliktir..
papatyadan medet umduracak kadar.

"belki" kelimesini dile tesbih etmek,
ihtimalleri sevmek, umutsuzca umut etmektir.
bir insana çok yakından bakmaktır, o kadar yakından bakarsın ki gözün başkasını görmez...
buldum dediğin zaman elinden kaçırdığın, kaçırdığın zaman da bir daha yakalayamadığın bir duygudur.
Acıya şikayetsiz katlanmak = AŞK
insanların yaşları onları aşktan koruyamaz ama aşk insanları bir noktaya kadar yaşlılıktan korur... *
zannımca genel bir tanımına ulaşmanın imkansız olduğu, herkesin kendince ve kendi yaşadıklarına göre tanımlayacağı, çünkü açıklanamayan, ancak hissedilen bir duygudur.
aşk... her bünyede farklı nüfus eden ama yaşadıkça her duyguyu insanın kalbinde harman edip, dorukta hissetme...
aşk... karşıkık bulunca çok lezzetli bir bal,tek taraflı acıyı yaşayınca bir zehir...

seninle aldığım her nefes için binlerce teşekkür aşk...
senliklerde kendini yirta yirta sarki soylemektir.*
kötü bir şaka, anlamaya çalışma.
ne pis karın ağrısıdır o.
onsuz kendini yarım hissetmekmiş aşk...
Aşk yepyeni kalabilen eski bir masaldır... *
ask bir toplulugun fotograf cekildikten sonra dagıldıgı andır.*
"günler geçerken grilere boyanmış gökyüzü parlak ve göz alıcı şafaklara gebe.

yar, yarınlarında olmayınca insan bugünlerine kısılmaya mahkum.

bugünler yarin özlemiyle eskirken,
gözler, her gece, şafağın umuduyla yumulur.

yar benim.
yarim benim.
yarınlar benim."

(22 mayıs'ın ilk saatleri)
hatadır.
bi kaç kere kapı çalındı. sucudur dedim, ev sahibidir dedim açmadım. En son çalındığında dayanamadım açtım kapıyı. Bir de ne göreyim sütçüymüş. işte aşk. hem de kapıyı çalan aşk...
hakedenimi buluyor bilemiyorum, ya da ben mi aşkı çok ulaşılamaz bir noktaya koyuyorum, ve ulaşamıyorum bu sebepten, ama aşk öyle üzerine her gün bişeyler yazılan, bu olmadı bu olsun bari denilebilen, bahar aşkı, yaz aşkı gibi nitelenebilen bişey değildir bana göre. her zaman gelmez aşk, her zaman çalmaz kapıyı. biçok insan var mesela insanın sevebileceği teorik olarak. mantık olarak hiçbişeyin ters gelmediği. ama biçok insanın içerisinde bir tanesi çalar gönlün kapısını. nasıl olupta insanlar bu kadar aşık olabiliyor, birisinden ayrılıp birisini bulabiliyor anlayabilmiş değilim. yada ben yanlış anlıyorum bu aşk denen şeyi en baştan. yağmur çiselerken, burnuma çiçek kokularının geldiği güzel bir bahar gününün formatına uymadı belki bu yazı, keşke bahar da geldi hadi bari aşık oluvereyim denilebilseydi de formatı bozmasaydık güzel olurdu tabi.
aşk, dünyadaki en büyük, heyecan verici duygudur.
Öyle bir şeyin olmadığına inandığım tek olaydır. Aşık oldum sananların aldandığını düşünmüşümdür. Bir anlık hissiyata boyun eğip gözleri kör eden bu olay sadece geçici bir sarhoşluktur ve zahiridir. Esas olan her zaman sevgidir. Hiç bir körlük yaşamadan net görebilmektir dünyayı ve bu gerçekçi haliyle kabullenip, mutlu olabilmektir onunla ve onun sana verdikleriyle. Zamana karşı koyan, saygı değer ve insanı huzura götürecek tek duygudur sevmek gözümde ve aşk ise kocaman bir yalandır. Her yalan gibi son bulur bir gün ve kaybolup gider hiç gelmemiş gibi.
acısının bile dünyanın en tatlı şeyi olan duygu.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar