bugün

(bkz: ağlayarak uyumak)
yanıbaşındaki boşluğun hüznüne kapılıp, o boşluğu doldurması gerekenlere uzanan nafile ellerin boşluğa dokunuşuna kederlenen yapayalnız bir zihnin soğuk yastığına gözlerini gömerek ruhunun muson yağmurlarına kapılması.
BiR GÜN ÖNCE YAŞANAN OLUMSUZ OLAYIN KALINTILARI
korkunç bir boşluk duygusuyla uyanmaktır. berbat bir rüya sonrasında yaşanır. niye ağlıyorum ben diye uyanırsın. birde depresyonla ilgili olarak uyanmanın ağır geldiği ağlayarak tabiri içerisinde mutsuzluğun mecazını kastederek kullanılabilir. hassas insanlardan olmak bazen bir lanettir. gerçi tersine gülerek uyanmakta mümkündür. aşıkken olur oda ayrı konu.
uykudan uyanıklığa ilk geçiş anında zihniniz bomboştur. Bu saniyelik huzurun ardından gelen hatırlama durumu salya sümüklüğe hızlı bir geçiş yaşatır. Ağlatan şey her neyse olsundur, ağlayınızdır. iyi gelir.
(bkz: sarsılarak boşalmak)
sık oluyorsa iyi bir psikiyatra gitmenin zamanı gelmiştir.
ağlayarak uyumak kadar sık kullanılmaz.
Uykuda bacağına kramp girmesi.
ağlayarak uyumaktan daha kotu olan durum.
beyninin sana kurmuş olduğu oyunda (rüya / kabus , hangisini istersen ) kendini kaybetmektir.
10 yaş yaşlanmıştı kadın.

asla kendisine yakıştırmadığı ayrılıkları o gece yaşamıştı. çoğul olmuştu ayrılık, bölünüp bölünüp çoğalmıştı..

telefona davrandı bir anda, konuşulmayan sözcükleri dizeledi zihninde, bir bir hatırladı yaşananları. delil sunacak bir suçlu gibi, af kararını isteyecekti. ama olmadı. cevap vermedi telefon. ikinci kez denedi, şans diyip tebessüm etti kendi kendine. telefon çalarken dua ediyordu kadın çılgınlar gibi. ''ne olur!'' sesiyle dilekleri sıralanıyordu, hattın ucundaki aranana paralel evrenden.. kadın anladı, paralel evren de yalandı...

telefonu bıraktığı anda ağlamaya başladı kadın. umutlar, hayaller bütün birikmişlikler üzerine yutkundu. çareler akan yaşlarda birleşti çok geçmeden. öyle ağlamak ki bitmeyecek, sabah olmayacak. uyanmalar tan yerinin ağarmasıyla değil ağlamalarla bir olacak...

unutmalar bi şeye yaramazdı fakat yol gösterirdi. unutmak, hatırlamaya geçişti. köprüler yaptı kadın başka başka hatıralarda var olmak için. kapıyı çekip giden sevgilinin ardından bir daha onunla uyuyamamak, bir daha onunla uyanamamak bulut bulut oluyordu zihninde, zuhur oluyordu hatırlamaya.

engel olmak lazımdı, yanlışlara. giden doğruyu başlatan, geride ağlayansa doğruyu devam ettirmek zorunda olandı. olacaktı! kabullenmek duygusu peşi sıra gelirdi teslimiyetin ardından. bunları düşündü kadın; ağlamayı geciktiremedi.

yanaklarından süzülen her yaşta, damla damla aktı sevgili. ''kor alev'' gibi yanmak sözünü duymuştu geçenlerde bi şarkı sözünde, gülüp geçmişlerdi. metafor denilen yanılgıyı hakikate çıkardı... ''kor alev''di kadının yüreği, acı akıyordu göz pınarlarından. durmamaya yemin etmişcesine...

pencere kenarından yatağına uzandı kadın usulca, hatıraları dinlendirmek istedi. yumdu gözlerini. sıkıca yumdu, tek yaş dahi akmasın diye uğraştı. nafileydi. gideni boş vermek kadar ters tepiyordu çabalama dürtüsü.

mırıldandı kadın.

''ruhum diren bu geceye de,
geçer mi deme, düşün...
mutsuzluk,
ezer geçer zamanı,
öldürür göz pınarlarını
dipsiz rüyalardan geç,
geç ki kurtul,
ruhum diren bu geceye de
Çaresizim çaresiz... ''

sabah olmuştu. odaya giren ilk güneş ışığıyla düşmanlık başladı yeni güne. yalnızlığa. gidişlere... müntehir düşünceler geceden kalmaydı, sızmıştı unutmak... ağlamak geçikmedi, yaşlar hep tetikteydi... hayat bir kısır döngüydü. uyumak ve uyanmak hangisi başlangıç? hangisi sonuçtu? hangisi hangisini takip ediyordu? kadın başladığı noktaya mı dönmüştü? yoksa umutsuzlukta ilerlemek yok muydu?

tekrar yumdu gözlerini, ağlamaksa pes etmedi. gece-gündüz gibi devretti konuşulacakları, ağlamayı hep güncel tuttu kadın. bu sefer ağlayarak kısır döngüyü selamladı...

aslında tanıdık gelen her yazgı tekrara mecburdu...
bir kez olsun gülerek uyanan insan görmedim. hep mi ağlıyoruz, depresyondayız filan. mutlu ol türkiye'm.
geceden kalma etkilerden dolayı görülebilen bi durumdur.
ya da görülen kabus da ağlatabilir .
bi süre etkisinden çıkılamaz . gözler açılamaz . düşünme kısıtlanabilir . ve muhtemel tekrar ağlanmaya başlanır . ama elbet geçer .
Uykuda bacağına kramp girmesi.
rüyada kendi cenazenizi gördüyseniz gerçekleşebilecek bir durum.
Muhtemelen ruyada sevdıgınız bırını kaybetmıssınızdır.
RÜYA

Annemi ölmüş gördüm rüyamda.
Ağlayarak uyanışım
Hatırlattı bana, bir bayram sabahı
Gökyüzüne kaçırdığım balonuma bakıp
Ağlayışımı.

Orhan Veli
gülerek uyanmaktan hallicedir efendim. gülerek uyanırsanız muhtemelen çevrenizde biri varsa size gülecektir ve sinirleneceksinizdir.ağlayarak uyanmak daha hayırlıdır o yüzden.
güne bombok başlamaktır. bazen ne olduğunu bilemezsiniz, gördüğünüz rüyayı anımsamazsınız ama içiniz burularak, burun direğiniz sızlayarak ve yanaklarınızdan süzülen yaşlarla uyhandığınızda hala iç çekerek ağlıyorsunuzudur. gününüz rezil olmuştur en başından artık ne yapsanız düzelmez. günaydın.
Böyle ipne gibin puşt gibin birşeydir. Bu sabah yaşadığım eylemdir. Sabahımın içine eden eylemdir. Kabustan sonra gerçekleşir.
kişinin gerilim, aksiyon, korku, dram, entrika içerikli rüya gördüğüne delalettir.
Korkulu rüya sonrası uyanış...
Ağlarsınız, korkarsınız. Yorganı başınıza geçirince korunuyorsunuzdur... Dualar edersiniz, "allah'ım ne olur yeniden uykuya dalayım ve bu korku bitsin..."
Hayatimda toplasan 2-3kere yaşadığım durumdur.
kimseyi ağlayacak kadar çok sevmeyin. (ağladı)
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar