bugün

sevdiğimiz kişilerin ölümü, ayrılıklar ve hayal kırıklıkları sonucunda dökülen bolca gözyaşı sonrası gerçekleşebilecek durum.
soguk bir yatak,
sicak bir omuzla aksi gerceklesecek eylemdir.

(bkz: aglamak)
çok sevdiğiniz, bütün bir ömrünüzü ona adamaya düşündüğünüz insanın, aslında o kadar çok değeri hakketmediği düşündüğünüz andır.. ağlamak istersiniz ama bunca şeyden sonra ağlamayı bile ona layık göremezsiniz.. *
insanın kendini kötü hissetmesine,içinin sıklmasına sebebiyet veren, göz yaşlarını dışa yansıtamayıp içine akıtması durumudur.sonuçları kötü olması muhtemeldir. ummadık yer, zaman ve mekanda kişide ani patlamalar yaşanabilir.
kabakulak olmuş gibi ağrı yapan, beyni zonklatan insan hali. çok zor bir gündeyseniz, bir ameliyathane kapısında bekliyorsanız, taş kesilirsiniz. tek damla gözyaşı akmaz. robota dönüşür insan. o anların acısı, tek damla gözyaşının karşılığı, yıllarla ödenir. o ruhsal travma, hayatınızı piç etmiştir.
-ühühühühühh.. ağLayamıyorsun di mi?..
+evet..
-ühühühühüühhüü.. yazık Lan sana..
+daLga geçme be abi..
-ühühühühühühh.. ağLArken insanın sümükLerinin akması süper sonik bir şey..
+haspin ALLah..
-ühühühühühh.. ağLasana hadi ağLasana..
+yapma be abi..
-ühühühühühühh.. bir de için için ağLamak yok mu.. offf bee.. sniff..
+abi be..hadi be abi, ağLatsana beni de..
-ühühühühühüü.. sktir git..
''ağlamak uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan son kuvvetin bir feryadıdır. ağlayamadığımız zamanlar bizde o iktidarın da yok olduğu vakitlerdir ki onun yerine geçen tesirli bir sükunet, en şiddetli elem gözyaşlarından daha yakıcıdır.'' *
içindeki duyguları dışa vuramama, boğazda hıçkırıkların düğümlenip de çıkamaması durumudur.
sadece gözlerden yaş gelmemesidir. önemli olan kalbin ağlayıp ağlayamadığıdır.
salya sümük ağlamaktan daha kötü olan durumdur.
ağlamamakla arasındaki fark büyüktür.

ağlamaktan daha yıpratıcı bir şeydir.
(bkz: erkek adam ağlamaz)
(bkz: erkekliğin kitabı sayfa 60)
insani sinirli bir hale sokan hadise..
duyguların bogaza düğümlenmiş ve kalbinin acısıyla sanki o an ölüyormuşun gibi hissettiren zamanlardan biri.bu gibi zamanlarda dünyanın en yalnız insanı gibi hisselerimiz de yogundur.
içindeki denizin tükenmesi olayı.
tanım: feci koyar adama.

hz ebubekir der ki "ağladığım nice günler oldu , gün geldi, ağladığım günler için ağladım".
sadi şirazi ise " ben doğduğum da herkes gülüyordu ben ağlıyordum. ben öldüğüm de ise herkes ağlıyordu , ben gülüyordum".

bir şarkı , başka bir şarkı daha, kelimeler, süslü cümleler kurmak, için can atsa da, şu an tek gerçek olan elde ağlayamamanın verdiği acı.

oysa , elinden oyuncağı alınmış bir çocuk gibi, mahalle de arkadaşlarından dayak yiyip eve giden çocuk gibi masum ağlamak istersin .

orta da ne büyük günahlar , ne vicdan muhasebesi vardır. anneler ilk eline aldıklarında bebeklerini , babalar kahve köşelerinde asker de oğlum dediklerindeki gibi o zevkle omutlulukla ağlamak .

bir minübüs şoförünün , dinlediği o arabesk şarkıdaki en acı kelime düşer içine insanın bazen de bir hırsızın , lüks bir evin salonunda kala kalmışlığı korku içinde ,artık güneşin doğmayacağını ,gece den sabaha çıkamayacağını düşünürsün.

yemyeşil ovalar da annelerine koşan kuzulurdan, çiftçinin yeşermiş buğdaylarından bir tanesi bile olmak istersin.

buğulu camlara isim yazmak yine ,kimse görmesin diye tekrar silmek ,imzalar atmak o cama , o buğuya.

bazen rüyalardan uyanınca insan , gerçek hangisi , diye düşünür.

oysa sadece istediği huzurdur. elinde bir zeytin, bir hurma , iftar sofrasında ezanın okunmasını bekleyen çocuk gibi.

içinden şarkılar , kelimeler geçer, en süslüsünden , en püslüsünden, hiçbiri yetmez ,o duyguyu anlatmaya .

oysa gelinlik içinde son kez anne evinden çıkan o gelin ağlar , annesi ağlar, iki türlü bir mutluluk vardır ortada . iki tür bir hüzün.

bilinen tek şey ,ağlayamamak . kötü koyar adama.
yürek yangınıdır. ancak bu hissi ağlayamayanlar bilir.
insanı içten içe çökerten, hiç umulmadık bir anda sona erecek olan eylemsizlik hali.

acıyla başlar her şey, sonra her dökemediğin gözyaşı birikir içinde. güçlü olmak zorundasın değil mi? hayata karşı, insanlara karşı, her şeye karşı güçlü olmak zorunda. ben acımı içimde yaşıyorum martavallarını geç. bildiğin iç kanama geçiriyorsun aslında. dış kanama geçirsen halbuki. bulursun yerini, tutarsın tamponu, bir şekilde geçirirsin.

kimi zaman da kendini ağlamaya değer bulmamaktır sebebi. acının insana kattığı değerle, x'e verilen değer aynı şeydir aslında. kabuk bağlamış iç yüzey gibisin evlat, bir an önce kendine gel.

"hayatta gülmek kadar normal bir şey ağlamak"
yalnızlık öyle bir çökmüştürki bünyeye, kibirden gamdan bu hale geldiğini kabul edemeyen bünye ağlamayı bile gururuna yediremez. işte bu haleti ruhiyede gerçekleş-emey-en eylemdir.
gözlerin acılara isyanından kaynaklıdır. gözyaşları bile terk eder sonsuz karanlıkta dolaşan düşünceleri. o da nimettir. bir bakmışsınızki o nimetide kaybetmişsiniz.
'ah! niye ağlayamıyorum,
niye dizlerine kapanıp ağlayamıyorum ki..
başım cayır cayır yanıyor..
eliniz gezinmeli orada alnımda, saçlarımın arasında..
gökyüzü!.. duru ve bulutsuz.. hiç yaşayamayacagız demektir..'
kendinizi duygusuz.. beceriksiz, anlamsız hissettirir.

utanmış..

Her dakika boğazın düğümlenmesi..

Nefret etmek, sinirlenmek, hayaletler gibi dolaşmak. Her nefes alışta bünyenin gözyaşlarını gözlere yollaması, ama yetmemesi.

boş bakan gözlerle, bembeyaz bir suratla, geçiştiren sözlerle dolaşmak. insanların endişelerini görmek. Siyah-beyaz fonda bir hayatın akıp gitmesini izlemek. Sahte sahte kahkahalar atmak. Kronik bir yaşayan ölü olarak, sahte üzüntülere şahit olarak solmak, batmak.

kötüdür ağlayamamak.

çığlık atmak istersiniz, duvar yumruklarsınız, yumruklarınızı sıkar, tırnaklarınızı avuç içlerinize batırır, dudaklarınızı ısırırsınız.

ağlamak için iyi nedenleriniz varsa,

haksızlık gibi gelir ağlayamamak.

zaten ne adil ki.
o kadar büyük bir acı yaşamıştır ki yaşadığı herşeyi onunla kıyaslar insan, artık ağlayamaz *
yaşadığınız şeylerden sonra artık kalbinizin olmadığını hissetmek gibidir. ruhsuz, duygusuz biri olduğunuz anlamına gelmez tabiki bu durum. sadece hissettiğiniz şeyin adı yoktur, o ne acıdır ne de bir yara. çaresi yoktur. bedeniniz artık bu durumu kabullenmiş ve tepki olarak duygularınız isyan etmiştir. kısacası : ruhunuzda artık ölü bir yanınız vardır. *
gözyaşının akacağı yolu bulamayarak donup kalmasıdır gözün üstünde.