bugün

avrupa'da turklere karsi irkcilik yapiliyor, evet. bunun nedenleri arasinda ulkeyle ve insanlariyla igili onyargilar cogunlukla olsa da bazi durumlarda o ulkede komun halinde yasayan turkler de yer alir. dunyanin bircok yerinde oldugu gibi avrupa'da da turkler genellikle yine turklerle vakit gecirir ve bu durum kisinin yasadigi ulkenin kultur ve yasam tarzina uyum saglamasini zorlastirir. 3-4 sene yasamis ve ulkenin vatandasligini almis olmasina ragmen, hala ulkenin dilini konusamayan insanlar vardir ve ustelik bu insanlar turkiye'de yasiyormuscasina yasamaya devam ederler. ne kadar yanlis olsa da cogu insan sonradan gelen yabancilari sevmez ve ustelik gelenler var suregelen hayat tarzina uyum saglayamiyorsa iyice goze batarlar. her turlu irkcilik kotudur, bu tartisilmaz ama bir yandan da yasanilan yerin kulturuyle uyum halinde olmaya ozen gosterilmelidir.
avrupa'da türklere yapılan ırkçılığı bahane edip türkiye de yapılan kürt terörüne don biçmek çok güzel bir ironidir. beyin yıkamak, "bakın ben tarafsızım" demek gibi bir şeydir.

Avrupa ve özellikle hollanda - belçika gibi ülkelerde türk pasaportu taşıdıkları için vatandaş tarafından türk olduğu düşünülen bir çok kürt vatandaşı vardır. burada "devlet bie bahmir" felsefesine alıştıkları için orada da benzer eylemler düzenlemeye çalışmakta ve hollandalı - belçikalı vatandaşların tepkisini çekmektedirler. Buda doğal olarak bir tepki oluşturmaktadır.

Ayrıca türkiye de yaşayan ve hizmet edilse bile asla memnun edilemeyen azınlıklarla avrupa da yaşayan azınlık konumdaki Türkler kıyas dahi edilemez. Çünkü biz amsterdam'da toplanıp hollanda bayrağı yakıp polise taş atmayız. Zulüm yapılıyorsa bile bu gerçekten hasta ruhlu insanların yapacağı iştir.
hiç denk gelmediğim durumdur..
(bkz: göte göt demek)
(bkz: üsküdarda sabah oldu)
sığıntı-sömürgecilere gösterilen haklı bir tepkidir.
adam çalışmıyor, çalışsa da malum işlerle uğraşıyor, üstüne devletten yardım fonu alıyor, ortalama 5 çocuk yapıyor, sokak ortalarında namaz kılıyor, hatta ve hatta örneğin hollanda'da eşcinsellere saldırıyor, kendi mahallelerinde etnik milliyetçiliğin alasını yapıyor ve sonrada çıkıp devlet ırkçı kanunlar çıkartıyor diye zırlıyor. aynı şeyler bizim ülkemizde de yaşanıyor aslında. sömürgeci bir şerefsiz olmanın dili, dini, ırkı yoktur.
sadece türklere karşı olmayan ırkçılıktır. avrupa her daim ırkçı olmuştur zati. "aydınlanma" hareketi dedikleri şey bile ırkçı bi tutum içindedir. "medeniyeti ben kurdum. her dünya milleti de bundan faydalanabilir. ama yine de bu medeniyeti ben yarattım. o bunun bizatihi sahibi değildir." tavrındadır avrupa. ortaçağ akabinde sivrilen aydınlanmacı düşüncede hala bunun izi mevcuttur. tam ırkçı denemez belki amma avrupa merkezli bi duruşları vardır yani. hala asyalı, türkler, araplar, avrupa haricindeki diğer milletler ikinci sınıf muamelesi görür.

ha, bi önyargıları da mevcuttur ne yazık ki türkiyeye karşı. sırf avrupada değil tüm dünyada mevcut hem de. geçtiğimiz günlerde hintli bi arkadaş ile tanışmış bulundum ve bana söylediği bi cümle karşısında kanım çekildi. "ben tüm türkiyeyi başörtülü, koyu islamcı filan biliyodum" dedi. bu yanılgının oluşmasında kimin payının olduğu zaten aşikar. onların da anasını avradını yani.

öte yandan, avrupa merkezci "çağdaşlık"(?) fikri bizim ülkemizde de gayet mevcuttur. atıyorum bi makale yazdınız. türkçe yazdığınızda alacağınız akademik puan 2 iken, yabancı dilde yazıp yabancı dergilerde yayımlattığınızda alacağınız puan 4'tür. türkler avrupalılığı, kendine yabancı olmayı şart koşuyorken kendilerine; elin ingilizi, caşuası, hansı bize ırkçılık yapmış, ne fark eder ki yani? trajik olaylar dönüyo beybilerim.
gurbetcilere saygi gosteremeyen, kabul edemeyen, hos goremeyen beyaz turklerin destekledigi(!) korkunc trend.
eskiden ben de bu yanlis dusunceye sahiptim, bak sunlara hicbir dili konusamiyorlar adam gibi, tipe bak, gurbi ehemehe diye dolasirdim. lakin olay boyle degil. nasil bir alman yasam tarzi, ispanyol yasam tarzi vs varsa gurbetci yasam tarzi da var. ben avusturyalinin masada honkur honkur burun silmesine, bir almanin icince gotu basi dagitmasina, ispanyolun siestasina saygi gosteriyorsam o adamin da sac stiline, dinledigi muzige, konusmasina vs saygi duymaliyim.

bu kadar basit. baskasi nasil benim yasam tarzima saygi gostermek zorundaysa oyle.
benim diyecegim, kendinizi dev aynasinda gormeyi birakin.

konuya donecek olursak, medyanin da sistematik olarak korukledigi bir trend yeni nesil irkcilik, bir suc islendiginde suclu/zanli alman/hollandali/beyaz fransiz vs ise olay buyutulmuyor, ama supheli/zanli/suclu turk/afrikali vb ise 4 satirlik bir haberde bile hemen o kisinin kokenine vurgu yapiliyor. korku sonucu olusan irkcilik da var bu baglamda. ha turkler sutten cikmis ak kasik mi, hayir kesinlikle degil, suca bulasmis cok turk var, ayni suca bulasmis bir suru ex-yugoslavyali ya da romanyali vs oldugu gibi. ama bir hedef gosterme ve kucuk dusurme var olayin tarafi turklerse ve abartma tabi ki.

turklerin entegre olamamasindan bahsediliyor, kusura bakmasin kimse ama entegre olmak tek tarafin yapacagi bir is degildir, zamaninda bu devletler gelenlerin "insan" oldugunu unuttular, sadece isci olarak gorduler, bu insanlari modern gettolara hapsettiler, kole gibi calistirdilar, insani olmayan kosullarda konaklattilar ama sosyal hayata entegre olabilmeleri icin hicbir sey yapmadilar. koyunden gelip kasiyer olan hans ve helga sut almaya calisan ayse teyzeyle dalga gectiler, bilerek domuz eti sattilar, kendi egolarini tatmin ettiler. ayse teyzelerle ibrahim amcalar bunlari gordu ve kendi "community"lerini olusturmaya basladilar - turk marketi, turk kahvehanesi gibi. bu olusumlar ibrahim amcalara asagilanmadan, belki biraz olsun insan gibi yasamayi sagladi. almanyada kac tane turk maden iscisinin guvenlik tedbirleri eksik calistiklari icin hastalanip malulen emekli oldugunu biliyor musunuz? ya da bunlari hic duydunuz mu?

ya da turkiyede, alanyada vs yasayan almanlari ele alalim.. cok mu uyum saglamislar bizim kulturumuze? yoksa hala ve hala oryantalist bakis acisiyla raki-sish kebap cok guzel diye mi takiliyorlar burada?

bugun almanya avrupanin en guclu, dunyanin da 4. en guclu ekonomisi. bu noktaya ulasmasina yardimci olan insanlara siradan bir almanin bile calismayacagi bir maas odemek disinda hicbir sey yapmadi. her isci zorunlu almanca kursuna tabi tutulsaydi boyle mi olurdu? almanya ve diger ulkeler zamaninda bir entegrasyon politikasi gelistirmedikleri icin bugun boyleler, irkcilik bu kadar ciddi bir sorun.

konuyu muhtemelen cok dagitip yaziyorum lakin stilim boyle, kusura bakmayin.

almanyadaki seri cinayetleri duymussunuzdur, alman medyasi olaylari "donerci cinayetleri" ismiyle veriyor, o kadar kaniksanmis ki turklerin donerci olmasi, tek bir acidan bakiliyor, adlari olum listesinde olan turk politikacilar, sanatcilar vs gormezden geliniyor. bazi dangalaklar da bu genellemeyi kabul ediyor. tey tey. alman polisi kendisi itiraf ediyor bu tehditi ciddiye almadiklarini, o kadar tolere ediliyor(!) bu tip olaylar.

bu arada sanirim biraz off-topic ama :
almanlarin dialekt dedikleri bir olay var, sive oluyor (ya da agiz, tam bilemiyorum) buna cok deger verirler, yeni nesil hochdeutsch denilen yuksek almanca (bizim istanbul turkcesi gibi) ile yetistiginde bu agizlar/siveler unutuluyor. unutulmasin diye okullarda her yorenin sivesi secmeli ders olarak okutuluyor. bizse (artik ben degil gerci) dogu agziyla, karadeniz agziyla, ege agziyla dalga gecmeyi biliyoruz, mizah ogesi haline getirmeyi. hatta yeri geliyor, degisik siveli insan ayrimciliga ugruyor. sonra buraya gelip "onlar daha turkceyi dogru duzgun konusamiyorlar yeaaa" diye artistik yapiliyor. sonra "almanlar ne guzel dillerini, farkliliklarini koruyorlar" bilmemne. durust olun.

konuya tekrar donecek olursam :
ben turk stereotipine uymayan bir turk olarak (hatta var ya aslinda bildigin beyaz turk kriterlerine -hepsine olmasa da coguna- uyuyorum, hem mecazi hem gercek anlamda) muhtesem almancamla falan toplu tasimada turkce cok uzun sure konustugumda korkmaya basliyorsam, daha bugun onumdeki yabanci dilde konusan kadinlar siseyle tehdit edildiyse cok yanlis giden seyler vardir ve bu hicbir seyle aciklanamaz.
belli ki almanya´da yaşayan türklerin durumu çok doğru bir adresten- merkelin beyanlarından bilgi ediniliyor. bakış açısını değistirecek olursak eğer sorunun kaynağını bulmak belki daha kolay olur.
orada yaşayıp da almanca bilmediklerini eleştirmek doğrudur çünkü büyük bir sorun teşkil ediyor. otuz ve ya daha fazla yıldır almanya´da yaşayan birinci ve ikinci nesil türkler anadolu´dan göç eden insanlardır. onlardan dil öğrenmeleri beklenildi ama yeterli fırsat verildi mi onu sormak lazım. okula gidenler yaşlarınca çok küçük çocuklarla okula gitmek zorunda kaldılar. sıfırdan başladılar her şeye. zar zor almanca öğrendiler ama öğrendikleri onlara acı verdi,
çünkü artık çocukların onlarla nasıl alay ettiğini, ´sarımsak kokulu pis türk´ dediğini anladılar.
annelerinin baş örtüleriyle alay edildiğini duydular.
babalarının çöpçülük mesleğinden utandıran sözleri anlamaya başladılar.´demek ki almanca böyle bir dilmiş´ dediler.
daha fazla anlamak istemediler onların dediklerini. düştüler onlar tarafından kazınan derin kuyuya. halbuki sevinerek gelmişlerdi almanya´ya çünkü mutlu bir gelecek vaad edilmişti onlara. fakat kurdukları hayalin içinde tutunacak dalları koparıldı, çünkü toplumda kabul göremediler. bu durumda en azından alışılmış anadolu hayatına-kültürüne tutundular ailelerinden gördükleri gibi. almancayı yeterince öğrenemedikleri için en düşük aslında sadece zeka sorunları olan çocukların gittikleri okullara yönlendirdi öğretmenleri. böylelikle başarılı bir geleceğin tüm kapıları kapatıldı yüzlerine.
şimdi ellerinde olmadan bu duruma sürüklenenlerin dil sorununda ne kadar payı var? - özellikle (öldürücü) ırkçılığı savunan ve hak ettiklerini düşünen insanlara- sorulur.
ayrıca onca zorluga rağmen ikinci nesilden de almancaya tamamiyle hakim ve başarılı insanlar çıkmıştır elbette ama ne yazık ki bunlar sadece küçük bir kitleyi oluşturmaktadır.
üçüncü ve sonraki nesillerin önlerine koyulan tüm engellere rağmen çoğunun üniversiteye ve yüksek okullara gittiği görülse de yine de yeterince entegre olamamaları eleştiriliyor. çok büyük kültür çatışmasına rağmen yıllarını verdikleri, ekmeğini yedikleri belki de ´memleketim´ demek istedikleri bir ülkede evlerinin, işyerlerinin ırkçılar tarafından ateşe verilmesi ve bunun almanlar tarafından ´ama o almanca bilmiyor´ diyerek kabul görmesi hatta bu durumu hak ettikleri kendi vatandaşları tarafından savunuluyorsa artık sözün bittiği yere geliriz...
faşsitliğin dik alasıdır.

savunduklarının tam tersidir yaptıkları.

beğenmiyorsanız neden gitmiyorsunuz diyenlere cevap bir belgeselden;

"ülkenizden gideceğiz siz bizim ülkemizden gittiğiniz zaman"

(bkz: medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar)
türklere, kürtlere hatta şerefsiz fransızlardan da görülebilecegi gibi romanlara bile yapılan ırkçılıktır.

aklını siktigmin bir ırkçısıda yazmış kürtler rezil ediyor ondan türkleri dışlıyorlar. amına kodumun beyinsizi adamlar bizleri yani türkleri kürtleri ve bu cografyada yaşayan kavimleri barbar bilmem hangi topluluga mal etmek için elinden geleni yapıyorlar bilmiyor musun.


atatürk çıkıp niye güneş dil teorisi gibi abuk sabuk teorilere yöneldi. çünkü avrupa kendi gibi olmayanı aşagılıyor. kürtleri türkleri akla gelebilecek her milleti kendine benzemeyeni aşagılıyor orospu çocukları onların ben ta amına koyayım.
Tüm toplumlarda korkulasıdır yabancılarç Bizden olmayana endişe ile yaklaşırız sanki başka bir türün temsilcileriymişcesine. Bizden olmayandan korkarak kaçarız, dil, din, kan, bayrak ya da birşeyerle bağlanan insanlar arasına girmişse başka kanlar tedirgin olur, nasıl davranacağımızı bilemeyiz, kaçarız. işte bundandır Avrupa'nın Rönesans, Reform ve Aydınlanma ile ruhlarını özgürleştirmiş ve birey olmayı öğrenmiş insanlarının Türklere karşı tedirginliği. Onlar için Türk, Azeri, Rus farketmez, Avrupalı olmayan o topraklarda yabancılaştırılır, Avrupalı olmayandan kaçınılır. Avrupa, bilinçsel kökenini Hıristiyanlık ve Antik Roma'dan alan yapısıyla, ötekilerden ayrılmıştır ve Türkler her ne kadar Avrupalı olma çabası verseler de ötekilerdir Onlar için. 1961'de Avrupa'da ucuz işçi ihtiyacını karşılamak, kapitalizmin üretim faaliyetlerinin yürütülmesine yardımcı olmak amacıyla gariban Türkler göçmüştür Avrupa'ya, ellerinde bavulları, ayaklarında terlikleri, yüreklerinde ümitleriyle. O Türkler birden kolonileşmiş, birleşmiş, çoğaldıkça korkulur olmuştur. Son dönemlerde artan yabancı düşmanlığıyla birlikte de artmıştır Türk düşmanlığı. Öok olandan, güçlü görünenden, vatan içinde bir başka vatan kurandan korkulur. Belki de Türkten, artan yabancı düşmanlığı ile korkulmuştur. Türk, her ne kadar Avrupalılaşmaya çabalasa da başta nüfus çoğunlu Müslüman olduğundan 'farklı' olandır.

Tüm ıinsanlığın tüm insanlıkça sevilmediği sürece, ırk, din, dil farklılığı insanı insandan ayıran bir unsurmuş gibi görüldükçe rkçılık dünyanın heryerinde olagelecektir ve Avrupa da Türk'ü sevmeyecektir.
bir de bunun 80'li yıllarda "almanyalar türklere kötü davranıyor, ırkçılık yapıyor" versiyonu vardır. amma ve lakin aradan 35 yıl geçse de artık ileri bir toplum olduğumuza eminim. şimdi de biz suriyelilere şeklimizi koyuyoruz. olmadı askerimizi tokatlayıp onları öldürüyoruz. büyük ülke olmak budur. bu arada boş kalan toki'lere de kardeşlerimizi iyice bi yerleştirelim. her oy bir oydur sonuçta..
Görüldüğü üzere biz daha kendi milletimizle anlaşamayıp didişirken bu vaziyetle Avrupalının bizi anlayıp önyargılarını yıkmasını beklemek biraz hayalperestlik.
Gel de hak verme heriflere?