bugün

zoru seçen insanlardır. bir düşünün ya tanrınız olmasa?
kendi özgür iradesi ile inanmamayı seçmiş insan. kimsenin üzerinde yargıya varmaması gereken insandır ayrıca. din ya da dinsizlik yaratıcı ile kul arasındadır.
ateistlik bir inanis dir ..ve kimseye saygisizligin olmadigi bir inanc tanrinin olmadigina inanmaktir..
Bunların zilleri bile "din..den..dön.." diye çalar...
hiç değilse tanrının varlığını zihninde sorgulamış kimsedir. muteberdirler. bazılarına göre yolun başındadır peygamber ibrahim gibi. öyle hazır dini kabul ettim yırttım hacı modunda değillerdir. samimilerdir bu manada. şanslı olanları ölmeden evvel bir yaratıcıya kapak atıp sıyırırlar, şanssız olanlara ise oturup talihlerine ağlamak düşer. tabi gereğinden fazla sorgulamamak lazımdır, allah korusun basur olma ihtimali var.
ahirette allah ile karşılaşacagında vereceği cevabı merak ettiğim kişiler bütünüdür.
Allahın var olmadığını düşünen ve buna inanan kesime verilen ad. Aslında zor olan bir hayat tarzını seçen ve yüklenen bir inançtır. Allaha yaslanmak ve sığınmak yerine kendi doğrularını, yanlışlarını, suçlarını ve cezalarını belirlemeye ve öğrenmeye çalışan inançtır.ölümden sonraki yaşam, cennet, cehennem gibi inançları olmayan ateistler iç huzurlarını kısa ömürleri boyunca yaratan kişi tarafından takdir edilme yoluyla ve ihtimaliyle değil, kendileriyle barışık olma ve hayatın tadını çıkarabilme yetilerini kullanarak sağlamak durumundadırlar. Günümüzde doktorlar dini inanca sahip olmamızın sağlığımız için iyi olduğunu öğütlemektedirler, bunun allahın varlığı veya yokluğuyla ilgili bir kanıt olduğu diğer tüm "kanıt" olarak öne sürülen veriler gibi, tartışılır. Özetle,inanç sahibi olanların olmayanlara, olmayanların da olanlara saldırıp durmasının nedeni,bu konunun dünya tarihinde en çok korkulan ve anlaşılması beklenen konu olmasıdır.
1- bir ateist tanrı fikrinin insana sonradan kazandırıldığını iddia edebilir, ama allah a inanan bir insan da allah fikrinin doğuştan çekirdek olarak insana verildiğini ve uygun koşullarda bu fikrin yeşerdiğini ve bu yüzden her insanın doğuştan itibaren Allah inancı taşıdığını iddia edebilir. ama önermeler dikkatli irdelenirse inanan insan açısından bir sıkıntı olmadığı anlaşılır. ama ben doğmalarla hareket etmem diyen ateist açısından belirgin bir inanç sıkıntısı doğar, çünkü benim kabul ettiğim şey bir inanç değil derken aslında bir doğma batağının içine düşmüştür. yani tanrı fikrinin insana sonradan kazandırıldığı iddiası tamamen doğmatik bir yaklaşımın sonucudur, kanıtlanabilir bir şey değildir. bu doğmatik yaklaşıma şu şekilde bir soru sorulabilir;

madem insan zihni boş bir levha gibi sonradan dolan bir şey, o zaman üç boyutlu dünyamızda hiçbir şekilde varlığını gözlemleyemediğimiz iki boyutlu geometrik şekillerin ve matematiksel önermelerin kaynağı ne. konuyu uzatmadan felsefeyi tadında bırakacak olursak, matematik ve geometri bana hep insan zihninin çekirdek yapısına benzer bir yapı taşıdığı izlenimini oluşturur, o yüzden ben her insanın default olarak çekirdek bi tanrı fikri ile doğduğuna da inanırım.

2- bir şeyin varlığına inanmak yokluğuna inanmaktan (ya da yokluk bilgisine sahip olduğunu iddia etmekten) daha kolaydır. bir şeyin varlığına dair sürülen herhangi bir delil o şeye inanmak için yeterlidir ama bir şeyin yok olduğu fikrinden emin olmak (eğer inanç ve ya ideoloji olduğu kabul edilmiyorsa) zordur. çünkü varlığına dair öne sürülen her delil aklen çürütülmeli, ve bu çürütme önermenin tersini söylemekten öte mantıki bir zemine oturtulmalıdır. konuyu çok açıklayıcı olmayacak ama daha somut bir örnek verecek olursak, bir elmanın var olduğu fikrine sahip olduğunu iddia eden bir insan için bir elma ya da elmaya dair bir işaret görmesi yeterlidir ama yok olduğunu ya da hurafe olduğunu iddia eden kişi önce varlığına dair tüm delilleri çürütmeli sonra da tüm evreni didik didik ederek, yoktur kanaatine varmalıdır. yalnız burda bir olan allah vardır fikri ile ejderha vardır fikrini aynı kefeye koyarak önerme olarak sunmak, din bilgisi konusundaki eksikliğin bir göstergesidir "peşin peşin söyleyeyim". benim allah'in varlığına dair kanıtım kendimdir, yani kendi varlığım. eğer ben varsam, benim bir bilincim var ise beni yaratan daha üstün bir bilinç, bir "o" vardır.
3- sonunun yokluk olduğu düşüncesine sahip bir ateistten kolay kolay iyi bir dost olamayacağı yönünde ciddi şüphelerim var.

çünkü dostluk çok ulvi bir kavramdır, ötelere yani sonsuzluğa uzanır. dostunuzla, sevgilinizle, ailenizle yani sevdiğiniz her bir insanla olan ilişkilerinizde hep sonsuzluğa bir atıf vardır. o anların, yaptığınız tüm iyi ve güzel davranışların ebediyen var olacağını düşünürsünüz. birşeylerin birgün bir şekilde ebedi olarak biteceği düşüncesi yaşadığınız herbir güzel anı hatta yapmış olduğunuz tüm iyi ve güzel işleri anlamsız kılar. ciddi bir etik sorunsalı da doğurur. belkide var olmanın, varlık sayfasına adını yazdırmanın, sonsuz olmanın ya da olabilmenin verdiği haz ebedi bir yokluk yerine cehennemi bile tercih ettirir. *

ama ateistler derler ki, insandaki sonsuzluk isteği ancak bir tanrı kavramı ile tatmin edilebilirdi. ve insanlar bu şekilde tanrıyı icat ettiler. halbuki farkettiyseniz önermede eksik kalan bir nokta var, bu sonsuz olma isteği arzusu nerden geliyor? belki de ters mantıktan yola çıkarak deriz ki: bizdeki bu sonsuzluk isteği, özlemi bizi yaratan öncesi ve sonrası olmayan bir yaratıcıdan, bir bilinçten gelmekte.
bu şekil insanların nedense kolay hatun götürdüklerine dair bir kanı oluşmuştur fakat yok öyle bir şey.

(bkz: türkiye nüfusunun yüzde 99 unun müslüman olması) * *
doğum bir mucize midir? mucizedir. aynı sistematikle tekrarlanan bir olay tesadüfi bir mucize olamaz mıdır? olamazdır.
bu olayın gerçekleşmesi bilimle açıklanabilir mi? tamamen olmasa da elbette açıklanabilir. bilimle de açıklanabilen bu mucizevi olay nasıl başlamış ve nasıl aynı şekilde devam etmektedir. kim demedim farkettiyseniz nasıl dedim. ben kim olduğunu biliyorum. bu düzeneği kuran kişinin kim olduğu sorusunu yok sayıp, nasıl olduğunu açıklayamayan kişilere ateist denir. tatmin edici cevap verene tam 100 bin lira veriyorum.
gizli ateist ve dürüst ateist olmak üzere ikiye ayrılırlar. gizli olanları çok tehlikelidir.
hayatlarının merkezine "madde"yi koyup, "mânâ"yı olabildiğince kendilerinden uzaklaştırmaya çalışan insanlardır. ne kadar uzaklaştırmaya çalışsalar da kaçınılmaz son onları da beklemektedir.*
"ALLah yok" demek onun varLığını daha başından kabuL etmektir..

-hey dostum kim yok dedin?
+ALLah yok..
-kim yok dedin sen, kim?
+ALLah..
-Ha şöyLe, yoLa geL bakaLım.. *
ozellikle turkiye (ki kendisi laik olarak kabul edilir anayasada) gibi cogu gelismekte(!) olan ulkelerde, son derece haksiz bir baskiya maruz kalan kisi. kendisi, 'baskalarinin dinine sovuyo' zannedilip, dusundugu ideolojiye saldiran saygisiz, kendi inandigi seyden baska herseyi kotuleyen kisiler tarafindan mantik disi bir sekilde elestireye maruz kaldigindan cogu zaman ateist oldugunu bile soylemeye cekinir. soyledigi an ise zaten boku yemistir keza..
'hee sen simdi ateistsin o zaman soyle bakiyim seni kim yaratti? ha soylee.. evreni kim yaratti?' ya da 'olunce nereye gidecez o zaman haa?' ,'olm sen varyaa sen sirf kiz dusurmek icin, marjinal olmak icin ateistim diyosun aslinda eve gidip dua ediyon' tarzi yaklasimlara maruz kalir.
evet, ateistlerin 'yahudilerden nefret edin, muslumanlardan tiksinin, hristiyanlar zaten serefsiz' tarzi cumleler iceren bir kitaplari yoktur. ateistler, insanlar ve hayvanlar ya da dusuncesi olan diger canlilari birbirinden ayirt etmeyen en ince duygunun sahibi kimselerdir genelde, bunu suc oranlarina bakarak da anlayabilirsiniz. ateist asla irkcilik, seksizm, kolelik gibi ici kuf dolu ideoloji bile demeye dilimin varmadigi bir takim dusuncelere sahip olup, sonra da cennete gidecegine kendini inandiran kisi degildir. ateistler cennet ya da cehennem sekli dusunceleri kafalarindan sildikleri icin, olumden bir beklentileri yoktur, olumu olumlulerin dusunebilecegi sekilde algilanmayacaginin farkina varmislardir belki de, kendilerine gore bir hayat-olum dusunceleri vardir, tek istedikleri kendilerine gosterilmesi gereken saygidir. ha bir de son olarak ateistler asla bilmedikleri bir dilden birseyler ezberleyip yalan yanlis soylemezler. herseyden ote insana saygisi olan bir ateistin, her renkten, irktan, dinden olan insana saygisi vardir ve bir ateistin bir inananin dinine kufur ettigi az gorulmustur. keza bunun tam tersi sozluk de olmak uzere heryerde yasanir, yasatilir.
sürekli önyargı beslenen insanlardır. ve bir diğer kişiya da kişiler tarafından söz'de idam edilenlerdir. ateist'isen bitmiştir bir başkasına göre. otomatikmen kafada bir profil belirir, inanacağı değeri olmayan zevk için yaşayan, herşeyi bir anda zevk için satabilen bir insan profili çıkmaktadır karşınıza. ki bunu değerlendirirken insanlar şu ayrımı yapmıyorlar: dinsizlik ile inançsızlık arasındaki ayrım. bir insan dinsiz olabilir ama inançsız olabileceğini düşünemiyorum.[bu da olabilir ama değer konusu da çapraşık] bununla birlikte kafada oluşan profil ile dinsizlik kavramnın çakışıp çakışamayacağı oldukça tartışmalı bir konudur. burada hakikat ya da gerçekler değil doğrular söz konusudur; ki doğrular da kişiye göre değişir.

bunun yanında demek istediğim bir konu da neden insanların ateistleri böyle bildikleridir. düşünüldüğünde otomatikmen eksi şimşekleri üzeirne çeker ve bir söz yığını kuşatır kişiyi. bunun asıl temeli neye dayanır? bence toplumda öğretilen değer, norm, gelenek vs ile çatışmaya girmesindendir. ama nasıl bir çatışma?[yanıılmıyorsam burada da ''antagonizm'' ile ''çelişki'' arasındaki ayrım yapılmamaktadır] çünkü her kabul edilmeyen değer, ya da hayat tarzı olarak uygulanılmayan bir değer otomatikmen bunu karşıtını ifade etmez. bir insan dinsiz olabilir ama dinsiz olması her gün grup seksi yapıyor ya da bilmem ne için herkesi satar cinsindne bir gerçeklik değil.

''senin değerlerini kabul etmiyorum demek,'' senin düşündüğün ya da yaşamayı düşündüğün gibi yaşamıyorum'' demektir. ''senin değerlerinin hepsine bir antitez sunuyorum ve senin her yaptığın yanlış'' demek değildir.(ki eğer bir insan bir dine sahip olduğunu her seferinde dile getiriyorsa ve kendinde de diğer insanların yaşam biçimlerini yargılama hakkı görüyorsa en azından yaşam biçimi olarak kendi inandığı davada savunusunu yaptığı değerlere bağlı olduğunu pratik olarak da göstermeli, bana göre inanca göre yaşamak budur.[hz muhammed'in sözüdür ''ilk taşı en günahsızın atması'' ya da kafirun süresinin ayetlerini hatırlayalım] ki başkasının değerler sistemini-değersizlik de bana göre bir sistemdir ama bu ateistin değersiz olduğu anlamına gelmez- bu bağlamda ahlak denildiğinde de mesela akla tek kaynak olarak din gelir ama din dışında da iki kaynağı vardır birisi insan diğeri de evrendir!(örneğin eski yunandaki mikrokosmos makrokosmos benzerliği) bundan dinsiz bir insana ahlaksız demek kadar saçma bir davranış yoktur!)

birinci nokta bu yanılsama, bu yanlış düşünüş insanların üzerinde etkili. bir diğer gerçeklik ideolojik aygıtlar ya da baskı araçları. devlet mesela, ya da kitle iletişim araçları mesela en bariz örnektir bunun için. bizim bu şekilde inanmanız bir dereceye kadar(bu benim fikrimdir) devlet böyle öğrettiği ya da böyle yetiştirdiği için. çünkü din bir noktada düşünüldüğü gibi afyondur.[hem acıları dindirir hem de ezene hizmet eder-ki-sınırların silinmekte olduğu zamanımızda milliyetçilik ve din bir devlet için olmazsa olmaz gerçekliklerdir. en azındna aynı sınırlar içersinde tutabilmek için devlet açısında bir gerekliliktir bu.] bunun için en basitinden seyrettiğimiz filmlerden girelim, bir çok filmde kahramnımız öncelikle inaçsızdır bir takım olağandışı ve paranormal olaylar yaşar ve daha sonra inanca kavuşur. örneğin kokuşmuş meksika dizileirnden birisi ''marimar'' bunların dizilerinde de genel anlamda kahramanlarımız dindar olurlar. hatta marimar'ın bizzat kendisi ''aziz'' olarak addedilir.(nasıl azizse gayrimeşru bir çocuğu oluyor cillop gibi bir delikanlıdan bu da ilginç bir nokta.)

ateizm kafalarda sürekli bir yanılsama olarak kalacak. diğer fikirlerin kaldığı gibi batıda müslüman imajının sağlıksız olduğu gibi. bu yazılarımda şu şekilde bir yanlış anlaşılma olmasın, ortaya koyduğum argümanlarla tüm ateistler iyidir ve tümüne de bu çeşit baskılar uygulanıyor şeklinde pesimist tablolar çizmiyorum ama bazı gerçeklikleri görerek diyorum ki bu konuda kafalardaki imajın gerçekliği tutup tutmayacağı çok tartışmalıdır'' bu yüzden kimseyi sözlerimizle ucuzdan ucuza idam etmeyelim!
ne gavura ne de müslümana yaramama durumu
gercekten tam anlamiyla, ateist olmak aslinda zordur.afedersiniz biraz da got ister. 'ahh ya tanri yoksa bosu bosuna ulaann o kadar cile' diye icinden gecirip de sonra 'en azindan cennette giderim, en azindan kafir olmaktan iyidir lan' seklinde dusunen ikiyuzlulerden kat be kat daha durusttur. bir ateist yillarca cevresinden duydugu ve devamli yuz yuze geldigi, kendisinin varligina yanit olarak buldugu yegane seye yani dine karsi cikar. bundan daha cesur ne olabilir ki.. bir kisi ancak bu zaman ozgurlugu gercek anlamiyla tadabilir. bu hayattan sonraki yasam onu ilgilendirmez. kisi sadece birileri soyledigi icin degil sadece ve sadece kendi soyledigi icin iyi olmayi secer (ya da kotu olmayi), kisiligini sadece kendisi belirler. kisacasi ozgur insanin ta kendisidir ateist. iyi olmayi sirf cennete gitmek icin degil sadece 'iyi olmak' icin secen insan.
tanrıya inanmaması, ahlaka sahip olmadığını ifade etmeyen kişi. eğer tanrıya inanan kişi, ahlaki olmayan eylemi, yalnızca "günah" diye yapmıyorsa, onun bu yapmayışı da "ahlaki" değildir.
bu bir tesadüf olabilir ama ateistler genelde çok namuslu ve dürüst insanlardır. * kimsenin hakkını yemezler, inançlara tüm diğer insanlardan daha saygılıdırlar. ayrıca dipnot olarak şu eklenebilir:türkiye'de kimi çevrelerce dinin aşırı baskıcı tanıtılması ve yaşanması, ayrıca yine bu çevrelerin terörizme varan aşırı uç davranışları, yaşamlarını barış ve adalet üstüne kurmakta inatçı olan isyan ettirmekte ve onlar da lafta dindar(!) kimselerden kendilerini ayırmak adına ateizmi seçmktedirler. yaptıkları kendilerini göre doğrudur. diğerlerine de saygı duymak düşer. Tıpkı ateistlerin inançlılara saygı duyduğu gibi.
Allah Belanı versin dediğinizde etkilenmeyen insanlar.
Ahiret gününde aklı başına gelecek olan insanlardır ama artık herşey çok geç olacaktır onlar için.
amaç sadece radikal bir portre çizmek ve dikkat çekmekse; siktirin gidin, hayatta daha güzel şeyler var onlarla uğraşın.
Ateist olmak bir tercih ya da bir seçenek değil, bir sonuçtur. Rol model alınan abilerin ateist olmaları sebebiyle bunu "TERCiH" edenlerden bahsetmiyorum, bahsettiğimiz olgu ve de olması gereken, sonuca ulaşırken katedilen uzun yoldur ki alt yapıyı tamamlayabilesin, düşünce sistemini oturtabilesin. Daha da önemlisi içsel özgürlüğüne kavuşabilesin! herkese hayırlı bayramlar! *
- abi sen ateist misin?
+ evet.
- benim bildiklerimi bilseydin olmazdın.
+ anlatsana.
- yobaz derler sonra bana.
+ ben anlatayım o zaman kendi bildiklerimi.
- misyoner misin?

sadet; iletişim iyidir. ama etki altında kalmak kötüdür. kasap dükkanlarında her koyunu kendi bacağından asıyorlar. ama götlerine de maydonoz demeti sokuyorlar. eninde sonunda maydonoz girecek ölünce. anlamak lazım.