bugün

bir nevi sol klişe, bir tarafı kantin solculuğu belki öte yanı mozaik bir hoşluk olan soru.

efendime söyleyeyim, son yıllarda üniversite kantinleri ne haldedir bihaberim maalesef. lakin çok değil bir kaç yıl öncesinde üniversite kantinleri renkli simaların ziyadesiyle görüldüğü mekanlardı. envai çeşit sol gruptan, köşede kağıt oynayana, bir masada yedi otomobil anahtarlığından, üç çay parası denkleştiremeyen masaya değin her çeşit insan bulunurdu.

bizim işimiz siyasilerle. sol grupların içinde ya da civarında yer alan kişiler kantinde oturup ülke ve gençlik meselelerine kafa patlatırdı. kimilerinin kantin solculuğu diye hafife almaya çalıştığı bu davranış, kantinde yapılan diğer tüm aktivitelerden daha toplumsaldı. kantin 3-5-8'ciliği, kantin iddaa'cılığı ya da kantin formula 1'ciliğinden daha kötü tarafları nedir, kimse dile getiremedi yıllar boyu.

her neyse, kaç paragraf oldu konu dağınık hala. kantindeki aynı üniversitenin, aynı fakülte'nin tanıdık sol simaları arasına kimi günler yeni yüzler girer. ya birinin diğer üniversitelerin birinden arkadaşıdır, ya da o güne kadar çok meydanda görünmemiş bir bizim fakülte muhalifidir. her nasılsa girer kantindeki sohbete. ve bir de bakarsınız ki, bu yeni sima o güne kadar pek dile getirilmemiş hatta tuhaf bir tezin arkasında duruyor. örneğin diyor ki "devrimden sonra biz mülkiyeti komple kaldıracağımız için evlerdeki buzdolaplarına da el konulacak. her komünde (apartmana falan komün deyince daha afili oluyo demek) ortak bir buzdolabı olacak." ya da "dünya işçilerinin dayanışma günü 1 mayıs değil 1 ocak olmalı. sömürünün en sert hissedildiği gün yılbaşı ve oradaki şaşaadır. yılbaşını boykot edip 1 ocak'ta meydanlara çıkmalıyız"

aşikardır ki, böyle absürd görüşler sadece bir kişinin tahayyülünü aşmaktadır. bu kesinlikle farklılığıyla gündeme gelmeye çalışan bir siyasi grubun söylemidir. ve o an merak kemirmeye başlar insanın içini "bu herif hangi siyasi çevrenin söylemini satıyor bize?". tabi direk adama da sorulamayacağı için "hoca kimlerdensin sen? ne ayaksın?" diye; kişi masayı bir biçimde terkeder terk etmez; masada o kişiyi en yakından tanıyan birisine sorulur "neci bu arkadaş?".

manası "biz de solcuyuz, kimi zaman toplumun alışılagelmiş düşüncelerine aykırı durmaktan çekinmeyiz. eyvallah. lakin bu dallama ve şürekası artık eşeğe su kaçırıyorlar. 1 mayıs 1 ocak'a anca ebesinin nikahında dönüşür. efendi çocuk diye varmadım üzerine. lutfen soyle de semtimize uğramasın, çok pis taşak geçeriz sonra" demektir.
(bkz: arkadas arkadasın pezevengidir)