bugün

şimdi enteresan bir şey söyleyeceğim; ankara'da deniz yok. daha da ilginci; ankara kasvetli. ve son... kusura bakmayın, soğuk suya yavaş yavaş girilmez, birden atlamanız lazım. o yüzden tek seferde söyleyeceğim, hazırlıklı olun: ankara gri şehir'dir. ama yine de -büyük ihtimalle- birkaç ay içerisinde tüm geçmişimi gömüp [madem klişelerden gidiyoruz] süngeri çekip; istanbul'a doğru valizimi hazırlamaya başlayacağım. çünkü, sanırım bu sefer göze alabileceğim... [alamaya dabilirim... dabilmek]

(bkz: istanbul/#7890542)
alışamadım alışamayacağım beni sevdiklerimden koparan huysuz şehir..
eryamandan elvandan dolanda gel sincandan.
uzaktan bakmakla içerden kafanı çıkarmak arasındaki farktır ankara. soğuğu soğuk, sıcağı sıcaktır. beklenmedik anlarda başlayan yalnızlıklardır. ufacık ve daracık gelir sokakları, yolları sanki hep başka kentlere gidermiş gibi. adları bile ankaradan bağımsızdır. samsun asfaltı, eshişehir yolu, konya yolu, istanbul yolu hep biyerlere işaret eder insanı. kalma git buralardan der gibi uzanır en geniş bulvarları. ama ankara kalmaların şehridir. sabahın ayazı değil bahsettiğim, ki zaten hissedersiniz burnunuzdaki sümükte bile. bahsettiğim sararmış binaların önlerinde biriken yapraklarıdır. yüksel caddesinin tanıdıklığı, kızılayın sıkıcılığı, sakaryanın sesleridir. ankara ankaradan başka bir yere benzemez bu yüzden.
yaklaşık 2 saat sonra gitmek üzere yola çıkacağım şehirdir. ayaklarım geri geri gidiyor...
Lora'nın Bir kadının portresi adlı albümünden Sis Parçası ( Ankara'yı anlatan bir Parçadır)
http://www.youtube.com/watch?v=tWryWTCAgmM

Sis
Duvarların ardında sessiz duruyordum
Üstüme gelen herbir söz için yaşarken
Bak gör arkandan geçen herbir yüzlerde
Bildiğin romanlar gibi sende kayboluyordun

Duygularım beni bırakmaz sandım hep
Koşmam gerekse çok koştum
Duygularım beni bırakmaz sandım hep
Koşmam gerekse çok koştum

Kaybettğim herşeyi sende buluyordum
Elimde olmayan çaresiz bedenlerde
Anlatma şanslarım tersine giderken
Bildiğin romanlar gibi sende kayboluyordun

Duygularım beni bırakmaz sandım hep
Koşmam gerekse çok koştum
Duygularım beni bırakmaz sandım hep
Koşmam gerekse çok koştum
başkent olmasaydı bu derece gelişebilir miydi diye düşündüğüm şehir.
yağmur dönerken kara,
şarkılar var aklımda,
hepsi sana bu gece,
ankara.
aldıgım iş teklifi karsısında gitsem ne yaparım ,ne yerm ne içerim derdine düştüğüm şehir. 1500 liraya yaşanır mı acep oralarda?
6 sene önce ilk geldiğimde ben burada yaşayamam dediğim, başkent olmayı hak etmediğini düşündüğüm,hiç gezilecek mekanı yok diye yakındığım, kıldan-tüyden-yünden sebeplerle kafam bozulunca büyük şehir belediye başkanına sataştığım (sataşmak ne kelime * ), fakat garip bir şekilde alıştığım ve de sevdiğim -belki de kanıksadığım bilmiyorum-;tiyatroları,senfoni orkestraları, trt stüdyolarıyla insana cumhuriyetin ilk memuru olduğunu zannettiren, garip bir şekilde garip ötesi bir yere doğru giden (ilk geldiğimde ışıl ışıl olan Karum'u şimdi semt pazarına çeviren her 100 metredeki AVM'leriyle) mazoşizmin doruk noktası şehir. yine de hayatımın sonuna kadar yaşamak isteyeceğim yerdir kendisi.
(bkz: gri şehir)
bok gibi şehirdir. çok ender güzellikleri vardır, onun dışında dünyanın en sıkıcı şehri olsa gerek.
dengesiz havası vardır.
geçen cumartesi gittiğimde, sıcaktan montu arabada bırakıp ulus gençlik parkı'na geldiğimde donmama sebep olmuştur.
lan zirzoplar, haddinizi bilin azcik.

biz sizin evnize bokum/sikim gibi, karanlik/sevimsiz/abuk sabuk diye laflar ediyo muyuz?
etsek nasil olur acaba.
size gereksiz bir ayrinti vereyim mi? a'nin evi bok gibiymis/karanlikmis/gunluk guneslik degil, karanlikmis.

bir cok insanin evidir ankara; her seye doydugu, canindan cok sevdikleinin bulundugu, canindan cok sevdigi evi.

siz evi 4 duvar, 1 cati saniyorsunuz anlasilan.
http://www.evrimkuran.com...x?pid=47032&nid=34759
taşkent.
dar geldi sana ankara şaziye de kaçtı osmana.
saat 9 olunca hayat biter ankarada. memur şehri işte.
memurların önde bayrakla gittiği klasik işçi şehri olan ama gitmeyi sevdiğim yerlerden biri.
yakup kadrinin bunaltıcı romanıdır ya da bana öyle gelmiştir.
başkentimsi..
bir kere gittim ama nedense yeşil bile gri tonlarında kalmış aklımda.
herkesin sevemiyeceği ,herkesin bağlanayacağı dünyanın en güzel şehridir.
her gün git gide soğumaya başlayan şehir. dışarıda 10 dakika durulmuyor, hemen kulaklarınız buz kesiyor.

dahası fazla sevimsiz, beton yığını şehir. en güzel yanı eymir'idir. onun dışında dostluklar, arkadaşlıklar olmasa dakika çekilmez..
kar yağışının cumartesi başlayacağı şehir.