bugün

7. nesil yazar. hoşgelmişler.
(#7485103) bu güzel yazıyı yazan. ahlaksızlara ahlak dersi vermeye çalışan güzel kardeşlerimden biri, hoşgelmiştir kendisi.
(#9366346)kimin yağlı kazığa oturduğunu sonradan anlıyacak olan yazardır.
(#12201716)

uzmanlık alanım hakkında konuşup konuşmamak tercihim değil ama burda beni az çok tanıyanlar (bazıları sekizinci nesil tabi nesili bir alçaltma kavramı olarak kullanmıyorum sadece tanımıyor olduğunu belirtiyorum) ne ile ne kadar ilgilendiğimi uzmanlığımın ne olduğunu bugüne kadar hangi yollardan geçtiğimi az çok bilir. bunlarla aşık atacak değilim.

ama burda az çok sohbetimiz olan kime tarih bilgimin 8. sınıf bilgisiyle sınırlı olduğunu söyleseniz ağzıyla değil başka bir yeriyle güler. ayıp tabi yapmasınlar.

-şayet düşünme yetim varsa (!)şu cumhuriyet meselesine bir bakalım. bazıları ülkenin ilerlemişlik seviyesini sadece tek partili veya çok partili bir sistem olup olmamasına indirgemiş. aslında bundan sonra adamın neresinden tutsam elimde kalır ama neyse konunun özünü dağıtmadan mevzumuza devam edelim.

uzun bir süre işgal altında kalmış bir ülke bir milli mücadele sonrasında yeni bir cumhuriyet doğurmuş. ülkedeki düzen bir şekilde sağlanmaya çalışılıyor. her yerde işgalcilerin ajanları hala kol geziyor. bir ülkenin gelişmişliğini değerlendirirken referans alabileceğimiz ne kadar değer varsa aslında o anda yok.

tarihi değerlendirirken ilk kural her olayı kendi şartları altıdna değerlendirmektir unutmayalım. şimdi koca bir imparatorluk- gerçi son zamanlarında pekte elde bir şey kaldığı söylenemez ama- dağılmış her bir karış toprağımızı birileri sahiplenmiş akbaba gibi ülkeyi bölüşmüşler. milli mücadele sonunda sike sike (evet küfür kullanmayı seviyorum) topraklarımızın bir kısmı geri alınmış ama ülkenin içinde hala yabancı mandacılığı bekleyen, bunu umup hayal kırıklığına uğrayan hainler var. ve arkadaşın burdaki tek kozu bik bik tek partili dönem başladı.

afedersin de kardeşim neyin çok partisi neyin seçimi kim oy kullanacak kime güveneceksin. (burdan kesinlikle tek partili sistemi savunduğum çıkarımı yapılmasın geçiş sürecinde gerekli görüyorum o kadar). dediğim gibi kim oy kullanacak? erkek ve iş gören nüfustan adam kalmamış. hala içerde tonlarca hain var ayıklayamadığın kime oy kullandıracak o seçimlerin şeffaflığından nasıl emin olacaksın??? ulan savaştan yeni çıkmış bir ülke için yaptığımız yorumlara bak ama yaptıranlar utansın. kadınların bile eli silah tutanı cephelerde can vermiş. mezun vermeyen fakülteler liseler var. durum o derece bitmiş. geriye yine de hatır sayılır bir kadın nüfusu kalıyor. onlar oy kullansın değil mi? he pardon onlarada seçme hakkı senin de dediğin gibi 1923 türkiyesinde verildi. kaderin cilvesine bak. zaten o dönemde herhangi bir şeyin şeffaf ya da çok demokratik olmasına gerek yok (tekrar söylüyorum geçiş dönemi için). yani aslında kimsenin resmi tarih kitaplarına göre konuştuğu yok.

bir şu var arkadaşın söylediği şeylerde doğruluk referansı olarak kendisini alması örnekleyelim.

--spoiler--
bir de istiklal savaşını kim başlattı mevzu var. onu da izah edelim; mustafa kemal nutuk'un başında der ki "19 mayıs 1919'da samsun'a çıkarak kurtuluş mücadelesini başlattım". bu iddiaya bizzat kazım karabekir paşa itiraz eder ve 19 nisan 1919'da trabzona çıkarak istiklal savaşını kendisinin başlattığını söyler. ve doğru olan da karabekir paşa'nın dediğidir.
--spoiler--

neymiş

bir de istiklal savaşını kim başlattı mevzu var. onu da izah edelim; mustafa kemal nutuk'un başında der ki "19 mayıs 1919'da samsun'a çıkarak kurtuluş mücadelesini başlattım". bu iddiaya bizzat kazım karabekir paşa itiraz eder ve 19 nisan 1919'da trabzona çıkarak istiklal savaşını kendisinin başlattığını söyler.

ve doğru olan da karabekir paşa'nın dediğidir.

gördüğünüz gibi yanındaymışçasına emin.

bir şey daha

--spoiler--
mesela erzurum kongresi mustafa kemal gelmeden evvel organize edilmiş mustafa kemal'in sonradan dahil olduğu bir kongredir. anadolu'daki muhafaza-ı hukuk ve müdafa-i hukuk cemiyetleri mustafa kemal'den önce vardı.
--spoiler--

mustafa kemal gelmeden organize edilmiş bir kongreymiş hadi ya lan hayat ne garip vapurlar filan.

mustafa kemal'in bizzat gelip orda sokaktan adam toplayarak kongreyi yürütmesi gerekiyordu değil mi?

bu arada mustafa kemal'den önce de örgütlenmeler olduğu doğrudur. (bak gidiş yolundan kaptın puanı).

velhasılı tabi ki ülkede başka başkaldıranlarda vardı ancak bunların hepsine cansuyunu veren mustafa kemaldir. filizi ekersin cansuyunu vermezsen ölür.

hadi yıllarca resmi tarih bize yalan söyledi ki söylüyor zaten doğrudur ancak apaçık gözümüzün önünde olanı görmemekte bizim körlüğümüzdür. o tarihte de halkın gözünde tek lider mustafa kemaldi. ayrıca kazım karabekir de tarihimizin en önemli figürlerinden birisidir. çok ciddi hayati katkıları vardır milli mücadeleye ancak biz bunları reddetmiyoruz.
sizin bu mustafa kemal için yaptığını küçültme çabalarınızınsa iyi niyetli olduğuna inanmıyoruz.

son olarak sana hak veriyorum bu aralar mustafa kemal duyduğun yerde ama ile başlayan cümle kurmak moda.

ancak sen bence yine de marjinal olacağım diye kasacağına orjinal ol saygı duysunlar.
(bkz: #13196602)

gibi biir entry ile "felsefeden yoksun" olarak tanımladığı bir düşünceye karşı felsefeden yoksun bir düşünce ile karşılık vermiştir. "özgürlük" kavramını "olgu" olarak ele almak yerine din eksenli tanımlamaya çalışmış ve büyük bir hataya düşmüştür. oldukça sığ bir özgürlük yorumundan sonra kendisine özgürlük üzerine bir kaç farklı bakış açısı getirebilecek yazı-deneme vs... okumasını tavsiye ederim.

ek: naçizane bu yazım yazarı aşağılamak, kırmak amaçlı değldir sadece eleştirme amaçlıdır.

http://www.kitapyurdu.com...tap/default.asp?id=472129

http://www.aymavisi.org/m...20%20-%20Oguz%20Inel.html

http://acikarsiv.ankara.e...browse/1365/1968.pdf?show

bunlar bir iki basit tavsiyemdir...
kendisine "din eksenli özgürlük tanımı" yapıyor gibi bir eleştiri sunuyor olmamın nedeni aynı yazısındaki 2. maddesinden ötürüdür. kendisinin de dile getirdiği üzre " "özgürlük" mefhumunu hiçbir zaman din eksenli tanımlamadım. yazımı daha dikkatli okursa "özgürlüğün" din ya da dinsizlik üzerinden şekillendirilmemesi gerektiğini belirttim." bu herkesin olumlu bakabileceği aşikar bir yargıdır. ancak mesele bu objektif yargının 2. madde ile gayet kişisel ve dar bir çerçeveye hapsedilmiş olmasıdır. bu nedenle de ufak bir çelişkiyi beraberinde getirmektedir.
(#13233994)

sosyalizmin s'sinden haberi olmayan kulaktan dolma harun yahya mezunu sözlük yazarı.