bugün

Müslüman türklerin allah'ı gökte sanmasını yadırgamıyorum. Binlerce yıllık gök tanrı inancından kalan şeyler bunlar.
gökte olmasını söylemek kötü değildir. düz mantıkla doğru evet.
-Allah nerede
+Allah göklerde bizi hep görüyor.
ama işin detayına inecek olursan mantıken Allah her yerde.
gökte ama nerede ? kendini arada belli etseydi belki inanırdık ama 1500 yıldır kendisinin sesi çıkmıyor asıl soru bu.
Sıçtığın yerde olamayacağı için olması olası olan oldu. E boku göğe tutturamazsın ve yüce olan şey tertemiz göklere layıktır, kir-pis tutmaz. Saf bir çocuk mantığı ile neandertal atalarımızın düşleri böyleyken böyle.

Olasıdır.
allah mekandan münezzeh ise "o arşa oturdu" âyetini açıklayın bakalım. çelişkiye gel.
Tasavvufa göre her yerde.kisitlama yok.
islam coğrafyası Allah’ın nerede olduğu konusunda bile hemfikir değil.bu bizzat Kuran’daki bilgi yetersizliğinden...

Peygamberin cinsel hayatı yerine böyle şeyler en azından net olsa fena mıydı?

Bu da dini bilgilerin bir masal gibi dilden dile anlatılarak günümüze gelmesinden kaynaklanıyor. Herkes farklı bir kaynak üzerinden farklı yorumluyor, ve dayanak gösterebiliyor.
uzaya o kadar roket gönderiliyor. ya bu roketlerden biri yanlışlıkla Allah'a çarparsa?
Şayet islam perspektifinden bu çıkarımı yapmaya zorluyorsanız, Tümüyle yanlış ve eksik bir tespit.
ALLAH'üüteala zamandan ve mekandan münezzehtir.
Baktıınız düşündüğünüz, bildiğiniz bilmediğiniz, Hatta insanlık olarak keşfettiğiniz ve de edemediğiniz, Her yerde her an hazır ve nazırdır.
Ehli sünnet bir itikate göre bir kişi "Bak ALLAH yukarıda şahit" diye yemin etse, Yaradana mekan isnat ettiğinden ötürü itikati zedelenir ve dahi iman gömleğinden sıyrılmış olur.
Sağlıklı bir islam inancına göre ALLAH her zaman her yerdedir ve her zaman her şey, Onun iradesi ve hükmü dahilindedir.
Dikkat ediyorsanız altını defaatle çiziyorum "islam ve ehli sünnet" diye;
Ne islam öncesindeki türklerin gök tengrisinden, Ne hristiyanların gökte konumlandırdığı ve babalık atfettikleri üçlünün birincisinden bahsetmiyorum.
Yukarıda bir arkadaş mülk suresinin 16. ayetinden dem vurmuş ama bu o ayetin izahını tefsirlerde açıp okusaydı anlardı. Tabi anlamaya niyeti varsa.
Alimler manasını şöyle izah etmişler;
Müfessirler “gökte olan”dan maksadın kim veya ne olduğu konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir: 1. Bundan maksat Allah’tır; ancak bu mecazi bir anlatım olup maksat O’nun yüceliğini ve gücünün sonsuzluğunu vurgulamaktır. Allah mutlak mânada yücedir, sonsuz ve sınırsızdır, zamanda ve mekânda olanlar ise sınırlıdır ve Allah bu sınırlamalardan münezzehtir.
2. Maksat gökteki meleklerdir. Onlar Allah’ın emriyle yeryüzüne inerek kendilerine verilen görevleri yerine getirirler.
3. Maksat, Allah’ın gökten inen azabıdır. Allah’ın rahmeti ve nimeti nasıl gökten iniyorsa O’nun azabı da inkârcı ve isyankârların başına gökten iner (daha geniş bilgi için bk. Râzî, XXX, 69-70; Elmalılı, VII, 5232 vd.; ibn Âşûr, XXIX, 33). Bize göre burada geçen “gök” kelimesiyle, fizikî evrenin gökleri değil, madde ötesi, yüce olan varlık düzeyi kastedilmiş olmalıdır.
aslında allah her yerde ama kuran yazılırken dünyanın düz olduğu sanıldığı için gökte demek yeterli olmuş.
bunlar hep göktengri özentiliğinden.
Durumumuz yoktu okuyamadım kardeş.

O seni bulur, dert etme sen...
"...o'nun tahtı gökleri ve yeri çevreler ve onları muhafaza etmek o'na zor gelmez ve o yüce'dir, büyük'tür." bakara-255
ayetü'l-kürsi, allah'ın gökleri ve yeri çevreleyen tahtının üstünde olduğu belirtilen pek çok ayetten biridir. zaten ancak gökleri ve yeri kuşatan gerçekten yüce ve büyük olabilir.

1.) doğru hüküm vardır.
2.) bilgi, doğru hükümdür.
3.) bilgi, bilen'e muhtaçtır.
4.) bilen vardır.
5.) bilgi, bilen'in bilmesiyle var edilir: bilen, bilgiyi var edendir. bilgi, bilen tarafından sürekli var edildiğine göre; bilen, var eden'dir.
6.) bilen ve var eden, her şeyin bilen'i ve var eden'idir.
7.) ancak zamanı, mekanı, gökleri ve yeri kuşatan; her şeyin bilen'i olabilir..
8.) zamanı ve mekanı, gökleri ve yeri kuşatan -şüphesiz- en yüce'dir, en büyük'tür, tek'tir.
9.) bilen ve var eden; en yüce'dir, en büyük'tür, tek'tir.
10.) en büyük, en yüce ve tek olan -şüphesiz- tek tanrı'dır, allah'tır.
"rahmân olan allah arşa istivâ etmiştir." tâhâ suresi 5. ayet
kur'an'da allah mekandan münezzehtir yazmıyor ancak allah arşa istiva etmiştir diye yazıyor. "o'nun tahtı gökleri ve yeri çevreler." diye de yazıyor. "allah yüce'dir, büyük'tür." de yazıyor. allah'ın el-vâsî (çevreleyen), el-muhît (kuşatan) isimleri de bu gerçeğe işaret ediyor. allah'ın ayetlerini eğip bükmeye çalışanlar "allah mekandan münezeh değildir demek küfürdür." diyerek iftirada bulunuyorlar. allah'tan başka ilah yoktur çünkü allah gökleri ve yeri çevreleyen tahtının üstünde her şeyi çevreleyen ve kuşatan el-vâsî ve el-muhît'tir; en yücedir, sonsuz büyüklüğe sahiptir ve sonsuz büyüklüğe sahip olanın noksanı olmaz. sonsuz büyüklüğe sahip olan tek'tir. ayrıca; yüce bir tahtın üstünde olmak noksanlık değil yüceliktir.