bugün

dindar diz çöküşüne dair faideli anektod.

şimdi hemen hepimiz etrafında sürüsüne bereket müslüman olan tipleriz. bazılarımız insanlığa dahiliz, bazılarımız ortaçağ peri masallarına inanıyoruz.

bu ucuz lümpen sopa sallması da ortaya burada çıkıyor. sizin üzerinizde herhangi dominantlık kurma ihtimali olmayan sıradan lümpen, bütün varlığını onaylattığı ve güç olarak tanımladığı dahil olduğu kabilenin kalabalıklığına dayanan sanrılarını anında tepenize aynen bu şekilde dışkılar.

kabul etmeyecek kadar öngörü sahibi olmayabilirsiniz ama hakikat bu. tanrı dediğimiz kavramı sistematikleştiren(dinleştiren) ve kendince açıklamaya çalışan her sistematik ve tasavvur insan ürünü. zeus'u tahayyül eden ile allah'ı tahayyül eden arasında zerre fark yok. aralarında bir ahlaki ve varoluşsal yarış da mümkün değil çünkü hepsinin ortaya çıktığı nokta aynı.

işin lağımsal kısmına gelelim, doğduğu coğrafyada iktidar meşrulaştırma aparatı olarak kullanılan toplumsal mitlere saldırıldığı anda, varoluşsal kaygılarını peri masalı taciri tiranlara satmış tipler anında havlamaya, hayali cezalar ile sizi komik kabilelerine katmaya çalışırlar. bunu belki çocuklar, cesaretsiz kaypaklar ve ahmaklar yer ama insanlar yemez.

bu ortaçağ sopa sallama garibanlığına boyun eğene insan denmez, ortaçağ mağduru tiran tebaası denir.

insanlık demirdendir.
(bkz: şener şen başkan fenerbahçe şampiyon)