bugün

gaipten gelen bilgilere göre,
hakim ve savcı atamaları nedeni ile akp il ve ilçe başkanlıklarında büyük boşluklar olmuş.

ama türk yargısının yandaşlıkta boyut atlaması için bu akp il ve ilçe başkanlıkları feda olsun.

(bkz: yandaş hakim yandaş savcı yandaş adalet)
yılmaz özdil in bugünkü yazısının konusu
---- alıntı ----

Tayyip Erdoğan kafasına hareket memuru şapkası taktı, düdüğü çaldı, Ankara-istanbul arasındaki hızlı tren seferlerini bizzat başlattı. ikinci dünya savaşından kalma dandik lokomotiflerle şov yapıyorlardı. Tren sigortalı, yolcular sigortasızdı. Sakarya’da… 80 kilometre hız limiti olan viraja, 132 kilometreyle daldı. ikinci vagonun sol tekerleği raydan çıktı, bağlı vagonlar peşpeşe yaprak gibi savruldu, tren uçtu. 41 kişi hayatını kaybetti, 80 kişi yaralandı.
*
Üç sene sonra aynı Sakarya’da… Bir otomobil sollama yaptı, asfaltın kenarında yürüyen ineğe çarptı, direksiyonu kırdı, sollamaya çalıştığı otomobile patlattı, arkadan kamyonet geliyordu, kazadan kaçayım derken şarampole yuvarlandı, bir kişi hayatını kaybetti, üç kişi yaralandı, 95602 küpe numaralı inek telef oldu.
*
TCDD genel müdürü Süleyman Karaman “belediye otobüsüymüş gibi düşünün, yol belediyenin, otobüs belediyenin, şoför belediyenin… Otobüs kaza yapınca hangi belediye başkanının istifasını istediniz de, benim istifamı istiyorsunuz” dedi. TCDD genel müdür yardımcısı “herşey Allah’tan” dedi. Akp milletvekili “kem gözlerin nazarı” olduğunu söyledi. Ulaştırma bakanı Binali Yıldırım “istifa edecek bir şey görmüyorum, her sene karayollarında beş bin kişi ölüyor” dedi. Tayyip Erdoğan’a ne düşündüğünü sordular, sinirlendi, “soru sorarken haddinizi aşmayın, bu bölgede 1950’den beri kaza oluyor, hükümetler istifa mı etmiş” dedi.
*
95602 küpe numaralı inek, gebeydi. Ha bugün ha yarın doğum yapması bekleniyordu. Bilen bilir, inek bağlıyken doğum yapamaz, çırpınırken ipe dolanır yanlışlıkla kendini boğar, ya da buzağıya zarar verir. Bu nedenle bağlanmamıştı, ipi çözülmüştü. Nasıl becerdiyse ahırın kapısını açmış, akşam karanlığında herkes uyurken iki kilometre uzağa yürümüş, asfalt kenarına çıkmıştı.
*
Tren faciasında hayatını kaybedenlerin yakınları, sorumlular hakkında dava açtı. Suç vardı, kusur vardı, ihmal vardı, cezalandırılmaları isteniyordu.
*
Trafik kazasında hayatını kaybeden vatandaşın ailesi, dava açmadı. Hız vardı, sollama vardı, var oğlu vardı, inek n’aapsın, dava açmadılar. Kamu davası açıldı.
*
TCDD genel müdürü hakkında soruşturma bile açılamadı, ulaştırma bakanı izin vermedi. Ulaştırma bakanı hakkında gensoru verildi, akp oylarıyla reddedildi. Siyasiler-bürokratlar tereyağı gibi sıyrıldı, makinistler yargılanıyormuş gibi yapıldı. Tren hızlıydı ama, yargı yavaştı, dava sekiz sene oyalandı, 2012’de zamanaşımından düşürüldü. Akp tarafından sicil affı çıkarıldı, makinistler de yırttı, görevlerine iade edildi. Hiç kimse suçlu olmadığı için, ölenler suçlu oldu!
*
Trafik kazasıyla alakalı olarak duruşma üstüne duruşma yapıldı, bilirkişi üstüne bilirkişi istendi, kimi adam öldürmekten, kimi yaralamadan, kimi maddi hasara yolaçmaktan hakim önüne çıktı, kasko şirketleri devreye girdi, tazminat üstüne tazminat talep edildi, dava yedi sene sürdü kardeşim, işin içinden çıkılamadı, neticede Adli Tıp’a başvuruldu, rapor istendi, Adli Tıp uzuuun uzun inceledi, davanın sekizinci senesinde raporunu verdi, “inek suçlu” dedi!
*
TCDD genel müdürü Süleyman Karaman, akp’den milletvekili adayı oldu, TBMM’ye gidiyor.
*
95602 küpe numaralı ineğin sahibi, 70 yaşındaki gariban Cemalettin Doğancan’a 2.5 sene hapis cezası verdiler, Geyve cezaevine koydular, bir aydır orda yatıyor.
---- alıntı ----
http://www.sozcu.com.tr/2...il/yasasin-adalet-741901/
Yar­gı­tay’ın yeni başkanı ismail Rüştü Cirit, Üs­kü­dar 2’n­ci Ağır Ce­za Mah­ke­me­si Baş­ka­nı iken Er­do­ğa­n’­ın is­tan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­kan­lı­ğı dö­ne­mi­ne iliş­kin hak­kın­da “gö­re­vi ba­şın­da zim­me­ti­ne pa­ra ge­çir­mek ve­ya mal edin­me­k” ge­rek­çe­siy­le 14 yı­la ka­dar ha­pis ce­za­sı is­te­nen AK­BiL da­vasın­da Ara­lık 2003’te be­ra­at ver­me­si­nin ar­dın­dan 2004’te Yar­gı­tay üye­si ol­muş­tu.
http://www.sozcu.com.tr/2...-rustu-cirit-oldu-738529/
BUGÜN POLiSLERi YARGILAYAN HAKiM VE SAVCILARIN RIZA ZARAFI VE BAKAN OĞULLARINI SERBEST BIRAKANLARLA AYNI HAKiM VE SAVCILAR OLMASIDIR.
(bkz: PAY ALANLAR)
"süper yetkili ak hakimlerle" çağ atlamıştır!

fatih altaylı yazmış özeti aşağıda!
http://www.haberturk.com/...syon-kararnameyle-basladi

2 gündür başlayan rte deyimiyle emniyet ve yargıdaki paralelleri temizleme operasyonunun alt yapısı 6 gün önceki sulh ceza hakimleri kararnamesi ile atılmış!

daha önce adana tır'larını durduranların ve başbakanlıktaki böcek soruşturmasından içeri alınanların göz altıları mahkemelerce "serbest" bırakma ile sonuçlanınca hükumetin façası çizilmişti!

bu kararname ile serbest bırakma kararını 112 adet süper yetkili sulh ceza hakimi tarafından verilecek!

böylece aylardır "inlerine gireceğiz" deyip de girememe engeli ortadan kaldırılmış olmuş!

***

"suçu ispatlanana kadar herkes masumdur" şeklindeki evrensel ilke ak hukukta
"suçsuzluğu ispatlanana kadar herkes mahkumdur"a dönüşmüştür!

hey maşallah be.
bi kararname "masumiyet karinesi" gibi uluslararası kabul görmüş kuralın / kanunun önüne geçebiliyor.

***

abd filmlerinde klasik sahnedir. kahraman polis kötü mafyayı içeri alır ama elinde somut delil yoktur.
mafyayı konuşturmak için baskı yapınca mafya ukala ukala "elinde delil olmadığını ikimizde biliyoruz. beni 24 (ya da 48 idi) saatten fazla tutamayacağını ikimiz de biliyoruz" der. ve dayı serbest kalır.

bir diğer klasik sahne de "ben vergimi veren bir vatandaşım bana kötü davranamazsın"dır.

abd'den kanun/sistem ithal edenler / etmeye niyetlenenler birazda adamlardaki bireyin haklarını / kişisel özgürlüklere bakış açısını ithal etseler ya!

yarın bir gün sırf bu entry'i girdim diye hapse atılıp, sahte delillerle (ya da yaratılmış gizli tanıklarla) aylarımı/yıllarımı hapiste geçirmem karşılığında hiç bir güvencem yok! bireyin devlet karşısında hiç bir hükmü yok!
bugün akp'yi alkışlayanların geçirilen bu yasalar yüzünden yarın bir gün iktidarın değişmesi durumunda keyfi sebeplerle hapsi boylamayacağının da garantisi yok!

el birliği ile yazı ediyoruz ülkemize!
adaletin tecavüze uğradıktan sonra ona buna peşkeş çekildiği sistemdir.
balyaz ve ergenekon tipi davalardaki tutarsızlıklara rağmen verdikleri kararlarla ne kadar adaletli ve bağımsız olduklarını göstermiş yargıdır!

aşağıdaki yazı trajikomik!
http://www.odatv.com/n.ph...cok-kiskaniyor-1707141200
Kurulması aylar alan komisyonun (4 bakan için) AKP’li Başkanı, bakanlar ile ilgili fezleke dosyalarını TBMM Başkanı’na, o da savcılara geri gönderdi. Meğerse klasörlerin üzerinde “dizin” yokmuş, hangi belge hangi dosyada bulması zor olurmuş filan falan...
http://sosyal.hurriyet.co...01/Hafizalari-tazeleyelim~
hani suçlu varsa üzerlerine gidilecekti?
anca sulandırın amk!
bu örnekte daha yargı aşamasına bile gelmemiş! "ak adalet"(!) diyelim en iyisi!

TAŞIDIĞI 1.5 ton altınla geçen yıl Gana’dan kalkarak Atatürk Havalimanı’na iniş yapan ve evrak eksikliği nedeniyle 17 gün havalimanında bekletildikten kargo uçağıyla ilgili gümrük bölge müdür ve yardımcılarının da aralarında bulunduğu 18 memur hakkında ‘görevi kötüye kullanmak’ suçundan başlatılan soruşturma takipsizlikle sonuçlandı.
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/26737991.asp
nasıl bir mantalitede olduklarını anlamak için şu açıklamalara bakalım.

istanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu, "(17 Aralık soruşturması) Hata yapmamaya çalışıyoruz. Kimsenin hakkına girmemek için uğraşıyoruz. Yaptığımız soruşturmalarda arkamızda yuh dedirtecek tasarruflarda bulunmayacağız. Ciddi olaylar bunlar. Tüm Türkiye sallandı. Halkımız verilen kararları görecek. Sorumluluğumun bilincindeyim" dedi.

açıklamalar buraya kadar çok güzel ya buradan sonrası, şeytanın gizlendiği aytıntılar...

***

Yasadışı dinlemelerin Türkiye'de önemli bir sorun olduğunu ifade eden Başsavcı Salihoğlu, “Başbakan dinlendikten sonra kim kendini güvende hissedebilir. Başbakan ve bakan dinleniyorsa dinleme mi yoksa dinlemenin içeriği mi önemli?" dedi
http://www.milliyet.com.t...klamalari-gundem-1903535/

bu söylemi hatırladınız mı?
bu söylem ak tayfanın yolsuzlukları ve suç olan konuşma içeriklerini (kendi vatandaşını bombalayıp ülkeyi savaşa sokma planı dahil) örtmek için bulduğu kılıftı!

insanımız da şekle baktı içeriği unuttu!

***
demokrasiyi özümsemiş bir devlette başbakan dinleniyorsa sorumlular hesabını verir evet doğru!
ama başbakan da olsa herhangi birisinin yolsuzlukları - suç teşkil edecek eylemleri kamuoyunun bileceği bir hale gelmişse
her şeyden önce bu kişiler istifa eder. sonra da adil bir mahkemede yargılanır.
biz "ileri demokrasiyiz ya farklıyız!"
balyoz ve ergenekon davaları ile ilgili onlarca kez yazdım.
neyseki bu davaların düzemece olduğu kesinleşti.
tutuklular sanık oldu. hükümlüler tahliye edildi. adil bir mahkemede beraat de edeceklerdir inşallah.

bu seferki konumuz askeri casusuluk ve fuhuş sebebi ile içeri alınan kahraman askerlerimiz!
bugünkü yazısında uğur dündar değinmiş bu konuya.

--- alıntı ---
Çün­kü ca­sus­luk yap­mak­la suç­la­nan ki­şi­ler, çı­kar amaç­lı suç ör­gü­tü kur­muş­lar, ama çı­kar sağ­la­ya­ma­mış­lar­dı!
id­di­ana­me­de çı­kar el­de et­tik­le­ri­ne da­ir tek bir so­mut de­lil, su­çüs­tü vs. yer al­ma­mış­tı!
Bu na­sıl bir ör­güt­se, üye­le­ri­nin ço­ğu bir­bi­ri­ni tutuklandıklarında ve­ya mah­ke­me­ye ge­ti­ril­dik­le­rin­de ta­nı­mış­lar­dı!
Üye­ler bir­bir­le­riy­le bir de­fa bi­le te­le­fon­la gö­rüş­me­miş­ler­di!
Elek­tro­nik pos­ta da gön­der­me­miş­ler­di!
Ara­la­rın­da bağ ol­du­ğu­na iliş­kin en ufak bir ka­nıt bu­lu­na­ma­mış­tı!
Bu ne­den­le id­di­ana­me­de “Bu ör­güt öy­le­si­ne giz­li bir ör­güt ki, ara­la­rın­da­ki iliş­ki­yi ka­nıt­la­ya­cak de­lil bu­lu­na­ma­mış­tır!” de­nil­miş­ti!

* * * *

Ör­güt­te­ki hi­ye­rar­şik ya­pı da çok tu­haf­tı.
Ör­ne­ğin bir ami­ral, ha­ya­tın­da hiç kar­şı­laş­ma­dı­ğı bir yüz­ba­şı­nın em­ri­ne gir­miş­ti!
Her­hal­de ör­güt­sel fa­ali­yet­le­rin­de ami­ral, yüz­ba­şı­ya “em­re­der­si­niz yüz­ba­şım” di­ye­rek ver­di­ği ta­li­mat­la­rı ye­ri­ne ge­ti­ri­yor ol­ma­lıy­dı!
Tu­haf­lık­lar, ace­mi­lik­ler say­mak­la bit­me­ye­cek ka­dar çok­tu.
Sa­nık­lar­dan bi­ri­nin an­ne­si ve ba­ba­sı ay­rı ya­şı­yor­du. Ba­ba­nın göz­le­ri hiç gör­mü­yor­du. Ama ne hik­met­se sa­nı­ğa ait flash bel­lek, ba­ba­sı­nın evin­de bu­lun­muş ve ara­ma tu­ta­na­ğı­nı o sı­ra­da ne­ler olup bit­ti­ği­ni gö­re­me­yen ba­ba im­za­la­mış­tı!
Şim­di sı­kı du­run…
id­di­aya gö­re ca­sus­lar­dan (!) bi­ri mes­le­ğe he­nüz 7 ya­şın­da iken baş­la­mış­tı!

* * * *

Be­nim bil­di­ğim, ca­sus de­di­ğin ge­ri­de iz bı­rak­maz!
Ama bu ca­sus­lar (!) de­lil ola­rak de­ğer­len­di­ri­len bel­ge­le­rin üze­ri­ne T.C. kim­lik nu­ma­ra­la­rı­nı ya­za­cak ka­dar çay­lak çık­mış­lar­dı!
Kı­sa­ca­sı kar­şım­da be­ce­rik­siz bir ör­güt du­ru­yor­du!
As­rın en teh­li­ke­li ca­sus­la­rın­dan bi­ri olan Hü­se­yin Yıl­dı­rım bir uz­man ola­rak da­va dos­ya­sı­nı in­ce­le­miş ol­sa, “mes­le­ğin ra­co­nu­nu re­zil et­ti­niz!” de­yip, bu be­ce­rik­siz ca­sus­la­ra (10) üze­rin­den (0) ve­rir­di!

* * * *

Du­ruş­ma­da sa­vun­ma ya­pan avu­kat­lar­dan Mu­rat Er­gün iro­nik bir de­ğer­len­dir­me­de bu­lu­nun­ca sa­lon­da gü­lüş­me­ler ol­du.
Bu­nun üze­ri­ne da­va­ya ye­ni ata­nan ve ben­de say­gı uyan­dı­ran mah­ke­me he­ye­ti­nin baş­ka­nı “gül­me­yin, yok­sa dı­şa­rı çı­ka­rı­rım” uya­rı­sın­da bu­lun­du.
Baş­kan hak­lıy­dı.
Ağ­la­na­cak du­ru­ma gül­me­me­miz ge­re­ki­yor­du!
Avu­kat Er­gün sa­vun­ma­sın­da çar­pı­cı bir ger­çe­ğe da­ha de­ğin­di.
Onun tes­pi­ti­ne gö­re id­di­ana­me­de 49 kez “Mic­ro­soft word” ye­ri­ne “Mic­ro­soft world” ya­zıl­mış­tı!
Ben­zer yan­lı­şın Bal­yoz Da­va­sı­’na ait bir ra­por­da da tek­rar­lan­ma­sı, akıl­la­ra çe­şit­li so­ru­lar ge­ti­ri­yor­du.
Ay­rı­ca bi­lir­ki­şi­nin “word” ile “world” ara­sın­da­ki far­kı bil­me­ye­cek ka­dar uz­man (!) bir ki­şi ol­du­ğu an­la­şı­lı­yor­du!
Acı ger­çek­se, çak­ma ca­sus­la­rın bir bö­lü­mü­nün, bu suç­la­ma­lar ne­de­niy­le yak­la­şık 2 yıl­dır ce­za­evin­de ya­tı­yor ol­ma­la­rıy­dı!
--- alıntı ---
http://sozcu.com.tr/2014/...ceriksiz-casuslar-541311/

bir tertip / operasyon olduğu o kadar belli ki!
inşallah burada yargılanan askerimizin de suçsuz olduğu ortaya çıkacaktır.
itibarlarının da iade edilmesi gerekir!
darısı askerimizi suçsuz yere / sahte delillerle yargılyanların yargılanacağı günleri görmeye.
(bkz: balyozun da fos çıkması)
bu örnek yargılık bir konu değil ama ak'ların kendi adamlarına idari soruşturma bile yaptırmadıklarının resmi!
(bkz: yusuf yerkel/#24178490)
demek ki başbakanlık müşavirinin vatandaş dövmesi görev, yetki ve sorumlulukları arasında!
mükemmel bir strateji ve yeteneksel donanıma sahip ak şovalyelerin başarısıdır. cehaletleri, imam hatiplilikleri su götürmez bir gerçek olsa da bir ülke nasıl "daşşağa" alınır, iliklerine kadar sömürülür; büyük, cahil kitleler nasıl manipüle edilir ve somut bir irade; güç gibi tezahür etmeleri sağlanır öğrettiler. kötü kalpli biri olarak saygı duyuyorum. mizantrop ve sadistik hatta satanistik eğilimleri olanlara ilham veriyor bu müslümanlar... iblis size teşekkürü borç biliyor ümmeti muhammed.
bu sıçma!
(bkz: akp yalanları/#23507620)

bu da sıvama!

--- alıntı ----
YSK, Ak Parti'nin kısıtlılar, askerler ve sandık kurulu üyelerinin seçmen olmadığı halde oy kullandığı yönündeki itirazı üzerine ilçe Seçim Kurulundan gelen sonuçları bugünkü toplantıda değerlendirdi. YSK, CHP’nin 6 oy farkla kazandığı seçimi 7 kısıtlı seçmenin oy kullandığı gerekçesiyle iptal etti. Karar, 9 kabul oyuna karşın 2 red oyuyla alındı.

Yalova’da 1 Haziran’da aynı seçmen listesi ve aynı adaylarla belediye başkanlığı seçimi yapılacak.

--- alıntı ----
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/26268408.asp
---- alıntı ----
Adana'da yasa dışı telefon dinleme iddialarıyla ilgili bazı polisler gözaltına alındı, 6'sı tutuklandı. Tutuklama kararını veren nöbetçi Adana 3. Sulh Ceza Mahkemesi hâkimi ibrahim Sağır, Facebook'unda şöyle yazmış: "Seni seviyoruz R.T. Erdoğan. Çünkü seni sevmeyenler bu milleti hiç sevmediği için. Çünkü Siyonist israil ve işbirlikçileri seni sevmediği için. Çünkü tüm dünya mazlumları ve Müslümanlar'ı seni sevdiği için. Çünkü sen bizden, milletinden biri olduğun için. Allah seni korusun ve hep muzaffer eylesin. Bizim için. Amin."

Bu kadar değil. Başka tespitleri de var ibrahim Sağır'ın:

*"Kılıçdaroğlu'nun ya da Bahçeli'nin yerinde olsaydım, bu konuşmayı duyar duymaz partim de dahil her şeyimle, AK Parti'ye değil, bizzat Tayyip Erdoğan'a iltihak ederdim!.."

* "Bugün bir genç yanıma geldi. Bir dilekçe uzattı. Bu ne dedim. ismimi değiştirmek istiyorum dedi. ismine baktım, Fethullah yazıyor. Niçin değiştireceksin, güzel isim dedim. Genç, 'Efendim ben o hainin ismiyle anılmak istemiyorum' dedi. Biraz daldım... Önce üzüldüm... Sonra gencin duyarlılığına hayran kaldım. Yazık ettin be Fethullah..."

* "Arkadaşlar hayırdır inşallah. Dün gece bir rüya gördüm: Yecüciler ve mecüciler millete musallat olmuş. Meğer yecüciler abiler, mecüciler ise ablalarmış... Deccal kimmiş biliyor musunuz? Onu da siz tahmin edin!!!"

* "Evet arkadaşlar, bugünün kazananı yüce Türk milleti. Kaybedeni, israil, Neocon ve içerideki işbirlikçileri..."
***
RIZA SARRAF VE BAKAN ÇOCUKLARINA TAHLiYE KARARI VEREN HAKiM

"Paralel devlete" bir operasyon yapılıyor ve ne tesadüf tutuklama kararını nöbetçi hâkim ibrahim Sağır veriyor. HSYK'yı Adalet Bakanı'na bağladıktan sonra, işte ortaya çıkan tablo. Unutmadan hatırlatayım: Rıza Sarraf ve Zafer Çağlayan ile Muammer Güler'in çocuklarını serbest bırakan hâkim islam Çiçek de, Facebook sayfasında Başbakan Erdoğan için açılan "Allah UZUN ömür versin UZUN adam" sayfasını beğendiğini belirtmişti.
---- alıntı ----
http://www.haberartibir.c...rani-hakimler-h11774.html

şimdi armudun biri çıkar "hakim kişisel görüşünü açıklamış ne var bunda der"
akp'nin lehine oldukça yargı bağımsızlığı sikilmiş ne var bunda!
--- alıntı ----
Ağrı'da AKP'nin itirazları üzerine oylar 15 kez sayıldı... AKP seçimi kazanamadı. Bunun üzerine oy torbalarından birinin yırtık olması gerekçe gösterilerek seçimin tekrarlanmasına karar verildi... Ankara'da ise 6 bin 240 tutanakta hatalı işlem tespit edildi. Yüzlerce tutanak mühürsüz. Buna rağmen Yüksek Seçim Kurulu şikayetlere kulak tıkadı. Başkanlık mazbatasını Melih Gökçek'e verdi...
--- alıntı ----
http://gundem.milliyet.co...detay/1863592/default.htm
ZiRVE katliamında boğaz kesen, kalp deşen katiller tahliye edildi.
Bir ne idüğü belirsiz “gizli şahit” ifadesiyle bu katliama eklemlenen şerefli bir Türk generali Hurşit Tolon hâlâ içeride.
Bunu anlamak, bu ağır yükü vicdanlara taşıtabilmek mümkün değil.

http://siyaset.milliyet.c...detay/1853237/default.htm

ne gizli tanıkmışsın beeaaaa!
--- alıntı ----
Avukatlıktan yargıç ve savcılığa geçenlerin ataması ocak ayı sonunda yapıldı... Şimdi bakınız atananlar daha önce hangi parti görevinde bulunmuş:

- Şemdinli ye atanan Osman Öztürk: Eski Gaziantep - islahiye AKP ilçe başkanlığı...
-istanbul Hâkimliği ne atanan Veysi Pekacar: Daha önce Mardin Midyat AKP ilçe yönetim kurulu üyeliği...
-Van Cumhuriyet Savcılığı na atanan ibrahim Halil Dulkadir: Mersin Mezitli de AKP ilçe başkanlığı.
-istanbul Bakırköy Hâkimliği ne atanan Abdullah Boyalı: Antalya Kemer de AKP ilçe yönetim kurulu üyeliği...
-Konya Akşehir Hâkimliği ne atanan Serdar Atalar: Kahramanmaraş Merkez ilçede AKP yönetim kurulu üyeliği...
-Karaman Cumhuriyet Savcılığı na atanan Bahri Bayazıdoğlu: Ordu da AKP ilçe yönetim kurulu üyeliği..
-Bursa Gemlik Cumhuriyet Savcılığı na atanan Barış Zehir: istanbul Sancaktepe de AKP den belediye meclis üyeliği...
-Ercis Cumhuriyet Savcılığı na atanan Kasım Kılıç: Mersin Tarsus ta AKP den belediye meclis üyeliği...
CHP milletvekili Emine Ülker Tarhan yasaların ruhuna ve yargı meslek etiğine aykırı bu atamaların nasıl yapıldığını Adalet Bakanı Bekir Bozdağ a sordu...

--- alıntı ----
http://gundem.milliyet.co...detay/1832077/default.htm
soner yalçın bugünkü yazısında ergenekon balyoz hakimlerine değinmiş. yeniden yargılamanın neden sonuç vermeyeceğini açıklamış.
yazının başlığı tehlikeli gözlük.
http://www.ilk-kursun.com/haber/168969
(bkz: ak aygır)
neden olduklarını zahide uçar özetlemiş.

---- alıntı ------
Silivri tertibi sonunda neler gerçekleşti:

1-Ege'de 16 adamız Yunanistan tarafından işgal edildi.

2-Kuzey Kıbrıs Türk Devleti karasuları yabancı petrol şirketlerinin güç alanına terk edildi.

3-Güneydoğu Anadolu PKK'ya terk edildi.

4-Bebek katili hücresinde siyasallaştırıldı, "karar verici" kişi haline getirildi.

5-Suriye sınırımız silindi. Güney sınırımıza PKK'nın Suriye yapılanması PYD yerleşti. Güney sınırımız El Kaide, Hamas, Hizbullah, Nusra gibi azılı terör örgütlerinin üssü haline geldi.

6-Askeri pilotlarımız istifaya zorlanarak nerede ise savaş uçağı uçuracak pilotumuz kalmadı.

7-Bütün stratejik kurumlar satılmakla kalmadı, stratejik noktalardaki araziler de yabancılara satıldı.

8-Türkiye Cumhuriyeti ibaresi resmi kurumların tabelalarından sessizce silinmeye başladı.

9-Milli bayramları kutlamak yasaklandı.

10-Andımız yasaklandı.

11-Güneydoğu da terörist cenazeleri geçerken asker tarafından bir askeri binadan Türk Bayrağı indirildi. Türk Ordusu'na ait tanka PKK tarafından PKK paçavrası asıldı. Asker kışlalara hapsedildi. Silahlı tacizlere karşılık vermesine izin verilmedi. Ordu’dan istifalar başladı. Ordu personelinin morali çökertildi.

12-Habur rezaletinde devletin yargısı, valisi, bürokratı teröristleri karşılamak için teröristin ayağına gitti. Kurdukları çadır mahkemesine "teröristler incinmesin diye" Türk Bayrağı asmadılar. PKK'lı teröristler hükümet desteği ile Türk Milletine meydan okudu.

13-Nerede ise Muz Cumhuriyeti bile "sözde Ermeni soykırımı yalanını" tanıdı.

14-CiA ajanları ülkeye sokuldu. Çalıştığı yerler "devlet sırrı" denilerek gizlendi.

15-Malatya-Kürecik'e NATO(Amerika) Füze Kalkanı kuruldu.

16-izmir Müslüman ülkelere saldırmak için NATO'ya üs yapıldı.

17-Ülkenin her yerine yabancı askerler yerleştirildi.

18-BOP kapsamında Suriye ile örtülü savaş başlatıldı.

Tertipçilerin kendileri de itiraf etmişti. "Bu mahkemeler olmasa açılım yapamazdık" dediler. Türkçesi; "Güneydoğu'yu PKK'ya teslim edemezdik" diyorlar.

---- alıntı ------

http://www.ilk-kursun.com/haber/168371
yılmaz özdil'in bugünkü yazısında kol gibi geçirdiği konu.
balyoz, ergenekon ve askeri casusluk davalarında delil uydurularak/sahte delillerle aslanlar gibi komutanların nasıl içeri atıldığını sık sık yazmıştım.
http://www.uludagsozluk.c...k/balyoz-davası/@the-barz
http://www.uludagsozluk.c...rgenekon-davası/@the-barz
(bkz: askeri casusluk ve şantaj davası/#22253933)
(bkz: pezevenk olmadığı onanan ilk subaylarız/#22213486)

ayrıca bu başlık altında girdiğim bir çok entry.

bu yazı ak yargı'nın güzel bir özeti olmuş!

--- alıntı ----
Elinde krokiyle suikastçı yakaladık dediler.
Adam özel kuvvetlerde albay, üç lisan biliyor, sayısız yurtdışı operasyona katılmış, gel gör ki, Ankara Çukurambar şu şu sokak ı aklında tutamamış herhalde, elinde krokiyle sora sora adres arıyor!
*
Suikastçı, polislerden pet şişeyle su istedi, ani bi hareketle krokiyi yuttu dediler. Kalsiyum Sandoz a çizmiş krokiyi demek ki, kuru kuru gitmemiş boğazından.
*
Suikastçı subaylar, takip edilmesinler diye gps siz otomobil kullandı dediler. Malum, bizim subaylar Porsche filan kullanır, astsubaylara genellikle Mercedes tahsis edilir. Uydudan yakayı ele vermemek için reno ya binmişler anlaşılan.
*
Pantolon uymadı, gömlek verelim misali, Arınç a suikast uymadı, kozmik odayı inceleyen hâkime suikast yapılacak dediler, askeri plakalı otomobili durdurup, bu defa kaçamadılar, suçüstü yakaladık dediler. Aşçı, marangoz, elektrikçi çıktı. Ankara da elini sallasan beli silahlı adama çarparsın, bunlar yakalaya yakalaya eli kepçeli er yakaladı. Dinleme cihazı diye fotoğrafı basılan ise, mutfak robotuydu.
*
Aşçı çavuş, Deniz Kuvvetleri Komutanı nın lojman aşçısıydı, hatta 31 Aralık ta gözaltına alındığı için, komutana yılbaşı yemeğini pişiremedi. Yarbay Ali Tatar gibi donanmanın seçkin subaylarını, deniz kuvvetleri komutanına suikast yapacak diye tutukluyorlar, aynı komutan ın aşçısını hâkime suikast yapacak diye yakalıyorlardı. Bu ne şapşal örgüt birader… Bu ne biçim organizasyon… Subaylar hâkimi vursa, aşçılar komutanı zehirlese, daha pratik değil miydi?
*
Derken… Kazılar başladı. Poyrazköy den üç lav silahı, ormandan dört el bombası, makilikten mermi, dağlık araziden geline altın bilezik falan, TRT devamlı naklen yayınlıyordu. Diyeceksiniz ki, hepsi tamam da, bilezik nerden çıktı? Üç uyanık, fırsat bu fırsat Ankara Altındağ da krokiden cephane arıyoruz ayağıyla şakır şakır kaçak kazı yaptı, o kadar olağan hale gelmişti ki, kimse şüphelenmedi, ihbar edilmedi, üç metre derine indiler, Roma dönemine ait 50 milyon dolarlık sikkeler-bilezikler buldular. Yanlışlıkla polise satmaya çalışırken enselendiler.
*
Her akşam televizyonun karşısına oturuyor, dizi seyreder gibi, Zir Vadisi nde yapılan cephanelik kazılarını seyrediyorduk, ki, Kurtlar Vadisi nde derin devletin babasını canlandıran tiyatrocu Atilla Olgaç çıktı, Kıbrıs ta elleri bağlı esir Rum u alnından vurdum, 9 askeri daha öldürdüm, öldürdükten sonra karargâhta ağlıyordum, burnuma kanlı et kokusu geliyordu, ertesi gün gene öldürüyordum dedi. Havada helikopterden helikoptere atladım, Makarios un rahibelerini yatağa attım da diyebilirdi. Bizim milletin askerlik palavralarını bilmeyen dünya ayağa kalktı. Halbuki, burnuma et kokuyor falan diyen arkadaş, Kıbrıs ta topu topu 20 gün kalmıştı, torpilliydi, eline tüfek bile almamıştı, kantinde patates soymuştu.
*
Bilahare, kamyon durdurdular, Türk silahlı kuvvetlerine ait silah yakaladılar iyi mi… Manşet yaptılar,bu silahların silahlı kuvvetlerde ne işi var!
*
Hiç unutmam, yalaka kanalların kadrolu otoritesi olan bi lavuk gazteci, cnntürk e çıkıp, madem bu silahların gizlisi saklısı yok, neden o zaman Muğla daki askeri üsten Ankara ya trenle taşımadılar da, gizli gizli kamyonla taşıdılar diye sordu. Programa katılan öbür yalakalar da, hakikaten yani dercesine başlarını sallayarak onayladılar. Halbuki, Muğla da tren yok. Ray bile yok.
*
Telefonlarını dinlediler, örgüt için helikopter alacağını söyleyen kadını tanık yaptılar. Ama… Helikopter alacak kadar zengin olduğunu iddia eden o kadın, aynı telefon konuşmasında, kontörü bittiği için mesaj atamadığını söylüyordu.
*
2003 te darbe planı yapan generalin küçük bi kusuru vardı, 1998 de ölmüştü.
*
Casus diye içeri tıkılan kızcağızın babasına tutanak imzalattılar, okudum diye tutanağa imza atan baba, kör.
*
Bir ev baskınında ele geçirilen 1939 model antika tabancanın, rakamlarını değiştirdiler, 1993 model dediler. Bir başka baskında ele geçirilen ve uzun namlulu suikast silahı denilen tüfeğin rakamlarını değiştirmediler, çünkü, zaten 1873 yapımı Avusturya-Macaristan imparatorluğu döneminden kalmaydı, rakamları değiştirsen 1783 olacak, ki, daha Fransız ihtilali bile ortada yok!
*
Emekli tümamiral, boşanma davası açtı. Eşi sinirlendi, kocam bir bavul gizli askeri belgeyi sattı diye ifade verdi. Adamcağızı işte köstebek diye manşet yaptılar, fotoğraflarını birinci sayfalara bastılar. Gel gör ki, donanmada aynı ismi-soyadı taşıyan iki amiral vardı, biri tuğamiraldi, biri tümamiraldi. Karıştırdılar… Boşanan köstebek diye öbür tuğamirali manşet yaptılar.
*
2010 da Balıkesir de grizu patladı, 14 maden işçisi hayatını kaybetti, yandaş televizyonda yorum yapan badem, aynen şunları söyledi: Darbeci subaylar aralık ayında ifadeye çağrıldıklarında Bursa da grizu patlamıştı, şimdi tutuklandılar, Balıkesir de grizu patladı, zamanlama çok manidar değil mi?
*
Ve şimdi rüzgâr dönünce, bugüne kadar olanlar sanki gerçekmiş gibi, utanmadan deniyor ki… Tübitak inceledi; Balyoz, Poyrazköy, amirallere suikast, askeri casusluk davalarında delil denilen harddisk, meğer sahteymiş sayın seyirciler…
*
Bu saatten sonra...
Harddisktirin ordan!

--- alıntı ----
http://www.hurriyet.com.t...arid=249&hid=25688179
17 Aralık Büyük Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu'nda gözaltına alınan altın kaçakçısı iranlı Rıza Sarraf (Reza Zarrab) için AKP'nin yasa değiştirdiği iddia edildi. Buna göre Meclis'te görüşülen torba yasa içinde 5607 sayılı yasada yapılan düzenleme ile altın kaçakçılığının, para ve hapis olan cezasının sadece para cezasına çevrilmesi ve 4458 sayılı gümrük kanununa dahil edilmesi sağlandı. 28 Mart 2013'te Meclisten çıkan yasa 11 Nisan 2013'te Resmi Gazete'de yayımlandı.

http://www.ilk-kursun.com/haber/167857

hadi bakalım ak yavşaklar bunu nasıl savunacaksınız!
bu da mı paralel devleti engellemek için!
ahlaksızsınız, hırsızsınız ve bu lekeyi bu sefer ak matik ile temizleyemeyeceksiniz!
adalet bakanlığı müsteşarı kenan ipek'in, izmir başsavcısı hüseyin baş'ı arayıp '‘Soruşturmayı durdur, bunu yapmazsan sonuçlarına katlanırsınız' (izmir'deki liman yolsuzluğu-binali yıldırım'ın bacanağını unutmayalım!) dediği bunun üzerine savcının yargı bağımsızlığını sağlamak adına tutanak tuttuğu, sonuç olarak savcının başka bir ile şutlandığı! bir garip yargı!

nerde adalet!

haberi ve daha fazlası burada!
(bkz: kıvırmakta sınırları zorlamak/#22626888)