bugün
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur19
- jose mourinho39
- sözlüğün bağımlılık yapması8
- içinde hiç'a harfi geçmeyen bir cümle yazınü12
- sözlüğün en iyi iki kadın yazarı32
- liselilerin arkadaşına yaptığı doğum günü şakası9
- türk polisinin güzel kızlara karşı olan nezaketi14
- anın görüntüsü9
- yazarlar neden bu nickleri kullanıyor10
- sözlüğün en yaşlı yazarları8
- küçük memeli kadınlar9
- arkadaşlar bik bik geldi12
- heykel sanatını putla bağdaştıran yobaz14
- icardi190521
- magicovento10
- sözlükteki tipleri çok takmamak lazım10
- biz bu hayata çalışmaya mı geldik8
- uludağ sözlük'ün en çekici erkeği kim12
- insanoğlunu yerleşik hayata geçiren neydi14
- eşcinsellere hasta diyen hastalıklı insanlar21
- yazarların sevdiği şehirlerarası yollar8
- kemalistlerin insanları atatürk ten soğutması17
- albay kemal15
- istan ekini türkçeden kaldırmak8
- 3 haziran 2024 hakkari'ye kayyum atanması16
- sözlükçü kemalistlerin mide bulandırması9
- hadise'nin parasız erkeklere tepkisi40
- yazdan nefret etmek10
- sokak ortasında ilişkiye giren muhafazakar çift14
- a haber için 3 kelime yakıştır9
- güçlü kadınların ortak özellikleri14
- türklere peygamber gönderilmemiş olması9
- sözlükte artık yazılamayacağı gerçeği8
- erkeklerin meme tercihi11
- osman gökçek8
- zalbert ramstein16
- üstteki yazarın sevdiği iki şey8
- mfö'nün en güzel şarkısı14
- kadınları öldüren bir virüs yaratıp dünyaya salmak20
- hazır olun yeni pandemi geliyor13
- 8 bin lira maaş teklif edilen öğretmen13
- evliliklerin çoğunun para yüzünden bitmesi10
- kadıköy de pidecide yediğimiz efsane kazik17
- kaç tane gerçek istanbullu tanıdınız14
- diyanetin bütçesi emekliye dağıtılsın13
- iki çift bir masada nasıl oturmalıdır8
- gizli samyel ile evlenmek12
- türkiye cidden almanyadan daha iyi8
- yahudileşmiş türk13
- erdoğan yargılanınca akplilerin savunmaları13
orjinali: "Devlet tarafından "pezevenk olmadığı onanan" ilk subaylar olmanın mutluluğu içindeyiz" şeklindeki ifade.
Üsteğmen Deniz Mehmet Irak.
askeri casusluk ve şantaj davası'nın da nasıl bir sahte dava olduğunu anlatan yazı aşağıda.
----- alıntı -----
Muvazzaf ve emekli askerler ile TÜBiTAK görevlilerinin yargılandığı Askeri Casusluk ve Şantaj davasının sanıklarından olan Üsteğmen Deniz Mehmet Irak, bir mektup yazarak davanın çelişkilerini kaleme aldı. Bir tiyatro gibi olayları canlandıran Tegmen Irak ın mektubu şöyle:
Astsubay arkadaşlardan biri geldi odama. Dedim Hayırdır?
Savcı geldi. dedi.
Niye? dedim...
Dedi ki, Fuhuşa aracılık etmişsiniz.
Bildiğin pezevenk dedi yani...
Hadi oradan, evli barklı adamım ben, ne diyorsun? dedim.
Ben değil, savcı diyor. dedi.
Ardına Savcı Bey geldi. Arama yapacakmış. Belli Cumhuriyetin Savcısı. Ben demiyorum, özel yetkili savcı diyor, ben sadece arama yapmaya geldim. dedi.
Özel yetkili dediğinde anladım. Özel muamele sırası bana gelmişti yani. Şimdi oldu, anladım dedim.
Sonra bir iki güne kalmadan tutuklandık. Mahkeme filan.
Bu arada, bir de terfi ettim(!). Önce sadece pezoydum, sonra hem şantajcı hem de casus oldum. Üçü bir arada yani...
Neyse, çıktık mahkemeye. Özel yetkiliye...
Dedim, Ben pezoymuşum... iyi de kadınlar nerede? Kadınsız pezo olunmaz.
Dediler Kadınlar yok. Yani var da, yok.
O ne demek? dedim.
Kadınlar CD lerin içinde, burada isimleri yazıyor.dediler.
Getirin o zaman soralım neymiş bu olay? dedim.
Neyi getirelim, dijital işte dediler. Bildiğin dijital kadın!
Haliyle kadınlar dijital olunca, ben de dijital pezo oldum.
SiZ BU ABLAYI SATIYORMUŞSUNUZ
Sonra bir müşteki abla buldular. Siz bu ablayı satıyormuşsunuz, yani aslında satmıyormuşsunuz da burada öyle yazıyor dediler. iyi de, yazı bana mı ait? dedim.
Yok, sana ait değil dediler. Dediler dediğime bakmayın. Kapı gibi rapor var. Hem de dijital değil. Bildiğin kâğıt.
Derken sattığımızı iddia ettikleri abla mahkemeye Bekâret Raporu sundu. O konuştu, ben ağladım. içim kan ağladı. Kör olsam, sağır olsam; görmesem, duymasam bunları dedim.
Ablam elli iki yaşında, özelini herkesle paylaşmak zorunda kaldı. Mahpusta o zamanakadar yattığım on beş ayda ilk defa boynumu büktüm ben de. Önünde eğilmek için. O konuştu, ben eğildim.
Özünde dijital olmayan tek kadın da bakire çıktı. Ama biz çıkamadık. Hala Hasdal da mesaiye devam.
Sonra bir de şantaj mevzunu çıkardılar. TSK nın üst düzey komutanlarına şantaj yaparak, TSK nın komuta kademesini şekillendiriyorsunuz dediler. Onlar da sizden müşteki oldular dediler.
iyi, gelsinler bakalım dedim.
Adamlar bir bir geldi: Biri astsubay, öteki devlet memuru, beriki onun kız arkadaşı. Bir iki tane de emekli Albay... TSK nın üst düzey kademesiydi, eminsiniz değil mi? dedim.
Cevap?
Cevap yok.
ŞiKAYETÇiYi GÖRSEN SANIK SANIRSIN
Ardından gelenlere sorduk. Size şantaj yapıldı mı? diye...
Bir Allah ın kulu da yapıldı desin be kardeşim. Hepsi Yok dediler.
Hatta baktık ki, bir kısmı bizi savunmaya başladı. Görsen sanık sanırsın. Sözde şikâyetçiler sanki sanıklarmış gibi bizi savundular. Orada durdum, içimden teşekkür ettim ama savunma bizim işimizdi...
Sonuç? Bu aşamada sanıkların dijital pezo ve dijital şantajcı olduklarının anlaşıldığına...
BiR DE CASUS OLDUK
Sonuç dedim diye bitti sanmayın. Bir de casus olduk. Casussun dediler. Devletin Çok Gizli belgelerini çalmışsın dediler.
Neymiş onlar? Getirin bakayım. dedim. Getirdiler...
McAfee anti virüs programı,
ilk yardım ders notları,
Anadolu Türk Denizciliği ni anlatan ders notları,
Liderlik ve sağlık ders kitabı,
Gemilerde kullanılan halatlarla ilgili bilgiler, hani şu şehir hatları vapurlarında da kullanılan halatlar,
Aden Körfezine ait Google Earth fotoğrafları,
Deniz Harp Hukuku notları, bildiğiniz hukuk yani,
Sivil denizcilerin de kullandığı denizcilik terminolojisi,
Atatürkçülük ders notları filan.
Hadi canım demeyin. Açın ek klasörlere bakın.
Peki, bunları satmış mıyız? dedim. Yok, satmamışsınız ama... dediler...
Ama? Dijitaller işte...
Dijital casus yani...
Bu arada bu dijitalleri içeren raporu da Genelkurmay verdi ha!!!
Nihayetinde tüm sanıkların dijital pezevenk, dijital şantajcı ve dijital casus olduklarının anlaşıldığına karar verilecekti ki...
Yargıtay imdadımıza yetişti.
Şu müthiş daire... 9 uncu...
Meğer ne pezo, ne casus ne de şantajcıymışız. Yüce Yargıtay sağ olsun!
Devlet tarafından pezevenk olmadığı onanan ilk subaylar olmanın mutluluğu içindeyiz. Yalnız ufak bir sorun var, askeri belge bulundurmak ve örgüt üyesi olmak suçlarından ordudan atılıyoruz...
Atılalım...
Mustafa Kemal in askeriyiz biz...
Üniformamı aldınız da, gönlümüzdeki vatan ve millet sevgisini nasıl alacaksınız!
Şu andan itibaren bizim için hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. Bu satıh bütün vatandır. Cepheler değişir, mücadele alanları değişir, ülküsü değişmez!
Üniforma bizim gönlümüzdedir.
Ey başbakan, ey Genelkurmay, ey adalet...
Üzerimize atılan adi iftiralara kayıtsız kaldınız ya...
Hakkım omuzlarınızda, ardımdan dökülen her damla gözyaşı üzerinizdedir.
Ey Türkiye nin sivil ordusu... Mustafa Kemal in askerleri...
Yeni tayin yerim yanınızdır...
Hoş bulduk...
Yaşasın tam bağımsız Türkiye!!!
Üsteğmen Deniz Mehmet Irak
----- alıntı -----
http://www.odatv.com/n.ph...nlatilabilirdi-1212131200
Üsteğmen Deniz Mehmet Irak.
askeri casusluk ve şantaj davası'nın da nasıl bir sahte dava olduğunu anlatan yazı aşağıda.
----- alıntı -----
Muvazzaf ve emekli askerler ile TÜBiTAK görevlilerinin yargılandığı Askeri Casusluk ve Şantaj davasının sanıklarından olan Üsteğmen Deniz Mehmet Irak, bir mektup yazarak davanın çelişkilerini kaleme aldı. Bir tiyatro gibi olayları canlandıran Tegmen Irak ın mektubu şöyle:
Astsubay arkadaşlardan biri geldi odama. Dedim Hayırdır?
Savcı geldi. dedi.
Niye? dedim...
Dedi ki, Fuhuşa aracılık etmişsiniz.
Bildiğin pezevenk dedi yani...
Hadi oradan, evli barklı adamım ben, ne diyorsun? dedim.
Ben değil, savcı diyor. dedi.
Ardına Savcı Bey geldi. Arama yapacakmış. Belli Cumhuriyetin Savcısı. Ben demiyorum, özel yetkili savcı diyor, ben sadece arama yapmaya geldim. dedi.
Özel yetkili dediğinde anladım. Özel muamele sırası bana gelmişti yani. Şimdi oldu, anladım dedim.
Sonra bir iki güne kalmadan tutuklandık. Mahkeme filan.
Bu arada, bir de terfi ettim(!). Önce sadece pezoydum, sonra hem şantajcı hem de casus oldum. Üçü bir arada yani...
Neyse, çıktık mahkemeye. Özel yetkiliye...
Dedim, Ben pezoymuşum... iyi de kadınlar nerede? Kadınsız pezo olunmaz.
Dediler Kadınlar yok. Yani var da, yok.
O ne demek? dedim.
Kadınlar CD lerin içinde, burada isimleri yazıyor.dediler.
Getirin o zaman soralım neymiş bu olay? dedim.
Neyi getirelim, dijital işte dediler. Bildiğin dijital kadın!
Haliyle kadınlar dijital olunca, ben de dijital pezo oldum.
SiZ BU ABLAYI SATIYORMUŞSUNUZ
Sonra bir müşteki abla buldular. Siz bu ablayı satıyormuşsunuz, yani aslında satmıyormuşsunuz da burada öyle yazıyor dediler. iyi de, yazı bana mı ait? dedim.
Yok, sana ait değil dediler. Dediler dediğime bakmayın. Kapı gibi rapor var. Hem de dijital değil. Bildiğin kâğıt.
Derken sattığımızı iddia ettikleri abla mahkemeye Bekâret Raporu sundu. O konuştu, ben ağladım. içim kan ağladı. Kör olsam, sağır olsam; görmesem, duymasam bunları dedim.
Ablam elli iki yaşında, özelini herkesle paylaşmak zorunda kaldı. Mahpusta o zamanakadar yattığım on beş ayda ilk defa boynumu büktüm ben de. Önünde eğilmek için. O konuştu, ben eğildim.
Özünde dijital olmayan tek kadın da bakire çıktı. Ama biz çıkamadık. Hala Hasdal da mesaiye devam.
Sonra bir de şantaj mevzunu çıkardılar. TSK nın üst düzey komutanlarına şantaj yaparak, TSK nın komuta kademesini şekillendiriyorsunuz dediler. Onlar da sizden müşteki oldular dediler.
iyi, gelsinler bakalım dedim.
Adamlar bir bir geldi: Biri astsubay, öteki devlet memuru, beriki onun kız arkadaşı. Bir iki tane de emekli Albay... TSK nın üst düzey kademesiydi, eminsiniz değil mi? dedim.
Cevap?
Cevap yok.
ŞiKAYETÇiYi GÖRSEN SANIK SANIRSIN
Ardından gelenlere sorduk. Size şantaj yapıldı mı? diye...
Bir Allah ın kulu da yapıldı desin be kardeşim. Hepsi Yok dediler.
Hatta baktık ki, bir kısmı bizi savunmaya başladı. Görsen sanık sanırsın. Sözde şikâyetçiler sanki sanıklarmış gibi bizi savundular. Orada durdum, içimden teşekkür ettim ama savunma bizim işimizdi...
Sonuç? Bu aşamada sanıkların dijital pezo ve dijital şantajcı olduklarının anlaşıldığına...
BiR DE CASUS OLDUK
Sonuç dedim diye bitti sanmayın. Bir de casus olduk. Casussun dediler. Devletin Çok Gizli belgelerini çalmışsın dediler.
Neymiş onlar? Getirin bakayım. dedim. Getirdiler...
McAfee anti virüs programı,
ilk yardım ders notları,
Anadolu Türk Denizciliği ni anlatan ders notları,
Liderlik ve sağlık ders kitabı,
Gemilerde kullanılan halatlarla ilgili bilgiler, hani şu şehir hatları vapurlarında da kullanılan halatlar,
Aden Körfezine ait Google Earth fotoğrafları,
Deniz Harp Hukuku notları, bildiğiniz hukuk yani,
Sivil denizcilerin de kullandığı denizcilik terminolojisi,
Atatürkçülük ders notları filan.
Hadi canım demeyin. Açın ek klasörlere bakın.
Peki, bunları satmış mıyız? dedim. Yok, satmamışsınız ama... dediler...
Ama? Dijitaller işte...
Dijital casus yani...
Bu arada bu dijitalleri içeren raporu da Genelkurmay verdi ha!!!
Nihayetinde tüm sanıkların dijital pezevenk, dijital şantajcı ve dijital casus olduklarının anlaşıldığına karar verilecekti ki...
Yargıtay imdadımıza yetişti.
Şu müthiş daire... 9 uncu...
Meğer ne pezo, ne casus ne de şantajcıymışız. Yüce Yargıtay sağ olsun!
Devlet tarafından pezevenk olmadığı onanan ilk subaylar olmanın mutluluğu içindeyiz. Yalnız ufak bir sorun var, askeri belge bulundurmak ve örgüt üyesi olmak suçlarından ordudan atılıyoruz...
Atılalım...
Mustafa Kemal in askeriyiz biz...
Üniformamı aldınız da, gönlümüzdeki vatan ve millet sevgisini nasıl alacaksınız!
Şu andan itibaren bizim için hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. Bu satıh bütün vatandır. Cepheler değişir, mücadele alanları değişir, ülküsü değişmez!
Üniforma bizim gönlümüzdedir.
Ey başbakan, ey Genelkurmay, ey adalet...
Üzerimize atılan adi iftiralara kayıtsız kaldınız ya...
Hakkım omuzlarınızda, ardımdan dökülen her damla gözyaşı üzerinizdedir.
Ey Türkiye nin sivil ordusu... Mustafa Kemal in askerleri...
Yeni tayin yerim yanınızdır...
Hoş bulduk...
Yaşasın tam bağımsız Türkiye!!!
Üsteğmen Deniz Mehmet Irak
----- alıntı -----
http://www.odatv.com/n.ph...nlatilabilirdi-1212131200
güncel Önemli Başlıklar