bugün

bir okul bahçesinde 10 yaşındaki çocukla top oynayan 25 yaşında bir çocuk görüyorsanız bilin ki o abidir. ha bir de keten pantolon, ince oduncu gömleği onun altına beyaz spor ayakkabı, böyle hafif hint modeli bir giysi cemaat olarak tercih nedenidir. aksesuar olarak bıyık bırakma ise-cemil ipekçi ve ülkücü modeline kaçmadan(keza ikisi de caisn't)-kırçıl bir hava verilerek bırakılır. bu ise kişinin yavaş yavaş evlenme modeline girdiğinin yakında da kitap okumaktan gözlerin bozulup hafif kalın bir gözlük kullanmak suretiyle klasik dernekçi havasına bürünüldüğünün bir kanıtıdır.
benim izlenimim de şu şekilde abiler denilen insanlar kaldıkları evde kişi sayısından hep bir eksiktirler. bunu bi türlü çözemedim. bi abi vardır hep adı gecer ama evde asla görünmez, ben göremedim şahsen. sorarsınız yusuf abi nerde? diye, icerde ders calısıyor cevabını alırsınız. sonra ki bir gün yine sorarsınız yusuf abi nerde? diye, içerde işi var cevabını alırsınız. yıusuf abi hiç giripte bakamadıgınız o kapalı kapının ardında olur ve size bir türlü görünmez. bir de sürekli tevatür kelimesini kullanırlar.

(bkz: tevatür)
'abiler' kelimesini duyduğum anda aklıma gelen ilk anlam.(#5588098)bu enrty de geçen anlamdır. bu anlamı bize alternatif olarak katan kişi ve kuruluşlar amaçlarına hiçbir zaman ulaşamayacaktır efendim.
beğensek de beğenmesek de 'dava'larını* çok iyi şekilde yürütüyorlar.tam üniversiteye kapağı attım diyordum ki eski dersaneden bi abinin kimseye vermediğimi düşündüğüm telefon numaramı bulup beni aramasıyla tüm huzurum kaçtı.istihbaratta da üstlerine yok mübareklerin.
genelde çıplak ayakla dolaşırlar bu nedenle halılar buram buram ayak kokar.''atma leeennn..'' diyecek olursanız benimde zamanında kaldığım bir yerdir.haftada bir istişare denilen görüşmeler yapılır.burada ev sorunları,eksikler vs. konuşulur.önceleri ciddi kişiler sandığım bu şahıslar samimi olunduktan sonra ''gelin size kabe'yi göstereceğiz'' diyerek bizi yere yatırmış,başımızda kuran okumuş ve gözlerimizi kapamamızı söylemişlerdir(tırstığımı itiraf etmeliyim).gözlerimizi kapattığımız anda bir şişe suyu başımıza dökmek suretiyle ''alın size kabe''diyerek saçma sapan esprilerine alet etmişler ve kahkahalar atarak,dişlerini göstererek gülmüşlerdir.tabii böylece bana'' bunlar mı ciddi???hasss...trr '' dedirtmeyi başarmış ve oradan en kısa zamanda uzaklaşmamı sağlamış kimselerdir.
birgün değiştirilme şansı olsa aile bireylerinden ilk değiştirilecek kişi abilerdir.
edit: girilen entryler cemaat abileriyle ilgili olsa da gerçek abiler de vardır. hele kızlar için.
türk halkının içeriden ne kadar mükemmel örgütlendiğinin kanıtıdır.

ilk gün eğer abiler topluluğuna yeni katılan çaylak varsa günün yemeği mutlaka maklubedir ve bu yemeği o kadar iyi hazırlıyor ki bulunduğunuz yere karşı sempatiniz şu anda bu yazıyı okuduğunuzda hayal edemeyeceğiniz kadar artıyor. tabii bu örgütlenmenin amacını ve stratejisini bilmiyorsanız ya da bu amaçlar ve stratejinlerin temelindeki görüşleri benimsememişseniz.

- ulan ilk gittiğim gün o yemekten yemişim adını cismini bilmem bir de düşünürüm içinde uyuşturucu varsa ve bizi uyuşturup ayin yaptırcaklarsa falan... (komik) bir geldi kocaman tepsi var ya... pilan, kuzu eti kavurma, patates, salata, süzme yoğurt her şeyin bir arada olduğu yemek. (ammmmııızzaa koyar valllaa)
her neyse... ilk gün muhteşem bir tadı olan sıcacık maklubemizi hayvanlar gibi yedik. kolamızı içtik cemaatce çok eğlendik.

ikinci hafta tekrar gittik.

- gündem bahsedildi. futbol falan bir de ders mevzuları.

ilerleyen günler.

dersten çok dine kayılmaya çalışıldı. fethullah gülen kitapları okundu.

bir keresinde abiye bir kitap okudu lan avrupa düşmanı oldum arap yarımadasına kaydım amına koyayım kaptırmıştım o an kendimi. (not: müslüman değilim)
bu kitapta taktik şuydu;
islami yönler çok ağır basıyordu. avrupanın her zaman kötü yönleri ele alınıyordu ve bu kötü yönlerden en önemlileri islamiyeti raddettikleri içindir ve islam ülkesi olmanın muhteşem yönlerinden çok fazla bahsediliyordu. anlatılar hazreti muhammed şöyle böyle ve kuranda şöyle yazıyor diyerekte destekleniyordu.

ilerleyen günler daha çok dincileşiyor sohbetler. bunun nesi kötü?
kötü olan yanı bu din muhabbetleri değil. bir süre sonra abi ne derse sorgu sual olmadan haklısın, doğru dedin abi falan oluyor her şey ve bu iş aşama aşama ve titizlikle uygulandığı için bunun bir aksini kabul edersen önceki yaptıkların ile seni çelişkiye düşürmüş oluyorlar.

ve genelde bu sohbetler toplu uygulanır. cemaat buluşur dairede. reis tutulur bir tane o çevredekilere bir konu bulur ve tartışma açılır. yalnız bu seviyede insanlar tartışma esnasında en çok söz sahibi olan kişiye sorgu sualsiz o kadar hak vermeye başlıyor ki... çoğu şeyde tartışılan konu hakkında bilgisi olmayanlar dahil ortamda bulunan çoğu kişi haklısın abi kıvamında bir görüş paylaşıyor o an sen bunun aksini sundupunda ortaya... (kimse bunun yaptırımlarına maruz kalmak istemez)
lakin her abi kötüdür, öcüdür, şeriatçıdır diye bir şey yok. ben biliyorum çok iyi olan insanıda var. gerçi bu iyi olmak bildiğimiz anlamda değil.

bütün abiler çok iyi insanlar. planlarını uygulamaktalar bu yüzdende normalden daha iyi görünümdeler zaten ve asla kimseye kızmazlar, şiddet falan uygulamazlar. her şey güzel söz ile aşılanır. kötü bir şey sonucundada kötü bakışlara mağruz bırakırlar yahut espriyle geçiştirirler.

ortak özellikleri ise şöyledir;
- futboldan çok iyi anlarlar.
- maklube yaparlar.
- zaman gazetesi okular.
- dairelerde toplu halde yaşarlar.
- temiz ve düzenli insanlardır.
- iyi ve saf huyludurlar.
- odalarında kütüphane vardır. fethulan gülen yazıları çoktur.
- hepsinin dersleri çok iyidir. çoğu üniversiteleri bir kısmıda öğretmen falandır zaten ve çok iyi ders çalıştırırlar.
- karşılıksız iyilik yaparlar. (maklube yapmak, ders çalıştırmak, borç para vermek, yemek ısmarlamak)
- kitap okumayı severler.
- halı sahada çok iyi performans gösterirler. esprili ve nazik oynarlar.
- bilgisayar kullanmazlar.
- kendilerine gelen çaylaklara devamlı yeni üye getir buraya tarzı zorlama yaparlar. üniversitelerde ve dershanelerde(fem dershaneleri vs.) çaylak avına çıkarlar.
bir zamanlar benim de hayatıma karışmış insanlardır. kazasız belasız atlatırsanız yırtmışsınız demektir. sülük gibi yapışıp sürekli hesap sorarlar
(bkz: size ne efendim!)
her namazdan sonrasında vaaz eder bunlar. hutbe verirler. risalelerden tabi ki. okuma kitabı bulundurmazlar pek. ama yemekleri güzeldir. müsamahaları çoktur. top oynanır apatman dairesinde. alt kattaki teyze polis çağıracam diye yırtınır.
ingilizcesi "brainwasher" olan, Anadolu'mun delikanlılarını bir güzel cemaate çekiştiren tiplerdir.
yaşlanmış ve dejenere olmuş halleri: dedeler
lise dönemlerinde bir kısım talebelerin ders almaya gittikleri şahıslardır.
(bkz: açmayın beyler abiler var)
'aman ikinci bir dedeler vakası mı'diye okuduğum başlık.*
üç yıl evvel tesadüfen evlerine gittiğim insanlar.

öncelikle üç yıl evvel "abi" veyahutta "abiler" teriminin ne anlama geldiğini bilmiyordum, bildiğim tek terim nurcular idi.
lafı fazla uzatmadan hemen konuya geçeyim. üniversiteden bir arkadaşım devamlı "abiler'e gideceğim, sen de gel ders çalışırız" diyordu.
arkadaşım hiç bir zaman ağzından "abiler" kelimesini eksik etmezdi, "herhalde evlerine gittiği insanlar çok sevdiği ve saydığı insanlar olmalı ki saygıda kusur etmek istemiyor. o yüzden abiler kelimesini ağzından düşürmüyor" diyordum.

neyse, günlerden bir gün arkadaşımla "abilerin" evlerine gitmiş bulundum. fakat evlerine gittiğimizde o "abiler" evde yoktu, biz de arkadaşımla ders çalışmaya başladık.
ev çok güzeldi, geniş ve ferahtı. ders çalışmamız bitince arkadaşım bana yemek yiyip yemeyeceğimi sordu. ben tok olduğumu söyledim, o da kendi yiyeceği kadar yemek hazırladı.
arkadaşım yemeğini yerden ben de evin içerisini dolaşmaya başladım. "abilerin" kaldığı odaya girdim, odada bulunan çalışma masasının üzerinde bir çok dini içerikli kitap ve bir kaç dal misvak vardı.
diğer odalara girdiğimde ise yine bir kaç dal misvak ve dini içerikli kitaplar gördüm.
fakat diğer odada benim dikkatimi çeken bir şey vardı, o da fethullah gülen ile çekilmiş bir kaç resim.

arkadaşım yemeğini yedikten sonra ben evde ders çalışacağımı söyleyip evden ayrıldım. ardından mevzuyu çok geçmeden anladım, meğerse gittiğim ev "abilerin" eviymiş.

edit: aleviyim, fethullah gülen'den nefret ederim.
(bkz: The Gulen Movement)
bir olaya sinirlendikleri zaman şerefsiz yerine ''şeref'' diyerek olayı geçiştiren fethullah gülen'in pokemonları.
küçükken arkadaşlarım sürekli,
+onur biz abilere gidiyoruz sende gelsene.
-onlar kim ki ?
+ya abi işte ders çalıştırıyorlar bizi.
- haaa! dur anneme sorayım.
-anneeee ! arkadaşlarım abilere gidiyormuş bende gidebilirmiyim?
=olmaz oğlum gidemezsin.
-yaa ! neden *
=hayır oğlum ısrar etme gidemezsin.
o gün bugündür ,hep merak etmişimdir. kimdir bu abiler? (bkz: kim kim kaç kişi bunlar)
sonra üniversiteyi kazanıp gidince bizim cemaateki arkadaşların evine gittim.*
bana;
+onur az sonra öğrenciler gelcek ders çalıştıracağız dedi.
-hayırdır lan özel ders mi veriyorsun?
+yok oğlum öğrenciler da abilik yapıyoruz.
-abi abi abi ? abilik ?(işte o anda bütün taşlar yerine oturmuştu.)
abilerin kim olduğunu , ne yaptıklarını 21 yaşına gelince öğrendim.
19 mayıs'ı baldır bacak bayramı diye gören insanlar topluluğu. bu kişiler, top sakalıma laf da atmışlardır. oysa incecik bıyık bıraksaydım benden kralı yoktu sizler için.
fethullahın beyin yıkamadan sorumlu üniversite okuyan naçizane hafif totoş gençleri.
mal çobanlarıdır.
Bildiği üzere değişik bir örgüttürler. dini yaymakla mükellef oldukları onlara aşılanmıştır. aynı tarzın birde ablaları vardır. ama bugün dikattimizi çeken video budur. baya güldüm yorumlar sizin dostlarım.

http://url.taktakcaps.com/?abiler
pilavlı muhabbetleri ile vazgeçilmezlerdir. zaten bi bunlarda bide sunnette pilav muhabbeti geçiyor.
maklube çarpı patatesli yumurta eşittir abilik gibi zor bir denklemin sonucunda ortaya çıkar.
beni kendi abimden soğutan mahlukatlar.