bugün
- bik bik bu sözlüğün divasıdır16
- eski kırığının burcunu hatırlayan erkek9
- yakışıklı ama zengin erkek12
- en yaşlı özelliğiniz16
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam14
- düşün ki o bunu okuyor13
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız12
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz41
- icardi190525
- hemşire kızlar nasıl oluyor10
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi18
- özgür özel13
- suriyeliler suriye'ye dönsün19
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi24
- emar9
- kruvasan ile kahvaltı yapmak8
- karınıza kaşarlı poğaça yapar mısınız19
- memesi küçük olmak9
- emmanuel emenike17
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek16
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi19
- aykolik'in boyu yaşı kilosu mesleği9
- fake hesabım için nick önerileri9
- iğrenç bir his tarif et38
- insana kendini kötü hissettiren şeyler26
- anın görüntüsü13
- yazarların ruh hali10
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı12
- köpekler arasından seri katil çıkmaması9
- köpekleri aklamak için sırtlana iftira atmak10
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
- bik bik'in yaşı boyu kilosu8
- sel felaketinin nedeni cehapedir13
- türkiye de 120000 atatürk heykeli olması16
- mustafa sandal'ın 1 mayıs paylaşımı14
- sözlüğün en götü güzel kızı21
- 1 mayıs8
- ahirette sorulacak ilk soru8
- oksijensizsu14
- 1 mayıs 2024 borussia dortmund psg maçı9
- uludağ sözlüğün bitmiş olması14
- sözlük kızlarını kategorize eden utanmazlar18
- kocamsunun hazırladığı sürpriz15
- japonyada düşen insana yardım edenler12
- vahdettin'e hain diyenleri susturacak tarihi belge14
- club'a gidiyor musun diyen erkek9
- tilki ailesi8
- sözlük erkeğinden damat olmaz13
- 30 nisan 2024 bayern münih real madrid maçı17
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız8
Abdullah Ibni Ebû Bekir es-Siddîk radiyallahu anh Rasûllullah sallallahu aleyhi vesellem efendimizin Mekke’den Medine’ye hicreti sirasinda Sevr Magarasinda istihbarat görevlisi bir yigit... Ilk müslümanlardan... Zekî, kabiliyetli, becerikli, cesur genç bir sahâbî...
O, Mekke’de dogdu. Babasi Hz. Ebû Bekir (r.a)’in davetiyle küçük yasta Islâm’la sereflendi. Annesi Kaatile binti Abdiluzza’dir. Esma radiyallahu anhâ ile öz, Aise radiyallahu anhâ annemizle baba bir kardesdir.
O, çok anlayisli, zekî ve becerikli bir gençti. Iki Cihan Günesi efendimizin Medine’ye hicretleri sirasinda büyük hizmetler yapti. Sevr Magarasinda bulunduklari üç gün boyunca Resûl-i Ekrem (s.a) efendimiz ile babasi Hz. Ebû Bekir (r.a)’in istihbarat hizmetlerini üstlendi. Babasinin direktiflerini harfiyyen yerine getirdi. Kimseye bir sey hissettirmedi. Sirrini saklamasini bildi. Her gece Sevr Magarasina gelir, gündüz sehirde olan bitenleri anlatirdi. Seher vakti olunca yanlarindan ayrilir, sabah halkin arasina katilirdi.
Gündüzleri, Mekke’de Kureysliler arasinda bulunur, toplantilari takip ederdi, Efendimiz aleyhinde konusulan sözleri toplar ve onun hakkinda alinan kararlari arastirip ögrenirdi. Müsriklerin kurmak istedikleri hile ve tuzaklari duydugunda onlari iyice inceleyip anlamaga çalisirdi. O bilgileri zihninde saglam bir sekilde muhafaza ederdi. Aksam karanligi etrafi kaplayinca, gizlice Sevr Magarasina giderdi. Sehirde olup biten hadiseleri, konusulanlari, tuzaklari Efendimize tek tek haber verir, heyecanla aktarirdi. Geceyi magarada geçirdikten sonra, alaca karanlikta yine kimseye görünmeden tekrar Mekke’ye dönerdi.
Abdullah çocuk denecek yasta idi. Fakat son derece önemli bir görev yapmaktaydi. Bu tehlikeli vazifeyi yerine getirme konusunda hiç tereddüt etmedi. Çok cesurca hareket etti. Istihbarat isini basariyla tamamladi. Babasinin evde kalan bes bin dirhem parasini da alip getirdi. Onun bu hizmeti adinin Islâm Tarihine geçmesine sebeb oldu. Hz. Âise (r.anha) üvey kardesinin bu son derece tehlikeli isteki basarisini takdir eder ve muvaffakiyyetini onun cesaretli, akilli ve becerikli olusuyla açiklardi.
Abdullah Ibni Ebû Bekir (r.a), Fahr-i Kâinat (s.a) efendimizin saglik sihhat ve emniyet içinde Medine-i Münevvere’ye ulastigini ögrenince âilesiyle birlikte kendisi de hicret etti. Sevgili Peygamberimiz onu Ali Ibni Ebi Tâlib ile ahiret kardesi ilânetti. Abdullah, asere-i mübessereden Said Ibni Zeyd (r.a)’in kiz kardesi Âtike ile evli idi. Abdullah Ibni Ebi Bekir (r.a) Mekke fethinde bulundu. Sonra Huneyn Gazvesine katildi. Huneyn’den kaçan Sakif ve Hevâzinliler’in toplanmalarina mani olmak istedi. Onlarin siginip saklandiklari Tâif kalesini muhasara etti. Burada kahramanca çarpisti. Kendisine bir ok isabet etti ve siddetli yaralandi. Medine-i Münevvere’ye yarali olarak döndü. Bir süre sonra iyilesti gibi oldu. Fakat daha sonra bu yara tekrar açilmaga basladi.
Hz. Ebû Bekir (r.a)’in hilafetinin baslarinda idi. Hicretin onbirinci senesinin Sevval ayinda açilan bu yara bir daha kapanmadi. Iyilestirme imkâni bulunamadi. Büyüdü ve derinlesti. Nihayet Abdullah’in sehadetine sebeb oldu. Cenaze namazini babasi Hz. Ebû Bekir (r.a) kildirdi. Kabrine de Hz. Ömer (r.a) ile kardesi Abdurrahman Ibni Ebi Bekir (r.a) yerlestirdi. Taif sehidlerinden sayildi.
Onun vefatindan bir müddet sonra Hz. Ebû Bekir (r.a)’a Sakif heyeti geldi. O sirada Abdullah’in ölümüne sebeb olan ok yaninda idi. Heyettekilere: “Içinizde bu oku taniyaniniz var mi?” diye sordu. Sa’d Ibni Ubeyd: “Bu oku ben yonttum. Ucunu ben sivrilttim. Tüyünü ben taktim. Bunu atan da benim” dedi. Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir (r.a) büyük bir metanetle: “Bu ok, Abdullah’i sehid eden oktur. Senin elinle ona sehidlik serbetini içiren, onun eliyle seni öldürtmeyen Allah’a hamdolsun. Allah’in himayesi genistir.” diyerek yüreginin izdirabini nâzik bir uslûbla dile getirdi
Ne metanet!... Ne teslimiyet!.. Ne nezâket!.. Ne vakur bir hareket!.. Lidere böylesi hareket gerek... Zulum ve esâret âcizlik olsa gerek... Af ve musamaha en güzel meziyet!... Allah’im bizlere de hep güzel meziyetler nasib et!... Amin.
Abdullah Ibni Ebi Bekir (r.a)’dan bir hadis-i serif nakledildigi rivayet edilir. O da Mute harbinde Islâm ordusu kumandanlarinin sehid oluslarini Rasûlullah (s.a)’in Medine’de Mescid-i Nebevi’de haber verisine dairdir. Efendimizin bu mucizesini haber vermesiyle rivayeti kitaplara geçmistir. Cenab-i Hak’tan sefaatlerini niyaz ederiz. Amin.
Mustafa Eris
Kaynak: Altinoluk dergisi
by Muhammed Faruk
http://www.enfal.de/ecdad93.htm
O, Mekke’de dogdu. Babasi Hz. Ebû Bekir (r.a)’in davetiyle küçük yasta Islâm’la sereflendi. Annesi Kaatile binti Abdiluzza’dir. Esma radiyallahu anhâ ile öz, Aise radiyallahu anhâ annemizle baba bir kardesdir.
O, çok anlayisli, zekî ve becerikli bir gençti. Iki Cihan Günesi efendimizin Medine’ye hicretleri sirasinda büyük hizmetler yapti. Sevr Magarasinda bulunduklari üç gün boyunca Resûl-i Ekrem (s.a) efendimiz ile babasi Hz. Ebû Bekir (r.a)’in istihbarat hizmetlerini üstlendi. Babasinin direktiflerini harfiyyen yerine getirdi. Kimseye bir sey hissettirmedi. Sirrini saklamasini bildi. Her gece Sevr Magarasina gelir, gündüz sehirde olan bitenleri anlatirdi. Seher vakti olunca yanlarindan ayrilir, sabah halkin arasina katilirdi.
Gündüzleri, Mekke’de Kureysliler arasinda bulunur, toplantilari takip ederdi, Efendimiz aleyhinde konusulan sözleri toplar ve onun hakkinda alinan kararlari arastirip ögrenirdi. Müsriklerin kurmak istedikleri hile ve tuzaklari duydugunda onlari iyice inceleyip anlamaga çalisirdi. O bilgileri zihninde saglam bir sekilde muhafaza ederdi. Aksam karanligi etrafi kaplayinca, gizlice Sevr Magarasina giderdi. Sehirde olup biten hadiseleri, konusulanlari, tuzaklari Efendimize tek tek haber verir, heyecanla aktarirdi. Geceyi magarada geçirdikten sonra, alaca karanlikta yine kimseye görünmeden tekrar Mekke’ye dönerdi.
Abdullah çocuk denecek yasta idi. Fakat son derece önemli bir görev yapmaktaydi. Bu tehlikeli vazifeyi yerine getirme konusunda hiç tereddüt etmedi. Çok cesurca hareket etti. Istihbarat isini basariyla tamamladi. Babasinin evde kalan bes bin dirhem parasini da alip getirdi. Onun bu hizmeti adinin Islâm Tarihine geçmesine sebeb oldu. Hz. Âise (r.anha) üvey kardesinin bu son derece tehlikeli isteki basarisini takdir eder ve muvaffakiyyetini onun cesaretli, akilli ve becerikli olusuyla açiklardi.
Abdullah Ibni Ebû Bekir (r.a), Fahr-i Kâinat (s.a) efendimizin saglik sihhat ve emniyet içinde Medine-i Münevvere’ye ulastigini ögrenince âilesiyle birlikte kendisi de hicret etti. Sevgili Peygamberimiz onu Ali Ibni Ebi Tâlib ile ahiret kardesi ilânetti. Abdullah, asere-i mübessereden Said Ibni Zeyd (r.a)’in kiz kardesi Âtike ile evli idi. Abdullah Ibni Ebi Bekir (r.a) Mekke fethinde bulundu. Sonra Huneyn Gazvesine katildi. Huneyn’den kaçan Sakif ve Hevâzinliler’in toplanmalarina mani olmak istedi. Onlarin siginip saklandiklari Tâif kalesini muhasara etti. Burada kahramanca çarpisti. Kendisine bir ok isabet etti ve siddetli yaralandi. Medine-i Münevvere’ye yarali olarak döndü. Bir süre sonra iyilesti gibi oldu. Fakat daha sonra bu yara tekrar açilmaga basladi.
Hz. Ebû Bekir (r.a)’in hilafetinin baslarinda idi. Hicretin onbirinci senesinin Sevval ayinda açilan bu yara bir daha kapanmadi. Iyilestirme imkâni bulunamadi. Büyüdü ve derinlesti. Nihayet Abdullah’in sehadetine sebeb oldu. Cenaze namazini babasi Hz. Ebû Bekir (r.a) kildirdi. Kabrine de Hz. Ömer (r.a) ile kardesi Abdurrahman Ibni Ebi Bekir (r.a) yerlestirdi. Taif sehidlerinden sayildi.
Onun vefatindan bir müddet sonra Hz. Ebû Bekir (r.a)’a Sakif heyeti geldi. O sirada Abdullah’in ölümüne sebeb olan ok yaninda idi. Heyettekilere: “Içinizde bu oku taniyaniniz var mi?” diye sordu. Sa’d Ibni Ubeyd: “Bu oku ben yonttum. Ucunu ben sivrilttim. Tüyünü ben taktim. Bunu atan da benim” dedi. Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir (r.a) büyük bir metanetle: “Bu ok, Abdullah’i sehid eden oktur. Senin elinle ona sehidlik serbetini içiren, onun eliyle seni öldürtmeyen Allah’a hamdolsun. Allah’in himayesi genistir.” diyerek yüreginin izdirabini nâzik bir uslûbla dile getirdi
Ne metanet!... Ne teslimiyet!.. Ne nezâket!.. Ne vakur bir hareket!.. Lidere böylesi hareket gerek... Zulum ve esâret âcizlik olsa gerek... Af ve musamaha en güzel meziyet!... Allah’im bizlere de hep güzel meziyetler nasib et!... Amin.
Abdullah Ibni Ebi Bekir (r.a)’dan bir hadis-i serif nakledildigi rivayet edilir. O da Mute harbinde Islâm ordusu kumandanlarinin sehid oluslarini Rasûlullah (s.a)’in Medine’de Mescid-i Nebevi’de haber verisine dairdir. Efendimizin bu mucizesini haber vermesiyle rivayeti kitaplara geçmistir. Cenab-i Hak’tan sefaatlerini niyaz ederiz. Amin.
Mustafa Eris
Kaynak: Altinoluk dergisi
by Muhammed Faruk
http://www.enfal.de/ecdad93.htm
güncel Önemli Başlıklar