bugün

" gitgide azalıyoruz " hissini yaşamaktır. sscb çökmüş, berlin duvarı yıkılmış, demir perde aralanmıştır. ağır yenik düşmüşlüğün acısıdır.
(bkz: 80 lerde gocuk olmak)
çok zor bir dönemdir, hep solcuların yüzüne vurulur "bak yugoslavya ne halde sovyetler çöktü", halbuki sosyalizmi kabataslak incelemiş olmaktan öte gitmemiş bünyeler tarafından sorgulanan solculuk söylemleri alay konusu olurken, 2000 lerde krizler alıp gidecektir başını ve o çağdışı dedikleri marx'ın sermaye tekelleşmesi hakkında dedikleri bir bir krizi tetikleyen etkenler oluverecekti.

kapitalizm piramit gibi işleyen bir sistemdir, temelini zaten sanayi devriminde attı, çocukluk hastalıklarını iki dünya savaşıyla atlatıp kendi yönlendiricilerini buldu ve 80 lere 90 lara gelindiğinde altın çağını yaşadı. altın çağında önemli sosyalist güçler benliğini yitirince kapitalizmin geçer bir sistem olduğu düşünüldü. ve solculuk karşı olduğu şeyin yükselişi karşısında susmak bastırılmak zorunda kaldı.

doksanlar bitince sermaye yavaş yavaş bir yerlerde toplanmaya başladı ve tabanın likidite ve nakit sorunu açığa çıktı. sermaye ürettiğini satacak insan bulamaz haldedir, çünkü bu artık değeri bir yere toplamaya yönelik sistem insanların elinden almıştır alım gücünü. marx'ın her dediği doğru olmamakla beraber, kapitalizmin sallantıda olduğu da gerçektir. 90 lara göre biraz daha araştırılıp saygı duyulması gereken bir şeydir solcu olmak.

en dip not: sovyetler ve yugoslavya yanlış sosyalizm denemeleriyle * dışarının etkisinden çok kendi sonunu kendi getirmiştir.
"ne yani, biz solcular şimdi b.k yoluna mı gitti yani ?" şeklinde düşüncelerin arttığı dönem.