bugün

herkesin beğendiği filmdir.
bu bile izlememek için yeterli bir sebep sanırım.
erkeklerin nedense hep tutarsız, dengesiz ve salak kadınların peşinden koştuğunun göstergesi olan bir filmdir.
fragmanını izlerken başroldeki hhatunu katy perry zannettiğiim filmdir.

katy perry

http://www.mailce.com/wp-content/uploads/katy-perry.jpg

zoey deschanel

http://500daysofsummer.files.wordpress.com/2009/08/deschanel-zooey_584.jpg
aşk'a olan inancınızı zedeleyen, gerçekleri izleyenlerin yüzüne vuran bir film. *
http://bit.ly/dcxVuO
--spoiler--
summer: i think we should stop seeing each other. i mean this thing-- what are we doing? all we do is argue.
tom: that's bullshit.
summer: i mean, we've been like sid and nancy for months now.
tom: summer, sid stabbed nancy... seven times with kitchen knife. i... i mean, we have some disagreements, but i hardly think i'm sid vicious.
summer: no. i'm sid.
tom: oh. so i'm nancy?

summer: sanırım görüşmeyi kesmeliyiz. yanı bu-- ne yapıyoruz biz? tek yaptığımız tartışmak.
tom: saçmalıyorsun.
summer: yani, aylardır sid ve nancy gibiyiz...
tom: summer, sid nancy'yi bir mutfak bıçağıyla 7 kez bıçaklaşmıştı. ben.. yani, belki bazen tartışıyoruz ama kendimi sid'in yerine koyamıyorum.
summer: hayır. sid benim.
tom: hı. ben de nancy'yim öyle mi?
--spoiler--
erkek kızla tanışır. erkek aşık olur, kız olmaz. ve kızımız yani Summer yaşanan her şeyi bu diyalogla sonlandırır, bir anda, "ona ne olur" diye düşünmeden. ve erkek sadece şunu geçirir aklından; lan allahsız! Ve kızımız Sid ve Nancy'nin öyküsü gibi, erkeği 7 kez bıçaklamışçasına bu ilişkiyi sonlandırır.
türkçe dublaj olarak izlenmemesi gereken film. altyazılı izleyin, orjinalinden kaçmayın efendim. güzelim filmi bir kalemde sildirdi bana türkçe dublaj..
bak bak bak bak güzel bir isim, film çekmek için!

-kimse ringo star'ı sevmez!
-ben de bu yüzden seviyorum zaten.

summer hanım summer hanım,
tom, ringo'nun latifdoğanvari resmini(plak kapağı?) bir heyecanla sana gösterdiğinde, insan minimal de olsa bir tepki verirdi lan. bedbaht ettin, melankoliye gark ettin herifi. söyle buldun mu aradığın aşkı, dorian gray okurken tanıştığın dallamayla? neyse bu işler karmaşık işler, adamı sırtından şişler. ayrılanlar barışanlar yalnızlar başkasını bulanlar sonra yine ayrılanlar falanlar filanlar. biri gelir biri gider. summer biter, autumn gelir. zaman geçer. daşlaşmasak iyi olacağıdı amma, daşlaşıyoruz yavaş yavaş.
filmin başarısı kesinlikle 2000lerde aşık olanların daha doğrusu gerçek aşkın var olduğuna inanıp risk alanların hikayesini anlatıyor olmasıdan kaynaklı. başarılı öykü dediğimiz olay tam da bu zaten. sadece erkek aşık olur, kadın ciddi bakmaz ilişkiye durumu (tam tersi de olabilir) değil anlatılan. çiftlerin, beraber yaptıkları şeyler bize yakın geliyor. notebook da dondurma olayı, jeux d'enfants da sokakları birbirine katma vakası gibi bu filmde de var bazı ögeler. hacı o değil de ikea ne reklam yapmış aga diyip tüm romantizmin içine sıçmak vardı ama neyse. ha tabi saf aşığının kalbini 23094239 parçacığa ayıran "summer", amerikalıların bi sözü var bildin mi? fuck you!
sırf the smiths soundtrackları için izlenebilecek harika bir filmdir.
--spoiler--
summer'a resmen âşık oldum.
gülüşünü seviyorum.
saçlarını seviyorum.
dizlerini seviyorum.
boynundaki kalp şeklinde olan
doğum lekesini seviyorum.
konuşmadan önce bazen
dudaklarını yalamasını seviyorum.
gülerken çıkardığı sesleri seviyorum.
uyurkenki hâlini seviyorum.
bu şarkıyı her duyduğumda
aklıma onun gelmesini seviyorum.
bana hissettirdiklerini seviyorum.
sanki her şey mümkünmüş gibi.
sanki...
yaşamaya değermiş gibi.

*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*

summer'dan nefret ediyorum.
yamuk yumuk dişlerinden,
1960'lardan kalma saç kesiminden...
kemikli dizlerinden...
boynundaki ezilmiş hamam böceğine
benzeyen lekeden nefret ediyorum.
konuşmadan önce dudaklarını
yalamasından nefret ediyorum.
gülerken çıkardığı sesten
nefret ediyorum.
bu şarkıdan nefret ediyorum!
--spoiler--
--spoiler--
--spoiler--
bak spoiler koydum iki tane, sonra "niye koymadın, vay biz okuduk filmin heyecanı kaçtı pis yazar" falan demeyin bana. tek kelimeyle özetliyorum size filmi, summer bir kaltak. hem de öyle böyle değil, en harbisinden. sinirlendim bak yine.. neyse.
--spoiler--
--spoiler--
etkiliyeci anlatımı ile güzel bir film.
--spoiler--
ilişkilerin nerden nereye geldiğini anlatan güzel bir yapım. zooey süperdir her zaman ki gibi ancak asıl etkileyici olan son zamanlarda inception da da izlediğimiz Joseph Gordon-Levitt performansı.
--spoiler--
notum : 6/10
sevgililerinin "summer"ı olduğunu fark eden kızlar akıllansın mesajı veren harika film. hiç bi filmde bu kadar çok sevgi ve nefret duyguları arasında gidip gelemezsiniz.
izleyen herkesin kendinden birşeyler bulabileceği filmdir. sevgilinin gideceğini bile bile, gideceğini baştan söylemiş bir sevgiliyle sırf bir kaç gün daha geçirmek için safça korunan bir ilişkiyi anlatır. Zaman zaman yaşadığımız ilişkilerde bir summer la birlikte olduğumuz gerçeğini yüzümüze vurandır.
aşk filmi olan bir aşk filmi. sadece sonu dandik. kafalar karışmasın.
daha önce aşık olmuş, hüsrana uğramış bünyenin damarlarına umut enjekte eden filmdir. "aşk biter, aşk gelir." der kısaca.

(bkz: sugar town)
soundtracklarında carla bruni,regina spector gibi isimleride dinliyebileceğiniz aşkı farklı bir açıdan anlatan arşive konulası bir filmdir...izlerken nedendir bilinmez amelie'i anımsatmıştır...
herşeyiyle sevilesi film. soundtrackinden, summerına, tebrik kartlarından, tomun sevimli arkadaşlarına. filmin başındaki "izleyeceğiniz her şey kurgudan ibarettir. Biriyle olan herhangi bir benzerlik görürseniz, tamamen tesadüftür. Özellikle de seninle Jenny Beckman. Kaltak." yazısıyla yarmış, amelie tadındaki karakter anlatımlarıyla takdirimizi toplamıştır. ayrıca filmin baş karakterleri , ne güzelsiniz lan. romantik komedi diye küçümsemeyiniz beyler, sıcak bi film. izleyiniz.
oysa Zooey Deschanel bacımızı yes man'de ne kadar çok sevmiştik. bu filmden sonra kanlımızdır.
ilk sinema yazımı yazdığım filmdir.
nasıl bir yazı diye merak edenleri şöyle alalım:
http://www.sinemabed.com/kara-sevdanin-500-gunu?utm_source=feedburner&utm_medium=feed&utm_campaign=Feed%3A+sinemabed+%28Sinemabed%29&utm_content=FaceBook
ayrıca 500 Days of Summer Dance Sequence sahnesi yani summerın tom'un hayallerini gerçeğe dönüştürdükten sonra sevinçli sabahın zıt sahnesi filme konulmamıştır.
kesinlikle izleyin derim. (bkz: emri vakici yazar)
karşınızda: 500 Days of Summer Deleted Scene (Worst Morning Ever): http://www.youtube.com/watch?v=6LkLl9XX8f4
önceden hakkında yazılanları okuyup da beklenti içine girilmemesi gereken film. hayalkırıklığına uğrama ihtimaliniz çok yüksek. fazlasıyla abartılan film. dikkat geridi spoiler içerebilir!

o kadın türkiye de yaşasaydı orospu ya da kaşar olarak damgalanırdı. tabi holivud filmi olunca "ayyy çok romantik yaaaa" moduna giriliyor nedense. bildiğiniz sürtük işte. tamam sevgili istemiyorum diyo ama yine de yüz veriyo adama. madem sevgili istemiyosun, ne diye yatıyosun adamla? bizim burda böylelerine orospu denir. başka da bir şey denmez.

valla sıkıntıdan patladım. sırf sonunu merak ettiğim için dayandım. ama sonu hoştu. ayrıca tom a akıl veren küçük kız filmdeki en harika karakter. gerisi de yalan.

hakkında daha fazla yazmaya değmeyecek türden bir yapım.

özet geçeyim: bir saf aşık ve kaşar bir kızın maceralarını anlatan film.
konusu bile bile lades olmak sözüyle eşdeğer olan bir film.
--spoiler--
kız en başından ciddi bir ilişki istemediğini belirtiyor haklı veya haksız onun değerlendirmesinden ziyade e be çocuğum sen bu ciddi olmamanın açılımını bir sorsaydın ya keşke, sırf onunla birlikte olmak için "ciddi olmamak" kısmını kendi içinden umutlarınla değiştirip, aşık olmanın ne gereği vardı?

öyle bırakıp gitti işte. resmen (bkz: göte geldi aşkınız hepimizde şaşkınız). neyse zor olsa da atlatacaktın ki atlattın ama o evrede summer şahsının ikide bir hayatının belli bir kısmına girip sana umut vermesini hiç tasvip etmedim hemde hayatında biri varken. zaten çocuğu terketmişsin sonra onun iyi olup olmadığını düşünmen neyi değiştirir summer?
hadi onu merak ettin, bari evinde düzenlediğin partiye çağırmasaydın.
ama çağırmasaydın da biz hayatında biri olduğunu öğrenemezdik, doğru. neyse olan olmuş zaten sana eşinle mutluluklar diliyorum.
--spoiler--
orta şekerli bir film olmakla birlikte imdb nin 8 puanı da bu film için fazladır. 7 puan tam yerindedir.
ayrıca ikea nın yoğun reklamı için ne kadar para aldıkları da merak edilesidir.

filmden çıkardığımız ders: sevgilin olursa, ikea da fantezi yapma. terk edip gider başkasıyla evlenir, kalırsın öyle löp gibi. muslukların bozulur 7/24 ağlarsın.
türkçu dublajlısının 91 dakika orjinalininse 95 dakika olduğu filmdir.Nedir ne değildir anlayabilmiş değilim.
hoş bir kara komedi.

--spoiler--

o kız hiç bir şeyi hak etmiyordu, filmin sonunda ki kız iyidir.

--spoiler--
an itibariyle izlemeyi bitirdiğim, güzel detaylarla hoş bir hava yakalamış ama platonik aşk nedeniyle biraz da içimi burkmuş, aşk hakkında bir öykü.