bugün

afyon' u yazmayın yazarsanız ben sizin amınıza koyim bu sizin iyiliğiniz için gençler, özür dilerim.
mühendislik:

iyi bir üniversiteye gitmeye çalışın. üniversitenin imajı çok önemlidir mühendislik için. devlet üniversiteleri olarak boğaziçi, odtü, itü gibi üç beş üniversite ipi çeker. arkadan gelen bir beş altı üniversite daha vardır, geri kalanların çoğu da çöptür. yazık etmeyin derim kendinize, mümkün olduğunca iyi bir okulda okuyun şu bölümü.

çok idealist değilseniz, endüstri mühendisliği yazın derim. en azından makine, mekatronik, elektrik elektronik vsye göre daha kolay, daha eğlenceli ve daha rahattır. ama yine de o bölümde, gideceğiniz üniversitede okuyanlara danışın.

"mekatronik geleceğin mesleğiymiş yaaa". lan yok öyle bir şey. millet gazeteden, oradan buradan duyduğunu söylüyor. fantazi yapmayın, iddaada sürpriz kupon yapmıyorsunuz, üniversite tercihi yapıyorsunuz. hele şu mekatroniği özellikle yazıyorum buraya. kafa şu: "elektronikten de makineden de ders alıyorlarmış, önleri çok açık olur bunların" la oğlum bu iyi bir şey değil ki. mühendislikte asıl, daha dar bir alanda daha yüksek bir ihtisas yapmış olmanız iyidir. bu yüzden elektrik mühendisliğinden elektronik, sonra ondan da bilgisayar ayrılmış falan. iki üç farklı bölümden dersler alınca çok donanımlı olmuyorsunuz yani. haa, halihazırda mekatronik okuyanlar alınmasın. neticede onlar da biliyorlar ki bu ülkede mühendislik okuyorsanız hangi bölümü okuduğunuz da çoğu zaman öyle aman aman etki etmiyor.

evet az önce de dediğim gibi. bu ülkede mühendislerin çoğu aynı işlere başvurabilir. çoğu da aslında mühendislikle çok alakalı işler yapmaz. bunca sene boşuna okumuşuz, okuduklarımızın hiçbiri iş hayatında işe yaramıyor diyenleri çok duyarsınız zaten. ama bu demek değil ki sen bilkentte, boğaziçinde bilgisayar müh. okuyup sonra da microsoftta en taşaklı işlerde çalışamazsın. elbette olabilir. ama bunun için çok idealist olman ve çok çok çok çalışman lazım benden söylemesi. bu adamların sayıları da sınırlı zaten.

tıp:

fazla bir şey diyemeyeceğim. en azından mezun olunca ne olacağınızı az buçuk kestirebildiğiniz bir bölüm. bu yüzden gitmediğime pişman oldum kısa bir süre. şimdi yine pişman değilim, heheh. sadece şunu söylemeyi bir borç biliyorum: "çok istiyorum, puanım da yetiyor ama 6 sene üniversite mi okunur amk" demeyin. biz dedik bunu zamanında. o arkadaşların çoğu (ben de dahil) şimdiye mezun olmuştuk tıp okusaydık. pek çoğumuz da okulu uzatmadan başardı bunu. e tabii, sen ikinci sınıftan okul bırakırsan olacağı odur. bazı arkadaşlar iki sene hazırlıkta takıldı, kimisi 8 senede makine mühendisliğini zar zor bitirdi*. eheheh. neyse, yani 6 sene okunur mu demeyin. zaten bunların son senelerde hastanede staj olayları mı ne var. yani o 6 seneyi gözünüzde çok büyütmeyin derim ben.

sosyal bilimler & hukuk:

hukuk güzel ve zevkli bir bölüm bence. bazı açılardan zannettiğiniz kadar prestijli gelmeyebilir. hakimlik savcılık olayları şu aralar çok sıkıntı. kontenjanlar da ha bire öküz gibi artırılıyor. ama hala da prestijli bölüm.

sosyal bilimler, bu ülkenin üvey evlatlarından. ama şunu da unutmayın ki devlet kadrolarında en taşaklı meslekler de yine de iisbf mezunlarını bekler. en büyük sıkıntı, yüzbinlerce iisbf mezunları arasından sıyrılıp bu işleri kapabilmektir. bir de ha bire başka bölümlere de açılan meslek memurlukları yüzünden içiniz erir, "bizim lan o kadrolar, biziiim" diye isyan edebilirsiniz. özellikle mülkiyelilerde ve gazililerde çok görüyorum bunu. akademik kariyer düşünüyorsanız boğaziçi, bilkent, odtü gibi üniversiteleri tercih edin derim. kpss falan kasacaksanız o zaman üniversitenin önemi o kadar fazla olmayabilir ama bu sefer de iktisat ve hukuk kasmanız gerekir.

devlet vs vakıf üniversitesi

ikisinin de artıları, eksileri var. yeterince zenginseniz, gidip saçma sapan anadolu üniversitelerinde okuyacağınıza adam gibi bir vakıf üniversitesinde okuyun. hiç bir şey olmasa bile yabancı diliniz olur. bilkent, koç, sabancı gibi okullar gerçekten imkan bakımından devlet üniversitelerine fark attı. devlet okullarında sürekli artan kontenjanlar da kaliteyi düşürdü.

yok abi ben burslu okuyacam vakıf üniversitesinde?

iyi düşün derim. vakıf üniversitelerinin imkanları çok iyi olsa da ortamı devlet üniversitelerinden çok farklıdır. "köpekler ve fakirler giremez" tarzı saçmalıkları takmayın, şehir efsanesi onlar, ama bu demek değil ki her şey de güllük gülistanlık. bu vakıf üniversitelerinin şehrin dışında olmaları ve mecburen servisle bir yerlere gidip gelmen, arabanın olmaması bile koyar zaman zaman. hayat pahalıdır bu okullarda, odtüde, itüde, boğaziçinde falan millet ucuza yemek yerken sen üç dört katı fiyatlarla aç kalabilirsin. verdikleri burslar da zaten çoğunlukla bu hayat pahalılığını sübvanse edebilmek içindir genelde. fazla burs alıcam diye de saçma sapan okullara gitmeyin, gençliğinize yazık etmeyin.

buna rağmen bu söylediklerim herkesi sıkıntıya sokmaz elbette. kendiniz karar verin. bu sıkıntıları rahat rahat aşarım diyorsanız vakıf üniversitesi de yazabilirsiniz. ama açık konuşayım, hiç bir vakıf üniversitesinde de bir boğaziçi, itü, odtü ya da en basitinden bir mülkiye havası yoktur mesela. çünkü bu saydığım üniversiteler öğrencileriyle ayakta kalır. ötekileri ise zengin adamlar tarafından öğrenciler gelsin diye yapılmış binalardır. bu anlamda klasik üniversiteler gibi değillerdir.

ben filanca bölümü istiyorum ama ailem başka bölümü yazmamı istiyor?

oturup adam gibi konuşun, derdinizi anlatın. önce kendiniz ne istediğinizden kesin olarak emin olun. ailenizi de eninde sonunda ikna edersiniz zaten. "o bölümden mezun olanlar işsiz dolanıyormuş" gibi lafları kabul etmeyin kolay kolay. burası türkiye hacı. işsizlik zaten yüksek. işsiz mühendis de var, işletmeci de. bu demek değil ki sen de o bölümü okuyup işsiz kalacaksın. bu ülkede işletmecilerin çoğu işsiz gezer ama bazı işletme mezunları da koskoca şirketleri yönetir, çoğu doktorun, mühendisin hayalinde göremeyeceği paraları kazanır mesela. o yüzden çok da ümitsiz olmayın. sevdiğiniz bir bölüme, seveceğiniz, prestijli bir üniversiteye girmeye bakın. bazı üniversitelerin bazı bölümleri çok iyiyken başka bazı bölümleri çok kötü olabilir. ona da dikkat edin.

ailenizle ortak hareket etmeye çalışın. elbette kararı verecek ve o okulda okuyacak olan sizsiniz. ancak şunu unutmayın ki çoğunuz 17-18-19 yaşlarında insanlarsınız. 3 sene sonra şu anki fikirlerinize bakıp bakıp güleceksiniz. "ne kadar basit düşünüyormuşum" diyeceksiniz. o yüzden sizden daha geniş düşünen ve her zaman güvenebileceğiniz insanlara, ailenize danışın yeri geldiğinde. mümkünse gitmek istediğiniz okulları birlikte gezin. ama her şeyi de ailenize yaptırmayın. siz de aktif olun.

şehir?

gideceğiniz şehir her zaman önemlidir. mühendislik isteyenlere tavsiyem mümkünse istanbulu tercih etmeleridir. ama odtü için, bilkent için de ankaraya gelinir elbette. ailenizden uzak şehirlere gitmekten fazla korkmayın. ilk seneden sonra zaten ailenizin yanında çok da rahat etmemeye başlayacaksınız.

istanbul ve ankara, geniş olanaklara sahip büyük metropollerdir. kocaeli, bursa gibi şehirler de istanbula yakınlığı sebebiyle tercih edilir bazen. eskişehir, izmir vs bunlar da güzel şehirler. ama şunu unutmayın ki bu ülkede üniversite denilince akla gelecek ilk iki şehir ankara ve istanbuldur.

bu iki şehir arasında kalanlar varsa şunu söyleyebilirim ki öğrencilerin belki yüzde doksanına yakın bölümü "ne işin var oğlum ankarada, istanbul dururken?" der size. hakikaten de istanbul ankaradan fersah fersah ötede bence de. hala bile alışamadım ankaraya. ya da alıştım da sevemedim pek. gerçi şehri sevdiren insandır en çok ama yine bile arada bir arkadaşlarınızla istanbulda şöyle beşiktaşta, kadıköyde bir tur atıp taksimde eğlenmeye gitseniz hemencecik ısınırsınız istanbula. bir de istanbul çok kozmopolit bir şehir, eyüpte farklı, osmanbeyde farklı, sarıyerde, maslakta, kadıköyde, üsküdarda, ümraniyede farklı... o yüzden her telden çalar. ama ankara biraz daha bütündür.

yardımcı olabileceğim başka şeyler varsa da sormaktan çekinmeyin. sadece bazen gecikebilirim cevap vermekte, ya da sabahım 5i gibi garip bir zamanda cevap yazabilirim. o da sorun olmaz herhalde, heheh.
aman mühendislik yazmayın gençler .
Verilmeye çalışılıp da verilemeyen saçma sapan tavsiyelerdir. Bu konuda tek bir tavsiye var: Kendinizi tanıyın. Kendinizi tanıyın lan kim olduğunu bilmeyen adamın değil üniversite yaşamak neyine? Sen hangi meslekle mutlu olacaksın? Mutluluğu mu huzuru mu parayı mı üniversiteyi rahat okumayı mı bitirince ne bok olmayı istiyorsun? Kendini bilen adam bunları zate bilir. Çok zor şey değil bunlar. Oturun bir başkalarıyla değil kendinizle konuşun. Bu ülke anası babası istedi diye öğretmen dedi diye çok puan yaptı da puanı yanmasın diye mühendislik seçenler yüzünden daha t cetvelinden haberi olmayıp mühendis olanlar yüzünden mühendis çopluğu, insanı sevmeden tıp okuyup da sozum ona sözde doktor olup insan biçen eğitimli eli neşterliler yüzünden böyle oldu. Yaptığın puan fazlaysa da git istediğin bolume güzel kardeşim. Garson olacaksan garson ol çopçu ol ama istediğin işi yap. Olç tart biç önce sen ne istiyorsun ona göre karar ver. Her mesleğe ihtiyaç var emin ol ama işini en iyi yapan severek yapandır, severek yapacağın mesleği seç işin zaten hazır aç kalmazsın.
istanbul : para bok diyorsan yaz. yok ben güzelce bir sikilip çöldeki kutup ayısını bile sikecem diyorsan da yaz. seni diğer şehirlere göre en az 2 kat her yönden geliştirebilecek bir memleket..

Ankara : öğrenci ve protokolun şehri ben pek sevmem ankarayı ama manyakları var buranın da..ayrıca denizi de yoktur.

izmir : yaz lan burayı ege üniversitesinde oku.. kampüs süper.. hayatta çok pahalı degil burada. ayrıca kızlar teklif ediyor.

Antalya : çok yorum yapamiceğim.. ama severim burayı da.. hiç olmadı yazın alanyası sidesi manavgatı var.

adana : üniversite çok iyi. kampüs çok geniş ferah.. ortam olarakta güzel adana. yazları biraz sıcak.. (çalış olm yaz okuluna kalma sende)

hatay : baba burası cennet.. yemekler on numara hayat çok ucuz. arsuz gibi deniz dibi bir ilçesi. suyu çok güzel. hafta sonu kaçamakta yaparsın.. kiralar ucuz. daha ne olsun amk.
afyonu yazmayın. Yazarsanız allah belanızı verir kardeşlerim.
Sevgili dost arkadas icin sehir secmeyin universite baskadir cok pisman olursunuz sonra.
Bolu ya gelmeyen pişman olur çünkü gençken yapılacak 100 şeyden 5 ini rahat yaparsınız.
"Ben insanlara hizmet edeceğim" diyorsanız tıp yazın. Her yıl hayvan gibi artan kontenjan sayesinde 5-6 seneye bir forsu kalmayacak zira. Çalışana "çalışsın it işi ne?" Gözüyle bakılan ülkemde saçlarınızı beyazlatacaksanız ulvi bir amaç uğruna olsun en azından, "ooo parası iyiyniş hacılar" mantığı değil.
nereye giderseniz gidin sıçtınız. çünkü puanınızın yettiği en iyi yere gitmek isteyeceksiniz. ve orası da en zor yer olacak. liseye benzemeyecek. ama çimlerde yatma piknik yapma hayallerinizi geçin nasıl ders yapacağınızın hayallerini kurmaya başlayın. kendinizi derslerden kalmaya hazırlayın. ygs lys ye çalıştığınız kadar çalışmak zorunda kalacaksınız her yıl. eğer ki ben çalışmadan girdim sınavlara diyorsanız, ve üniversiteye gidecekseniz; emin olun siz de çalışmaya başlayacaksınız. ya da okulu bırakır geri dönersiniz. kolay değil çünkü arkadaşlar. hem de hiç kolay değil. lisedeki en sevmediğiniz hocanın bile aslında ne kadar sizi düşündüğünün farkına varacaksınız. çünkü burada kimse sizi takmayacak( birkaç hoca dışında illa ki vardır empati yapabilen birisi) çünkü onlara da para yetmiyor olacak. kendimden örnek vereyim elektrik mühendisliği okuyorum. bir dersten sınava girdik. ama hoca yok asistan var. sonra kağıtlar dağıtıldı, fakat kağıtların sadece ön yüzünde 1 soru var. ve açıklama kısmında sınav 4 sorudur her soru 25 puandır süreniz 150dakikadır vs. diye açıklamalar var. ee dedik ne olacak olsun siz çözün dediler. sınavdan sonra hocanın yanına gidip olayı izah ettik. hoca bizi geçiştirdi gitti, hatta kapıdan çıkarken sizle mi uğraşacağım amk. benzeri bir şey söyledi. neyse sonra sınav açıklandı 2 kişi 25 almış 10 kişi falan sıfır almış geri kalanlar da( yaklaşık 40-50 kişi) 5 puan almış. yine itiraz ettik bu sefer de bakayım bari dedi hoca aldı kağıtları. baktı bunlar yanlış okunmuş dedi. e yanlış okundu tabi asistana okuttun çünkü. neyse konuyu dağıttım arkadaşlar sonuç olarak istediğiniz bir alana gidin derim ben. aldığınız puanı siktir edin( tabi ebeveynleriniz karışacak) ve sevdiğiniz bir alana yönlenin. hep mezun olunca ne kadar para alırım diye düşünmeyin. emin olun mezun olana kadar çekecekleriniz de önemli. bizim kimya derslerinde mansur diye bir abi var adam gelmiş 30 yaşına hocam diyor ben bu dersi 8. kez alıyorum. niye diyor anlamıyor musun? yok hocam hep ters hocalara denk geldim dedi mansur abi. birisi yüzünden 3 yıl derslere gelmedim zaten diyor dersi ilk aldığımda saf bi çocuktum dedi. sonra askere gittim evlendim hala kimya görüyorum hocam diyor adam. ortamlar genel olarak böyle. arkadaş çevresi güzel ama hayatınızı yaşamaya o kadar zaman kalmayacak. neyse nereyi seçerseniz seçin umarım sonu güzel olur.
siz siz olun kesinlkle küçük bir şehirde okumayın. bakın psikolojiniz bozulur. gidin eskişehir'de adana'da izmir'de hatta mümkünse istanbul'da okuyun. öyle küçük 5 para etmez, halkı gün yüzü görmemiş memleketlerde okumayın. asla bak.
Amerikan Kültürü ve Edebiyatı okuyacaksanız Dokuz Eylül yazın. Diğerleri klasik eğitim veriyor, çok bir şey katmaz size.

Dokuz Eylül AKE'yi bu kadar ayrıcalıklı kılan en önemli isim Hakan Dibel'dir. Onun hocanız olması sizin için inanılmaz bir ayrıcalık teşkil edecektir. Muhteşem bir hoca, olağanüstü bir insandır.

Eğitimi değil de kampüsü önemsiyorsanız bir şey diyemem. Tınaztepe Yerleşkesi, Buca'nın da dışında, dağın tepesindedir. Kampüs içerisi de iyi değildir. Hayal kırıklığına uğramayın sonra.
afyon, sakarya, kütahya, bolu dışındaki herhangi bir üniversite.
1- üniversite eğitimi kişinin hayatına yön verir her yönüyle. En az 60 lı yaşlara kadar da okuyacağınız bölümle ilgili işi yapacaksınız o yüzden anne babanıza ya da elaleme değil kendinize uygun bölüm belirleyin. Puanınız değil seçimi siz yapın.

2- büyük şehirler başkadır. Ailenizden uzakta öğrencilik hayatınızı yaşayabileceğiniz bir şehir istanbul başta olmak üzere ankara izmir bursa antalya mersin güzel örnekleri.

3- devlet özel farkı size kalmış bir seçimdir. En kabasından maddiyat, sosyal çevre vs. bir çok özel üniversitenin eğitim durumu iyi şu an. Ama paranızı adam akıllı bir yere vermiş olun.
puan yetiyorsa boğaziçi yazın amk. "yazmayın" diyen mallara takılmayın. onlar, ilk sene gelip hazırlıkta derslere dahi uğramayıp, keyfin .mına koyup sonra da okulu uzatanlardır. okul çohoş, puan tutuyorsa hiç kaçırmayın.

hazırlık kasıyor yalnız, onu da söyleyeyim.