bugün

bir sivaslı olarak utanç duymama sebep olan katliamdır.

o zamanlarda evimiz madımak oteline yakın bir yerdeydi. o civarda evlerin eskiliğinden midir nedir arada bir yangınlar olurdu, bizim evin balkonundan da yangınların dumanları gözükürdü. o gün de dumanlar geliyordu o civardan. biz gene bir yerde yangın var sandık. meğerse 37 insan katlediliyormuş, sonradan öğrendik.
Kimilerine gore derin devletin gerceklestirdigi olaydir. Ancak derin devlet diye bir kavram yoktur. Devletin tumu derindir zaten. Devletin hicbir mesru tarafi yoktur. Devlet, kurallari toplum tarafindan belirlenmis bir yasam duzeninde , duzeni saglamak icin organize edilmis ve bu dogrultuda yaptirimlar uygulama yetkisine sahip kurumdur.

turkiye devleti'ne goz atalim :

-Devletimizin yasalari 1982'de asker zoruyla kabul ettirilmis anayasadir
-Anayasal kurallarin cogunlugu sermaye sahiplerine hizmet etmektedir
-Anayasa'daki kurallar dahi yaptirim uygulama yeterliligine sahip gorulmemis ve binlerce kez bu kurallar ihlal edilmistir(ugur mumcu katliami, hrant dink katliami, iskenceler, bir suru yanlis belge ile mahkum edilen sucsuz insanlar..vb).

Bu durumda devlet tumden 'derin' bir kurumdur.

Sivas katliami da devlet tarafindan gerceklestirilmistir , en guzel kaniti devletin subayinin su laflari olsa gerek :

--spoiler--

yangının başlamasına bir saat falan var. birden bir rütbeli subay, yanında iki çevik kuvvet otele girdi. elektrikler kesik. 'biz buradan nasıl çıkacağız?' diye sorduk... subay döndü ve aynen şu ifadeyi kullandı: 'nasıl girdiyseniz öyle çıkın, o... çocukları.' onlar çıkıp gidince 'bitti bu iş, burada ölüyoruz' derken zaten on binin üzerinde saldırgan otelin etrafını sarmıştı bile.

--spoiler--
sadece yanarak ölmediler, biliyorsun değil mi?

onlarca şey yazıldı, onlarca şey okudu onlarca kişi. tarih bu, yazanın kaleminden çıkan kadar anlamlı, kelimeler kadar eksik. tarih bu, bakmak ile görmek arasında yerini alanların kelimelerinin anlattıkları. tarih bu; 2 temmuz '93.

yanarak sadece ölmediler, biliyorsun değil mi?

önce bir duman kokusu alıyor günü, yanıyor madımak. düşünen beyinler yanıyor önce, sonra düşünceler odun oluyor ateşe. yanıyor madımak her zerresince. gök kırmızı yer siyah, canlar soluyor usta "onlar yanmadı birer gül oldu" dediğince, madımak yanıyor. duman kokusu yerini mateme bırakıyor sonra, gökyüzü örtüyor donan 35 bedeni yanarak, suç suçlu bilen bilmeyen herkes bir türkü yakıyor;
Nesine yar nesine
Ölürüm ben sesine
Bir daha vursa idi
Nefesim nefesine
akşam oluyor sonra, gün geçiyor, günler geçiyor. sivas duman kokuyor her madımak diyene.

yanarak ölmediler sadece, biliyorsun değil mi?
(bkz: türkiye laiktir laik kalacak)

edit: eksileyen arkadaşa;

kalacak!
16 yıl önce. o zamanlar daha neyin ne olduğundan habersiz, bu tarz konuları da dinlediğim zaman bile anlayamayacak dönemimdeyim. yaş 7, ilkokula yeni başlamışım.

bir şeyler oluyor. otel yanıyor. insanlar ölüyor. arada bir aziz nesin ismi duyuyorum. bir tek onu biliyorum, babam okuyor çünkü, evde kitapları var. çocukluk anılarını anlattığı kitabıyla da ben okuma alıştırmaları yapıyorum.

7 yaşındayken, o televizyonda gördüğüm bir sahne yıllar yılı gözümün önünden gitmiyor. aziz nesin yanan otelden çıkarılmış, yangın merdiveninde. merdivenin başında bir görevli var. bir de sakallı adam. sakallı adam görevliyi itekliyor, "bırakın yansınlar. din iman bırakmadılar millette" gibi laflar söylüyor. aynı zamanda da pozlr vermeyi ihmal etmiyor. aziz nesin kalakalmış merdivenin ortasında. binlerce insan, çoğu sakallı, takkeli. inse inemiyor, kalsa yanacak.

bir zaman sonra isimleri aratıyorum, aynı fotoğraf geliyor gözlerimin önüne. hatırladığımın aynısı, ne bir eksik var ne de bir fazla. o kadar diri kalmış ki aklımda. o kadar çok korkutmuş ki insanlardan...

izledikçe anlamaya başlıyorum. insanları öldürmeye çalışıyorlar, nedenini bilmiyorum. babam "sen izleme" diyor, "peki" diyorum. sonradan öğreniyorum, onlarca insan ölmüş orada. cayır cayır yakmışlar bedenlerini. dinleri elden gidiyormuş. kim götürüyor sizin dininizi? nereye götürüyor? dininizi böyle mi saklıyorsunuz, böyle mi muhafaza ediyorsunuz? hiç bir zaman anlamıyorum.

16 yaş daha büyüdüm. o zamanlar sadece onun ismini bildiğim için o çekmişti dikkatimi. keşke olay sadece onunla kalsaymış. 37 can. 37 insan. sonradan aklıma gelip sorduğumda babamdan öğreniyorum, insanları galeyana getiren, "dini elinden giden" ama insanları öldürürken poz vermeyi de ihmal etmeyen adamı. "cafer erçakmak" diyor babam, "refahlı". ondan sonra hiç ismini duymadım. 37 insan öldü, ona hiçbir şey olmadı. oradakilerin hiçbirine hiçbir şey olmadı.

16 yıl geçti. hala anlamıyorum. yaşımla ilgisi yokmuş demek ki. 7 yaşındaki bir çocuğun aklına o görüntüleri kazıdınız. insanlık sizden tiksiniyor. inandığınız bile affetmez sizi. cayır cayır yanın sizler de, kavrulun.
diri diri toprağa gömülen kızların kurtarıcısı olan bir peygamber'in (s.a.v.) ümmeti olamaz bu katliamı yapanlar. sebebi ne olursa olsun.
muhsin yazıcıoğlu'nun ölümüyle organik bir bağlantısı olan provokasyon olayı. bu sene yapılan anma törenlerinde yine olaylar çıkmıştır. olay çıkaranlar genellikle chp'nin zihniyetine yakın olanlardır.
genç siviller, "2 Temmuz'da orada olamadığımız, 'Durun kalabalıklar!' diye bağıramadığımız için tüm hayatını kaybedenlerden af diliyoruz" diyerek bir kez daha saygımı ve sevgimi kazanmışlardır.

http://www.sesonline.net:...el_sayfa.php?KartNo=53697
an itibari ile 16. yılını bitirmiş olan katliam. yaşanan elim olayın ardında dikkat edilmesi gereken onlarca husus vardır ki vaktinde edilmemiştir.

37 bedene bürünüp 37 yangına yanmayı yanmayan bilmez elbet. de yakanı bilir mi böylesine bir yangının ortasında? ya 37 yangının fitilini ateşlemek? üzerinden 16 sene geçmiş dile kolay... tam 16 sene. peki kim neyi biliyor? hiçkimse ve hemen hemen hiçbir şeyi... kimse bilemiyor "yollar yapılacak" bahanesi ile otelin yakınlarına yığılan taşların emrini kim verdi kime verdi? bir taraftan halkı dolduruşa getirirken bir taraftan da gerekli ortamı hazırlayanları kim bilebiliyor?

senaryo hep aynı... kahraman maraş katliamı'nı düşünüyorum sonra 37 farklı gözle yanarak. bir sinema var, bir bomba var ve bombanın pimini çekmiş bir adam. sonra olayın faili olarak hedef gösterilen alevi yurttaşlarım var. sonra halkı örgütleyenler... toplasan 1 kişi etmez topu topu 10'u da. ve sonra bir bomba daha pimi çekilmiş, aynı kirli ellerde. sonra o eller ki makam kalemi ile imza atacaklar kahramanmaraş belediye başkanı olarak ve farklı bir isimle. sonra kundağındaki bebekler var, katledilmiş yavrucaklar... "3 alevi öldüren cennetlik" abukluğuna kananlar var...
ama temelde iki bomba, bir sinema ve bir cami... hepsi hepsi bu. iki bombası olan her grup böylesine bir insanlık ayıbına imza atabilir günümüzde dahi.

aynı senaryo istanbul'da... gazi olaylarını hatırlarım sonra neden bilmem... orada da bir araba, bir otomatik silah ve bir de tetiği çekmek için 6 elden birine ait bir parmak. sonra ölüler, yaralananlar var. sonra olaylar, yasaklar var. sonra lastik kokusu var yanmış tarafından biraz. sonra silah sesleri var, yanan otobüsler, perişan ve korku içindeki insanlar var. ve hepsinin temelinde bir araba, bir silah ve 3 puşt * var.

kısa ve net müslümanım diyen insanın yapamayacağıdır. yapanlar müslüman değildir demek inançlarımla örtüşmese de ben şüpheliyim diyebilirim...
gerizekalı genç balonların elinde oyuncak olmuş facia.

sivas katliamını hatırladıkça çıldıracak gibi oluyorum. ama genç yaşında komünistçilik oynayıp da hakkında bir bok bilmediği olayı savunan, "unutmadık unutturmayacağız" diye höyküren, yapması gerekenlerden vazgeçip de sivas'ın çetelesini tutan sivilceli gerzeklerden nefret ediyorum; ikinci bir sivas'ı onların üzerinde denemek istiyorum.

kınayacaksan adabınla kına küçük komünist.
hayatını kaybeden insan sayısı bilinenin aksine 37 değil 35'tir.

diğerleri dışarı kaçmaya çalışanları engellemeye çalışan 2 kişidir. insan değildirler ve haber değerleri yoktur.
Gülerek yaktın!!Donarak öldün!!
cuntacıların, batı çalışmacıların, çağdaş bilmemnecilerin, bir takım sol örgüt üyelerinin organize ettiği katilamdır.
bunu bile bile, müslümanlara saldırı, hakeret ve eziyet için kullanılmaktadır.

katilama uğradııık. müslümanlar bizi yaktııııı. kime sesleniyorsun? kimi çağırıyorsun?

bana sahibini söyle sana kim olduğunu söyliyeyim.
konsere gelmiştik yıldızeli'den sivasa ogün.Her haftasonu giderdik sivasa o gün farklıydı.taki sakallı cüppeli karanlık insanlar sessizliği bozana kadar.reklam panolarına zarar vermeye başlamışlardı.ellerinde sopalar şeriat çağrıları yapıyordu.babam zorla kaçırdı bizi.kalablığın arasından son anda kurtulmuştuk.babam da bıyıklarından dolayı bir hedefti onlara göre.artık en son çareyi Atatürk heykelinin yanına gitmekte bulduk olaylara uzak bir yerdeydi.bir cumhuiyet ülkesinin orta büyüklükte bir şehirinde oraya sığınmak mantıklı gelmişti.hepimiz oturmuş olayları izliyoruk.yavaş yavaş alevler yükseldi.ben alevleri çok rahat görebiliyordum.ilk defa bu büyüklkte bir yangın görmüştüm.o dakikadan sonrasını hiç hatırlayamadım hala da hatırlamam.ama o günden sonra hiç sivasa gitmedik biz...
(bkz: )bu nasıl müslümanlık?
Ne aziz nesin'in tek bir kitabını okumuşlardır ne de Salma Rüşdi'nin "Şeytan Ayetleri"ni... Karşı çıkmak için bilmek gerekir ama. Yine de oradan buradan doldurmalarla kin kusarlar. "Aziz nesin kışkırttı"... Neden? Şeytan Ayetleri kitabını gazetesinde bastı. E, o zaman okuma. Dünyada müslümanlık karşıtı yazı yayımlayan tek organ Aziz Nesin'in gazetesi midir ? kaldı ki zorla okutulmuyor da... Hangi din bir başkasını öldürmeyi emreder ki "o'na" inanmıyorsun diye. Elbisesinin üzerindeki kediyi rahatsız etmemek için orayı kesip te kediyi uyandırmadan kalkan islam dininin peygamberi değil midir ? Nerede kaldı bu hoşgörü. Nefret nefreti doğurur, güçsüz olanlar zalimlik yapar. Şimdi bu insanların inancında olanlar da "Vay siz bizim insanlarımızı öldürdünüz ise biz de sizi öldürürüz" diyerekten girişseler ne olur? Biliyorum ki burada sadece benim değil bu olayı eleştiren yazarlardan hiç birinin anlatmak istediği yerini bulmayacak... Buna inanan inanmış çünkü. Bu kesimin de bir bahanesi var ve ona da sıkı sıkıya sarılmış durumdalar. "Aziz Nesin kışkırttı"... Hadi bakalım ne olacak? Madem inancınız bu kadar sağlam "Allah'ın verdiği canı Allah'tan başka kimse alamaz" dendiğinde verilecek cevaplarını da hazırlasınlar. 37 aydın diyorlar bir de ama... 12 yaşında bir çocuk... Bunun ne aydınlığı olacak ? Siz bir çocuk ölüsü gördünüz mü?
Güvercin ölüsüyle kıyaslayın. O kadarını da yapabilirsiniz. geri kalanların çoğu 20'li yaşlarının başındaki gencecik insanlar. Kaç ana baba yüreği yandı, kaç anı belleklere kazındı hatırlandıkça ağlanacak... Nasıl insan bu denli zalim olabilir ? Kimi öldürdüğünü bile bilmeden cana kıymak, can almak. Ölenlerden çok kalanlardan almak, ölenlerin yakınlarından. Nasıl içiniz rahat ? Orada alevlerin karşısında coşku ile yumruklarını kaldırıp indiren birilerine sormak isterdim. Nasıl uyuyorsun akşamları ? Vicdanın seni nasıl rahat bırakıyor. Bu insanları savaşta bile öldürsen için acır, psikolojin bozulur. Nasıl öldüklerini, nasıl can verdiklerini göremediğiniz için mi bu denli rahatsın...
yanmak nası bir duygu acaba diye beni her fırsatta düşüncelere sevkeder.yanmaya başlıyorsun derindeki yağlar eriyor...saçların eriyor...elbiselerin yapışıyor üstüne...yavaş yavaş dirhem dirhem yok oluyorsun...bu nası bir acıdır...
otelde ölenler arasında iki tane de katliamı gerçekleştiren gruptan insan olduğu hatırlandığında insanların yanarak değil bu iki kişi tarafından vurularak öldüklerine inanmayı daha çok mümkün kılan katliam.
olayın tanıkları dinlendiğinde insanı insanlığın durumundan dolayı utanca sevk eden katliam.

http://www.porttakal.com/...imak-ta-2-gun-357715.html

--spoiler--

Polis?
3-5 sivil polis aynı göstericiler gibi yüzlerini otele dönerek duruyorlardı. Sonra zaten onlar da gitti ve saat 19.00'dan itibaren artık saldırganlar tamamen otelin önüne geldiler. Burun burunayız, nefeslerini duyuyoruz. Yangının başlamasına bir saat falan var. Birden bir rütbeli subay, yanında iki çevik kuvvetle otele girdi. Elektrikler kesik. Subay elinde çakmak, çakmağı çaka çaka lobide yürüyor.
"Komiser Mehmet kim?" dedi. Komiser kendini tanıttı. Subay, "Komiserim çıkalım" dedi. "Nasıl yani" dedi bizim Mehmet Komiser. "Çıkalım komiserim, ortalık fena karıştı, daha fena karışabilir" yanıtını verdi subay. Mehmet Komiser "Beraber girdik beraber çıkarız" dedi. "Hayır komiserim ben sizi almaya geldim." Komiser, "Ben çıkabiliyorsam buradaki herkes çıkabilir tek başıma çıkmayı reddediyorum" dedi.
Sonra bizim Ertan vardı, o "Peki biz nasıl çıkacağız" diye sordu. Subay döndü, sizden özür diliyorum, ama aynen şu ifadeyi kullandı "Nasıl girdiyseniz öyle çıkın o... çocukları." Sonra komisere çok sert bir biçimde "Çıkalım diyorum size" dedi. Bir daha ret yanıtını alınca da "Ne halin varsa gör" deyip gitti. Biz o andan sonra dedik ki "Bitti bu iş, birazdan ölüyoruz." Zaten biz bunu derken 10 binin üzerinde saldırgan otelin etrafını sarmıştı bile.
--spoiler--
--spoiler--
BiZi KURTARMAYAN BBP'LiLER YARGILANMALIYDI
"Otelden BBP'ye giden havalandırma boşluğunu önceden keşfedebilsek ya da ne halde olduğumuzu gören BBP'liler 'Arkadaşlar çatıyı zorlamayın, gelin buradan kurtulabilirsiniz' deseler yangın çıktığında dahi kimsenin burnu kanamadan kurtulabilirdik. Ama tam tersine bizimkiler keşfettiği halde almamak için uzun süre direnmişler. En sonunda Aziz Nesin'in koruması komiser Mehmet kimliğini gösterip silah çekmiş de öyle girebilmişler. O yüzden BBP'nin oradaki tavrı çok önemlidir, ama ne hikmetse onların hiçbiri yargılanmadı. Kimse onlara siz ne biçim adamsınız demedi."
--spoiler--

http://www.milliyet.com.t...icin%20o%20gunu%20yasadik
orspu çocukluğudur.
Arif Sağ'a göre yaklaşık 40 kişinin BBP'liler tarafından yangından kurtarıldığı kirli tezgah.

--spoiler--
http://www.zaman.com.tr/h...pliler-sayesinde-kurtuldu
--spoiler--
Sivas Madımak Olayı, 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli'nin yakılması ve dolayısıyla şehirde bulunan 33 yazar, ozan ve aydının ve iki otel çalışanının yanarak hayatlarını kaybetmesi sonuçu oluşan olaylar zinciri.Utanç verici insan katliamı!
5 temmuz 1993 günü erzincan başbağlar katliamından 3 gün önce yapılan katliam.
sivastaki katliam daha önemli sanırım.
sivasta 36 kişi öldü, erzincanda 29 kişi. 7 kişi daha fazla öldüğü için sivastaki daha büyük vahşet.

sivasta olanda, erzincanda olanda katliamdır. provakasyondur.
kan üzerinden siyaset yaparak yandaş toplamaktan başka çaresi kalmamış kasıtlı teröristlerin ve kandırılmış gençlerin dışında kalan herkes için bu iki olayda aynı kişiler tarafından yapılmış bir tezgahtır.

AMAÇ:
unutmadık unutturmayacağız hareketini çözümlemek.

KRiTER
Muhtemel her açı için sonuç çıkarmak.

KONU:
üç gün arayla önce alevilerin yoğun olduğu bir toplantıya hemen peşinden bir sünni köyüne(Erzincan/Başbağlar) yapılan bu saldırı.

ETKEN SABiTLER:
1: aynı odak tarafından yapıldıysa demekki bu bir provakasyon.
2: sivasta yakınlarını ve yoldaşlarını kaybedenler tarafından yapıldıysa, demekki bu bir savaş.

MUHTEMEL SONUÇLAR
a: Provokasyonu bile bile sünnileri gerici, düşman, insan yakan barbar ilan edenler yanlıyorlar.
b) bilmedikleri için yanılgı içindeler.
c) bilerek kışkırtmaya katılıyorlar çünkü hedefleri iç savaş çıkartmak ve toplumu alevi sünni diye bölmek.
d) siyasi görüşlerini oturtacak hiç bir zemin bulamayan sol fraksiyonlar katliamlardan ve ve vahşetten beslendikleri bu olayı körüklüyorlar.
e) 29 sünninin ölmesi katliam değildir. sünniler zatem ölmeyi hak ediyorlar. türkücüler ve yazarlar ölürse bu bir katliam olur.
(bkz: 5 temmuz 1993 başbağlar katliamı)