bugün

akp nin kendi kafasına göre yaptığı anayasayı halka yutturmak için attığı palavradır.

söz konusu anayasa 12 eylül anayasasını ortadan kaldırmak yerine onu daha da güçlendirecektir. yürütme daha da güçlenecektir.

"- 12 Eylül Anayasası çok eleştirildi. Ama üzerinde en fazla durulan iki konu, bu anayasanın işçi sınıfının ve geniş halk kesimlerinin örgütlenme ve siyaset yapma hakkını büyük ölçüde gasp edip baskı ve yasakları meşru hale getirdiği ve yürütme erkini yasama ve yargı karşısında çok güçlendirdiğiydi. AKP, Anayasa'nın bu iki özelliğini koruyor, hatta bazı açılardan 12 Eylül'ü mumla aratacak düzenlemeler getiriyor.

- Geride kalan yıllarda 12 Eylül Anayasası'nın birçok maddesi değiştirildi. Bu değişiklikler, 12 Eylül Anayasası'na bir başka özellik daha ekledi: T.C. Anayasası özelleştirmeci bir karakter kazandı. Bu doğrultudaki değişiklik Ecevit'in başbakanlığı dönemine denk gelirken, AKP hükümeti zamanında yapılan değişikliklerin bir bölümü de aynı çizgide oldu.

- 2004'te, demokratikleşme iddiasındaki AKP iktidarında Anayasa'nın 17. maddesine ek yaparak devlete "öldürme hakkı" verildi. "Meşru müdafaa hali, yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi, bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde yetkili merciinin verdiği emirlerin uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme filleri, birinci fıkra hükmü dışındadır" denilerek, insan yaşamına belli hallerde kastedilebileceği hükme bağlandı.

- AKP hükümetinin bazı değişiklikleri ise tam anlamıyla kandırmaca niteliği taşıyordu. Örneğin eşitliklere vurgu yapan 10. maddeye türban yasağını delmek için eklenen bir cümle, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. AKP'nin bu girişimi, tıpklı bugün olduğu gibi Erdoğan ve ekibinin özgürlükleri yalnızca kendisine yonttuğunu söyleyenleri haklı çıkardı.

AKP'nin 12 Eylül Anayasası'nda görmedikleri

- Anayasa'nın 13. maddesinde temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına olanak sağlayan hükümler, siyasi iktidarların baskı ve zorbalığına yasal kılıf oluyor. Hükümet bu maddeden çok memnun.

- 20. maddede bazı değişiklikler yapılıyor ama bazı durumlarda hâkim kararı olmaksızın kişilerin ve eşyalarının aranabilmesine olanak tanıyan ve pratikte polise büyük bir yetki veren paragrafa hiç dokunulmuyor.

- Benzer bir biçimde 22. maddeye 2001 yılında eklenerek haberleşme özgürlüğünü ortadan kaldıran paragraf AKP tarafından korunuyor.

- 24. maddede "zorunlu din dersi" anayasal bir yükümlülük olmaya devam ediyor.

- 26. maddede formüle edilen "düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti"ni kısıtlayan bölümlerle AKP hiç ilgilenmiyor.

- 28. maddede süreli yayınların hâkim kararı olmaksızın valilik marifetiyle toplatılmasına olanak sağlayan hüküm, AKP demokrasisinin gereği olarak yerinde duruyor.

- 33. maddede mülki amir tarafından yine mahkeme kararı olmaksızın derneklerin faaliyetinin durdurulmasının mümkün olduğu yazıyor. AKP'ye göre bu da demokrasi gereği.

- 42. maddede anadilde eğitim yasağı sürüyor, açılımcı AKP'nin umurunda değil.

- Aynı madde paralı eğitimin önünü açıyor, hükümetin buna karşı çıkmasını kimse beklemiyor!

- 43. maddede "Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkân ve şartları kanunla düzenlenir" deniyor, yağmaya yasal zemin oluşturuluyor.

- Devletleştirmeyi düzenleyen 47. maddeye 1999 yılında yapılan "Devletin, kamu iktisadî teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan işletme ve varlıkların özelleştirilmesine ilişkin esas ve usuller kanunla gösterilir"ekiyle özelleştirme hırsızlığı meşrulaştırılıyor. AKP'nin en çok yararlandığı madde bu.

- 51. maddede yer alan şu ifade, sendikaları fiilen ortadan kaldırıyor: "Sendika kurma hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir." Hükümet bu maddeyle hiç ilgilenmedi bile.

- 54. madde ise grev yapmayı neredeyse imkansız hale getiriyor.

- 56. maddeyle sağlık hizmetlerinin paralı hale getirilmesi, özel sağlık işletmelerinin kurulması mümkün oluyor.

- 58. madde "Devlet, istiklâl ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müsbet ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda ve Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır. Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır" diyor. Irkçılıktan, militarizmden, hurafelerden, gericilikten, emperyalist kültürden, bencillik ve köşe dönmecilikten tabii ki söz edilmiyor.

- Hak ve özgürlüklerin hangi koşullarda kısıtlanacağını uzun uzun anlatan Anayasa, sosyal güvenlik sistemini şöyle tarif ediyor: "Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar." AKP bu kadar önemsiz bir maddeyi istediği gibi deliyor, bu maddeyi değiştirmeye hiç yeltenmiyor.

- 104. maddede sıralanan ve herkesin "çok fazla" bulduğu Cumhurbaşkanı'nın yetkileri, değişikliklerle kısıtlanmak bir yana, genişletiliyor.

- 125. maddede hükümet ve diğer idari organların uygulamalarına karşı yargı denetiminin çerçevesi çiziliyor, ama bu denetimin bağlayıcılığı somut bir biçimde formüle edilmediğinden, hükümet istediği yargı kararını uygulamıyor. AKP bu maddeden de pek memnun."

kaynak: http://haber.sol.org.tr/d...ma-palavrasi-haberi-30787
akp'nin insanları uyutmak, yargıyı ele geçirmek için uydurduğu palavradır. ergenekonda ne idüğü belirsiz binlerce sayfalı bir iddiananeyle atatürkçüleri hapse atan bir partiden nasıl dmeokratik bir anaysa beklenir ki?
türkiye'de 1983'ten bu yana zaman zaman gündeme gelen, ama maalesef devlet yönetimine hala sinmiş ve hala gücü yabana atılmayacak 12 eylül zihniyetinin ve kalıntılarının doğrudan veya gizli tepkilerini görünce yelkenleri suya indiren "kahramanlık" denemeleridir.
12 Eylül denen olay zaten akepe'yi bugüne getirmek için yapıldı.
bu değişikliği sırf akp yapıyo diye hazımsızların uydurduğu bildiğin sıçmık yazı.
aynı değişikliği kendi zihniyetindekiler yapsa idi bugün domakrasi kahramanları diye kendilerinin heykellerini diktirtirlerdi.
akp kendi anayasısını kuruyor, bu 12 eylülün devamıdır bigbigbig gibi saçmalaıklar tamamen muhalefet zihniyetinin acizliği basiretsizliği yaralı parmağa işememe duygusu ve hazımsızlığndandır. bu güne kadar darbe anayasasına tapan ve çıkıpta darbe anayasası olmasına rağmen demokrasi demokrasi diye çemkirenler şimdi demokrasiye atılan adıma çelme takmak istiyorlar. ideolojilerin bile kendi içersinde bi tutarlılıkları vardır. muhalefet zihniyetinin ne bi tutarlılığı vardır nede savunduğu ucube zihniyetin elle tutulur bi tarafı.
velhasılkelam;
bugüne kadar vesayet altında yaşamış, bu vesyeti devlet ideolojisi haline getirmiş antiörür ve antidemokrat bu anayasanın şimdilik kısmen değişmesi o vesayet ile hesaplaşmaktır. kendi ideolojilerine dokunuldu diyedir muhaleetin daha doğrusu kemalistin tepkisi. kemalist rejim devletin resmi ideoloji olduğu için bunun dışında iş yapanlar düşman olarak adlediliyor haliyle.
tkp' nin demokrasi anlayışı. haber sol'da etrafına topladığı üç-beş liseli devrimci ile komünistçilik oynayan partiden daha ötesini elbette beklemiyorduk!