bugün

Hani şu antik kuntin takımları yenip sözde yarı final oynadıkları sezon

Amk yendikleri takımlar

Victoria plezen
Bate borisov
Lazio CC

Amk azize yıldırım kendi eliyle kura çekse ancak bu kadar kek takımlar gelirdi

Ama Benfica ss iyi koymuştu tokadı yarı finalde.

Ellerine sağlık..
sonlara doğru aklıma shutter island filminde geçen "sence hangisi daha kötü olurdu? canavar olarak yaşamak mı yoksa iyi bir insan olarak ölmek mi?" repliğini getiren maç.

iyi futbol oynayıp başarısız olmak mı yoksa futbola benzer bir şey oynamaya çalışıp onu da kötü oynayarak başarılı olmak mı ? ilk maçı yorumlarken kötü oynamamızın önemi yok yeter ki kazanalım demiştim ama dün akşam oynanan oyunun futbol ile uzaktan yakından alakası yoktu. pas yapabildiğimiz 5 dk hariç kalan 85 dakika rakibe mahkum, 3 pas üst üste yapamayan, topu ileri taşıyamayan ve sadece ikili mücadelelerde ayakta kalmayı deneyen bir takım vardı. formsuzluk veya kötü futbol harici bir şey vardı takımın üstünde, ayaklarında ve elinde top tutamadılar, 3 metre yanlarına düzgün pas atamadılar. kesinlikle eksik bir şeyler vardı. tabi ki her yıl 2-3 tane yarı final gören bir ispanyol taraftarı olmadığım için bu futbolla gelen başarıyı istemiyorum demiyorum, ne olursa olsun yarı final güzel.

oynanan oyun tabi ki elde edilen başarıyı gölgeleyemez, şampiyonlar ligi çeyrek finali ile birlikte kulüp tarihinin en büyük başarısı elde edildi. türk futbolunun da son dönemlerde böyle bir "son 4 maçı" oynamaya, gerçekçi final hayali kurmaya ihtiyacı vardı. gelecek sezonlara ışık tutması adına sevinçliyim, tebrikler.
tipitiplere korku salan maç.
iğrenç bir futbol.

profesyonelliğe yakışmayan basit hatalar.

defalarca boşa çıkan milli kaleci volkan!?

salih uçanın hiçbir varlık gösterememesi.

aykut kocamanın gene rus ruleti oynaması.

canerin o kadar iğrenç oynaması sonucu bütün kahvenin ana avrad küfür edip gol attıktan sonra adamım benim sesleri ve fenerbahçe taraftarının bir türlü marş söyleyememesi

lazio nun gerçekten kötü bir takım oluşu.

fenerbahçenin oyun kalitesinin görülmesi.

yani resmen iğrenç bir maç izledik. 90 dakika boşa gitti sanki. fenerbahçe bu oyunla acaba basel chelsea gibi takımlara karşı ne yapacak. bir galatasaraylı olarak merak ediyorum. nasıl geçecek yarı finali hadi gene şansa geçtin kupayı da aldın hak etmedi bence fenerbahçe. böyle iğrenç bir oyunla hiç bir şekilde hak etmedi.

şimdi kupayı alması türkiye için süper olur. ama fenerbahçelilerin tripleri hayatta çekilmez. bizde aldık falan. size sadece şunu diyorum galatasarayın oyunu ile fenerin oyunu arasında dağlar var. zorluk desen zaten bir şey demiyorum. bir yerde real, arsenal, leeds diğer yanda fenerin oynadığı gazoz klupler. burada tutuculuk yapmıyorum sadece herkes haddini bilsin istiyorum.

saygılar.

not: lütfen salak salak özelden küfür etmeyin. yoruma saygınız olsun. istediğiniz kadar eksi atın umrumda değil.
fenerbahçe'nin kötü değil doğru oyunla yarı finale çıktığı maçtır.. zira 2-0'ın rövanşında kimse fenerbahçe'den atak futbolu beklemiyordu.. daha maçın başında baroni'nin pas hatasıyla gelişen pozisyon gol olsaydı maçın seyri tamamen değişebilirdi..

sonuçta fenerbahçe istediği futbolu oynadı ve çok iyi savunma yaptı.. kimse bahsetmemiş ama bu sezon ilk kez volkan demirel kalede güven verdi..

salih uçan oyuna girerken arkadaşlarına bana oynayın işareti yaptığında gol geliyor dedim.. ve birkaç dakika sonra gelişen atakta pozisyonun içindeydi.. golden sonra çok fazla pas hatası yapmış olsa da bu çocukta iş var..

yediğimiz gol öncesi caner'in yaptığı hareketin faul olup olmadığı konusunda fazla durulmadı, bence faul değildi.. zaten gerek de yok, sonuçta yarı finaldeyiz..

tebrikler ve yarı finalde başarılar fenerbahçe..
FENERbahçe defans yaparak turu geçti evet.
ancak maçı hep birlikte izledik.
golü yemeden evvel 3 pas yapamadığımız doğru lakin golü yedikten sonra 10 dakka oyuna hakim olduk, salih oyuna girdi o 3 pas yapamayan takım top çevirdi ve golü bulduk.
yani demem o ki fenerbahçe gerektiği gibi oynadı.
zaten ilk maçta işi bitirmişti niye kendini yıpratsın takım.
1 gol attı maç bitti.
romayı kim yaktı sorusuna bir cevabın daha eklendiği maçtır.
sonu istediğimiz gibi biten maçtır. bir galatasaraylı olarak diyeceklerim var.

1. fenerbahçe'nin kötü oyununa söz edenler var. hatta bizim real madrid maçıyla kıyaslayanlar falan... futbolun ruhunda var bu. ilk maçı evinde 2-0 kazanmışsan, biraz defans yaparsın, tempoyu düşürebildiğin kadar düşürürsün, oyunu soğutursun. rakibin atak tazelemesine imkan vermezsin. bulursan da bir tane atarsın. doğru oyun budur. elbette bu oyunda pozisyon verirsin, verdiğin kadar da bulma şansın olur. neticede fenerbahçe doğru oyunu mükemmel değilse de gayet iyi oynadı. şayet ilk maçı lazio 2-0 kazanmış olsaydı, fener elbette tempoyu bu seviyede tutmaya çalışmayacaktı.

2. artık bundan sonrası zorlaşıyor. kupanın favorisi ingilizler gibi dursa da herkeste en az bir final umudu var. artık o saatten sonra ne olacağını kimse kestiremez. gerçi basel'in kupayı alacağını söyleyenler de var. onu bekleyip göreceğiz.

3. aykut kocama buralardan sonra, beni eleştirdiler ama ben haklıydım havasında değil, acaba oyunumu nasıl geliştirebilirim düşüncesiyle konsantre olmalı. çünkü eksikleri var ve tamamlanmayacak eksiklikler değil.

4. fenerbahçeliler mümkün olduğu kadar galatasaraylılardan uzak dursunlar. keşke ligdeki maç da son haftalara kalmış olmasaydı. galatasaray'ın 12-13 sene önce yaptığı işe bu kadar yaklaşmışken kaybetme baskısı gereksiz bir baskı olur.

5. önümüzdeki senenin oyuncu planlaması konusunda biraz daha çalışması lazım fenerin. transfer gereken çok alan ve aynı alanda oynayan çok futbolcu var. ileriye iyi bir alternatif, kanatlara doğru adamlar ve geriden oyun kurabilen bir stoper lazım fenere. çok iş demek...

tebrikler fenerbahçe. darısı finale inşallah.
maça sonuç ve skordan bakınca;

tarihimizde ilk defa avrupada yarı final oynuyoruz. ve elediğimiz takıma 2 maç sonunda 3.25 - 1 gibi bir fark atmışız

ve yenilmemişiz. ve lazio, liginde inter ve roma'nın üzerinde 5. sırada.

ülkenin avrupda ve 3 kulvarda devam eden tek takımı.

maça oyun olarak baktığımızda ise;

dün gökhan gönül'ün de söylediği gibi ilk maç 2-0 ken oyuna 0-0 gibi başlamak ve öyle oynamak oldukça zor bir durum

ve ister istemez defansı geri çekip topu rakibe veriyorsunuz.

top rakipde olunca da oyun üstünlüğü ve her an birşeyler yapacak rakip oluyor.

yani kısacası maç 1-1 e gelmeseydi maç uzatmalara gidip ordan da turu kaybedebilirdik.

aykut hocanın bu saatden sonra daha cesaretli olup baroni yerine salih tercihini yapmalı hatta caner yerine stoch u monte etmeli.

bu futbolla daha ileri gitmek hayal unsuru.

bizden söylemesi.
sonucunda fenerbahceyi tebrik ettiğimiz maçtır.
maç hakkında konuşmayacağım, söylenecek çok şey var ama fenerbahçemizin yarı final oynayacak olması yıllardır beklediğimiz bir heyecandı. bu heyecanı bize yaşattığınız için teşekkürler çocuklar. finale iki maç kaldı. neden olmasın?
nefret ettiğim fenerbahçe'nin kazanmasına ilk defa sevindiğim maçtır. kalite olarak evet maç düşüktü, iki taraf da berbattı ama yine de mussolinici bebelere kapak oldu ya o bile yeter.
delikanlı gibi hepimizin fenerbahçeyi tebrik etmemiz gereken durumdur. lazio da şike yapmamıştır değilmi ?
uefa'da oynanan mahalle maçlarından birisidir. yapılan hatalar, kaybedilen toplar, kaçırılan goller...
fener tur atlamayı hak etmiş midir tartışabilirsiniz ama şu da var, iki gün önce real madrid gibi bir takımın hakem hatalarıyla nasıl tur atladığını da gördük, keza malaga'nın elenişini de. o yüzden tebrik etmek lazım fenerbahçe'yi. chelsea, basel ve benfica var, üçünü de eleyebilir, hayırlısı diyelim.
takımın en kötü 2 adamından birinin golü ile fenerbahçe'nin turu aldığı rövanş.
(bkz: caner erkin)
genel olarak moussa sow olmadığı zaman sıkıntı yaşıyoruz. bu dün de net görüldü. ilk 35 dakikayı rakibin 1-2 şutu hariç gayet italyan oynayarak geçtik. 35 sonrası çok yaslandık. ikinci yarı da gole kadar fazlaca yaslandık. golü yedik herkes 2 de gelebilir dedi ama yine işin içinden çıktık. olsun bazen kötü oynarken de skoru almak lazım, dün akşam da böyle oldu. takımın en kötü adamı baroni idi sonra da golü atan caner. o kadar çok top kayıpları yaptılar akıllara zarar. ama burada, bu skorla ve yarı finalle kimseyi eleştirmem. vasat bir oyunla dahi lazio'yu geçtik. muhtemelen yolumuz açık. kimin geldiği önemli değil bu saatten sonra.
roma nın fethi ile sonuçlanmıştır. şanlı tarihi ile fenerbahçe roma nın kalbine ateşi götürmüştür. o ateşten yarı final biletini de elleri ile yüreği ile çekip çıkarmıştır. caner in attırmaktan öteye geçtiği, fenerin şanlı tarihindeki görkemli bir sayfaya imzasını attığı maçtır. fener yabancıları ile kazanıyor klişesine de son verir umarım.
baronin bok gibi oynadığı maç. yaptığı pas hatalarını sayamadım, bu adamı roma mı istiyor kim istiyorsa hemen verilsin amk yeter. ayrıca başarımıza gölge düşürmek istemiyorum ama bu lazio da sik gibi takımmış. bırak feneri galatasarayı, trabzon bile elermiş bunları sanki. bu takımların hepsi fenerbahçeyle oynamadan önce övüle övüle bitirilemiyor ama fenerbahçeyle oynadıklarında hepsi dökülüyor. aziz, lan yoksa?
cristian baroni'nin sahada görülmediği maçtır. zaten oyundan çıktıktan sonra gol geldi. salih pasını o atamayabilirdi.

kuralar bugün 13.00'de çekilecek. fenerbahçe'mize yarı finalde başarılar...
helal olsun maçıdır...
fenerbahçe ilk 40 dakika gayet iyi top oynamıştır. ilk maçta 2-0 kazanan takımdan hücum bekleyen insan ya maldır ya da futboldan anlamıyordur.
ama daha sonra gökhan gönülün de bahsettiği psikoloji ağır basıp takım iki pas yapamaz hale geldi.
ardından bence faul olmayan bir pozisyondan gol geldi. biraz toparlanır gibi olduk ama gamsızlıkda memnun kaygısız ile yarışabilecek bir insan olan baroni sayesinde orta saha bir türlü toparlanamadı.
ardından bonus kafamızın girişi 30 saniyede etkisini gösterdi ve ondan sonra zaten herşey bitmişti.

aykut kocamana çok kızdık çok bağırdık ama itiraf ediyorum ki bende olmayan vizyon varmış onda. bir kere bizim gibi maçı 10 dakika ilerisi olarak değil 90 dakika olarak düşünüyor.
biz pek sevmiyoruz ama kontrollü pas oyununu oynatmakta ısrar etti ve meyvesini topluyor. şu anda fenerbahçede hangi oyuncu değişirse değişsin belirli bir takım şablonundan kopuş olmuyor. bu oyun ilerki yıllarda biraz daha tempo kazanırsa çok fantastik şeyler olabilir. şu anda fenerbahçenin tek eksiği tempo.
aykut hocanın da bunun farkında olduğu ve samandıraya bunun için özel bir sistem getirtmek üzere olduğunu biliyoruz.
takım kadrosunda 8 forveti olanla 4 forveti olanın maçıdır. fenerbahçede webonun yedeği 18'lik beykan idi. topunu taktiğini sikerim, başka sözüm yok.
#19005169
fenerbahçe nin, gerek kendi adına gerek türk futbolu adına önemli bir başarının altına imza atarak yarı finale yükseldiği maç olmuştur.

futbolda hedefe yürümenin, tercihlerin isabet oranından kaynaklandığı bir gerçek. lazio nun maçtaki nadir organizasyonlarından biri olan golünde ; ziegler e destek çıkıp yegane etkin eleman candreva nın kademesine gelmesi gereken caner in, ilk yarıda bütün efor çizelgesini doldurması hasebiyle beklenen gölge hamleyi yapamaması malum. ancak aykut kocaman ın, oyuncu değişikliğini caner den yana kullanmayıp oyunda bir koz olarak tutması neticesinde gelen gol ile fenerbahçe, en azından statü olarak tarihinin en parlak noktalarından birine gelmiş oldu.

1 - maçın beklentileri, ilk maçta alınan skor avantajı ve fenerbahçe nin az çok belli olan oyun yapısı nedeniyle sorulacak olsaydı ; sow silahının ilk maçtan ziyade burada kullanılması tercih edilen olurdu. webo nun, özveri katsayısı ve oyun aklı her ne kadar geçerli bir etken olsa da sow un duvar vaziyetini alıp servislere başlama melekelerine sahip olmadığı gerçek. ancak yine de mücadele azmi ve lazio stoperlerini tedirgin edişi izlenmiştir.

2 - oyunun içerisinde kitlenen bir yumak vardı. kısaca ; lazio nun etkin alanı olan sağ kanat - yerini klose ye bırakan bahia nın vasat yapısına rağmen -, fenerbahçe nin hem savunma hem hücum anlamında sağına göre zafiyet taşıdığı sol kanattı. ancak bugün için ve genel olarak lazio ya karşı bir avantaj olmuştur. ziegler in karşında candreva yerine daha fazla geri dönüşlü bir oyuncu olsa idi maç boyu gerçekleşecek olan yıpranma payı artmış olacaktı. yani ziegler, candreva nın ajandasına almadığı ve olmayan savunma dönüşlerinden istifade ederek ekonomi sağlamıştır. keza sağ bekin de herhangi bir aksiyondan uzak olması o kanadı rahatlatan diğer bir faktördü. fenerbahçe nin sağ savunucusu gökhan ın, bu maç özelinde etkisiz kalmasını, savunma payı en az hücumu kadar diri olan radu nun baskısına vermek gerekir. kabiliyetleri tartışılabilir ancak enerjisi ve merkez yardımından kaçanları telafi etmesi yönünden etkili olmuştur.

3 - caner den, hem orta alanı toparlayıcı koşuları yapması hem de bölgesinde verim sağlayacak hareketleri sergilemesini beklemek zordu. golü atarken dahi pilinin olmadığı göz önüne getirilirse, verdiği mücadele oldukça önemliydi. meireles in, bu maçın ilk yarısında istanbul daki performansını bire bir yansıtması ve ikinci toplardaki topu kesme adına yaptığı müdahaleler ; petkoviç tarafından şut çekmeleri adına koşullandırılan hernanes, ederson, candreva hatta radu ya imkan yaratma manasında mani olmasa da, daha önemli icraatları gerçekleştirmelerine engel olmuştur. caydırıcılık sağladığı kesin. diğer bir orta alan selçuk için aynı şeyleri söylemek oldukça zor. fenerbahçe nin, topu merkezden risk almak yerine kanatlara taşıyarak bir form oluşturmasında etkili olduğunu düşündüğüm selçuk, çıtası yüksek olan bir fenerbahçe nin sahaya sürmesi gerekenden çok daha az kalifiyedir. esasen selçuk un, fenerbahçe nin oluşturduğu oyuncuları sırıtmayan dinamo sistemi ile ayakta kaldığını düşünüyorum. orta alan nüfuzu yüksek bu sistemde, idare eden bir futbolcu zaman zaman iyi olarak bile gözükmektedir.

4 - yarı finale çıkmak adına rakibi kadar net olamayan lazio dan devam edilirse, bir kaç nokta dikkat çekmekte. ileri hattan kozak ın, oyun yapısının harekete ve bozmaya meyilli olmadığı aşikar. ilk hamleleri iyi olarak nitelendirilebilecek olan egemen ve yobo nun bu oyuncuyu tutmakta zorlanmamaları normal o yüzden. genel olarak, kendisinde vasat seviyede mevcut olan, arkası dönük pozisyon alma kabiliyeti ve hava toplarındaki yetkinliği ; fenerbahçe nin fizikli stoperlerinin işine gelen bir noktaydı. kontrollü oyun baz alınırsa, bugün için bilekleri çabuk ve mikser bir santraforun da ne kadar iş yapabileceği açıkçası muallaktı. sonuçta candreva haricinde ayağına hakim fazla bir oyuncusu olmayan lazio nun, istekli fakat bir yere kadar olan hernanes, nispeten daha yetenekli olan ancak bal yapmayan arı konumunda gözlemlenen ederson ve oyuna katılımını yine sağlayamayan ledesma ile neticeye varması zor olarak ortada durmaktaydı.

lucic in golünde, pozisyonunu alamayan gökhan gönül ve kademesine geciken kuyt dillendirilebilirse de azami ölçüde etkili olan husus ; klose nin, kale önünü yoğunlaştırarak arkayı boşaltması ve candreva nın kavisli ve adrese teslim ortası olmuştur. salih in, henüz topla buluşmasında kendisini yine golün içine monte etmesi oyun aklının bir göstergesi olarak yansımıştır. kıymetli bileklerini taşıyacak olan iyi bir fizik kalite ile üst noktalara gelmesi kaçınılmazdır.
laziolu oyuncularin bir kisminin siyah, bir kisminin siyah mavi beyaz çizgili coraplarla oynadigi mac.