bugün

entry'ler (92)

istanbul üniversitesi iletişim fakültesi

güzel sanatlar fakültesiyle karşılaştırılmaması gereken fakültedir. rakip diğer devlet iletişim fakültelere kıyasla istanbulda bulunması ve yeterli teknik donanıma sahip olmasıyla ayrıcalıklıdır. evet ilk yıl inkılap dersi verir, ama bu diğer okulların tüm sözel bölümlerinde vardır zaten. anfilerdeki ses sorununa katılmakla beraber, sorunun ses sisteminden ziyade öğrenci sistemiyle alakalı olduğunu düşünmekteyim. zira sınıfta sadece dersi dinlemek isteyenler olduğunda ses sistemine ihtiyaç kalmayacaktır.

turkbaligi

4. nesil çaylak. nickini de benimkine ayar olsun diye beraber bulduk.
ayrıca:
(bkz: çocukluk arkadaşı)

bakirkoy sefkat evini ziyaret ediyoruz zirvesi

amaç olarak duygusal olması beklenen bir zirveydi ama oldukça zevkli geçti.
konuyla ilgili olarak ayrıca:
leman teyze
ocakbaşı
kebap

seize the day

klibi de kendisi kadar güzel olan avenged sevenfold şarkısı.

seize the day or die regretting the time you lost
it's empty and cold without you here, too many people to ache over

i see my vision burn, i feel my memories fade with time
but i'm too young to worry (a melody, a memory, or just one picture)
these streets we travel on will undergo our same lost past

i found you here, now please just stay for a while
i can move on with you around
i hand you my mortal life, but will it be forever?
i'd do anything for a smile, holding you 'til our time is done
we both know the day will come, but i don't want to leave you

seize the day or die regretting the time you lost
it's empty and cold without you here, too many people to ache over

newborn life replacing life, replacing all of us, changing this fable we live in
no longer needed here so where should we go?
will you take a journey tonight, follow me past the walls of death?
but girl, what if there is no eternal life?

seize the day or die regretting the time you lost
its empty and cold without you here, too many people to ache over
trails in life, questions of us existing here, don't wanna die alone without you there
please tell me what we have is real

so, what if i never hold you, or kiss you lips again?
i never want to leave you and the memories for us to see
i beg don't leave me

(silence you lost me, no chance for one more day)
i stand here alone
falling away from you, no chance to get back home.

sirkeci halkalı banliyö treni

iki gar arası yaklaşık 50 dakika sürer. kalabalık olsa bi dert tenha olsa bi dert olsa da yolculuk otobüsten falan daha zevklidir. hem uyutur sarsıntısı sizi.

night at the museum

klasik bir konusu olmasına rağmen * bilim kurgu sahneleri ve ince esprileriyle beni etkileyen film. ilk başta çocuk filmi gibi dursa da rakip seans filmlerine göre zaman geçirmesi en zevkli olduğunu düşündüğüm ben stiller in döktürdüğü komedi filmi.
(bkz: müzede bir gece)

saklı bahçe

avcılar'da olanı, güngüzleri iyidir, rock müzik çalar falan ama akşamları 30 yaş üzeri müşterileri *, dumanaltı ortamı ve garip müzikleriyle bünyesi değişir.

kuruyemis tabaginda sona kalanlar

çekirdek tek başına olunca çok yenir ama bişeylerin arasına sıkıştırıldıysa o da sona kalır nedense.. ayrıca
(bkz: sona kalan dona kalır)

düğünde ortalıkta koşturan çocuk olmak

çocukken ben de yapardım. hatta, yukarda asılı olan ve dönen bi cisim vardı. * yerde yansımaları olurdu, ben de onların üzerine basmaya çalışırdım falan. ne günlerdi. şimdi hiç sevmem, çocukken düğünlerin bile bi anlamı vardı.

yasemin

yazıldığı gibi okunmayan bayan ismi *
ama yazıldığı gibi okununca da ortadaki e fazlalık duruyo.
neyse işte...

saddam a sempati beslemek

her ölen insanın arkasından beslenilen sempatidir. kör ölünce badem gözlü olur misali.

acili bir sey yedikten sonra su icmek

(bkz: aci biber yedikten sonra kola içmek)

aerials

sözleriyle olsun, müziğiyle olsun insanı hüzünlediren soad şarkısı. yalnız yürürken dinlenecek parçalardan.

bayram sekerlerinin yagmalanmasi

bazı yörelerde şu tür hareketlere rastlanılmıştır:
efendim, kapıya bunlar gelirler, ev sahibi şeker kasesini kibarca uzatır, ama bu garip çocuklar ikram edilen kaseye alttan vurmak suretiyle içindeki şeker/çikolataları yerlere saçarlar. sonra yerdekileri büyük bir hırsla toplayıp, olay yerinden uzaklaşırlar. garip.

otobüste boş koltuğa oturmayan insan

oturmamasının birçok nedeni olabilir.
- mevsim yazsa; oturulduğunda sırt bir yere temas edince feci terler, bundan rahatsız olmuş olabilir.
- otobüsün sonradan kalabalıklaşacağını bildiğinden, birine yer vermek için sonradan kalkmaktansa hiç oturmaz.
- bacakları sığmaz, istese de oturamaz
- otobüsün arkasına yaslanarak müzik dinlemekten hoşlanıyordur.

yastığı çevirip serinlikten haz almak

ya da çevirmeden, o serinliğe ellerinizi değdirmek.
(bkz: uyurken yastigin altina elini koymak)

uzun boyun dezavantajları

bazı minibüs modellerinde oturacak yer yoksa, o araca binememek. yok oturmayı sevmekten değil, minibüsler küçük.

terk edilirken fonda calan sarki

şebnem ferah - daha iyi olmaz mıydı

zeki insanların ortak özellikleri

kötü tarafı görebilmeleri. kötümserlik değil ama fesat olurlar. çabuk kanmazlar herşeye.

yılbaşı çekilişi

zoraki olmasından dolayı, müzik kutusu, dolma kalem, resim çerçevesi gibi hediyelerin tercih edildiği durumdur. *