bugün

entry'ler (45)

mersin

Özlemlerin şehridir Mersin. Ne kadar istesem de doğup büyüdüğüm, ilk gençlik yıllarımı yaşadığım bu güzel ve sıcak kentte ekmek kazanmak kısmet olmadı. Yaşaması ve insanları rahat bir şehirdir. Göçler yüzünden yıpransa da her bahar son kalan portakal ağacından çiçek kokuları yayılacaktır şehrin bağrına. Sana elbet döneceğim Mersin. Diri yada ölü!

gezi parkı direnişçilerinin kolpadan iftarı

Size mi soracaklar tutulacak iftarı,olmadı Nazi Almanyası'nda Yahudilere takılan sarı yıldız gibi oruç tutmayanları belirleyin, sizlere de günah geçmemiş olur,nasıl olsa ileri faşizm var dedirten başlıktır.

ateistin en büyük allah başka büyük yok demesi

Aynı anda var olamayacak kavramların durumların hınzırca,hunharca, felsefenin, mantığın üzerine basa basa karalandığı; birileri Tanrıya söven müslüman yazsa da iki lafın belini kırsak verimsizliğinin peşinde olan başlıktır.

allah ın olmadığı gerçeği

Tanrı vardır yoksa bile cümlesini bana hatırlatan başlıktır.Tanrı olsa da olmasa da binlerce yıllık geçmişiyle artık insan doğasının içine işlemiştir. Psikolojik ve sosyolojik açıdan mutasyon yığınlar için tamamlanmıştır. Bireyin giderek yalnızlaştığı, insanlara güveninin azaldığı bir ortamda insan ruhani ve maddi dengeyi kurmakta zorlanır.Sonuç ya toptan reddediştir;ya da körkaranlıkta debelenmektir.Siz ne kadar her görüşe saygılı dindarım, ya da her inanışa saygılı ateistim deseniz de bilinçaltınız kıpır kıpırdır.En azından başka görüşten olanlara şiddet uygulanmazsa dış görünüş olarak bile olsa demokrat ya da liberal görünebiliriz.

faizlerin düşmesini iyi bir şey sanmak

Hem kapitalizm, globalleşme diyeceksin; hem de onun para politikası araçlarını kullanmayacaksın.Denize gireyim serinleyeyim ama kıyafetlerim ıslanmasın dedirten başlık.Riyakarlığın, yalanın,çarpıtmanın paçalardan aktığı bir ülkede sandıktan çıkan muktedirin çapsız politikalarının neden olduğu bir tür sanrıdır.

başörtülü öğretmene yumruk atan şerefsizler

Kadınların oyuna gelmemesi gereken başlıktır. Cins,din,meshep,ırk ayrımcılığı Kapitalist sistemin toplum denen yığınları atomize etmek için kullandığı silahlardır. Toplum kendi içinde ayrışacak ki farklı tüketici kalıpları farklı ürünleri talep edecek. Böylece pazar olarak görülen ülke kafakola alınmış olacak. Mustafa Kemal de Hz. Muhammet Mustafa da ,Hz. Ali, Yunus, Mevlana da benim değerlerimdir derseniz büyük bir çoğunluğu kucaklar, sistemin tekerine de çomak sokulmuş olur. Atomize olmamak önemlidir.

mutsuzluk

Bir yaz gecesi balkonda oturmuş; geçmiş, şimdi ve geleceği beklentiler imbiğinden geçirirken durup kalmaktır.Mutsuzluk biraz da sessizliktir.Sürekli konuşan bir insan istemeden ya da isteyerek mutsuzluğunu karşısındakine akıtmaktadır.Varoluşuyla muhattabına varlığı dar etmektir.Mutluluk paylaştıkça artarken, mutsuzluk paylaştıkça azalan bir insanlık durumudur.

sabri çelebi nin fas a kaçması

Hukuk devletinin olmadığı, faşist ülkelerde eli palalı, eli silahlı gibi insanların ödüllendirilme yöntemidir.ilerleyen yıllarda emniyette iyi bir kariyer yapması muhtemeldir.

mehmet sarıca

BiR GÜN MUTLAKA TANIŞACAĞINIZ SIRADIŞI BiR iNSANDIR. ÇEVRESiNDE "SARICA"DiYE BiLiNiR. DEViNGEN BiR iNSANDIR. iYiDiR. OTURUP SEViYELi BiR TARTIŞMA YAPABiLECEĞiNiZ BiR ARKADAŞTIR.BiRGÜN HEPiNiZiN TANIYACAĞI BiRiSiDiR.ADANA'DA iKAMET EDER AMA ORADA BULAMAZSINIZ. MUTLAKA HAREKET HALiNDEDiR.

hz fethullah

Kendisi USA'da ikamet eden, bir türlü memlekete gelemeyen şahsiyettir. Biat kültürünün post-modern dönemdeki başat simgelerindendir. Artık bilimden, fenden fayda gelmez, determinizm çöktü cümlesini dinin vazgeçilmezliğine bağlayan, rölativite kanunundan bile pay çıkarabilecek kadar tehlikeli fikirlere ve zikirlere yönelebilecek fikirleri olan topluluğun lideridir.
Kenan Evren'e cennet mekan diyerek cenneti muştularken şakirtleri Ergenekon denen cadı avında Cumhuriyetin değerlerini özümsemiş aydınları bezdirmek isteyen sui generistir.
Baştaki hz ise hezeyanın kısaltılmasıdır.

küresel kriz

Krizler kapitalist sistemin vazgeçilmez unsurudur. Tüm üreticilerin sermayesini ençoklaştırmak istediği bir sistemde zorunlu olarak sermaye belli çevrelerin elinde birikecektir. Sermaye birikimi yapamayanlar da en azından tüketici bile olamayacak duruma düşünce işler sarpa sarmaya başlar. Sonrasında ekonominin kıyamet günü gelir. insanlar intihar eder, şirketler batar, yuvalar yıkılır. Sonunda krizden ya dünya savaşıyla ya da bölgesel bir savaşla çıkılır. Krizler olur, internet icat olur, buzdolapları krizler sonucu ortaya çıkan savaşların sürdürülmesi için gereken teknolojik yenilikler sayesinde daha sessiz çalışır. Hitler bana her hava koşulunda çalışacak bir araba yapın der; woswoslar piyasaya çıkar.
Peki şu an yaşanan krizin düzeltici savaşı ne ola ki? şeklinde sinir bozucu soruları bana sorduran bir giriştir.

turklere islamiyeti kabul ettirme furyasi

Artık şaşırmaktan yorulduğum saçmasapan, ipe sapa gelmez, dinle uzaktan yakından ilgisi olmayan tavır ve hareketlerle bezenmiş güncel psikososyal travma.Mesela
1)10 metreye bir cami isiyorum.(bakın ne kadar müslümanım.)
2)Bu cafenin mescidi yok mu?
Kendisini bu dini yaymaya çalışan misyoner kıvamında bir uhrevi sanmak ve kirlenmiş ruhları nuruyla aydınlatmak isteği travmanın geldiği üst aşamalardandır.Burdan sonrası tedavi kabul etmesi zaman alır.
Tedavi için alınacak ilaçlar:
1)Bir adet NUTUK.
2)thomas khun'dan "Bilimsel devrimlerin yapısı"
3)Erdoğan Aydın'dan "Nasıl Müslüman Olduk"

basortulu kizkardeslerime

doğruları dile getirmiş bir köşe yazısı denilecek giriştir. Dinin siyasete alet edilmesi sonucu birileri "türban"dan rant sağlıyor.Kadınlar arasında ayrım yapılıyor. Zaten aydın kesimin türban karşıtlığı gerçekten"din düşmanlığı" olsaydı, bunu sadece türban üzerinden yapmazlardı gibime geliyor.islam dinine "zarar vermek" amaç olsaydı, türban bunun için çok zayıf bir nokta olurdu.türban bir sürecin durağıdır.Varılması gereken bir amaç değil.

ozgurlukler paradoksu

türkiye cumhuriyeti sanki dün kurulmuşçasına sahip olunan değerleri alt üst etmeye çalışanların soludukları düşünsel ilizyondur. ömrü nerdeyse bir asra yaklaşmış bir ülkede çağın gerisinde kalmış bir kıyafet hararetli bir şekilde tartışılıyorken, kadınların neden daha az ücret aldığı tartışılmaz. ya da en çok anne ölümlerinin yaşandığı ülkelerden biri olmamız önemli değildir.

özgürlükler paradoksu genel itibariyle ataerkil, batı medeniyetini sindirememiş ama içten içe doğuyu da küçümseyen(iki tane iranlı futbolcu adı hatırlamaya çalışın ya da Pakistanlı pop yıldızı ya da hindu bir yönetmen) toplumlarda görülme olasılığı yüksektir.ayrıca bu "özgürlük yarışında" kadınların "erkek de şunu giymeli" dediği bir tartışma olmaz.Çünkü sistem içinde erkeklerin uyması gereken dini kurallar bile askıya alınır.erkeğin boynunda kravatı, kolunda roleksi, altında mercedesine kimse birşey demez. o erkektir. koruyucudur.böyle yetiştirilir.

oysa bu özgürlükler paradoksu sorununun çözümü dünyanın en şanslı milletlerinden biri olan türkiye cumhuriyeti vatandaşlarına uygulamalı olarak gösterilmiştir.

Şu da önemlidir.Özgürlükler paradoksu gerçek özgürlükleri alalayabilir.Kadının örtünme özgürlüğü sonrasında kadının evde oturma özgürlüğüne dönüşür.Kadının sosyal hayata katılmak istememe özgürlüğüne dönüşür.mirastan gönüllü olarak eşit pay almama özgürlüğü gibi şu an için saçma gelebilecek özgürlükler de iddia edilebilir.Dini inancı gereği kızını okutmak istemeyen "dinibütün" bir vatandaşın kızı zorla okula götürülürse bu vatandaşın din ve vicdan özgürlüğü ne olacak?

Özgürlükler paradoksunun gideceği nokta hem de halkın hararetli desteğiyle faşist bir iktidardır.bir süre sonra eleştiride bulunan kurumlarda da kadrolaşma tamamlanır.bu eleştiriyi yapanlar halk tarafından linç bile edilebilir.Halk artık özgürlükleri için mücadele bile etmek istemez.iktidarın kendine sağladıklarına şükreder.

rıza tevfik bölükbaşı

"tarihi tetkikler gösteriyor ki, bedevi araplarda, kırgızlarda, daha birçok islam kavimlerinde örtünme adeti yoktur.Yine tetkikler gösteriyor ki, biz bu adeti tül ve yaşmak olarak bizans'tan almışız.sefaletin örtünmesi de örtümemesi de berbattır.insan cemiyetlerinde iptidai haklardan bile yoksun olan sefil sınıflar açık da gezse, kapalı da gezse haktan mahrumdur" diyen şahıstır.
yukarıdaki yazı Ataol Behramoğlu'nun yazısından alıntılanmıştır.

tevfik fikret

Tevfik Fikret döneminin en ileri görüşlü aydınlarından biridir. Mustafa Kemal'e aydınlanma düşüncesini kazandıran edebiyatçılardandır.Kendi zamanında anlaşılamamanın ve özel yaşamındaki hayal kırıklıklarının acısını çekmiştir.Neden ülkemde iyi şair olmanın koşulu acı çekmektir sorusunu sorduran bir şair ve düşünce adamıdır.

sunniyim madimak oteli nde ben de yandim

Öncelikle tüm alevilerden ve sonrasında tüm Türk milleti ve insanlıktan özür dilerim denesi durumdur..Böyle bir vahşet başka bir ülkede olsaydı.Böyle şeyler benim ülkemde olmaz derdim.Ta ki o günkü görüntüleri görene kadar.insan olduğum için utandığım bir durumdur.Allah bir daha göstermesin.

bir solcuyla aynı evde yaşamak

onun fikirlerinden yararlanma fırsatı bulmaktır.Muhtemelen birçok kitap okumuştur.Sen onca kitabı okumadan ona birşeyler sorarsın.Adamın günler verip okuduğu kitaplardaki fikirlere ulaşırsın.Ayaklı google'dır.Bilmese de yönlendirir.bir de solcular öyle ortamı zorlamazlar.hayatı az şeyle yaşama durumu söz konusudur.genelde parayı "abidik gubidik"kitaplara yatırırlar.sebep biraz da budur.

bayat ekmeği yemeyip çöpe atan insan

ilerde aynı çöplükten ekmek toplaması muhtemel insandır.

kim daha çok müslüman

imanmetre cihazını bulmasına az kalmış metafizikçi, postmodern dilimadamının(bilmek yerine diliyle ortalığı karıştıran anlamında) soracağı sorudur.