bugün

entry'ler (54)

halit ergenç

fena yakışıklı ve çok hoş sesi olan oyuncu.

soğanları doğrayıp yağda öldürmek

soğanların üzerine ufak bir miktar tuz dökülerek hızlandırılabilecek eylem.

ben bu yazıyı sana yazdım

akşam oldu, hüzünlendim ben yine
hasret kaldım gözlerinin rengine.
gel mehtabım, gel sevdiğim, gel yine
hasret kaldım gözlerinin rengine...

fotoğraflara bakıyorum. neden bilmem bu gece yine misafir oldun rüyama ve net değildi yüzün. bilgisayarı açıp fotoğraflarına bakmak istedim. ilk defa dikkatimi çekti. hiç birisi yeterince net değil. ya karanlık bir ortamda çekilmişiz ya gözlerin kapalı çıkmış ya da kötü bir makinayla çekilmiş. dolayısıyla uzaktan hiç birşey belli değil. yakınlaştırsam rüyamdaki haline benzeyip buğulanıyorsun. hiç birşey net değil.

pixel pixel lanet okuyorum yine bu gece özlemeye. hiç değilse sesin olsaydı... ya da kafama sıçayım, seni neden bi 5 dakika olsa da videoya kaydetmedim ki? neden hiç bir şekilde yanımda olamıyorsun?

ankara

dışarı çıkmanızla saçlarınızın arasına giren ağaç dalları ile dallanıp budaklanmanıza ve ara sıra suratınıza çarpan ot çöp ile resmen bir dilek ağacına dönüştüğünüz şehir.

senin karlı hallerine laf eden ağzıma sıçayım. özür dilerim ankara. dur yalvarırım, yeter!

fenerbahçe taraftarının koreografi ile imtihanı

yıllar önce bu konuda tertemiz bir sayfa açmış olsalar da;
http://imageshack.us/phot...35b5211957693xk9.jpg/sr=1

yine ellerine yüzlerine bulaştırdıkları imtihandır.
görsel

dolgu topuk ayakkabılar

fazlaca minik hanımlarda tuğla üstünde yürüyormuş etkisi yaratıp estetiğin canına okuyan lakin normal vücut ölçülerinde durumu kurtaran, çoğu zaman değil ama arada şık bile olabilen ayakkabılardır.

lakin hiç biri bir ince topuk değildir.

sırası değil

sözleri olmasa sırf introsuyla birlikte birsürü şey anlatan şarkı.

soğuk odalar

"yoksun neye yarar örtünsem kat kat yorganlar amannn" sözündeki aman kısmı ile emre aydın'ın gerçekten eski emre olmadığını bize gösteren ama yine içe dokunan, yine üzen şarkı.

ygs ye girenlerin an itibarıyla düşündükleri

- oooo piti pitiiii, karamela sepetiii, ........... devamı neydi bunun yaaa?

vitrindeki manken

"Herşeyi bırak benle ilgilen hasta numarası yapıyorum bu yüzden"
"Yüzün sürme oldu çektim hergün gözüme, hüznü en sık soğuk mevsimlerde giydim üstüme"

gibi daha birçok vurucu cümleyle ve;

"ikram ettin bana 3 gün düşünüp tek bir cümleyi tanımlarda kalma sevda darmadağan olmak gibi
ben çözülüyordum sen dibi uzaya uzayan buzul gibi yalnız bana ver seni, ben israf etmem zerreni,
çok kavga izim var benim masum değilim sen gibi, sen meleksin süt kokan bebek gibi."

diye bir üçlükle maçı alan kolo şarkısı.

sevgiliyi terk ederken söylenen son laf

mala bağlayıp "görüşürüz" denebilir mesela. sonra hatırlanıp hatırlanıp hem gülünür, hem utanılır.

imza: o hikayedeki mal

sınav kaygısıyla yanıp tutuşan bünye

bu kafayla o sınavda bi bok yapamayacak olan, emeklerine yazık eden bünyedir.

kasmayın, rahat olun. dünya daha güzel bir yer haline gelsin.

beklemenin boylesi

uyanınca bir daha uyuyamadığımı bildiği halde sabahın körlerinde attığı mesajlarla hergün beni erkenden uyandıran, "okul da okul" diye tutturan, okula gitmeyeceğimi bildiği halde boş çabalar içinde kavrulan uyuz yazar...

gitmeyeceğim dedim dedim inanmadın, bak ne oldu şimdi?

künefe

ne zaman adı geçse ya da yesem "abi tatlının içine peynir koymak hangi sivrinin aklına gelmişte bu tatlı çıkmış ortaya" diye düşünmekten kendimi alamadığım tatlı.
bu tatlıyı yapanı tam yapar, yapamayanı iç bayar. çok şukela bir örneği her yıl ramazan ayında taaaa antakyalardan istanbul'a, sultanahmet'e gelip orada stand açan bir amca tarafından yapılır. 2 tabak yiyip utanmadığınız takdirde 3. tabağı rahatlıkla yiyebilirsiniz. öyle de hafif yapar. ama o ağzınıza attığınız lokma var ya... böyle eriiirr, eriiir, o eridikçe siz bi fena olursunuz falan...

yani efendim kısacası icad edeninin cennetteki yerini hazırlamış tatlıdır.
alah razı olsun.

ben bu yazıyı kendime yazdım

git bi kursa mı yazılıyorsun ne yapıyorsan yap, şu bomboş hayatını bi düzene koy.

asalak gibi yaşıyorsun, hiç beğenmiyorum halini. ne kadar zamandır azından "ben şunu başardım" lafını duymuyorum. sıçtırtma depresyonuna! haline şükret salak, ne dertler var şu dünyada...

bahar da geldi, neyin depresifliğini yaşıyorsun anlamıyorum ki? git hayatının aşkını falan bul, ne bileyim birşey yap. bu ne boktan hayat lan! kendini karpuz zanneden kimlik bunalımlı manyak!

intihar etmeden önce yapılması gerekenler

herşeyi yitirmenin yaşanılan hayattan daha mı iyi olacağını iyi tahlil etmektir.

görsel

zihin açan yiyecekler

(bkz: okunmus seker)
(bkz: okunmuş pirinç)

yalan mı?
öss'ye girdiğiniz günleri hatırlayın... hanginizin annesi yanına böyle gıda maddeleri sokuşturmadı?

mekteb i sultani

kendine aitt bir kültürü, bir adabı, bir hiyerarşisi olan, eğer matematiğe azcık yeteneğim olsaydı da kazanabilseydim görgüsüzlüğün dibine vurup her yerde adını söylemekten gurur duyacağım, mezunlarının o kendine has tavrı yüzünden bile imrenerek bakılan sayılı okullardan birisi.

istiklal caddesi gibi bir kaosun tam ortasında yer almasına rağmen öyle dingin bir bahçesi vardır ki; o heybetli kapıdan o cennet parçası bahçeye adım attınız mı anında sizi dış dünyadan soyutlar.

mezunları arasında;

Reşat Nuri Güntekin
Tevfik Fikret
Cemal Reşit Rey
Ferhan Şensoy
Erol Günaydın
Barış Manço
Haldun Taner
Nihat Erim
Çetin Altan
Candan Erçetin
Mehmet Günsür
Özdemir Asaf
Selim Sirri Tarcan
Yiğit Bulut
Mümtaz Soysal
Timur Selçuk
Orhan Veli Kanık
Fatih Altaylı
Ali Sami Yen
Özhan Canaydın
Tahsin Yücel
Fikret Kızılok
Mehmet Ali Birand
Abdi ipekçi
Aydemir Akbaş
Okan Bayülgen
Tuna Kiremitçi
Haldun Dormen

gibi ünlü isimler çoktur.

daha geniş bir liste için;
http://tr.wikipedia.org/w...ray_Lisesi_mezunlar%C4%B1

mutlu muyduk ki

(#15019054) numerolu entrysi ile bana gecenin 3'ünde kahkaha attırmış yazardır.

o ne demek yaa öyle... *

argostroloji

kendi burcum olsun ya da olmasın bütüüün yorumlarını okuyarak neşelendiğim adam.

mükemmel bir anlatım dili var.