bugün

new york ta beş minare

bir akp ve fethullah gülen ortak yapımı. bazı internet sitelerinde okuduğum film yorumlarından sonra 'allah allah farklı bi filme mi gittim acaba' dedim, şöyle ki, cemaat mensubu kardeşlerimizden birkaçı her nasılsa bu filmi cemaate saldırı diye görmüşler, ama bi yandan da 'iran'ın tırnağı olsak bea, topunuz amerikancısınız' diye eleştirerek bu tarz yorumları kale almamam gerektiğini ispatlamışlardır. ben film izlemeyi biraz biliyorsam bu film şöyle birşey efendim :

film hocaafendinin postmodern hali, onların bile amerika'da terörden çektiğinin iması ve yanında terör-islam fobisi sentezi popüler sosu, e yanında soft içeceği amerikan efektleri, dur şurdan bi emniyet teşkilatına da dokunduruyum gayesi*, islami terör türkiyede nerden çıkar, doğudan, dur ben bi kürt-islam-terör sentezi yapayım radikal islamı yakalayayım da görün çabası, e tatlı olarak da töre cinayeti, cehalet versus islam duruşundan oluşmakta derim ben.

takdir ettiğim yönleri yok mu ? elbette var, haluk bilginer'in oyunculuğu, birtakım emerikan efektler, mustafa sandal'ın ceketi, cami sahnesi, secde sahnesi, ülkücülerden para isteyen cemaat sahnesi. beğendiğim noktalar..

lakin, mustafa sandal'ın kendisi, oyunculuğu, fbi ajanına 'babaa, 2 dakka önce geldim bi laf sokuyum gidicem' tavrı, türkiye'de yeni yasalar konusunda über egemen bağış replikleri, emniyet'e sallamalar, yersiz ve kısa filmlerden oluşuyormuş havasındaki kurgu.

dublaja karşı 'e mahsun türkçe konuşan adama karşı -ne dediler- dedi abi' yorumuna k.çımla gülerek, orjinal film yan salondaydı demek isterken, hollywood kokan kilisedeki evliliğe 3G'yle bağlanan haluk abiye selamlar ediyorum.

şunu da merak etmeden edemiyorum: acaba hacı gümüş aile davasını falan anlatsaydı ta en başından karısına, bu yollara düşerler miydi ? pek post-modern hacıya uymuyo bu kadar dışlamak, ne de olsa paylaşım, hoşgörü vs. sözkonusu. neyse efenim, izlenesi bence herşeye rağmen.