bugün
- uzay pornosunun adı ne olmalı11
- sözlükten hatun kaldırmak9
- savaştaki ülkelerden daha fazla enflasyon olması16
- ali koç da bizim aziz yıldırım da bizim17
- kur koruma ne demek12
- rte türkiyenin geleceğinin garantisidir15
- bizi tanrı değil bilim kurtaracak16
- cinlerin musallat olma sebepleri21
- hiç yaşamadığın şeyi hatırlamak11
- herkesle iyi geçinmek13
- akraba evliliği bir özgürlüktür18
- ali koç12
- kadının kocasına ismi ile seslenmesi mekruhtur18
- icardi190519
- ellerim bos gonlum hos9
- gavsın 4 büyük meleğin özelliklerini taşıması9
- irem derici'nin erkek sevdası13
- gideon reid morgan jj29
- jose mourinho18
- küresel ıkınmanın yahudi olması gerçeği14
- islam10
- meral akşener14
- bir insanın sizi sevmediğini nasıl anlarsınız12
- ctrlx ile adana sokaklarında gece vakti gezmek9
- anın görüntüsü14
- üstteki yazar hakkında fikrini söyle13
- allah'ın bizi yobazlarla imtihan ettiği gerçeği15
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı8
- saraca silsüpüroğlu14
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi30
- mustafa kemal atatürk8
- aktroll yazarları donuzlayıp umursamamak11
- amerikan film klişeleri9
- namaz kılmayan türk değildir10
- esma bint mervan15
- fenerbahçe9
- atatürk'ün yabancılarla evliliği desteklememesi11
- aziz yıldırım ve ali koç'un canlı yayına çıkması43
- dursun özbek'in aziz yıldırım'a verdiği ayar9
- erkek sünnetine 18 yaş sınırı getirilmesi16
- maca sekiz8
- erkek erkeği siker mi15
- yazarların bira içme rekorları13
- bik bik'in gece kapısına gidip serenat yapmak14
- tezgahtarlık yapan doktora mezunu26
- aziz yıldırım12
- bir hafızın ateiste karşı müthiş açıklamaları9
- 9 haziran 2024 fenerbahçe başkan seçimi11
- kürt milliyetçiliğinin çok komik olması16
- akp nin iktidardan düştüğü gün13
sinsi sinsi birşeyler öğretmeye çalışan kitaplardı bunlar. hani şu "eğlendirirken öğreten" dedikleri cinsten. bulmaca bilmece ayağına bize inceden dört işlem yaptırmaya çalışıyordu. böyle de hain bir kitaptı.
oysa biz kitapların bize birşeyler söylemesinden çok sıkılmıştık. yaz gelmişti. mahallemiz cıvıl cıvıl ve rengarenkti. günler inadına uzun, meyve tabağındaki kirazlar kıpkırmızıydı. yakan top, uzun eşek ve istop bütün kış bizi beklemekten yorgun düşmüşler, sokakta sabırsızlanıyorlardı. bütün kış çok üşümüş, karanlık sabahlarda okulun yolunu tutmuş ve soğukta titreyerek andımızı okumuştuk. tırnaklarımızın kısa kalması ve saçlarımızın bitlenmemesi için gayret etmiştik. haketmiştik biz tatili ve yazı. güneşin tenimizi ısıtmasını ve denizin tuzunu fazlasıyla haketmiştik. ne istediniz lan bizden! niye yanımıza tadımızı kaçıran bir kitap koydunuz ha? kışın her dediğinizi yapmadık mı eşşoğlueşşekler... afedersiniz.
işte bu yüzden tatilde milli eğitim bakanlığıyla ilgili herhangi bir obje görmek istemiyorduk. açık söyleyeyim biz kıyasıya haylazlık yapmak ve mümkünse bütün gün boş boş oturmak istiyorduk. yasadışı işler yapmak, otoriteye isyan etmek, sözgelimi komşunun şeftali ağacına dalmak istiyorduk. ha bir de bisikletle çok uzaklara gidip annemizi meraktan deliye çevirmek istiyorduk. yok yere mahalle savaşları çıkarmak birilerinin kafasını yarmak istiyorduk. senenin iki-üç ayı çizgi film seyretmek, akşama kadar "it gibi" sokakta oyun oynamak ve akşam yemeğini yedikten sonra da bir köşede sızmak... işte hayatın anlamı buydu. boş zamanlarımızı "faydalı şeylerle" değerlendirmek gibi ideallerimiz hiç olmadı bizim. faydasız ve gereksiz işleri deli gibi özlemiştik çünkü.
ama tatil kitabı bir ajan gibi sızmıştı içimize. bizim lüzumsuz hallerimizi merkeze rapor eden bir casus... tatil kitabını bizi göremeyeceği bir yere kaldırıp yaz sonuna kadar ortamdan uzak tutmak en iyisiydi. evet evet karşılaşırsak bir tatsızlık çıkabilirdi.
tatil kitabı eylül ayına kadar gardropun üstünde tozlanmalıydı. ve öyle de oldu. pişman değilim.
oysa biz kitapların bize birşeyler söylemesinden çok sıkılmıştık. yaz gelmişti. mahallemiz cıvıl cıvıl ve rengarenkti. günler inadına uzun, meyve tabağındaki kirazlar kıpkırmızıydı. yakan top, uzun eşek ve istop bütün kış bizi beklemekten yorgun düşmüşler, sokakta sabırsızlanıyorlardı. bütün kış çok üşümüş, karanlık sabahlarda okulun yolunu tutmuş ve soğukta titreyerek andımızı okumuştuk. tırnaklarımızın kısa kalması ve saçlarımızın bitlenmemesi için gayret etmiştik. haketmiştik biz tatili ve yazı. güneşin tenimizi ısıtmasını ve denizin tuzunu fazlasıyla haketmiştik. ne istediniz lan bizden! niye yanımıza tadımızı kaçıran bir kitap koydunuz ha? kışın her dediğinizi yapmadık mı eşşoğlueşşekler... afedersiniz.
işte bu yüzden tatilde milli eğitim bakanlığıyla ilgili herhangi bir obje görmek istemiyorduk. açık söyleyeyim biz kıyasıya haylazlık yapmak ve mümkünse bütün gün boş boş oturmak istiyorduk. yasadışı işler yapmak, otoriteye isyan etmek, sözgelimi komşunun şeftali ağacına dalmak istiyorduk. ha bir de bisikletle çok uzaklara gidip annemizi meraktan deliye çevirmek istiyorduk. yok yere mahalle savaşları çıkarmak birilerinin kafasını yarmak istiyorduk. senenin iki-üç ayı çizgi film seyretmek, akşama kadar "it gibi" sokakta oyun oynamak ve akşam yemeğini yedikten sonra da bir köşede sızmak... işte hayatın anlamı buydu. boş zamanlarımızı "faydalı şeylerle" değerlendirmek gibi ideallerimiz hiç olmadı bizim. faydasız ve gereksiz işleri deli gibi özlemiştik çünkü.
ama tatil kitabı bir ajan gibi sızmıştı içimize. bizim lüzumsuz hallerimizi merkeze rapor eden bir casus... tatil kitabını bizi göremeyeceği bir yere kaldırıp yaz sonuna kadar ortamdan uzak tutmak en iyisiydi. evet evet karşılaşırsak bir tatsızlık çıkabilirdi.
tatil kitabı eylül ayına kadar gardropun üstünde tozlanmalıydı. ve öyle de oldu. pişman değilim.
güncel Önemli Başlıklar