bugün

saltanat

aklı başında, beyninin çalışan kısmının küçücük bir bölümünü dahi yaşadığı dünyanın gerçeklerline yöneltebilmiş ve bu gerçekler ışığında edindiği bilgileri yönetiliş biçimini yorumlamaya kanalize etmiş her insan bilir ki saltanat kainatın en iğrenç, en tahkir edici yönetim biçimidir. neden?

çünkü belli bir otoritenin emri altında yaşadığı için insanlar silik birer nesne olmaktan kendilerini asla kurtaramazlar. otoritenin keyfi tutumları karşısında üzerine düşeni yaparak hayatiyetini devam ettirebilen halkın birinci ödevi sadık birer kul ve sorgusuz tabi olma zorunluluğuna riayet etmektir. saltanat rejimlerinde insanlar düşüncelerini rahat ifade edemezler, edebilseler bile bunun cezasını hem ağır hem de oldukça hızlı öderler. onlara düşen, sultan herşeyi bilir demekten başkası değildir; zira bunun aksini ifa edenler devletin bölünmez bütünlüğüne halel getirmekle beraber halk arasında ayrılık tohumları ekmiş olabilirler.

bu rejimlerin önemli özelliklerinden biri de halkın büyük bir çoğunluğunun emeğinin küçük ama mutlu bir azınlığın cebine akıyor olmasıdır. gelir dağılımı öylesine adaletsizcedir ki bakınca ya gülersiniz ya da ağlarsınız. kimisi ekmek bulabilmek için çöpleri karıştırırken kimisi bitmeyen bir lale devri sürer.

mesela vergi uygulaması alım gücüne göre uygulanmaz; kişiler ya da gruplar arasındaki gelir farkı gözetilmeksizin biçimlendirilir.

hukuk diye birşey de yoktur. bir bayansanız ve örtünemkten yana karar almanıza sebep olacak bir yaşam biçimini tercih etmişseniz bütün yasalar ve bütün yasacılar hukuku size karşı kullanmaktan hiç utanmazlar. hukuk, tatlı çalan çocuğu hapse tıkarken trilytonları götüren zengini en muteber mevkilerine taşır.

adı üstünde saltanat.. milletin söz söylemeye ne kadar hakkı olabilir ki? konuşamayan milletle sürekli emreden devletin arası da hep açıktır. bu açıktan faydalananlar ise cumhuriyet vurgusuyla resmi ideolojinin nimetlerinden faydalanmayı bir tür saltanat düşmanlığı addedenler olur.

bu dangoz rejim, farklılıklardan da nefret eder haliyle.. giyim kuşamdan dinlenecek müziğe kadar sosyal hayatın her anına karışır. hatta bir müddet sanat müziğini yasaklar, yerine ikame ettiği klasik batı müziğiyle ortaya çıkarmaya çalıştığı türk ruhundaki zenginliği bir türlü gerçek hayata yönlendiremez ve sonra bu saçma adımdan vazgeçer.

karakteri itibariyle paranoyak olduğu için her türlü biraraya gelişi devlete karşı isyan sebebi sayar. ev basar, ifade alır, gözaltı sürecinde insan öldürür, güvenlik adı altında insanların imajına göre vatan hainliği icad eder.

bu rejimin en mutlu insanı ya ondan yana olan ya da ağzını en iyi kapatan olur.

çok şükür saltanatı yıkıp cumhuriyet olduk. ya bunu beceremeseydik?