bugün

27 mayıs darbesi

sosyalistlerin de dahil olduğu geniş kitlelerce desteklenerek, ordunun cumhuriyetin yegane ve değişmez bekçisi olduğu sabit fikrini başlatmış, zaten 12 eylülden sonra bu egemenliğini sağlama almak isteyen asker-bürokrat(sonradan sermaye de dahil olmuştur bu gruba) grup tarafından bu çarpık fikir sürekli ve daha güçlü biçimde aşılanarak, vatanı ve cumhuriyeti sevmek, laikliği savunmak adı altında elitlerin çıkarlarına hizmet etmekten başka bir işe yaramayan faşist bir vatanseverlik anlayışıyla donatılmış beyni yıkanmış bir nesil yaratılmıştır. lakin menderes ve dp'nin anadoluda ki fakir kitlelerin uhrevi duygularıyla oynayıp bir yandan da borçlanmayla yarattığı suni ve nispi refahla bu (özellikle köylü) kitlelerin büyüdükçe büyüyen desteğini arkasına almasından ürküp darbeye yol veren kesimler, sonrasında da 1961 anayasasının uzlaşma ortamında ortaya çıkan güçlenme fırsatını kaçırmak istemeyip darbecilerle işbirliğine giden akademisyen grubu(ki ilk devrimin heyecanını hala taşıyan cumhuriyet eliti de dahildir bu gruba), özellikle prusya kralı friedrich wilhelm iv'ün toplanan alman federasyonu delegelerinin kendisine imparatorluk tacını teklif ettiklerinde keskin bir ileri görüşlülükle reddetmesine neden olan politik kuralı göz ardı etmişlerdir: gücü ve yetkiyi veren, onu geri almak ve kendi çıkarlarına göre kullanmak hakkını da saklı tutar ve tutmak için elinden geleni yapacaktır. bu yüzden imparatorluk ancak prusya'nın kendisi tarafından kurulduğunda meşru sayılacaktır. bu yanılgıya düşen ve mustafa kemal döneminde, osmanlının son zamanından gelen acı tecrübe yüzünden aşamalı olarak rejimin üzerindeki etkisi azaltılmaya çalışan ordu, 27 mayıs'ta yaptığı bu ayak oyunuyla iktidarı bir daha kaybetmeyecek şekilde ele almış ve o zamanlar kendisiyle işbirliğine giden bir çok gruba daha sonraları başta ülkeyi sömürge konumuna girmeye hazır, karanlık ve baskıcı bir orta doğu devleti haline getiren, halkı yerli-yabancı sermayenin direk vesayetine ve açık sömürüsüne teslim eden, akademik ortamın kollarını bacaklarını kesip bırakan 12 eylül darbesi olmak üzere kan ağlatmaktan kaçınmamıştır. ki ispanyanın 50 yıllık faşist iktidardan sonra becerdiği işi ülkem hala beceremeyip orduyu iktidardan uzaklaştıramamakta, köktencilerin artık güç yolundan vazgeçip bu iktidarı popüler destek ve karşı propagandayla rezil rüsva edip etkisiz kılma girişimlerinden ayrılan samimi ve demokratik girişimlerin bile toplumsal tepkinin en sağlamını gördüğü hala ve hayretle gözlemlenmektedir.