bugün

takva

bilet bedelini ödeyen herkesin ahkam kesme hakkını saklı tutalım, yalan yanlış değerlendirmelerin her zaman olabileceğini kabul edelim, filmi amacından saptırıp sağa sola çekecek kişilere dahi saygı duyalım: gerçek değişmeyecektir. türk sinemasının en önemli filmlerinden biriyle karşı karşıyayız bu başlık altında. beğenilip beğenilmeme kriterinin ötesine geçmiş bir filmden bahsediyoruz.

türk sineması maalesef takva gibi hassas konulara eğilen filmlerle dolu değil; karşılaştırma yapılabilecek çok az filmde ya bir sansasyon amacı göze çarpıyor ya da bir propaganda kaygısı. anlatım üslubunu bu kadar incelikli belirleyen filmlerle büyümedik hiçbirimiz. ciddi bir araştırma ve ön hazırlık evresinden geçerek oluşan senaryolara alışık değiliz; hep masa başında kurulan düşlerle, fantezilerle oluşmuş filmlerle karşılaştık ve bunları neredeyse tek tür olarak benimsendik. oyunculuk çok az türk filminde bu kadar üst seviyeye çıktı ve teknik açıdan rahatsız olmadan sinema salonundan çıktığımız filmler hala istisna...bu kriterlerle düşününenleri, takva için iddialı tanımlar yapmaktan,büyük cümleler kurmaktan alıkoyacak çok fazla sebep yok. (keşke, olsa ve bu filmin de eksikliklerini öne çıkaran yazılar yazabilsek buraya, dalga geçebilsek, eğlenebilsek!)

şimdi son olarak bu filmi şiddetle tavsiye etmeden önce şunları da ekleyelim: zor, karanlık, karamsar bir hikaye anlatıyor takva. kesin çizgilerle ayrılmış, giriş-gelişme-sonuç bölümleri yok. boşluklar var çok fazla ve soru işaretleri...öyle koltuklara yayılıp rahat rahat izlenmiyor bu film ey izleyici; gülmekten kırılmak yok, ağlayıp zırlamak yok, gözünün içine bir mesaj sokulmuyor, kulağına hayatın anlamı fısıldanmıyor...ve sonunda "ee ne oldu şimdi" diyeceksen sakın gitme bu filme de!..bırak batacaksa batsın bu film, sen paranı harcama, aklını zorlama, bak bir de borat var hemen yan salonda!..