bugün

necmettin erbakan

türkiye nin en tartışmalı isimlerinden biridir kendisi. aşırı sevenlerinin ve tarafgirlerinin olması elbette bu tartışmaları kızıştırıyor. sevgisini makul seviyede tutanlar sessizce olanları izleseler de, maalesef sevgisinde aşırıya gidip bakışları bulananlar ve tarafgirlik ruhuyla bakışları bulandırmaya çalışanların faaliyetleri erbakan ismini daha da yıpratıyor.

yapılması gereken, sevgiyi ve ilgiyi makul seviyede tutmaktır. hataları da, doğruları da görebilmektir.

necmettin erbakan, türk siyasi tarihinin bir dönemine mührünü vurmuş bir siyasetçidir. siyaset, dışında olanlar tarafından kolaylıkla anlaşılacak bir sistem değildir. içine girenler içinse, ateşten bir gömlektir ve o gömleği giyenleri yakması kaçınılmazdır. buradan hareketle, erbakan ın fikirleri her ne kadar islamî olsa da, siyasetin kaygan zemininde yapılan ciddi hatalar, o fikirleri maalesef gölgelmiştir. esasen erbakan ın doğrularını ve fikirlerini gölgeleyen, onun yaptığı hatalardan öte, müntesiplerinin büyük bir kısmı tarafından hatalarının görmezden gelinmeye çalışılması ya da inkar edilmesidir.

bu konuya örnek olarak, 28 şubat mgk kararları çok manidardır.

28 şubat, bir çok müslüman kişinin ve kurumun kıskaca alındığı ve çok ciddi madur edildiği bir askeri müdehaledir. bu müdehale, necmettin erbakan ın başbakanlığı döneminde olmuştur. necmettin erbakan ın bu müdahale karşısında dik durması ya da durmaması ayrı bir tartışma konusu olmakla beraber, bir noktada elbette kendi tercihidir. kimileri için o dönemde daha büyük sıkıntılar ortaya çıkmaması için fedakarlık yapmıştır (ki bu fikri savunanların, başka kanaat önderlerinin yaptığı fedakarlıkları elştirme -haliyle- hakkı yoktur.) kimilerine göre ise, sorumluluktan kaçıp kendisini kurtarmış ancak giderken de müslümanlara çok ciddi zarar vermiştir.

konumuz, dik durması ya da durmaması değildir. bu konuyu geçerek asıl meselemize girelim.

toplumda "erbakancı" olarak nitelenen, aslında en doğru ve yakışan ifadesiyle: "milli görüş çizgisinde yer alan" bir çok kişi, 28 şubat mgk kararlarının erbakan tarfından imzalanmadığını iddia etmektedirler ve ne gariptir ki, bu iddialarına şu belgeyi kanıt olarak göstermektedirler:

[http://fotogaleri.haber7....625220090311115931140.jpg]

belgeye dikkatle bakacak olanlar ve birazcık da devlet işlerinde evrak işlemlerinin nasıl yürüdüğünü bilenler, bu belgenin söz konusu belge olmadığını, söz konusu belgenin eki olduğunu anlayacaklardır (ki begenin altında, imzanın hemen üstünde o ibare zaten yer alıyor .)

yukarıda linkini verdiğim belge, erbakan ın bizzat elleriyle imzalayarak bakanlar kuruluna -uygulanması için- gönderilen belgenin ekidir. bu belgeyi önemli kılan, hazırlanmış olması değildir. zira dikkat ederseniz, şu haliyle askerler tarafından hazırlanmış, istek ve tavsiyeleri belirten bir belgedir ve bu belgenin altına başbakan ya da bakanlar değil, belgeyi hazırlayan kişi ya da kişiler imza atar. (ki belgenin altında askerleri temsilen bir orgeneralin imzası mevcuttur.)

peki o zaman esas belge nerede? varsa bu belgede neler yazıyor? varsa belge kim tarafından nerelere havale dilmiştir?

işte esas belge: http://www.aktifhaber.com/images/news/92295.jpg

verdiğim linkte yer alan belgeyi hep beraber inceleyelim:

ilk parağraf: "daha önce bildirdiğimiz üzere 28 şubat 1997 tarihli mgk toplantısında alınan kararlar, 13 mart 1997 tarihinde bakanlar kurulunda müzakere edilmiştir" demektedir.

ikinci parağraf: "mgk da alınan ve bakanlar kuruluna bildirilen hususların (yani 28 şubat kararlarının) bir örneğini size (yani cumhurbaşkanlığı makamına) gönderiyorum."

üçüncü parağraf: "mgk kararlarını uygulayabilmemiz için tavsiyeleriniz varsa bize bildirmenizi rica ederiz."

buraya kadar her şey normal gibi gözükebilir. ancak bitmedi! bundan sonrasını lütfen iyi takip ediniz:

belgenin asıl dikkat edilecek kısmı, belgenin altında yer alan "dağıtım" ve "bilgi" kısımlarıdır. dağıtım ve bilgi kısımlarının ne demek olduğunu bilmeyenler için kısaca anlatayım:

devlet yazışmalarında, uygulanması ya da bilgilendirilmesi gereken konular olduğu vakit, bu uygulama ya da bilgilendirme işi ile görevli makam(burada başbakanlıktır), üst makamdan (burada mgk dan) gelen kararları inceler ve buna uygun bir "kapak yazısı" hazırlayarak şu iki işlemi yapar:

1. ekte bulunan evrakta yer alanları (mgk kararlarını) uygulayacak olan makamları "dağıtım" başlığı altına yazar.

2. kararlar ile ilgili gerekli çalışmaların yapıldığı konusunda bilgilendirmesi gereken makamları ise "bilgi" başlığı altına yazar.

şu an incelediğimiz belge, cumhurbaşkanlığına bilgi maksadıyla yazılmış ve imzalanmış olan bir belge, ancak dağıtım kısmına bir bakın bakalım, aynı belge -elbette uygun kapaklarla- hangi makamlara "uygulanması için" dağıtılmış?

beraber bakalım mı?

o halde buyrun:

1. dışişleri bakanlığı ve başbakanlık yardımcılığına.
2. devlet bakanlıklarına
3. bakanlıklara (yani tüm bakanlıklara)

peki bu belgede yer alan kapak yazısının 3. parağrafını tekrar okuyun bakalım... ne yazıyordu?

sahi belgede kimin imzası vardı?

konuyu burada noktalıyorum.

en başta dediğim gibi erbakan, doğrularıyla ve yanlışlarıyla bir siyasi duruş sergiledi ve siyasi yaşamdan yavaş yavaş ayrılıyor. birilerini "önderlerinizi kutsallaştırıyorsunuz, kutsuyorsunuz, kusursuzlaştırıyorsunuz" diyerek yaftalamadan önce, aynada kendi halimize bir bakmamız gerekmez mi?