bugün

hoşgörülü olmaktan uzak toplum

evet tam olarak böyle bir yer olmaya başladı bizim toplumumuz. hayır eskiden böylesine keskin değildi sınırlar. güleryüz bu kadar eksik değildi.

öyle ki ramazanda etek giymeye korkar oldum. hele ki başka bir semte yolculuk yapacaksam. mesela yıldırım'da işim var. ki yıldırım bursa'nın hep 3. sayfa haberi olmaya aday tek semti. biz nilüferliler, ki bunu söylerken bile nasıl semt semt bile bölünüldüğümüzün altını çiziyorum, yıldırım'a yaptığımız bir yolculukta ecel terleri döküyor olabiliriz. ki bunu bir çok arkadaşım alenen yaşıyor. kızlarımız etek giyemiyor. amcalar kamyonet bozuntularıyla yanımızdan geçerken üzerlerimize kezzap atacak diye korkuyor. ha yok eteğin kısa olduğu falan da yok. hava sıcak ve üzerimizdeki sadece bir elbise. ama onların tek bir isteği var. görünen et parçasının olmaması. bakın, onların bu davranışa hoşgörülü olabilirim. ama olamıyorum. çünkü artık cidden korkuyorum.

pek namuslu beyefendiler, arabalarla üzerimize sürüyorlar. ve bunu kin ve nefret dolu gözlerle yapıyorlar. pek cici ablalar, bizi dövmekten beter edip, gözleriyle yiyorlar, yüzümüze laf söylüyorlar, kin ve nefretin dibine vurmuş durumdalar. tek suçumuz elbise giymek...

bakın bugün bankaya uğradım ve saygısızlık olmasın diye herkesin içinde su içmek istemedim. bunu düşündüm. ama o pek saygı gösterdiğim birtakım hoşgörü! budalası insanlar dışarıya çıkıp su içmeme de laf ettiler. kötü gözlerle baktılar, beni pek bir kınadılar. halbuki... ahh söylemeye bile gücüm kalmadı artık.

peki bu en ufak gözüme çarpan olaylarla beraber soruyorum size: ne oluyor bize? böyle miydi karşılıklı anlaşmalarımız, değerlerimiz? bu mu oldu sonunda? ben bu yetişkinlerle, nasıl geleceğe daha emin gözlerle bakabilirim ki? sadece tek bir nefret dolu bakıştan bile korkuyorken. ne zamandan beri ikiye, üçe, dörde hatta beşe bölündük? ne zaman ben başka bir insan oldum da, onlar başka bir toplum oldu?

sorular hala cevapsız...