bugün

zaman daralıyor iç savaş senaryoları

> Güneydoğu ateş altındayken, Hatay ve inegöl kaynamaya başladı.
> Şırnak'da Devlet adamları sokakta yürüyemiyor! Bu ateşin yayılması
> uzun zamandır planlanmaktaydı...
> Yazmıştım, küresel güçler, kolay kolay pes etmeyen milletleri 'yola
> getirmek' için bölgesel savaşların ateşini yakarlar.. CIA istasyon
> şefi Paul Henze açıkca söylemişti:
> ".... temel bir düzenlemenin (federasyonlaştırmanın) yapılabilmesi için
> 20. yüzyılın sonunda Türkiye'nin içine sürüklendiği bunalımın daha
> (da) kötüleşmesi gerekecektir.'(Mustafa Yıldırım, Sivil Örümceğin
> Ağında)
>
> işte bunalım giderek arşa tırmanıyor. Bakın işsizlikten, açlıktan
> yokluk ve yoksulluktan, satılan fabrikalardan bahseden kaldı mı?
> Gündem giderek sertleşiyor. Bu 'iç savaş' gündemidir. Açın Yugoslavya
> örneğini okuyun. Aynen böyle başlamıştır.
>
>
> Perkins şablonu yazmıştı...
>
> John Perkins'i okudunuz mu? Bir Ekonomik Tetikçinin itirafları adlı
> kitabın yazarı.
> Küresel sermayenin/çetenin Yugoslavya'da ve dünyanın birçok
> ülkesinde nasıl bir senaryoyla hareket ettiğini ana başlıklarıyla
> anlatır. internetteki bir söyleşisinde dünyayı ele geçirmeyi
> hedefleyen küresel sermayenin şablonunu şöyle özetlemişti.
> işte, Türkiye'nin 1947 sonrası tarihi.
>
> 'Biz ekonomik tetikçiler,önce doğal kaynakları zengin , stratejik
> konumları önemli ülkeleri tespit ederiz. O ülkeye Dünya Bankası ya da
> kardeş kurumlardan bir kredi ayarlarız. Ayarlanan kredi asla o ülkenin
> hazinesine gitmez. O ülkede 'proje' yapan bizim şirketlerimizin
> kasasına girer.
> Enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar yapılır.. Bizim
> şirketlerimiz kazanır .. O ülkedeki birileri de nemalandırılır. .
> Toplum bu düzenekten hiçbir şey kazanmaz. Ama ülke büyük bir borcun
> altına sokulmuş olur. Bu o kadar büyük bir borçtur ki ödenmesi
> imkansızdır. Plan böyle işler..
> Sonunda ekonomik danışmanlar/tetikçiler olarak gider onlara deriz ki:
> 'Bize büyük borcunuz var. Ödeyemiyorsunuz. O zaman petrolünüzü satın,
> doğal gazı bize verin, askeri üslerimize yer gösterin! Askerlerinizi
> birliklerimize destek olmaları için savaştığımız bölgelere gönderin,
> Birleşmiş Milletler'de bizim için oy verin!. Elektrik, su,
> kanalizasyon sistemlerinizi özelleştirin! Onları Amerikan
> şirketlerine ya da diğer çok uluslu şirketlere satın!
> Sosyal hizmetleri, teknik sistemleri, eğitim kurumlarını, sağlık
> kurumlarını hatta adli sistemleri ele geçiririz Bu, ikili üçlü
> dörtlü bir darbeler serisidir.'
>
> işgal Ordularına çağrı başladı!
>
>
> Bir ülkenin ekonomisi tamamen ele geçirildikten sonra, tüm temel
> organları yavaşça ele geçirilir. Devleti devlet yapan kurumlar
> paramparça edilir. Siyasetine, ordusuna, polisine, yargısına, eğitim
> sağlık sistemlerine sızılır. Ülke felç edilir.
>
> Eşzamanlı olarak etnik ve dini gruplar kışkırtılır. Açlığın
> işsizliğin kol gezdiği ülkeler, yabancı ajanlar için münbit
> topraklardır.
>
> Ülkenin siyasileri Beyaz Saraya , genel kurmayı NATO'ya, ekonomisi
> Dünya bankasına, üniversiteleri Erasmus'a bağlanır. Medyası bağlı
> olunan kurumlar için çalışır!
>
> Feodal ağalardan uyuşturucu baronları yaratılır. Milli dokular
> bozulur, millet içine 'halkların özgürlüğü' tohumlanır, 'kendi
> kaderini tayin hakkı' isteyen halklar, ne hikmetse hep petrol
> bölgelerinde ortalığı kasıp kavurur. Para ganidir. Destek de öyle..
>
> Belediyeler sanki artık o ülkenin değil, Avrupa'nın Amerika'nın
> belediyeleridir. Küresel hükümete bağlı çalışırlar.
> Arkalarında dağ gibi emperyalizm vardır.
>
> israil ve ABD istihbaratı yardımcılarıdır. Terör örgütü ordularıdır.
> Televizyonlar taraftarlarıdır...
>
> Ortalık kan gölüne dönünce, Beyaz Saray' kalın iplerle bağlı
> siyasiler, 'NATO gelsin!, BM Barış Gücü nerde?' diye
> bağıracaklardır..
>
> Sözüm ona muhalefet, 'TSK, Türkiye Cumhuriyetini koruyup kollama
> görevinden istifa etsin!' diye ortaya çıkacaktır.
>
> Saygın Atatürkçü sivil toplum örgütleri, emperyalizmin Anayasası
> oylanırken 'Biz tarafsızız! Ses çıkaramayız!' buyuracaktır.
>
> Bir PLATFORM farzdır!
>
>
> Ülkede ayık, sesi çıkan, önde gelen kanaat önderleri, , komutanlar,
> gazeteciler içeri tıkılmıştır, susturulmuşlardır. Ordu alenen tasfiye
> edilmektedir. Hukuk guguk olmuştur!
>
> Sadece kendi için değil, tüm mazlum milletler için yepyeni bir tarih
> yazmış olan bir millet, ordusunun bir sırtlan sürüsünün saldırısına
> uğradığını acıyla görüyor. En üst düzey NATO paşalarının Beyaz Saray
> siyasileri ile elele verişlerini izliyor.
>
> Henze'nin dediği gibi, 'bunalım koyulaştıkça', sokak çatışmaları
> artacak, güvenlik güçleri kan kaybedecek, yapayalnız, çaresiz, işsiz
> aşsız bırakılmış halk galeyana gelecektir.
>
> Tarih, içinden geçtiğimiz bugünleri Türkiye'ye yapılan emperyalist
> bir SiViL DARBE olarak kaydedecektir.
>
> Hatay'da Şırnak'da ,inegöl'de CIA ve Mossad, plan gereği,
> denemeler yapıyorlar. Türkiye'nin Batı, Doğu ve Güneyinde yapılan bu
> iç savaş testi, ülke genelinde uygulamaya sokulmak istenecek, sonraki
> ilk durak Karadeniz kentleri olacaktır
>
>
> Kimin Türkiye tarafında, kimin başka ülkeler tarafında olduğunun ayan
> beyan ortaya çıktığı, bir süreçten geçiyoruz. Milli güçler ve milli
> irade er ya da geç elele verecektir!
> Detaylar kaybolacak, 'can havli' devreye girecektir.
>
> Başka ülkelerin işgali altında yaşamak istemeyen HERKES, başta samimi
> dindar, solcu, Türkçü kanaat önderleri acilen bir araya gelmeli,
> konferanslar, kongreler, düzenlemelidir. Bunlar, parti tabelaları
> altında değil, her kentte bağımsız platformlarda yapılmalıdır. Ve bu
> faaliyet, referandum için olduğu kadar, onun çok daha ötesinde, çok
> daha geniş bir gelecek düşüncesiyle planlanmalıdır.
>
>
> alıntı: Banu Avar