bugün

bir aşk hikayesi

"nasıl yani?"dedi. ilk başta algılayamadı çok uzak olduğunu herhalde. Biz yazmış mıydık ya bursayı??dedi. Ben de son gün dersane hocam yazdırdıdedim. "Güzel... iyi." dedi, sevindi yine de. Sonradan bi telefon, "kaç saat canım bu bursa ankaraya?"dedi,"yakındır ya" dedim. bu biliyor tabi. babası sürekli gidip geliyor. "altı saat, altıııı!" diye bağırıyor. Sen niye yazıyorsun da, başına buyruk hareketler yapıyorsun da bir sürü azar işittim. haklıydı sonuna kadar.

Ertesi gün buluştuk bu hiç pas vermiyor bana. Surat bi karış. Ne şebeklikler yapıyorum anlatamam. Ama yok. o an aklıma nerden geldiyse, dedim eda senin baban sürekli geliyor buraya, e sende onla gelirsin işte sürekli, nolur yapma dedim. Anca burayı kazanabildim işte. Ben de isterdim ankarada okumak ama olmadı işte. Elimden bu geldi. bu kadar bastı kafam falan diyerek iyice acındırdım kendimi. Bu da biraz olsun yumuşadı ben böyle konuşunca, iyi tamam beee, dedi ve affetti beni.
artık bursa seferi başlıyordu benim için. ailem ve edayı geride bırakıyordum sonuçta. yeni bir şehir, yeni bir çevre, yeni bir yaşam. bizimkilerle gitmiştim ilk önce bursaya ve bana ev tutmuştuk. bursalıllar bilir, görükle diye bi yer var ama o zamanlar nerden bilelim amk, biz şehir içinden tuttuk evi. neyse dayadık döşedik evi ve bizimkiler gitti.

ilk günler paso dışarıdan yiyorum. çevre desen yok. öğrencilerin hepsi görüklede amk. ben sik gibi kaldım yalnız başıma. eda arıyor, iyiyim diyorum sürekli. üzülmesini istemiyorum sonuçta. evdekilere dert yanıyorum ama sike sike okuycaz işte. ilk haftalar her hafta sonu ankaradayım amk. önce aile, sonra eda ile görüşüyorum. sonra ağlaya ağlaya vedalaşıyoruz edayla ve bursaya dönüyoruz yine amk.

bir gün evde televizyon seyrederken, karşı komşum kapıyı çaldı. ismi hülya olan bu teyze bana yemek yapmış. Nasıl mutlu oldum nasıl. yemekten dolayı değil bu mutluluk. Bu şehirde ilk defa biri benim için bişey yapıyordu. bu başladı kapıda ayak üstü konuşmaya, evladım işte nerelisin, kimsin, adın ne cart curt... Kadını eve çağıracam nerdeyse hemen, muhabbet edelim diye, o derece yalnızım yani. ne zaman bi sıkıntın olursa, derdin olursa haber ver yavrum, Ben de senin bi annen sayılırım dedi. kadın aslen göçmenmiş, bursanın yarısı göçmen zaten amk. bu göçmenler çok sıcakkanlı insanlar oluyor gerçekten. muhabbetleri de zevkli. kocası öğretmenlikten emekli olmuş. bi evleri var işte, ele muhtaç olmadan yaşıyorlar. Kadının bir tane de kızı var o aralar 22 yaşlarında olsa gerek. bir de oğulları var ama o da asker olmuş ankarada oturuyormuş. sonradan antepe gidiyordu gerçi. okulda dersleri fazla savsaklamamaya çalışıyordum, aklım başıma gelmişti bir kere ve ipin ucunu kaçırmayacaktım bu defa. Az biraz ortam oluşturmuştum ama aklım hep eda'da ve ankarada olduğu için bursa sıcak gelmiyordu bana. Bursadaki en güzel şey o karşı komşumdu. kadın bana öz evladı gibi davranıyor bana her gün yemek, börek, pasta getiriyor, halimi hatırımı soruyordu. kocası para falan sıkıntın olursa çekinme diyordu. hiç bi zaman paralarını almadım ama, sonuçta elin memleketindeyim ve bi an parasız kalsam ne bok yerim diye düşünmek gerçekten çok kötüdür ve bu adam beni öyle düşünmekten kurtardı. hep aklımda, bi yerde, göt gibi kalsam ersin amca ( hülya teyzenin kocası ) anında yardım ederdi bana diye düşünürdüm. bir öğretmen maaşıyla geçinen bu aile, gördüğüm en zengin insanlardı ama bu zenginlik gönül zenginliğiydi.
kızları ile de tanışmıştım. benden 2 yaş büyüktü, ben buna abla diyordum haliyle ama abla deme ya, resmi oluyor, falan diye sonradan abla dememi istemeyecekti. kız üniversite okumak istememiş anladığım kadarıyla. Annesi babası baya baskı yapsalar da kız kabul etmemiş. Bunun sevdiği bir çocuk varmış, o da üniversite terk. bundan büyük biri. evleneceklermiş ama çocuğun işi yokmuş, iş arıyormuş falan o sıralar işte. kızın adı da sedef. o da tüm aile gibi bana karşı iyi davranan, halimi hatrımı soran, çok bi samimiyet olmasada bana arkadaş olan birisiydi. hani çok samimi olmasınız dahi yanında huzurlu hissedersiniz, muhabbeti mutluluk verirya insana, bu kız da öyleydi benim için.

bir gün eda aradı. sesi çok heyecanlıydı. müjde, müjde diye bağırarak, hafta sonu bursadayım! dedi. amk öyle bi denk geldi ki, bizimkiler de bir hafta öncesinden haber etmişti bursaya gelicez diye. ben kıza bişey demeden tamam aşkım falan diye sevinmiş halde kapattım telefonu. Düşün düşün sonra eda her zaman gelemez, bizimkilere bi yalan söyleyim bir hafta sonra gelsinler dedim. aradım bizimkileri, hafta sonu istanbula gitmem gerektiğini, bi arkadaşımın hastalandığını falan söyledim. resmen sıçtım. belki anlamışlardı da ama tamam dediler ne desinler. sonra edayı aradım böyle böyle dedim. sonuçta eda annemle falan görüşüyordu. eda şimdi der, ben bursaya gidicem bişey istiyor musunuz ordan? diye bizimkilere, benim yalan ortaya çıkar. eda ben daha sonra gelirim ya, annenler gelsin dedi. yok dedim onlar hep geliyor zaten. Haftaya da onlar gelir sen gel dedim. bunun içine sinmese de kabul etti.

hafta sonu geldi bunlar babasıyla. babası hep temkinli yaklaşmıştır bana ve haklı da. Tek evladı ve ona bir zarar gelsin istemiyordu. babası benden daha iyi biliyor bursayı. gelin sizi kahvaltıya götüreyim dedi. Uludağa gelmeden, inkaya diye bi yer var, oraya götürdü bizi. Daha ben de bilmiyorum tabi oraları. Çok güzel bi yerdi. yedik içtik falan. ben hava atıcam ya amk, hesabı ödedim babası masada değilken. kalkarken hesap dedi. ben tolga amca ödedim ben dedim. bu bana bi ters baktı ki anlatamam. sen napıyorsun yarram der gibi. altıma sıçtım korkudan. neyse bindik arabaya indik şehre. bu bana sordu işte xxx bey, nerede indireyim sizi, nereye gideceksiniz falan. kızımı fazla yorma zaten yol yorgunu dedi. daha bi yer bilmiyorum ki bursada amk. nereye götürsem ki edayı. Kültürparka gidelim dedim ama kültürparka ben bile daha önce gitmedim. Sadece adını duydum, yerini de görmüştüm işte otobüsle giderken falan. tam önüne kadar bıraktı bizi babası. Sonra bastı gitti işine. girdik kültürparka, her yer yemyeşil güzel bi yerdi. Ankarada pek yok böyle yerler.bi papazın bağı var bizim oralarda, en yeşil yer orası amk. ikimizin de hoşuna gitmişti burası. ama çok da önemli değildi yer. birbirimizi özlemiştik biz. oturduk bi cafeye bişeyler içiyoruz. sürekli beni ne çok özlediğini falan anlatıyordu eda. oysa ben onu daha çok özlemiştim. burada çok yalnızdım. Eda ya buradaki hayatımı falan anlattım işte. o da baya üzülmüştü benim için. sürekli alışırsın aşkım, bu da geçecek, bugünlerine güleceksin diye telkinlerde bulunuyordu. oturduk bir saat falan işte. benim evimi merak ettiğini söyledi. gideriz ya acelen ne falan dedim. ama o da anlamıştı zaten bursa da pek bi yer bilmediğimi. iyi, gidelim Dedim. gittik neyse eve, tesadüf bu ya hülya teyzenin kızı sedef de tam evinden çıkıyordu. beni gördü selam verdi, ben de ona selam verdim girdik içeri. içeri girince kimdi o falan dedi. ben komşularımdan çok bahsetmiştim eda ya ama kızları ile ilgli hiç bişey dememiştim. ne olursa olsun içine kurt düşmesin istiyordum çünkü. ama şimdi dakka bir gol bir oldu. niye beni tanıştırmadın? diye başladı fırçalamaya beni. neyse susturdum eda yı. beni hülya teyze ile tanıştır falan dedi. yok amk, illa tanışacak. tartışma çıksın istemiyordum, taa ankara dan benim için gelmiş, zaten bi yer gezdiremiyoruz bari vakit geçer diye düşündüm. ne de olsa hülya teyze nin muhabbeti de güzel. vakit geçer dedim işte. çaldık kapıyı; ersin amca, sürekli yürüyüş yapar, dışarıda parkta gazete okurdu. o evde yoktu. hülya teyze açtı kapıyı. dedim böyle böyle, eda ankara dan geldi, vs..

eda hakkında çok şey bilmeselerde edanın sevgilim olduğunu biliyordu hülya teyze de. sizden çok bahsettim, sizinle tanışmak istiyor dedim. hülya teyze de mutlu oldu sağolsun, aldı içeri bizi çay ikram etti. Eda da çok sevdi hülya teyze yi. dedi, xxx beni hiç gezdiremiyor hülya teyze, hiç bi yer bilmiyor bu yaa dedi. bu hemen ersin amca yı aramaya kalkıştı bizi gezdirsin diye. yok teyzecim dedim, o şaka yapıyor ya falan, bin bir güçlükle ikna ettim geri. müsaade istedik ve kalktık. çok mutlu olmuştu sağolsun hülya teyze de. eve girdik, eda da sevmişti hülya teyze yi. iyi kadınmış. hadi bakalım, evini gezdir bana dedi. eve hiç bakmamıştı bile ilk geldiğinde. Sedef i görünce. hışımla kalkıp gittik hülya teyze ye sonrasında. Neyse, evi gezdi çok hoşuna gitti. sen ne düzenliymişsin be. vay vay vay! falan. Bilmiyo ki garibim, sırf o geliyor diye temizlikçi tuttum evi baştan aşağı temizlettim. belki babası da gelir dedim. adamın gözüne de girelim hem. bu dedi evlenince de böyle düzenli olacaksın işte aferin falan. he dedim amk oluruz oluruz (içimden).
geldiğinden beri ne kadar sürtüşsek de, bunlar hep birbirimizi daha çok sevmekten kaynaklanıyordu. 2 hafta önce ankara da görüşmüştük en son ve çok özlemiştik birbirimizi. odama geçtik ve başladık sevişmeye. tam sevişmenin ortasında babası aramasın mı? nerdesiniz kızım? ıııı, şeyyy baba ben kültürpark desene dedim. kültürparktayız babacım. tamam ben yarım saate ordayım. öğlen yemeği yeriz birlikte dedi ve kapattı. amk, napacaz?!! hemen giyindik çıktık amk. üst baş, saç dağınık. taksiye bindik neyse gidiyoz. bu benim saçımı falan düzeltiyo. kendine makyaj yapıyor arabada. rezillik amk. vardık kültürpark a. babası da 5 dk sonra geldi amk. tam zamanında! dedim içimden. Sıkılmadınız mı burada ya? dedi babası bize. biz güldük falan. anladı bi ipnelik olduğunu anlamasına da yanlış anladı amk. neyse çıktık kültürpark tan bizi iskenderciye götürdü. yedik içtik. bu sefer hiç hesaba falan bulaşmadım zaten. ödedi sağolsun. bugun yapacağı iş yarına kalmış adamın amk. bugün ben de sizleyim dedi. içimden küfrediyorum ama yapacak bişey yok. Mudanya ya gittik gezdik falan. akşam oldu. şehre geldik tekrar, babası bana seni bırakalım evine, biz de bi otele gidelim dedi. olmaz falan dedim ısrar ettim. baya zor da olsa ikna ettim en sonunda ve gittik bize. babası evi görünce baya şaşırdı. aferin dedi, düzenliymişsin baya oturdu biraz, çay falan ikram ettim, dersleri sordu işte, muhabbet falan derken. babası ben yarın erken kalkıcam, yatayım ben dedi. bunu benim odaya gönderdim gitti. kızla baş başa kalmıştık. amk, babası evdeyken de kızla yiyişemezsin ya. göt yusuf yusuf. bi film koyduk, oturduk izledik birlikte. sonra eda ya içerdeki odayı hazırladım. Ben de salonda yattım. sabah erkenden kalktım tabi. müstakbel kayınbabamıza yalakalık yapacaz ya. buna çok güzel bi kahvaltı hazırladım. yedirdim, içirdim. biraz gözüne girmiştim babasının da. bana teşekkür etti. işte akşam 5-6 gibi işim biter. 5-6 gibi evde olun da eda yı alıp çıkalım biz de yola dedi. tamam dedim gönderdim müstakbel kayınbabayı. ne kadar geç yatsam da uyku muyku yok amk. eda var içerde boru mu. kaldırdım bunu, baban gitti sen hala uyuyorsun falan dedim. güldü işte, sonra başladık sevişmeye bir kez daha. ikimiz de birbirimizi çok özlemişiz. direk olaya daldım ben ama hiç itiraz etmiyordu o da istekliydi belli. 2 saat yataktan hiç kalkmadan birbirimizin olduk. ben toktum tabi, babasıyla yemiştim bişeyler ama eda açtı (: en sonunda yeter artık! dedi, ben acıktım o diyene kadar aklıma bile gelmemişti. kalktık kahvaltı yaptık eda yla. sonra duş aldık birlikte ve çıktık evden. dün eda yı bi yere götüremeyince, bursalı bi arkadaşı arayıp nereye gidebiliriz? diye sormuştum. cumalıkızık diye bi yer var, oraya gidin dedi bu. çıktık evden cumalıkızığa gittik. güzel bi yerdi işte, değişik bir köy. onun hoşuna gitmesi yeterliydi zaten, ben sevmesem de olur. saat 3 gibi çıktık eve dönmemiz 5i buldu. babası da 6 ya doğru geldi zaten. teşekkür ettim edayı da getirdiği için. iyi yolculuklar diledim ve gittiler.