bugün

kızılderili soykırımı

benim bildiğim dünyanın en büyük soykırımı en büyük ve kapsamlı katliamı, vahşetidir. Bartolome de Las Casas tarafından anlatılan şeyler insanın kannını donduruyor. hatta kendinden utanmasına, middesinin bulanmasına yolaçıyor. bana titreme geldi şahsen ne acılar çektiklerini okuduğumda. insanların ulaşabileceği vahşiliğin sınırları beni ürküttü. kızılderililer için yüreğimi dağladı. kendi milletimin hiç bir ırka karşı böyle bir katliam yapmadığı için (en güçlü olduğu osmanlı imparatorluğu zamanlarında bile) allaha şükrettirdi ama sounçta hepimiz insan olduğumuzdan bir insan olarak beni utandırdı.
--alıntı--
yönetici zorbalardan biri, adamlarından birkaçına, bölgedeki yerleşim bölgelerine gitmelerini, kendilerine karşı misafirperver bir tutum sergilenmemesi halinde bütün halkı katletmelerini emretti. bu adamları düşman olarak gören ve karşı karşıya gelmekten fazlasıyla korkan halk onlara hiçbir şey sunmadı. mektuptaki talimatnameyi yerine getiren ispanyollar beş bin kişiyi kılıçtan geçirdi.
--alıntı--
--alıntı--
yerli yerleşim bölgelerine zorla girerek, küçük çocuklar, yaşlı erkekler, hamile kadınlar, hatta yeni doğum yapmış kadınlar dahil karşılarına çıkan herkesi katlettiler. parça parça kestiler, sürüler halindeki koyunlar gibi bir ağıla toplayarak karınlarını yardılar. bir adamı tek bir darbede ikiye bölüp bölemeyeceklerine, bir kişinin başını gövdesinden ayırıp ayıramayacaklarına ya da tek bir balta darbesi ile bağırsaklarını çıkarıp çıkaramayacaklarına dair bahse bile girdiler. memeden kesilmemiş bebekleri ayaklarından tutup annelerinden ayırdılar ve baş aşağı kayalara çarptılar. bütün bunlar olurken onlar gülüp eğleniyorlar, bebekleri nehre atıp "kıvran seni küçük velet" diye bağırıyorlardı. karşılarına çıkan herkesi öldürdüler. kimseyi sağ bırakmadılar. kurbanlarını asabilmek için ters "l" biçiminde geniş darağaçları kurarak bir defada 13 tanesini birden diri diri yakıyorlardı. vücutlarına kuru saman bağlayıp ateşe veriyorlardı. bazılarını öldürmeyip bileklerini kesiyorlar, ellerini öylece asılı bırakıp onlara "bu mektubu al" diyorlardı. amaçları, onları (yerli şeflerini) böyle zavallı durumlara düşürerek tepelerdeki isyancılara göz dağı vermekti. yerli liderleri ve eşrafını yere çakılı iki yaba üzerine oturtulmuş dal parçalarından oluşan, bir tür demirden düz ızgaraya bağlayıp kısık ateşte kızartıyorlardı. yerli liderler, yavaş yavaş ölürlerken acı ve çaresizlik içinde inliyorlardı.

bir keresinde bu şekilde dört ya da beş yerli şefi kızarttıklarına şahit oldum. zavallıcıkların inlemeleri ispanyol komutanın uykusunu bölmüştü. hemen esirlerin boğulması için emir verdi. ancak, ortalama sıradan bir cellattan daha kana susamış olan infaz müfrezesinin başındaki adam, onları boğarak özel eğlencesini yarıda kesmek istemiyordu. bu yüzden gürültü olmaması için kendi elleriyl ağızlarına tahta tıpalar yerleştirdi ve canı istediği zaman ölmeleri için ateşi ayarladı.
--alıntı--
yaptığı vahşetlere haa devam eden amerikayı umarım bir gün birisi durdurur ve umarım acı çekmiş onca kızılderili şu an rahat içindedir.