bugün

yapılmış en büyük çılgınlık

her şey gece 3 arkadaşın yurtdan kaçamasıyla başladı. bir basketbol topu aldık yanımıza ve gecenin ilk saatlerini onunla oynayarak geçirdik. ilerleyen saatlerde bu aktiviteden sıkıldık ki havada soğumaya başlamış sokakda kimseler kalmamıştı. yer emekli ve öğrenci ilçesi nazilli olunca geceye kimse kalmıyor haliyle. beklediğimiz kadar eğlenceli geçmiyordu bu kaçış hikayesi. yurda da dönemiyorduk artık. ne yapsak diye yürürken ilçe karakolunun arka tarafından geçiyorduk. ikinci katda bir camın açık olduğunu ve polisin birisinin masanın üstünde uyuduğunu gördük. şeytan dürttü tabi. bir basketbol topuna baktım bir cama bir polise. korkuyordum bir bok olurmu diye ama cazipdi işte. iki elimle topu kavradım. karpuzlama tekniğinin tam tersi bir teknikle topu salladım cam kırıldı top adamın kulağını sıyırarak geçti. hedefi kısmen tutturmanın sevinciyle ve karakola yaptığım saldırının yusuflamasıyla şener şen misali topuk popoda kaçtık. son duyduğum camdan bağıran polis abimizdi. şükürler olsunki bunu gündüz yapacak kadar çılgın değildim.