bugün

sürekli kendini anlatan insanlar

hayattan soğuma nedenidir. karşısında 3 cümleyi peşpeşe söyleyemez hale gelirsiniz ve sonra hiç bir şey anlatmamaya başlarsınız. ağzınızdan sadece evet....evet...evet.. öyle mi.. hıımmm. gibi kelimeler çıkar olur. ama işin ilginci o bunu farketmez bile. kendi küçük dünyasının aksiyonları ile o kadar meşguldür, kendini dünyanın o kadar merkezine konuşlandırmıştır ki ne yapsanız boş. az görüşmekte fayda vardır.

bir de ben şunu farkettim. bir insanla ilişkiniz başlangıçtaki ilk görüşmelerde nasıl başlıyorsa öyle devam ediyor. diyelim ki bir ilişki karşınızdakinin bir sorununda mütevellit dinleyerek başladı, o ilişki sittin sene öyle gidiyor. siz hep dinleyici konumunda olmaya başlıyorsunuz. başlangıçta ilgiyle dinlediğiniz için o kişi bundan sonra herşeyinin çok ilginç olduğunu düşünüp, anlatıp sizden de aynı ilgi ile dilemenizi peşin olarak bekliyor. kenidini yaşadıklarını çok önemli sanmayı başlıyor falan.

o kadar kendine dönüktür ki bahsedilen kendi ile herhangi bir şekilde ilintisi olamayacak bir komuyu bile hemen kendi ile ilgilendirmeyi başarıyor.