bugün

değirmendere

doğduğumdan beridir kendimi bildim bileli hatta bilmediğimden de beridir orada yaşadığım yaşamakta olduğum izmitin şirin mi şirin güzelcecik beldesi.
anlatmakla biter mi değirmenderemin güzelliği, depremle beraber çınarlık meydanındaki kıyısından 300 metre suya verse bile hala daha ona rağmen biranı alıp çimlere kıvrılabildiğin, yanında arkadaşınla ve hatta komik olan her seferinde tanımadığın arkadaşlarının arkadaşlarıyla beraber takılabildiğin, hatta ve hatta muhabbetin sonunda arkadaşından daha da fazla onunla kanka olduğunda da, "heralde buraya yeni gelen biri 1 haftada bütün milletle kanki olur ya" diyebildiğiniz, gerçekten de herkesin herkesi tanıdığı, tüpraşın kimi zaman yaşlı teyzelerden bile "burası benim new york'um" diyerek seyrettiğini görebildiğiniz, gördüğünüzde de gördüğünüze mi yoksa duyduğunuza mı ilk olarak inanamamalısınızı düşündüren izmit'in kalbi belediye.
Arada yürüyerek belki 15-20 dakika da gölcükte olabilirsiniz; ve gördüğünüzde de "demek ki yakınlık uzaklık değilmiş 2 yerin birbirinden farkının oluşabilmesi, insan da mantalite de önemli bir rol oynuyormuş" teorisine inanabileceğiniz, halbuki bunu da dememe rağmen lise hayatımın gölcükte geçmesinden dolayı oradan çok kral arkadaşlarımın olmasını da göz önünde bulundurarak hiçbir zaman kötületmeyeceğim Gölcük'ünde yanında bulunması onu ayrı bir güzel yapmıştır.