bugün

masumiyet

her yıl türk sineması altın çağını yaşıyor diyorlar. tuhaf olan bunu her yıl söylemeleri. her yıl tyürk sinemasında ilerleme kaydediliyorsa, 1997 yapımı bu film neden hala türk filmleri içinde en iyilerde yer alıyor? evet, bu film bana göre türk sinemasının en iyilerinden diyebileceğim bir filmdir ve alanındaki başarısını dolduracak bir film henüz çekilmedi. belki, zeki demirkubuz'un son filmi kıskanmak'ı henüz izlemediğim için böyle konuşuyorum. bilmiyorum aslında ama, bu filmden daha iyisini izlemek için de can atıyorum.

oyuncu kadrosunun ne denli iyi olduğundan bahsedilmiş benden önce. zaten öyle iyi ve başarılı bir oyunculuk var ki, bu konuda eleştirenin alnını bile karışlamak lazım. senaryo da demirkubuz'a ait. izlerken şu düşünce vardı zihnimde, oyuncular canlandırdığı karakteri ne kadar iyi yansıtsalar da, mutlaka bi noktada açık vereceklerdir. olmadı.

demirkubuz film geleneğidir açık kapılar ve bu filmin ilk sahnesi de kapıya olan takıntı sahnesi. demirkubuz açık ve bir türlü kapanması başarılamayan kapıları gözümüze sokarak bir mesaj vermeye çalışıyor. bunu yönetmenin başlığı altında irdelemek daha doğru ama söylemeden geçemeyeceğim, o açık kapılar izleyeni her an bir şeyler olacak hissi ile doldurup filme dikkat kesilmeyi de sağlıyor. tabi bunu sağlayan biraz da oyuncudur ve bu film için oyunculuğun tartışılacak film olmadığını söylemiştim.

pek söz edilmez ama demirkubuz filmlerinin açık ve eski kapılar takıntılığının haricinde bir de televizyona bağımlılık dikkat çekici. televizyonun karşısında kıpırdamadan eski türk filmlerini izleyen karakterlerin neden hiç kıpırdamadığını ve izlediği film ile ilgisini mimiklerinden belli etmediğini merak ediyorum. düşünsenize, film izliyorsunuz saatlerce ve gözlerinizde boş bir ifade, hiçbir düşünce ve his belirtisi yok. bu ve diğer demirkubuz filmlerimde beni etkileyen diğer bir konudur. bu filmde özellikle küçük kızın (çilem) ağır ve dilsiz olmasına rağmen televizyon bağımlılığını, değerlendirirken sadece çocuğu ön plana almak yetersiz olur. annesinin yaşantısı, büyüdüğü ortam ve ilgisizlik, çocuğun gelişiminde olumsuz etkilerdir bu filmde bunu şiddetli oalrak hissedersiniz. zaten hep televizyon bağımlıları hayattan kopmuş insanlar değil midir? işte filmdeki televizyon bağımlılığı bir yerde bunu anlatıyor.

fim konusunun devamı -aslında başı- olarak 2006 yılında gösterime giren kader filmi ile masumiyet biraz daha kuvvetleniyor. kader, her ne kadar en iyi film dalında altın portakal ödülü almış olsa da, masumiyeti kadar iyi oyunculuk göremediğim film. (bunu o başlıkta ele alacağım)lakin, konu olarak masumiyet ile bağlantısı beni etkilemeye yetti diyebilirim. halen iki filmi de izlememiş olanların, önce kader'i mi yoksa masumiyet'i mi izlemesi gerektiğini bilemiyorum. buna siz karar verin, ama ikisini de mutlaka izleyin. özellikle masumiyet, konusu, verdiği mesajlar ve hislerle zihninizi ele geçirecek bir film.

(9/10)