öcalan çekilmemizi istemedi

sanıyorum dtp milletvekillerinin bu partinin kapatılmasından anlamlı en ufak bir sonuç bile çıkarmadığını/çıkaramadığını gösteriyor ahmet türk'ün söz konusu açıklaması. hoş, gerçi bu sine-i millete döneriz açıklamalarının da bir tür blöf olduğu belliydi taa en başından. ki partinin kapatılmasının üzerinden daha bir hafta bile geçmeden bütün çıplaklığıyla çıktı ortaya bütün o "millete döneriz" açıklamalarının kaypaklığı. şimdi kimse çıkıp dtp'li vekillerin sorumlu davrandıkları için meclis çatısı altında siyaset yapmayı tekrar tercih ettiklerini söylemesin bana. kalbini kırarım. adama nerdeydiniz kitleler sokaklarda molotof yağdırırken derler. hoş pkk'lıların molotof atması demokratik tepki, izmirlinin taş atması faşizm oluyor ya, buna da uydururverirler bir kalıp. yani efendim meclis haklı ya da haksız taleplerin en güçlü bir şekilde dillendirilebildiği önemli bir makamdır. bunu dtp'lilerin bile ellerinin tersiyle bir kenara itebilmesi zaten mümkün görünmüyordu. tabanımız bizden dağa çıkmamızı istiyor diye açıklama yapan emine ayna'nın da tek derdinin kitleleri kışkırtmak olduğu sanırım daha bir ortaya çıkmış oluyor ya. neyse deyip devam edelim.

yani bir çok yerde dillendirilen, kürt siyasilerin artık dtp'nin kapatılmasının da etkisiyle, şiddetle aralarında net bir çizgi çekerek siyaset yapmaları gerektiği sonucu hala oluşmamış -en azından- ahmet türk'ün zihninde. çok enteresan. şiddetle bağı olan partilerin dünyanın hiçbir yerinde politika yapamayacağı gerçeği böyle gün gibi aşikarken -ki dtp'nin kapatılmasına demokratik dünyadan öyle güçlü tepkiler de gelmedi haklı olarak- hala abdullah öcalan'ı referans alan açıklamalarda bulunmak bu yarayı kaşımaya devam etmek gibi geliyor bana, kimse kusura bakmasın. artık kürtlerin şapkalarını önlerine koyarak biraz daha sakin ve mantıklı bir şekilde düşünüp gelecekleriyle ilgili ciddi ciddi kafa yormaları gerekiyor.

demokratik haklarının en fazla dillendirildiği bu önemli dönemde -ki ironiktir bunu sağlayan da dtp değil ak partiydi- şiddete değil, o her ağzını açanın söyleyegeldiği demokratik ve kültürel taleplere odaklanılması lazım geliyor. geçenlerde kemal burkay dtp ve bağlantılı kitlelerin abdullah öcalan'nın hücresinin cm cinsinden değeri için yaptıkları gösterileri o meşhur demokratik ve kültürel haklar için yapmadıklarını söylerken nasıl da haklıydı. yani efendim bu tarihi dönem de iki tarafın da samimi olması gerekiyor. demokratik ve kültürel haklarımız için mücadele ediyoruz diyenlerin apo'nun hücresini küçültmüşler diyerek kürt halkı için edinilmiş onca kazanımı çöpe atmaya göze almasının nasıl bir şey olduğunu en azından kendi kitlelerine anlatmaları gerekiyor. aksi takdirde bu yaşanılan her bir şeyin gelecekte kaçırılmış bir fırsat olarak görülüp, "keşke" denilerek anlatılması olasılığını da kimse yabana atmasın. benden söylemesi.

akılsız başın cezasını ayaklar çekermiş. son dönemlerde ülkemizin güney doğusunda artan/artırılan şiddet olayları dönüp dolaşıp yine aynı bölgeninin insanlarını olumsuz etkiliyor. insanlar bir yerden yönlendirilmiş gibi yok abdullah öcalan'ın hücresi, yok yaşam standartları falan filan diye sokakları, şehirleri savaş alanına çevirirken aynı zamanda bu bölgelere yapılacak yatırımları da kaçırıyorlar. bölgenin ticaret odaları başkanları bas bas bağırıyor orta ve büyük ölçekte birçok yatırımın son zamanlarda ortaya çıkan istikrarsız ve gergin ortamdan etkilenip farklı bölgelere kaydığını.

tamam, bölgenin insanı fakir, bölgenin insanı geri bırakılmış. tamam işsizlik çok büyük bir problem. ama siz ayağınıza kadar gelen yatırımı da kaçırırsanız, korka korka açılmış banka şubesine molotof atarsanız ağlamaya hakkınız olmuyorki. yani şunu anlatmaya çalışıyorum. evet türklerin geçmişten gelen büyük hataları olmuştur kürt sorunuyla ilgili olarak. bununla ilgili olarak bir süredir yeterince öz eleştiri de yapıyor zaten koskoca ülke. ancak bunun verdiği şımarıklığı da artık bir kenara bırakmalı kürt halkı.

kürtlerden üstün olmak kibrini yenmek, bu böbürlenmeyi bir kenara bırakabilmek için sancılanıp duruyor türkler. ama bir zahmet siz de birazcık kendi yediğiniz kaba bakın. siz de birazcık o anlamını bilmeden, özümseyemeden kullanıp durduğunuz demokrasi ve insan hakları kavramlarının ne anlama geldiğini, demokrasi diye ağzını açıp "apo'nun hücresi" diye cümle bitirmenin nasıl bir saçmalık olduğunu, türk faizmine küfredip kürt faşizmini kutsamanın nasıl bir dangalaklık olduğunu anlamaya özen gösterin. yoksa filler üstünüzde tepinirken "bizi eziyirler" diye daha çok ağlarsınız.

son resul dediydi demeyin.