bugün

kezban hatemi

mahalle karısı ağzından bir adım öteye gidemeyen, karşıt görüşlere tahamüllü olmayan ve her daim cırtlak sesini yükselterek üste çıkmaya çalışan biri. ayrıca sinirinin önüne bir türlü geçemediği için bu akşam katıldığı bir tv programında yine karşıt görüşte birine "yalancısın" demiştir. halbuki söylenen şeyin yalan olmakla uzaktan yakından alakası yoktur. belki bilgi eksikliği olabilir, dil sürçmesi olabilir (tabi kimin eksik bilgi donanımına sahip olduğu da tartışılır) ama yalancısın demek tahammülsüzlüğün bu kadarına tekabül eder herhalde.
hanım efendinin bir başka dumur etkisi yaratacak hadisesi de şudur: "ben kimsenin avukatlığını yapmıyorum, olaya birilerinin savunmak için girmiyorum, tamamen objektif yaklaşıyorum" diyen bir profesöre aynen şunu söylemiştir: "ne yani, avukatlık kötü birşey midir?" yahu ne alakası var avukatlığın kötü birşey olmasıyla. bu söylenenden "avukatlık mesleğine kötü demek istedi" diye bir sonuç çıkardıysa, hanım efendinin kesinlikle mesleğiyle ilgili eziklik psikolojisi var, zira yarası olan gocunur diye de bir atasözü var.